Çocuklarımıza Filipinliler, yaşlı ve hastalarımıza Türkmenler bakıyor, ev işlerimizi Özbekler yapıyor, ayrıca masajımızı yapıp inşaatlarımız da çalışıyorlar. Yeni onlar artık her yerde... Ülkemizde tahminen bir milyonun üzerinde bu ülkelerden gelmiş bakıcı ve yardımcı personel bulunuyor. Ülkesini geride bırakarak tanımadığı bir evde çalışmaya gelen kadınlar ve hiç tanımadıkları kişileri evlerine çocuklarına bakmak için alan aileler... Her iki taraf için de zor bir durum. Peki, hem işverenin hem de yabancı çalışanın haklarını gözeten bir sistem var mı? Hırsızlık ya da çocuğa şiddet gibi durumlarda sistem nasıl işliyor? Son zamanlarda denetimler arttı ve çoğu bebek bakıcısı olarak çalışan ama çalışma ya da oturma izni bulunmayanlar görüldükleri yerde polis tarafından ülkelerine gönderiliyor. Bunun yanı sıra binbir umutla ülkelerinden Türkiye'ye gelen binlerce kaçak işçi bulunuyor. Üstelik bunlar merdiven altı diye tabir edilen şirketlerin ya da dolandırıcıların ağına düşerek ceplerindeki tüm para alınarak ortada kalıyorlar. Biz de bu hafta ülkemize çalışmak amacıyla gelen kaçak işçilerin düştükleri tuzakları mercek altına aldık. Evde kaçak işçi çalıştırmanın hem aileye hem de çalışana verdiği zararlarını araştırdık. Filipinli bakıcı şirketinin kurucusu Olcay Nazlı Karakuş ile sektördeki açıkları ve aileleri bekleyen tehlikeleri konuştuk. Türkiye'deki pek çok ünlü oyuncu, şarkıcı, siyasetçi ve iş insanlarına bakıcı ve yardımcı gönderen Olcay Nazlı Karakuş, ülkemizde çok büyük bir Filipinli, Özbek, Türkmen gibi kaçak çalışan personel sorunu olduğunu söylüyor: "Evlere bu konuda sıkı denetim gelmesi gerekiyor. Mesela personel kaçak durumda, beş yıldır vizesi bitmiş ama rahatça gezebiliyor. Kaçakların yaşadıkları yerler genelde Gültepe, Levent, Beşiktaş, Fatih civarında oluyor. Buralara operasyon yapılırsa uçaklar dolusu kaçak çıkar. Bu konuda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler, İç işleri Bakanlığı ile yabancı şubelerin birlikte bir operasyon başlatması gerekiyor. Kaçak personelin bir bağlayıcılığı yok. Hırsızlık yaptığında polise gittiğinizde sonuç çıkmıyor. Aile de zaten kaçak personel çalıştırdığı için polise gitmekten çekiniyor. Çünkü 8 binden 40 bin liraya kadar cezası var."
AÇIK KULLANILIYOR
"Diyelim yurt dışından eleman geldi. Aile havalimanından aldı ve eleman bir hafta çalıştı. 'Ben bu personelle çalışmak istemiyorum, beğenmedim. Size yolluyorum' diyor ve çalışma vizesini iptal ediyor. Bu personel bu durumda direk kaçak hale düşüyor. Kontrol mekanizması olmadığı için bu personelin hakkını arayabileceği hiçbir mercii yok. Hemen sınır dışı ediliyor. Ya da aynı şekilde gelen personel bir hafta sonra 'Ben bu aile ile çalışmak istemiyorum' diyebiliyor. Tek çaresi tekrar ülkesine gidip geri çalışma vizesi ile gelmek. İşte bu açığı kullanan merdiven altı firmalar var. Onlara firma bile demek doğru olmaz aslında, çünkü bunların neredeyse 70 tane sim kartı var. Her hafta numara değiştiriyorlar. Görüşme yerleri de bir cafe ya da kahveciler oluyor. Buralarda kaçak olan Kırgız, Türkmen, Özbek, Filipin gibi milletlerden elemanlarla görüşüp 'Bana bin dolar ver, senin oturum iznini alayım' gibi vaatlerle kandırarak paralarını alıyorlar. Hâlbuki böyle bir sistem yok. Bir personelin çalışma vizesi iptal edildiyse o personele oturum izni çıkmıyor. Bu sistem ciddi bir suç haline gelmiş durumda. Bu insanları dolandırıyorlar."
DOLANDIRIP KAHVECI AÇTI
Karakuş ile konuşurken kısa bir süre önce yaşanan bir dolandırıcılık hikayesini anlatıyor:
"Bana elliye yakın kaçak Filipinli kızımız yardım istemek için geldi. Bir adam onları yasal hale getireceğini söyleyerek hepsiyle art arda zamanlarda bir kahvecide buluşmuş ve her birinden 1500 dolar alarak sırra kadem basmış. Bu şekilde aynı anda dolandırılan üç yüz kişi olduğunu söylüyor bu kızlar. Şu an telefonlarına ulaşılamıyor. Bu paralarla Antalya'da bir kahve dükkânı açtığı bilgisi geliyor. Ancak kızlar kaçak oldukları için polise de gidemiyorlar. Sınır dışı edileceklerinden korkuyorlar.' Peki, bizde durum nasıl, aileler bakıcı ya da ev işleri için alacakları yabancı yardımcılara sigorta yapıyorlar mı, bu sigortanın kapsamında neler var? diye soruyorum Karakuş'a: "Aileler kaçak personel çalıştırdığında elde hiçbir belge yok, anlaşma yok. Hırsızlık da yapsa, çocuklarına şiddet de uygulasa hukuki hiçbir dayanakları yok. Personel de bunun farkında ve haber vermeden evi terk edebiliyor. Evden değerli eşya alıp kaçabiliyor. Evimizi, evlatlarımızı teslim ediyoruz. Kaçak personel çalıştırmak çok tehlikeli. Sigorta bile yaptırsalar bunun geniş kapsamlı bir bağlayıcılığı yok" diyor.
GÜZEL KIZLARI AĞINA DÜŞÜREN ÇETELER VAR
"Duyumlarımıza göre Özbek, Türkmen, Gürcü gibi birazda güzel olan kızları ağlarına düşürüp masör olarak kullanan ya da fuhuşa zorlayan çeteler oluyormuş. Bunların sebebi hep turistik vizeyle gelip kaçak olmaları... Pasaportlarına el konuluyor ve korkudan polise de başvuramıyorlar. Sosyal medyada da sayfa kurup bakıcı arayan anneleri buluyor ve onlara bakıcı gönderiyor. 'Ben sizden para almıyorum. Personelden memnun kalırsanız onun ilk maaşını alacağım, öyle anlaşıyoruz' diyorlar. Bu da aileye cazip geliyor. Her iki taraf da ne ile karşılaşacağını bilmiyor. Kaçak bakıcı ya bebeğine zarar verirse, ya hırsızlık yaparsa? Ya da aile normal çıkmayabilir. İŞKUR'un tüm bunları takip etmesi gerekiyor. Sigortalı bile olsa personel bir gecede bırakıp kaçabiliyor evden. Ya da aile ben personeli istemiyorum deyip hemen evden gönderebiliyor. Sigorta ödeyenler: 'Bizi koruyan bir sistem yok, o yüzden neden biz sigortaya para ödüyoruz?' diyorlar. Hem maaş hem izin parası hem de sigorta ödüyorlar ama ne işçiyi ne de işvereni koruyan bir sistem yok maalesef."
CEZASI 14 BİN LİRA
"İŞKUR'a bağlı olmayan bir firmadan bakıcı ya da diğer işlerde çalıştırmak üzere personel istihdam etmenin de 14 bin lira cezası var ailelere. Çok dile getirilmediği için bunu aileler de bilmiyor. Önceden Hong Kong ve Singapur'dan personel getirebiliyorduk. Ancak buradan Türkiye'ye personel getirmeyi yaklaşık iki yıl önce kapattılar. Sebebini bilmiyoruz. Biz de Filipin'den çalışma izniyle personel getiriyoruz. Ve getirdiğimizde işverenin Filipin hükümetine 2-3 bin dolar para göndermek zorunda. Bu da ülkemizden büyük bir döviz çıkışı demek. Bu parayı neden verdiğimizi anlayamıyoruz? Neden Türkiye olarak onlara vergi ödemek zorundayız? Bakanlığımızdan bu konuya yönelmelerini istiyoruz."