Türk kültürünün bir parçası olan kalaycılık mesleği günümüzde artık yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Tarihçesi milattan önce 3000'li yıllara dayandığı bilinen kalay geçmişte büyük gelir sağlarken şimdi ise müşterisini bulmakta zorluk çekiyor. Mesleğin bu iki dönemine de şahit olmuş, babasının yolundan giden 27 yıllık usta İbrahim Aydın ile Vezneciler'deki Bozdoğan Kemeri'nin dibindeki tarih kokan küçük dükkânında bir araya geldik.
Bu tarihi dükkanda kalaycılığa ne zaman başladınız?
- Babam ve amcam 60 yıllık kalay ustaları. Ben de ilkokula giderken babama yardım ederek başladım. Daha çocuk olduğum için işe gidip gelmeye heves etmiştim. Dükkânımızı da çok seviyordum çünkü burası 100 senelik tarihe sahip bir yer. Duvarda çok eski zamanlarda yazılmış tarihler var.
- Ne zamana kadar çalışmayı düşünüyorsunuz?
- Aileden gelen bir meslek olduğu için duygusal bağım çok fazla. Son nefesime kadar bakır kalaylamayı düşünüyorum çünkü bakırın değerini bilen çok az insan var. Onlara hizmet etmek istiyorum. Bu bir sanat işi. Sanatımı bırakmak istemiyorum.
- Geçmişte çok yaygın bir meslek olan kalaycılığın günümüzdeki değişimini nasıl yorumluyorsunuz?
- Bu mesleğin en parlak dönemlerini de yaşadım. Özellikle Ramazan aylarında dükkânın önünde sıra oluyordu. En durgun dönemlerini de şuan yaşıyorum. Eskiden yedi kişi akşama kadar durmadan çalışırdık. Şimdi ise tek başıma öğlen paydos ediyorum. İki ay içerisinde toplam sekiz çırak değiştirdim. Artık çırak bulamayacak hale geldim. Oğlum bile gelmiyor. İstanbul'da sadece iki-üç dükkân kaldı. Bu değişimin en büyük sebebi mutfaklarda bakırın yerini çelik, alüminyum ve teflon gibi malzemelerden yapılan eşyaların alması. Ama bakır, bu ürünlerden hem daha sağlıklı hem daha kaliteli.
-
Peki müşterilerinizin dönüşümü nasıl oldu?
- Şimdi gelen müşteriler genellikle 40 yaş üstü ve yaşlı insanlar. Ama eskiden Cumhurbaşkanlığına ait Tarabya yerleşkesindeki Huber Köşkü'nden ve Ankara'dan askeri komutanlıklardan gelen müşterilerimiz oluyordu.
ARA GÜLER FOTOĞRAFLADI
- Buradan gitmeyi hiç düşündünüz mü?
- Tarihi yapısından dolayı gidemiyorum. Beyazıt'ın müşterisi de çok farklı. Başka bir semte gitsek bu gelen müşteriler de gelmez. Daha dikkat çekici hale getirmek için temizlemeye kalktım ama izin verilmedi. Kalayladığım tencereyi almaya geldiğinde müşterinin "Usta eline sağlık" demesi bile bana yetiyor. O yüzden de gidemiyorum.
- Dükkânın önünden geçerken soru soran oluyor mu?
- Yapısından dolayı da yoldan geçen insanlar fotoğraf çekiyor. Hatta usta fotoğrafçı Ara Güler'in burayı çektiği çok güzel bir kare var. Küçük çocukların "Baba burası ne" diye sordukları da oluyor. Bir de gelip babamı soranlar...
- Kalaycılığın geleceği hakkında neler düşünüyorsunuz?
- Bizlerle son bulacağını düşünüyorum. Bakırda yemenin içmenin hissini yeni nesil bilmeyecek.
HİLAL TAŞ