Bir süredir kulaktan kulağa yayılıyordu bu kızlar... Hatta bizzat kendilerinin altına imzalarını attıkları haliyle söyleyelim: Hatunlar... Kendilerini sahnede izleyenlere tesadüf ettiğimizde gördük ki, komedyen kısmı için varılması hayli engebeli olan 'gül gül öldük' yolunun sonundaki ipi çoktan göğüslemişlerdi... Türkiye'nin gün geçtikçe harlanan stand up ateşine büyükçe bir katkıda bulunan Çok da Fifi Hatunlar stand up grubundan bahsediyoruz... Bu yakında kültür merkezlerinden, şehir hayatının en havalı mekanlarına kadar epey koşturmacalı bir gösteri programı içindeler. Hepsi vaktiyle bir şekilde sahne tozu yutmuş. İçlerinde psikoloji eğitimi almış olan da var, mizah yazarı da, sanat tarihçisi de... Sahnede mizah dozu yüksek 'kız kafası' hallerden, günlük hayatın envai çeşit klişelerinden çıkan komik cızırtılara kadar her şeye değiniyorlar. Gülmek garanti... Ama öyle, eski usul 'güldürürken düşündürmek' gibi dertleri yok. Şehir hayatının hızından, keşmekeşinden usananlara derin bir nefes aldırmak, en edepli ifadeyle 'koyver gitsin' hattında, "Çok da fifi" dedirtmek derdindeler... "Bizimki bir kankalık destanı" diyen; Aslı Akbay, Buse Sinem İren, Deniz Özturhan, Hange Yögen, Meltem Parlak ve Şirincan Çakıroğlu'ndan müteşekkil Çok da Fifi Hatunlar ekibini toplayıp, eğlence ve samimiyet dozu yüksek bir muhabbet döndürdük...
- Altı kız birbirinizi nasıl buldunuz?
- Çok da Fifi öncesinde çoğumuz bireysel olarak BKM'de düzenlenen Açık Mikrofon'larda sahne alıyorduk. Aramızda bu gösterilerde tanışıp arkadaş olanlarımız vardı. 2015 yılında BKM Mutfak, 8 Mart Kadınlar Günü'ne özel, sadece kadın stand up'çıların yer aldığı bir Açık Mikrofon gecesi düzenledi. O gösteri tutunca, bu konsept başka mekanların da ilgisini çekti. Kadın komedyenlerin sayısı da az olunca, ister istemez erkek meslektaşlarımıza göre daha az sahne alabiliyorduk. Biz grubu kurarken bu noktalara geleceğimizi tahmin etmiyorduk. Çok da Fifi olmasaydı belki çoğumuz stand up'a devam bile etmeyecekti. Fakat gördük ki birlikten kuvvet gerçekten doğuyormuş. Geçen sene Şubat ayında 100. gösterimizi yaptık.
- Çok da Fifi adının felsefi(!) açılımları neler sizin için? Hayatı takmamak mı, sorunların geçiciliğinden dem vurmak mı?
- Hande: Mottomuz: "Hayatla dalga geçmezsek, vallahi çatlarız." Biz delirmemek için sahneye çıkıyoruz aslında. Seyircimize de bu anlamda "Her şeyi takma kafana, zaten dert çok, gel biraz gülerek dertlerimizi hafifletelim" diyoruz.
- Adınızın sonunda bir de "hatunlar" kısmı var? Genelde kadınlar; erkekler "Bizim hatun" diye söze girdiğinde bu tabirden pek hoşlanmazlar... Ama tabii ki 'bağyan' lafından ziyadesiyle ince bence! Hatun tabiri ne çağrıştırıyor sizde?
- Meltem: "Bizim hatun" diye söze girip, "paha biçilmez güzelliktedir", "ne derse yapasım geliyor," diye sözü bitirseler bence bundan her hatun hoşlanır. Bizim hatun demişken, "iyisi mi gidip ben bir çöpleri döküp geleyim," deseler de olur. O da güzel. Kâfi.
- Hande: Aslında hatun kelimesinin kökeni xatun/katun'dan geliyor. Bunun da Orhun Yazıtları'ndaki anlamı kraliçe, han eşi. O dönemde ailenin temelinde erkeğin yanında kadın da var çünkü. İnançlarında ay erkek kabul edilirken, güneş dişi mesela. Çünkü güneşin hayatın kaynağı oluşuyla kadının doğurganlığı arasında kurulmuş bir ilişki var. Hatuna hürmet, saygı ve eşitlik var. Hatunlar ata binip silah kullanıyor, asker oluyor. Kağan savaşa gittiğinde 'Ulu Katun' başkentte kalıp devleti yönetiyor. Epey çağın ilerisinde bir durum. Günümüzde "Hatuna bak ya..." deyip tamamen cinsiyete indirgenen kelimenin kökeni aslında bu. Biz kelimeyi bu anlamıyla grubumuzda kullanıyoruz.
SADECE GÜLÜP GEÇİNİZ
- Bir ekipsiniz ama sahneye tek tek çıkıyorsunuz? Nasıl bir kurgu yapıyorsunuz? Herkes birbirinin metninden ya da şovundan haberdar mı? Tekrar etmemek adına...
- Hande: Hepimiz birbirimizin metnini biliyoruz
tabii, defalarca izlememize rağmen hâlâ gülüyoruz.
Hatta birbirimizin popüler şakalarını ezberledik
artık. Doğaçlamalarda zaten kişiye özel oluyor. Dolayısıyla
bir şaka tekrarı durumu yok.
-
Konu başlıklarınız, ilhamlarınız nelerden, nerelerden akıyor?
-
Aslı: İngiltere'de yaşayan Kıbrıs
ve Türk asıllı bir ailenin çocuğu olarak
kendimi her zaman iki kültür arasında
sıkışmış hissettim. İngiltere'de yaşarken
beni başkalarından farklı kılan bir
Kıbrıslı Türk olmamdı, Türkiye'de de
kendimi bir İngiliz gibi hissedip, çelişkide
kaldığım zamanlar çok oluyor. Ben
setimde genelde bu arada kalmışlığın
komedisi ve bana ilginç gelen şeyleri
anlatıyorum.
- Meltem: Ben gösterilerimde
kadın erkek ilişkileri, az ünlü olma
halleri ve aile ile birlikte yaşamanın çetrefilli fakat
eğlenceli yanlarını anlatıyorum. Yalan dolan
yani! Sahnede anlatılanlara tam itibar etmeyiniz.
Gülüp tüketip geçiniz.
- Kadın ve erkek izleyicilerden nasıl tepkiler alıyorsunuz?
- Meltem: İltifat, takdir, şaşkınlık ve evlilik teklifi
de dahil olmak üzere oldukça geniş yelpazede tepkiler
alıyoruz. Kadınlar bizi ekseriyetle sevgi, kardeşlik
ve yüzlerinde kahkaha çizgileriyle kucaklıyorlar.
Erkek izleyicimiz, az ama öz bir kitle. Ev taşıyacak
olsak falan eminim hepsi gelip bir sehpa, bir şey sırtlanır.
Onlar da çok kıymetli bizim için. (Gülüyor)
ACIYAN YERLERİMİZDEN GÜLDÜRÜRÜZ
- İlişki meselelerinden, oradaki klişelerden ve durumlardan malzeme çıkıyor mu size?
- Deniz: Elbette. "Ayının 10 şarkısı var, dokuzu bal üstüne" derler. Ben de sahnede en az beş-altı dakika kocamı çekiştirmezsem rahat edemiyorum mesela.
- Hande: Kadınlara amme hizmeti yapayım derken kendi topuğuma sıkıyorum valla. Çıkışta korkudan kimse gelmiyor yanıma. Buradan beylere sesleniyorum, şaka onlar şaka, siz adam olun biz sizi pamuklara sararız. (Gülüyor)
- Meltem: Evrensel ve pek çok kişiye hitap ettiği için evladiyelik şakalar çıkar bu mecradan. Çoluğunuzu, çocuğunuzu, yedi nesil sülalenizi güldürürsünüz. Çünkü bu konularda hiçbir zaman herkes tamamen mutlu olmaz. Acıyan yerlerimizden güldürürüz sıklıkla
Bekarlığı övüp düğünde çiçek kapmak için ayağını kıran var
- Modern şehir hayatında, kadın dünyasındaki 'kız kafası' durumlardan size komik gelen neler var?
- Şirincan: Tutarsızlıklar var hepimizde. Mesela bazıları konu organik gıdadan açılınca mangalda kül bırakmıyor, sonra bunun üstüne bir sigara tüttürüyorlar. Aynı şey erkeklerde de var tabii. Yalnız yaşamayı, bekar kalmayı övüp, düğünlerde çiçek kapmak için en tepeye zıplayıp ayağını kıran kadınlar gördü bu gözler.
- Hande: Valla sosyal medya bazı kadınların ayarını bozdu. Bazı şeylerin ucu kaçtı önüne geçemiyoruz. Bu life style uzmanları, 7/24 selfie'ciler, 'kociş'iyle pazar keyifçileri, Oğulcan'ının annesi, gibi şeyler girdi hayatımıza. Toplu bir ergenliğe dönüş yaşanıyor sanki. Azıcık 'offline' olmamız lazım. Bu arada erkek izleyicilerimizin de sayısı geçmişe göre çoğaldı. Gelen, "Oğlum çok iyi tüyolar var kesin git" diyor herhalde.