İlişki, evlilik yürütmek apayrı bir çaba ve özen istiyor. Bu zorlu yolda zaman zaman kazalar, hatalar da yapılıyor. Günün sonunda hatanın ya da yaşananın ne kadar büyük olduğuna, o olayın ardından yola nasıl devam edileceğine ilişkiyi yaşayanlardan başkası karar veremiyor. Hazım Körmükçü ve Zeynep Tandoğan ilişkilerinde tam da böyle büyük bir olay yaşadılar. Aile içinde yaşanan tatsızlık kamuoyuna yansıdı. Günlerce konuşuldu. Üzerinden aylar geçtikten sonra biz Zeynep Tandoğan ve Hazım Körmükçü'yü yine el ele gördük. Yaşadıkları olayı geride bırakmış, ilişkilerine bir şans daha vermişlerdi. Yaşananların üstesinden nasıl geldiklerini konuşmak, ilişkiyi iyileştirmeyi nasıl başardıklarını öğrenmek için Hazım Körmükçü'yü aradım. Bugüne kadar bu konuda hiç konuşmamış olan Zeynep Tandoğan'la ve kendisiyle bir araya gelmek istediğimi söyledim. Epey düşündüler ve içlerini dökmeye karar verdiler. Anlattıkları, yaralarını sarma yöntemleri belki de bu sorunu yaşayan birçok çifte ders olacak nitelikte...
- Herkesin ilişkisi çeşitli dönemlerden geçiyor. Bazı zorluklar yaşanabiliyor. Bunlar büyük de olabiliyor, küçük de... Siz büyük bir zorluk atlattınız. Yaşadığınız olayın ardından nasıl iyileştirdiniz bu ilişkiyi?
- Zeynep Tandoğan:
Çok üzücüydü. Kimsenin yaşamasını istemeyeceğimiz bir şeydi. Hazım için de, benim için de çok üzücüydü. Bizimle, ilişkimizle hiç bağdaşmayan bir olaydı. Çok farklı sebepler arayabiliriz bunun altında. Çok farklı sebeplerin sebep olduğu bir olaydı. Hayata hep şöyle bakıyorum; her şerrin altında bir hayır vardır. Bazen olan kötü şeyler sizi daha iyi şeylere yönlendiriyor. Biz böyle bir şey yaşamamış olsaydık, bununla ilgili bir problemimiz olduğunu bilmeyecektik. Bu üstü kapatılıp geçilen bir şey olacaktı. Bu olay oldu ve gerekli dersler alındı. Büyük acılar çekildi.
- Hazım Körmükçü:
Büyük bedeller ödendi, vicdanen hâlâ ödeniyor.
- Z.T: Değerler daha çok anlaşıldı, herkes kendi içine döndü. Herkes kendini durup bir eleştirdi. Bunu sadece Hazım için söylemiyorum, kendim için de söylüyorum. Ne oldu da böyle oldu? Ne yapmamız lazım, ne yapmamamız lazım? Bu sorular soruldu. Hatanın yaşı yok Sonat! Hatanın kimliği, çeşidi yok. Acının türü ve kıyası da yok. Bir hata yapıldığında herkes kötü demek değildir. Bugün çocuklarımız da hata yapıyor, silmiyoruz kalbimizden. Allah telafisi olmayacak hatalarla karşılaştırmasın insanları. Hayatımda çok büyük kayıplar yaşadım. Ailemin büyük kısmını kaybettim. Babamı ve anneannemi kucağımda kaybettim. Bazıları için bunlar acı travmalardır ama benim için şükür sebebi. Demek ki benim bir görevim vardı yaşadığım hayat ekseninde. Bir çıkış kapısıydım onlar için. Buradan bile olumlu bir şey çıkarabiliyorum kendime. Bu olaya da öyle bakıyorum. Bu bize çok büyük dersler öğretti. İlişkimiz o günden sonra daha iyi bir düzleme geçti. Eskiden daha uzun küs kalıyorsak bir tartışmada, artık küslük daha kısa sürüyor. Eskiden Hazım özür dilemeyi bilmiyorsa, artık biliyor. Eskiden fevriysem, şimdi daha az fevriyim. Bir sürü şey... Sadece hayatlarımıza değil, kendi kimliklerimize de birçok şey kattı. Şimdi ilişkimiz eskisinden daha temiz, daha güzel, daha açık... İlişkimizin içindeki dikenleri ayıkladık, çer çöpü ayıkladık. Şimdi güllerle daha iyiyiz.
BİRBİRİMİZE DÜŞMAN OLMADIK
- İlişki içindeyken ona özen göstermeyi ihmal edebiliyoruz, bazı şeyleri örtbas edebiliyoruz.
- Z.T: Ülkemizde biraz daha
fazla biçimde üstü kapatılıyor bazı
şeylerin. Bizim yaşadığımız kötü
bir olaydı ama iyi bir örnek teşkil
etmek istiyoruz bundan sonra.
Böyle bir olay yaşandı ve maalesef
ülke çapında duyuldu. Ama çoğu
erkek yaptığı hatayı kabul etmiyor.
Bizim durumumuzda böyle değil,
Hazım yaptığı hatayı kabul etti.
Çoğu kadın da yaşadığı şeyden utanıyor.
Bu utanılacak bir şey değil,
benim hatam değil. Dolayısıyla
iki tarafın da kendini gizlemesine
gerek yok. Bu yaşandı, üstü örtülmedi.
Birbirimize düşman olmadık.
Biz yaraları daha çok kanırtıp,
kanatmak yerine mevcut ilişkimizi
kurtarmak ve iyi bir hale getirmek,
yaralarımızı sarmak yoluna gittik.
- Yeni bir ilişki zor değil mi?
- Z.T: Benim bir çocuğum var.
Yapı olarak da sürekli birilerine
âşık olan bir insan değilim. Hazım
da aynı şekilde, aileyi seven bir
adam. Bundan sonra benim hayatıma
girecek olan kişinin hangi hataları
yapacağını bilmiyorum. Yaşım
36. Bir erkek evlat annesiyim. Benim
için güven duymak, sevgi, sadakat
çok önemli. Hazım'la hiçbir
zaman sadakat sorunu yaşamadık.
Senin, benim ayrımı yaşamadık.
Hem maddi, hem manevi. Ortak
sevinç, ortak hüzün, ortak para,
ortak hayal, ortak gelecek. Hep bu
şekilde gittik. Biz yuvamızı kurtarmayı
tercih ettik. Yeni bir ilişkiye
sıfırdan başlayıp, hiç tanımadığımız
insanlarla bir hayata geçmek
yerine mevcut sevgimizi daha da
iyileştirmek adına çabaladık.
- Yaşadığınız olayı kamuoyuna duyurduğun için pişmanlık duyuyor musun?
- Z.T: Olması gerekiyormuş. Bu
herkesin alabileceği bir karar değil.
Güçlü bir karar. Herkese uzaktan eleştirilecek
bir tarafı varmış gibi geliyor ama
insanlar benim yerime koysun kendini.
Kaç kişi yapabilirdi? Bazen daha güzel
günler görebilmek için acıyı kendine
çektirmen gerekiyor. Biz daha iyi bir şeylere,
daha kötü bir yoldan geçerek geldik.
Allah'ın izniyle bundan sonra herkes
bizden güzel haberler alacak.
NİKAH MASASINDAN DÖNDÜK
- Yolunuz açık olsun... İkinci bir evlilik teklifi geldi mi?
- Z.T: İkinci evlilik teklifine gerek
yok. İlişkinin birinci ayından itibaren
benimle evlenmek istiyor zaten. Ben
biraz ağırdan alıyorum. Aramızda 17 yaş
fark var. Evlilik çok saygı duyduğumuz
bir kurum ama imzayı atmak bir şey değiştirmiyor
hayatımızda. O imzayı atıp,
atmamak arasında bir fark yok
bizim için. Hayatımız ne kadar
sürer bilmiyorum ama birbirimizde
gözümüzü kapatmayı
tercih ettik. Bizim evlilik
hikayemiz bile çok garip.
Düğün sabahı düğününü
iptal etmek zorunda kalmış
bir çiftiz.
- Nasıl yani?
- Z.T: Aziz
Yıldırım'ın
ve Ali Koç'un
seçim sürecindeki
canlı yayın
konusuna
kurban gitti
nikahımız. Biz
nikah masasından
dönmüş bir
çiftiz. Gelinliğimi
giyip, çıkarmış
biriyim. Şükrü
Saraçoğlu Stadı'nda
nikah kıyacaktık.
Her şey ayarlandı.
Nikah memuru,
gelinlik, şahitler.
Şahitlerden biri Aziz
Yıldırım olacaktı.
O gün canlı yayına
çıkması gerekti Aziz
Yıldırım'ın. Ben evde
hazırlık yaparken, son
anda nikahı iptal ettik.
- Yeniden deneyecek misiniz nikahı?
-
Z.T: Tabii. Ben kış
düğünü istiyorum. Hazım
yaz. Bir karar verip
evleneceğiz.
KİMSENİN CANINI YAKMADIK
- Yaşadıklarınızın ardından çıkardığınız ders özelinde insanlara örnek olmak, yol göstermek adına bir çabanız olacak mı?
- Z.T: Önceki akşam Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımızın düzenlediği ödül töreninde, Sayın Emine Erdoğan ve Aile Bakanımızla bu konuyu görüştük. Özellikle bu konuya dair her tür projenin içinde yer almak istediğimi dile getirdim. O olayın ardından sosyal medyam aracılığıyla bana ulaşan ve yardım isteyen çok kadın oldu. Erkekler de oldu hatta. Hazım'a da çok yazdı erkekler, "Biz de böyle bir şey yaşadık, nasıl düzelttiniz?" diye sordular.
- Çok ilginç...
- Z.T: Biz kimseye zarar vermedik, kimsenin canını yakmadık, kimsenin yuvasını yıkmadık, kimsenin çoluğuna çocuğuna yan gözle bakmadık. Bu bizim aile içinde yaşadığımız ve maalesef Türkiye'de hiç aklınıza gelmeyecek insanların bile yaşadığı bir olayı ortalığa dökerek yaşadık. Ülkemizde bu durum yüzde 70'lerde. Eğitime falan da bakmıyor. İçindeki kontrol mekanizmasıyla ilgili. Olayın ardından çevremdeki çok insandan, "Biz de yaşadık" diye telefonlar aldım. Biz kimseye zarar vermedik, kendimiz zarar gördük. Utanılacak, başımızı öne eğecek bir durum yaşamıyorum. Bir yandan da sosyal medya hesabımı yardımlaşma platformuna döndürdüm.
- Reklam filminde oynamanız için teklif almışsınız... Nedir o?
- H.K: Enerjimizi doğru ve güzel bulduklarını söyleyen bir firma, bizi oynatacakları bir reklam filmi çekmek istedi. Şu an görüşme aşamasındayız. Birlikte yapmak istediğimiz çok proje var; müzikal, tiyatro, sinema...
?TAM ZAMANLI ANNEYİM
- Nasıl bir ilişkiniz var?
- Z.T: Biz çok eğlenen bir çiftiz. Aynı şeylere güler, aynı şeylere de ağlarız. İkimiz de çok duygusal yapıdayız, her şey çok çabuk etkiler bizi.
- H.K: Cem Yılmaz'dan sonra beni en çok güldüren kişidir Zeynep. Çok komiktir.
- Nasıl vakit geçirirsiniz?
- Z.T: Evcimen bir çiftiz. Arada sırada davetlere katılıyoruz. Onun dışında oğlumla bire bir ben ilgilendiğim için, dadısı olmadığı için, onunlayım. Hazım'la daha ziyade hafta sonu kendimize vakit ayırabiliyoruz. Onun dışında tam zamanlı oğlumlayım. Hazım tiyatroda, sette, işleriyle uğraşıyor. Üç aydır çalışmıyorum evdeyim.
- H.K: Senin gibi donanımlı, mesleğinde iyi birinin kısa sürede işe döneceğine inanıyorum. Hatta farklı yetenekleri var. Zeynep'i bir sitcom ya da sinema projesinin içine komedi yapması için koysanız, iki üç ay sonra tüm Türkiye onu konuşur. Son derece yetenekli.
- Oyunculuğa ilginiz var mı?
- Z.T: Birkaç dizide konuk oyuncu olarak oynamışlığım var ama hiç bana uygun roller değildi. Çok albüm teklifi geldi bana. Ama hep korktum. Büyük isimlerin kapısından çok döndüm tam albüm yapılacağı aşamada. Ürkütürdü beni, artık ürkütmüyor.
- Babanız Fenerbahçe eski As Başkanlarından, siz de 14 yıl çalıştınız Fenerbahçe TV'de. Neden yollar ayrıldı?
- Z.T: Herhalde zamanı geldi diye düşünüyorum, 14 sene çok uzun bir süre. Herhalde evren 14 yıl yeter dedi. Karşılıklı oturduk, anlaştık. Ali Koç benim nikah şahidimdi, Aziz Yıldırım baba dostum. Dargınlık, kırgınlık yok.