Bir yol, bir arayış, bir kayboluş ve bir yeniden yaradılış hikayesi Mavi Sürgün... İstanbul'un işgalinden başlayarak Cumhuriyet'in ilk yıllarına kadar uzanan süre zarfında kendi varoluşunu sorgulayan bir Osmanlı asilzadesi yani Cevat Şakir. Bir gün karakolda ona, "İstiklal Mahkemesine gideceksin" denir. Niçin İstiklal Mahkemesi'ne gittiğini bilmez. İki jandarma ile kelepçeli olarak İstiklal Mahkemesi'ne sürüklenir. Mahkemenin bulduğu bir suç vardır. Sonunda cezasının idam olacağı anlaşılır. İdamını beklerken "Sürgün edileceksin" denilir. Sürgün yeri Bodrum'dur. Bir muammadır, bir karanlıktır. Ama işte apansız karanlık kalmaz. Mavi Sürgün, Halikarnas Balıkçısı'nın otobiyografik romanı. Binbir şüphe, tedirginlik, kasvetle sürüldüğü Bodrum'a tutkuyla bağlanan bir adamın aslında İstanbul'da sürgünde olduğunu anlamasının öyküsü. Bir yandan da hem Osmanlı'nın son dönemlerine hem de Cumhuriyet'in ilk yıllarını anlatması ve toplumsal hayata ayna tutması açısından hayli değerli bir edebi eser.
SİNEMAYA DA UYARLANDI
Dedik ya bir arayış hikayesi diye, hakikaten öyle. Hayatın onu tüm etiketlerinden sıyrılıp benliğine dönebilmesi ve kabuğundan sıyrılıp bir balıkçıya dönüşmesi için direttiği bir adam var karşımızda. Eh iyi ki de diretmiş ki bu dönüşüm sonunda bugüne tarihi ve edebi birçok eser bırakan Halikarnas Balıkçısı'nı tanıma fırsatına eriştik. Edebiyatta, sanatta iz bırakmak önemli. Öyle ki o bırakılan iz, aradan yıllar geçse bile bir gün yeniden bir yerlerden gelen kıvılcımla birlikte insanlarla buluşmanızı sağlayabiliyor. İşte Mavi Sürgün'de olan da bu, önce aradan yıllar geçiyor, usta yönetmen Erden Kıral romanı sinemaya uyarlayıp, ödül üstüne ödül alıyor. Şimdi ise romanın yolculuğunda yeni bir perde başlıyor...
İLHAM VEREN SATIRLAR
"İki gözü kör olan tarla kuşunu bir kafese koyarlar. Mavi, açık, duru göklere özgürce uçmaya alışkın kuş, ilk önce gözlerini örttüğünü sandığı kapkara paçavrayı tırnaklarıyla parçalamaya başlar ve zavallı, kendini bir kat daha yaralar. Karanlığın gözüne yapışan bir paçavra, is ya da kurum değil, bir zindan gece olduğunu anlayınca, kanat hızıyla geceyi aşmaya, güne güneşe ulaşmaya çabalar. Çırpınır, çırpınır, her kanat vuruşu katı kafese çarpar, acır, acır!.." Gençlik yıllarından beri kendisine eşlik eden Halikarnas Balıkçısı'nın yazdığı bu satırlardan aldığı ilhamla yola çıkan piyanist ve besteci Sabri Tuluğ Tırpan, Kabaağaçlı'nın Mavi Sürgün kitabıyla aynı adı taşıyan eserini sanatseverlerle buluşturmaya hazırlanıyor. 15 Mart akşamı saat 20.30'da İş Sanat Sahnesi'nde prömiyerini gerçekleştirecek olan eser, Kabağaçlı'nın tıpkı romanında olduğu gibi İstanbul'dan yola çıkıp Bodrum'da devam eden Halikarnas Balıkçısı'na dönüşme serüvenini anlatacak. Beş ana bölümden oluşan Mavi Sürgün sahnede de birbirinden önemli isimleri buluşturacak.
YETKİN DİKİNCİLER ANLATICI ROLÜNDE
Anlatıcı rolü, yıllardır birçok dizi ve filmde usta oyunculuğu ve etkileyici ses tonuyla beğeni kazanan Yetkin Dikinciler'e ait. Dikinciler'in Halikarnas Balıkçısı'nın hayatına da doygun ve tok ses rengiyle farklı bir hava katması kuvvetle muhtemel. Tuluğ Tırpan'ın klasik, modern ve rock tınılarını harmanladığı müziği ise Mavi Sürgün'ün arka fonunda olacak. Yine orkestrada da birçok değerli müzisyen yer almakta. Yaylı sazlar, vurmalı çalgılar, elektronik ses tasarımları ile renklenecek eserde, piyanoda Tuluğ Tırpan, basta Eylem Pelit ve davulda Volkan Öktem yer alacak. Tüm bunların yanında rejisörlüğünü Beyti Engin'in üstlendiği gösteride, Kardeş Türküler'in solistlerinden Feryal Öney'in etnik vokalleri de esere farklı bir renk katacak. Su Güneş Mıhladız'ın koreografisini üstlendiği Mavi Sürgün'de dans ve ebru sanatçısı Garip Ay'ın interaktif sunumu da yer alacak.