Tarih olarak 5 Mart 2019'u seçiyorum. Adres olarak ise Beşiktaş'ı... Detaylar kısmına gelince, işin açıklamasına eşimi sadece bir günlüğüne takip ettirmek istediğimi yazıyorum. Beş dakika içinde bir internet sitesi üzerinden dedektif ilanı veriyorum işte. Bir iki gün içinde çeşitli dedektiflerden teklifler gelmeye başlıyor. İşi 500 liraya da, 750'ye de, 1000'e de hatta 5 bin liraya da yapacağını iddia edenler var. İlk başta kafam karışıyor. "Tek günlük bir işin fiyatı bu kadar değişkenlik gösterir mi yahu" diye geçiriyorum içimden. Tek tek teklif sahipleriyle konuşuyorum, aradaki fiyat farkının neden kaynaklandığını merak ettiğimden...
Kimi 2-3 saat içinde ne istiyorsanız buluruz diye ayarsız bir garantici tutum içindeyken kimi en son model ekipmanları kullandığından bahsediyor kimi de bu işe yıllarını verdiğini belirtip topu kamuoyuna bırakıyor... Evli değilim, yani takip ettireceğim bir eşim yok. Maksadımız, hazırladığımız dedektiflik dosyası haberi için bir eş takibinin piyasadaki fiyatları nedir, dedektiflerin tutumu nasıldır onu görmek...
Evet, konumuz dedektifler! Boş boş duvara baktığım anlardan birinde aklıma takılıyor bu konu. "Yahu Türkiye'de dedektifler var, var da, ne yapıyorlar, nasıl yapıyorlar? Kimler gidiyor, çok mu pahalı..." gibi onlarca soru aklımda dolanmaya başlıyor. Dedektif deyince aklıma gelenler dünyada Sherlock Holmes ve Hercule Poirot, Türkiye'de ise rahmetli Kemal Sunal'ın çok tutmayan dizisi Bay Kamber. O kadar. Aklımdaki soruları ve dedektiflik meselesini yakın çevremle, gazetede arkadaşlarla paylaşınca konuya dair kimsenin çok bilgisi olmadığını, üstelik meselenin herkesin ilgisini çektiğini görünce sıvıyoruz kolları. Dedektif olabilmek için emniyet mensubu olmak şart mı, bu işi kaç yıldır hangi motivasyonla yapıyorlar, nasıl davalara bakıyorlar, hukuki altyapı nasıl, çok pahalı bir hizmet mi, iyi bir dedektif onlara göre nasıl olmalı ve dahası... Evvela dedektifleri bulmak lazım. Dümdüz Google'a da yazıyoruz, adliye muhabirliği yapmışlara, tanıdığı olabileceklere de soruyoruz. Kimi dedektifler yaptıkları iş gereği hayli ketum kimi ise şüpheci. Neticede uzun araştırmalar ve ikna süreçlerinin sonrasında İstanbul'daki üç dedektifle buluşabiliyoruz. Büyükçekmece'de Ali Arslan'la, Çekmeköy'de Osman Çelik'le ve son olarak Ataköy'de Savaş Kurtbaba ile bürolarında görüşüyoruz.
ALDATAN KADINI YAKALAMAK ÇOK DAHA ZOR
Ali Arslan, 1987'de girdiği emniyette terörle mücadele, çocuk şube, istihbarat gibi birçok birimde çalıştıktan 23 yıl sonra emekli olmuş. Emekliliğin ardından bir süre işsiz kalınca, yavaş yavaş ekonomik sıkıntılar baş göstermeye başlamış. O esnada Bakırköy'de dedektiflik yapan birisiyle kesişmiş yolları ve onunla beraber çalışmaya başlamışlar. Bir süre sonra ise o kişiden ayrılıp kendi bürosunu açmış. Çünkü hem ekonomik olarak ihtiyacı devam ediyormuş hem de bakmış ki toplumda gerçekten bu işe büyük bir talep söz konusu... "Peki nasıl insanlara ulaştınız?" diye soruyoruz. "İşinizi düzgün yaparsanız kulaktan kulağa yayılarak bir şekilde gelenler oluyor. Başlangıçta çalıştığımız tek bir hukuk bürosu vardı şimdi Türkiye'nin en önde gelen hukuk bürolarıyla ve yüzlerce avukatla çalışıyoruz" diyor Ali Arslan. Yurt dışında ve yurt içinde işleri oluyormuş ama sabit bir ekip yok. "Sadece bir sekreterim ve bir asistanım var. Diğer arkadaşlarla dosya başına çalışıyoruz. Aralarında emekli polis ve askerler de var aynı zamanda sivil olup güvendiğimiz kişiler de. Bu işte güven en önemli şeylerden birisi. Zaman zaman ekibimiz 20 kişiye kadar çıkıyor" diye işleyişlerini açıklıyor Arslan. En sık gelen işler eş takibi ve evlilik öncesi araştırmaları oluyormuş. Fakat bu noktada Ali Bey gözlemlediği enteresan bir değişimi paylaşıyor bizimle: "Eskiden daha çok kadınlar kocalarını takip ettirmeye gelirdi fakat son birkaç yılda erkekler eşlerini takip ettirmeye daha sık gelir oldu. Müşterilerimin yüzde 70'i erkeklerden oluşuyor ve eşlerini takip ettiriyorlar. Erkekler çok tedbirli olmuyor dolayısıyla aldatan bir adamı bulmak zor olmuyor. Fakat kadınlar öyle değil. Dikkatli ve tedbirliler, kadınları yakalamak çok zor." Ali Bey eşinden şüphelenen birisinin yüzde 90 haklı olduğunu söylüyor ve ekliyor "Eş takibi en incelik gerektiren iştir. Biz müşteri ne istiyorsa onu elde etmeye çalışırız. Başka bir kadınla fotoğraf mı istiyor onu çekeriz. Son teknoloji ekipmanlar, GPS cihazları, kalem ve anahtarlık şeklinde kameralar kullanıyor ama yeri gelince tek bir telefon bile bize yetiyor..." Ona göre iyi bir dedektif olmanın ilk kuralı sabırlı olmak ve hislerine güvenmek. Çünkü yeri geliyor bir iş üzerinde bir ay uğraşıp sonuç alamadıkları da oluyormuş. Aynı zamanda iyi kamufle olmak da çok önemli. Zira Arslan'a göre emniyet mensubu olmakla özel dedektif olmak arasındaki en önemli fark yeri geldiğinde kendini iyi bir biçimde gizleme gerekliliği...
İYİ DEDEKTİF SESSİZ OLUR
Savaş Kurtbaba da emniyetten emekli olup dedektifliğe girişenlerden. 28 yıllık polislik kariyerinin önemli bölümünü cinayet şubede geçirdiğinden iz sürmede tecrübeli. "Ben zaten gerçek bir dedektifim, emekli olunca da bildiğim işten devam ettim" diyor. Ona göre bu işi yapsa yapsa ancak emekli bir polis yapabilir. Polis olmayan birinin ne işin hukuki boyutunu ne de inceliklerini bileceğini düşünmüyor. "Bazen internet sayfalarında dedektiflik belgesi verilir şeklinde ilanlar görüyorum. Tamamen kandırmaca bununla ilgili dernek falan kuruyorlar. Şahıslara bakıyorsunuz kimisi aşçı, kimisi bankadan emekli olmuş memur, kimisi şoför, kimisi tamirci... Hiçbir altyapısı yok ama öyle bir internet sayfası hazırlamışlar ki zannedersiniz hayatı boyunca polislik yapmış" diyerek farklı bir noktaya parmak basıyor. Kurtbaba'nın ekibini kurarken de önceliği, katılacak kişinin eski emniyetçi olması. Bununla beraber diğer iki önemli husus da güvenilirlik ve çok konuşmama! Çünkü ona göre iyi bir dedektif sessiz olmak zorunda. Onun bürosuna da insanlar en çok eş takibi için geliyormuş. Bunun yanı sıra dolandırıcılık, kayıp şahıs, öğrenci takipleri, şirketlerin güvensizliğe bağlı şikayetleri üzerine giriştikleri işler de oluyormuş. Kurtbaba "İnsanların bize ulaşmasındaki en önemli faktör, reklam. Özellikle internetten kolayca temasa geçebiliyorlar bizimle" diyerek müşterilerle nasıl iletişime geçtiklerini açıklıyor. "İstanbul bu işin mutfağıdır ve biz de bu mutfakta piştik" diyor Savaş Bey özellikle cinayet büroda geçirdiği günlere atıf yaparak. Hiç faili meçhul dosyası yokmuş o günlerde, şimdi de bir dosya üzerinde aynı titizlikle çalıştığını belirtiyor. Onu en mutlu eden an ise bilhassa ailesiyle sorun yaşayan bir çocuğu takip edip, sorunun kaynağını bulup aileyi haberdar ettiğinde onlardan aldığı hayır duası oluyormuş... Zira karı-koca takiplerinin sonu pek hayır duaları ile bitmemekteymiş...
AVA GİDENİ AVLADIK!
Konuştuğumuz üç dedektifin de yıllar içinde başlarına ilginç vakalar gelmemiş değil... Örneğin Osman Çelik bir seferinde bir adamın "Eşimi bir adam takip edip rahatsız ediyor, onu bulun" diye geldiğini anlatıyor. Netice o adamın kadının sevgilisi, rahatsız ettiği iddia edilen adamın da kocası olduğu anlaşılıyor. "Ava giderken avladık adamı" diyor Çelik. Ali Arslan da karşılaştığı en ilginç vakayı şöyle anlatıyor: "Bir kadın geldi 'Kocamı takip etmenizi istiyorum' dedi. Evleri ayırmışlardı ama henüz boşanmamışlardı. Takip ettik bir-iki hafta. Bir şey yoktu görünürde. Sadece adam alkolikti, her akşam içkisini alıp evine gidiyordu. Eve girip çıkan da yoktu. Neyse mesele böyle kapandı. Aradan altı-yedi ay geçti. Bakırköy'de çalıştığımız bir hukuk bürosundan bir avukat arkadaş aradı, bir eş takip işimiz var diye... Gittik, bir adamla buluşacaktık bir pastanede. Bir baktım aylar önce takip ettiğim adam bu kez beni dedektif olarak tutmak istiyordu. Tabii haberi yok takip edildiğinden daha önce. Hukuk bürosuyla bunun etik olup olmayacağını konuşup en son işi almaya karar verdim. Sonra gördük ki asıl ilk başta beni tutan kadın aldatan tarafmış. Film gibi bir olay."
OSMAN ÇELİK
Bir aldatma vakasını dört soruda çözerim!
Osman Çelik, eski bir emniyet mensubu olmamasına karşın dedektifliğe soyunanlardan. 2006 yılında beri bu işte. Eskiden bir mobilya dükkanı varmış. Bir gün bir avukat arkadaşının yönlendirmesiyle boşanma sürecindeki bir kadının eşini takip edip dedektiflik müessesine kıyısından giriş yapmış. "Bu işte en önemli şey güven. İşinizi iyi yapıyorsanız nereden emekli olduğunuzun önemi yok ve ben işimi iyi yapıyorum. Zaten önceden de bir şeyleri araştırmaya, gizemleri çözmeye meraklı biriydim. Dedektiflik insanın ruhunda vardır" diye açıklıyor durumunu Osman Çelik. Pek tabii o da en çok aldatma vakalarıyla karşılaşıyormuş. Fakat Çelik'in olaylara yaklaşımında enteresan yöntemleri var: "Bir aldatılma vakasını dört soruda çözerim. Bir, telefonunda şifre var mı? Eğer şifre varsa bir şeyler de vardır ortada. İki, eve geç gelmeler başladı mı? Üç, affedersiniz yatak odaları ayrıldı mı? Dört, size psikolojinizin bozulduğunu söyleyip bir doktora gitmenizi öneriyor mu? Hiç şaşmaz". Müşteri profilleri nasıl diye soruyoruz, "Genelde 10-12 yıllık evliler geliyor. 40 yaşını geçince hakikaten bir şeyler oluyor galiba. Yüzde 80'i 40 yaş üstü. İnsanlar düzenlerini oturttuktan, maddi refaha kavuştuktan sonra çapkınlığa mı başlıyorlar nedir? Aynı zamanda zengin oluyorlar. Zaten parası olan aldatır eh yine parası olan dedektif tutabilir değil mi? Aldatan erkekler genelde 40 yaş üstünde kadınlar ise 30 yaş üstünde oluyorlar" şeklinde yanıtlıyor ve gülerek ekliyor "Artık aldatan eşlere yetişemiyoruz, büroda çalışan bekar çocuklar evlenmekten soğudu!" Eş takibinin inceliklerini soruyoruz Osman Bey'e, samimiyetle anlatıyor: "Takibe genellikle bir genç, bir tecrübeli şeklinde ekipler çıkar. Her fotoğraf sadakatsizliğe girmez, en uygun anı yakalamalıyız. Ama hedef takip edildiğini anlarsa o an takibi bırakırız, yoksa iş tümden riske girer. Eğer hedef yanımıza gelip 'Niye beni takip ediyorsunuz' derse de reddederiz. İyi bir dedektif zeki, kurnaz ve sabırlı olmalıdır. Bu sabah 8 akşam 5 mesaili bir iş değil. Aynı zamanda çok iyi araba kullanmalı ve teknolojiyle de arası iyi olmalı. Yeri geliyor saatlere, kalemlere hatta peçeteliklere bile kamera yerleştiriyoruz çünkü."
FUTBOLCULAR VE EŞLERİ EN SIKI MÜŞTERİLERDEN
Dedektifler işlerini genellikle hukuk büroları üzerinden alıyorlar. Dava süreci başlamış olaylarda delil ihtiyacı için müvekkiller avukatları üzerinden dedektiflerle buluşuyor. 4 Genellikle avukatların giremeyeceği ve polisin de fazla eğilmediği meseleler üzerine yoğunlaşıyorlar. 4 Dedektiflere ünlüler başvuruyormuş. Basında yer alan birçok boşanma davasında konuştuğumuz isimlerin payı söz konusu. 4 Yine futbolcular ve eşleri de önemli bir müşteri grubu. Zaman zaman futbolcular eşlerini zaman zamanda kadınlar, kocalarını takip ettiriyormuş. 4 Eş takibinden sonra evlilik öncesi araştırma ikinci sık görülen durum. Öyle ki dedektif Osman Çelik bir seferinde bir müşterinin müstakbel damadını araştırıp iki çocuğu olduğunu ortaya çıkarmış.
Özellikle kız babaları sıklıkla dedektiflere başvuruyor. 4 Ergenlik çağındaki çocuğunu takip ettiren annebabalar da çok. Çocuğun davranışında agresiflikler ve değişiklikler gözlemleyen ebeveynler bir dedektife başvuruyor ve çocuğunu takip ettiriyor. Dedektif Ali Arslan'a göre bu takiplerin sonucunda yüzde 90 uyuşturucu kullanımı ile karşılaşılıyormuş. 4 Farklı taleplerle dedektiflere gelenler de mevcut. Örneğin "Biz bir dönerci satın alacağız ama mekan işlek mi bir hafta takip edin" diyen de var "Bizim markanın çakmaları üretiliyor bir yerde, bunun yerini bulun" diye gelen de...
GÜNLÜK TAKİBİN FİYATI BAŞLIYOR 1000 TL'DEN
Konuştuğumuz dedektiflere elbette fiyatları da soruyoruz. Kendi kişisel deneyimimizden yola çıkarak bir günlük takip 500 lira mıdır 5 bin lira mıdır sorumuz üzerine hepsi iki fiyatın da abartılı olduğu görüşünde hemfikir. Onlara göre bir günlük takibi 500'e yaparım diyen birisinden bir daha haber alamayabilirmişiz, çünkü bu pek mümkün bir fiyat değilmiş. Keza 5 bin lira da fazla uçuk geliyor dedektiflere. Anladığımıza göre ortalama bir günlük eş takibi fiyatı 1.000 ile 1.500 lira arasında değişiyor. Fiyatın değişmesinde takip saatleri, lokasyon, kaç kişilik ekibin çalışacağı, kullanılacak ekipmanlar gibi etmenler etkili oluyor.
GÖRÜNTÜLERİ BİR AKRABAM ÇEKTİ SAYIN HAKİM
Türkiye'de dedektifliğin hukuki altyapısı oturmuş durumda değil. Yine de maliye tarafında bu meslek tanımlı, zaten konuştuğumuz isimlerin vergi levhası da ticaret odasına kaydı da bulunmakta. Öte yandan bu işin bir eğitimi, kursu da yok. İsteyen herkes bir internet sitesi kurup, ofis kiralayıp "Ben dedektifim" diyebilir, bunda bir engel yok. Ancak konuştuğumuz dedektifler ve hukukçular bu işin fazlasıyla suiistimal edilip insanların kandırıldığını da söylüyor.
Öte yandan bir dedektifin örneğin eş takibinde elde ettiği veriler mahkemelerde delil olarak sayılmıyor. Delil kabul edilmesi için davacı tarafın "Bu görüntüyü ben ya da bir akrabam çekti" gibi bir açıklama yapması gerekli. Zira kanunda zina suç olarak görülmediğinden üçüncü bir kişi tarafından elde edilen özel bir görüntü kişisel hayatın ihlaline ve haksız delil toplamaya giriyor.
FOTOĞRAFLAR: HATİCE ÇİNAR