1996 yılında aramızdan ayrılan Sanat Güneşi Zeki Müren, eşsiz sesinin yanı sıra kendi tasarladığı gösterişli kostümleri ile tanınıyordu. Müren'in, konser verdiği sahnelerin şaşaalı dekorlarında da imzası vardı. Ne de olsa zamanında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nin başarılı öğrencilerinden biriydi.
Çalışmaları daha o zamandan dikkat çekiyordu. Hatta 1960'lı yılların sonunda çizdiği desenler bir firma tarafından çok beğenilince Isparta halılarını süslemeye başladı. Bu durum Müren'i çok mutlu etmişti. Bu halıların bir kısmı aşırı kullanım sonucu yıpranıp yok olurken bir kısmı da elden ele geçerek günümüze kadar ulaştı. Milano'lu antika halı meraklısı David Sorgato'nun geçen günlerde Milano Tasarım Haftası kapsamında gerçekleştirdiği sergide işte günümüze kadar ulaşan bu halılardan örnekler sergilendi.
Zeki Müren halılarını "ultra modern, çağdaş ve sofistike" olarak nitelendiren Sorgato aynı zamanda büyük bir Müren hayranı olarak da biliniyor. Sorgato'nun tekrar gündeme getirdiği halılarla ilgili kısa bir araştırma yaptığımızda kendimizi Sultanahmet'te dört katlı bir binanın önünde bulduk. Zemin katında bir Çin lokantası bulunan binanın üçüncü katındaki Karavan Art'tan içeri girdiğimizde ise sağlı sollu, üst üste dizilmiş yüzlerce halıyla karşılaştık. 35 yıldır halıcılık yapan Hüseyin Kaplan, duvardaki sarı rengin hakim olduğu halıyı göstererek "Bu leopar modeli. Bakın köşesinde yazıyor. Çaprazında da Zeki Müren'in imzası var" diyerek anlatmaya başladı.
Kaplan, Zeki Müren halıları denince ilk akla gelen isim. Koleksiyonunda 500 halı bulunuyor. "Sabır Taşı, Aşk Şarabı, Leopar, Bayram Yeri, Tavus Kuşu..." diye Müren'in çizdiği desenleri tek tek saymaya başlıyor. "Kadifeden Kesesi ve Minyeli Köşk en az bulunanları" diye de ekliyor. "12 farklı desen olduğu doğru mu?" diye sorduğumuzda ise yanıtı şöyle oluyor: "İddialar bu yönde ama '12 deseni say' deseniz tamamlayamam.
Örneğin Kuyruklu Yıldız'dan bahsedilir ama ben görmedim. Zaman içinde karşılaşırsam benim için de sürpriz olacak." Kaplan, ilk kez yıllar önce aldığı bir Isparta halısında Zeki Müren imzasını fark ediyor. Ardından halıları toplamaya başlıyor. Elinde 500'e yakın halı bulunuyor ama hepsi imzalı değil. Kimi desenler var ki Havuçlu gibi, imzası olmasa da Zeki Müren halısı olarak anılıyor. Bu halıları, kırmızılı, mavili, göbekli geleneksel Isparta halılarından ayıran özellik modern renklere, soyut desenlere sahip olmaları. Kaplan, halıların değerine ilişkin sorumuza ise şu yanıtı veriyor: "Modern halıların uzun uzadıya bir tarihi yok. 90 yıllık bir halı, antika halı kabul ediliyor. Diğer taraftan geleneksel bir halının geçmişi 13. yüzyıla kadar gidiyor. Zeki Müren halıları da 1960'ların sonunda dokunduğu için 50- 60 yıllık bir tarihe sahip. Bu da modern halının değerlenmesi için iyi bir süre." Kaplan, Sorgato'yu Zeki Müren halıları ile ilk tanıştıran kişinin de kendisi olduğunu anlatıyor: "Beş yıl kadar önce New York'ta bir antika fuarında kendisiyle beraberdik. Standlarımız yan yanaydı. Fuar boyunca gidip gelip sergilediğim Zeki Müren halılarını inceledi. Sonra duydum ki bu halılarla Milano'da sergi açmış."
?İNGİLİZ YAZAR DA HALILARIN PEŞİNE DÜŞTÜ
Zeki Müren halılarının meraklıları arasında bir de yazar bulunuyor. İngiliz yazar Malika Browne halılarla, ilk kez 2014 yılında Müren anısına açılan bir sergide karşılaşmış. Ardından bu konudaki araştırmalarını derinleştirmiş. Browne'nin konuyla ilgili olarak halı dergisi Cover için kaleme aldığı yazısındaki dikkat çekici tespitler şöyle: "Gösterişli Türk şarkıcı Zeki Müren, Türkiye'nin ulusal hazinesidir... 1996 yılındaki cenazesine 90 bin hayranı katıldı. Bugün bile adından bahsedildiğinde gözler nostaljiyle doluyor. Birçok Türkün favori Müren şarkısı ve anısı bulunuyor. Halıları ile ilk kez 2014 yılında İstanbul'da düzenlenen bir sergide karşılaştım. Sergide Müren'in kostümleri ve kişisel eşyaları sergileniyordu.
Öğrencilik günlerinden kalma desenlerin yanında üç göz alıcı modern halı dikkatimi çekti. Yanlarında tasarımın Müren'e ait olduğuna ilişkin kısa bir açıklama yer alıyordu. Daha sonra yaptığım araştırmalarda bu konuda çok az bilgi olduğunu gördüm. Bodrum'da müzeye çevrilen evinde bile bu halılardan yoktu. Derken Hüseyin Kaplan ile tanıştım. Kaplan'ın bu özel tutkusu, cesur ve parlak halıları dükkanında önümüze yuvarlayarak açtığında bulaşıcı hale geliyor. Bazıları geleneksel madalyon halılardan ilham almış mücevheri andıran geometrik desenlere sahip. Bazıları da 70'lerin renklerinde cesur soyut şekillere sahip... Saykedelik denizyıldızı desenleri ekran koruyuculara benzeyen kozmik fantezilerle yarışıyor. Yeşil elma, hardal sarısı ve fuşya gibi renkler harikulade..."