Bu okuduğunuz annebaba ve ergen çocuk vakaları çok uzağınızda değil, kapı komşunuz, iş arkadaşınız ya da sizin evinizde yaşanıyor olabilir. Aileler ergen çocukları ile başa çıkamadıklarından, ergenler ise ailelerinin kendilerini anlamadığından şikâyetçi. Hatta ebeveynler çocuklarının kendilerini sürekli polisi ya da 183 Sosyal Destek Hattı'nı aramakla tehdit ettiğini dile getiriyor. Bu çocukların kendilerini koruyabilmeleri için nereden yardım almaları gerektiğini bildiklerini gösteriyor. Bu sevindirici. Ancak diğer yandan aileler, "Korktuğumuz için içimize kapandık" diyorlar. Peki, bu durumda yapılması gerekenler ne? Aileler başlarına gelen hadiselerle nasıl başa çıkacaklar? Ergenlerin bir kullanma kılavuzu var mı? Yoksa başa gelen her şey ebeveynlik hatalarından mı kaynaklanıyor? İşte tüm bu soruların cevabını uzmanlardan aldık.
GÜNLERCE KIZLARINI ARADILAR
14 yaşındaki bir kız çocuğunun elinden telefonun düşmemesi 19 yaşındaki abisinin dikkatini çekiyor. Sosyal medya hesaplarına baktığında erkek arkadaşı ile samimi fotoğraflarını paylaştığını görüyor. Kız kardeşine çok küçük olduğunu ve erkek arkadaşından ayrılması gerektiğini söylüyor. Kız kardeş itiraz ediyor, aralarında çıkan tartışma sonucu abi, kardeşine tokat atıyor. Kız çocuk durumu rehberlik öğretmenine anlatıyor. Rehberlik öğretmeni polise haber veriyor. Ailenin şiddet uyguladığı gerekçesiyle polis gelip kız çocuklarını ailenin elinden alıyor ve yurda yerleştiriyor. Anne ve baba günlerce çocuklarını arıyor. Bulduklarında kızları da eve geri dönmek istiyor. Sonraki günlerde aile kızlarının kendilerini sürekli polise şikâyet etmekle tehdit ettiğini söylüyor.
POLİS BABASINI ŞİKAYET ETTİ
Bir psikiyatrist karşılaştığı bir vakayı şöyle anlatıyor: "Birkaç yıl önce bir ergen kız çocuğu görmüştüm, babası polisti ve istismara uğrayan çocuklarla çalışıyordu, gerekli durumlarda bu çocukları sosyal hizmetlere yerleştiriyordu. Polis baba işinde yaşadığı zorlukları ve duygusal yıpranmasını evde eşine anlatıyordu. Bu konularda erkenden çok şey öğrenen kız çocuk büyüdü ve ergen olduğunda anne ve babasıyla çatıştığı anda babasını kendisine cinsel istismarda bulunmaktan şikâyet etti. Sosyal hizmetler ilk adım birimine yerleştirilen kız ergen burada işlerin hiç de sandığı gibi olmadığını görünce babasına iftira attığını söyleyerek evine geri dönmek istedi. Çünkü evinde anne-babasının kurallarına uyum sağlamak istemezken sosyal hizmetlerde durumun daha sıkı olduğunu gördü.
DERS ÇALIŞTIRMAK MÜMKÜN DEĞİL
11 yaşında bir çocuk ders çalışma konusunda annesiyle sürekli çatışıyor. Sabahları erken kalkıp okula gitmek istemiyor, annesinin söylediklerini duymamış gibi davranıyor. Evin içinde sürekli bir tartışma ortamı. Annenin daha güzel yazı yazması konusunda uyardığı bir an, çocuk elindeki kalemi annesinin koluna batırmaya başlıyor. Anne çocuğun kollarını tutarak sarsıyor. Ağlayarak odasına giden çocuk telefonu alıyor ve 183'ü arıyor. Amacı annesinin kendisine şiddet uyguladığını söylemek. Ancak vazgeçiyor ve kapatıyor. Anne, işlerin içinden çıkılmaz bir hal aldığını söylüyor
EVE GEÇ GİDİP HEMEN UYUYORUM
16 yaşında bir kız ve 11 yaşında bir erkek çocuğu olan baba, özel okula gönderip özel ders aldırdığı halde matematikten kötü not alan kızı ve söylediklerini duymazdan gelen oğlu ile başı dertte. Kızının yıllardır sigara ve içki içtiğini ise attığı şişe ve izmaritlerin apartmanın borusunu tıkaması sonucu öğreniyor. Uyardığı kızı ise kendisini polise şikâyet etmekle tehdit ediyor. Baba "Artık nasıl davranacağımı bilmiyorum, bu yüzden eve geç gidiyorum ve hemen uyuyorum" diyor.
DOÇ. DR. EMEL SARI GÖKTEN PSİKİYATRİST ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ NPİSTANBUL BEYİN HASTANESİ
Çocuğunuzla güç savaşına girmeyin
çocuk sınırların belli olmadığı bir ortamda mutlu, kendine güvenen ve davranışlarının sorumluluğunu alabilen bir birey olamaz. Biraz büyüyüp ergen olduklarında, sınırlarımızı yeniden gözden geçirmeliyiz. Çünkü artık arkadaşlarıyla vakit geçirmeye ihtiyacı vardır, eve geliş saatlerinin belki biraz daha geç bir saate alınması uygun olabilir. Bu sınırları yeniden düzenlerken ergenle konuşarak, onun da fikrini alarak, onun bir birey olduğunu kabul ettiğimizi hissettirerek belirlemeliyiz. Sorumluluklarını yerine getirdiği ölçüde özgürlüklerinin artacağı ya da devam edeceği bilincini vermeliyiz. Ergenle ilişkiyi mümkün olduğunca bir güç savaşı haline getirmemek gereklidir. Sınırlar konusunda net olmalı, ancak bunu biz onun üzerinde hâkimiyet kurmak istediğimiz için değil, yaşamın kuralı olduğu için, davranışlarının sorumluluğunu alması ve sağlıklı bir erişkin olması için uygulamamız gerektiğini hissettirmeliyiz. Ergenin sınırlamaya uymamak için anne-babayı tehdit etmesi durumunda anne-baba soğukkanlı bir tutum sergilemeli, kaygılandığını ve korktuğunu hissettirmemeli, tehdit etmenin doğru bir iletişim şekli olmadığı vurgulanmalı, sınırların yaşamın bir gerekliliği olduğu söylenmeli, yapacağı her türlü davranışın sorumluluğunun kendisinde olduğu bilgisi verilmelidir. Ergenin tehditlerine anne-baba korku tepkisi verirse ergen bu durumu kullanmaya devam edecektir. Ergenle orta yolu bulma konusunda anlaşmakta çok zorlanan ailelerin koydukları sınırları yeniden gözden geçirmeye ve ergenin uymakta çok zorlanmayacağı seviyeye getirmeleri uygun olacaktır. Yapmamız gereken çocuklarımıza en az zarar verecek, erişkinlerin yaşamlarını en az örseleyecek çözüm yolları geliştirmeye çalışmak.
PROF. DR. KEMAL SAYAR PSİKİYATRİST ve PSİKOTERAPİST
Haklarını ve yardım alacakları yerleri bilmeleri güzel
Çocukların kendilerini kötü durumlardan korumak için haklarını ve yardım almak için gidecekleri yerleri bilmeleri çok güzel ancak bazen ailelerine bazı kurallar konusunda baş kaldırırken bu tip şeyler söyleyebiliyorlar. Bu tip durumlarda önemli olan ailelerin nasıl başa çıktığı. Ebeveynlerin işi nasıl çocuklarına kurallar koymaksa, çocukların işinin de bu kurallara karşı çıkmak olduğunu anlamamız gerekiyor. Ergenlik, çocukların anne-babalarından ayrışmaya başladığı ve kendilerini var edebilmeye çalıştıkları bir dönemdir. Bu yüzden onlara hâlâ çocuk gözüyle bakan ve kurallar koymaya çalışan anne-babalarını dinlemek istemezler. Ebeveynlerine karşı var olmaya çalışırlar. Yetişkinlikte toplumda bir birey olarak var olmaya hazırlanan ergenin öncelikle evde anne-babasına karşı çıkarak kendini var etmesi gerekir. Aileler için bu çocukluktan yetişkinliğe geçiş süreci alışması zor bir süreçtir çünkü bir anda onlara bağlı sevecen çocuklarının yerine söz dinlemeyen ve öfkeli bir ergen gelir. Bu yüzden ne kadar zor olsa da onların baş kaldırılarını kişisel bir saldırı olarak algılamak yerine sağlıklı gelişim süreçlerinin parçası olarak anlamamız gerekir. Ancak bu sürecin daha yumuşak geçmesi için anne-baba ile çocuk arasında herkesin duygularını ifade edebildiği, konuşabildiği ve duyulduğunu hissettiği bir ilişki kurmak gereklidir. En sağlıklı aile yapısı anne ve babanın gücünün ve konumunun eşit olduğu, ebeveynlikte de hayatta da birbirlerine yardım ve eşlik ettikleri, çocuklara beraber sınır koyabildikleri bir yapıdır. Bu sağlıklı yapıda anne-baba birlikte en üstte bulunurken bir alt basamakta çocuklar bulunur. Çocukların alt basamakta bulunmasının nedeni, ebeveynlerinin koydukları kurallara ve sınırlamalara ihtiyaç duymalarıdır.
PROF. DR. TANJU SÜRMELİ/PSİKİYATRİST
Türkiye ebeveynlik hatalarıyla dolu
Ebeveynlik hataları Türkiye'de çok yaygın. Çünkü ebeveynliğin bir okulu yok. Ne görüyorsa onu yapıyor beyin. 0-3 yaş grubunda nasılsa ergenliğinin de öyle geçeceğine dair çalışmalar var. Ergenin beyni gelişme evresindeyken, 11 yaşında daha belirgin olmak üzere, beyninin en üst tabakasında incelmeler oluyor. Çok büyük bağlantılar, kablolar kesilmeye başlıyor. Beyin tarafından kısaltılıyor. Bu ne kadar incelirse durup, düşünüp, eyleme geçmesi konusunda çocuğa olumlu katkıda bulunuyor ve ergenliğini daha düzgün geçiriyor. Ama bu dönemde ergenin beyninde nöronların kendi kendini koparması ve incelme olayında gecikme olursa orası istediğimiz gibi gelişmiyor. Bu gecikmede ebeveynlerin hatası var. Aileler hayır demenin, kurallar koymanın, onu olumlu etkilediğin farkına varmalılar. Kural koyup geri adım atarsanız çocuk haza gitmek için beynin derin mekanizmalarında dopamin denen bir madde salınımı oluyor. Siz onun her istediğini yaparsanız bu salgı artıyor. Beyin de "Ağlarsam tehdit edersem istediğimi alırım"ı öğreniyor. Bu da onun olgunlaşmasını bozuyor. Bu sefer beynin iç dinamikleri bozuluyor. Beyin haza gidiyor. Aileler "Çocuğumuzu kontrol edemiyoruz" diyorlar. Ergenlerin her istediğinin yapılması morfin etkisi yapar. Yani morfinman yapıyoruz onları. Dopamin salgıladığı için beyin bunu devam ettirmek istiyor bilinçaltından. Yani irade ile ilgisi yok bunun. Sonra ergene iradesinden yararlanmadığını söyleriz. Aile ergeni anlamadığını söyler ve burada ergen ile aile arasında kopukluk başlar. Bütün olay beyindeki evrelerin gelişmesinde. Beyindeki evreleri iyi gelişmeyen ergeni aslında bilinçsiz ebeveynler o yöne itmiş oluyor. Ergenin kabahati değil. Bu gibi durumlarda bütün yük annenin üzerine kalırsa, baba ortada yoksa otorite figürü gelişmiyor kafada. Bu da ergenin beyninin olumsuz gelişimine devam etmesine neden oluyor. Anne ile baba kurallar konusunda işbirlikçi olmalı. Anne kural koyuyor, "Eve şu saatte geleceksin" diyor. Ergen babayı arayıp kuralı bozduruyor. Hâlbuki anne böyle dediyse "Ben de onu destekliyorum senin iyiliğin için" demeli. O zaman tehditler olmaz.
MUSTAFA TIRTIR/AVUKAT
Yaşı 15-18 arası çocuklar, iftira kanıtlanırsa ceza alabilir
Ailenin çocuğuna "Git ders çalış, odana git ödevini yap" gibi sözler söylemesi 6284 sayılı yasa kapsamında psikolojik şiddet olarak dahi değerlendirilemez. Fakat bir çocuk 183'ü arayarak fiziksel şiddet gördüğünü beyan ediyorsa, bu durum TCK 86. Madde kasten yaralama suçunu oluşturmaktadır. İddianın mutlak surette araştırılması gerekir. Çocuk tarafından 183 arandığında konu acil müdahaleyi gerektirecek nitelikte ise, görevliler polisi yönlendirmektedir. Konu Aile Bakanlığı İl Müdürlüklerine iletilir. Orada görevli sosyal hizmet uzmanları konuyu araştırır ve araştırmanın sonucuna göre hareket edilir. İftira ile alakalı olarak ise, 0-12 yaş arası çocukların cezai sorumluluğu yoktur. Yaşı 12-15 arası çocuklar ise, yaptığı hareketin sonucunu anlayabilecek durumda ise, cezalandırılırlar. Yaşı 15-18 arası çocukların da cezai ehliyeti vardır. İftira olduğu kanıtlanır ise cezalandırılabilirler. Mesela darp edilmemesine rağmen anne ve babasının kendisini darp ettiğini belirten çocuk hakkında dava açılır. Bu dava şikâyete bağlı değildir. Anne ve babası şikâyetçi olmasa bile iftira eden çocuk ceza alır. Yaşına göre cezada indirim yapılır ama verilen ceza çocukların sabıkasına işlenir.