II. Abdülhamit'in kızı Ayşe Sultan, annesi Müşfika Hanım'la paylaştığı konakta 1961'de hayatını kaybediyor. Osmanlı İmpatarloğu'nun son dönemine bire bir şahit olan Ayşe Sultan'ın Yıldız Sarayı'nda başlayan hayatı, babası Sultan Abdülhamit 'in tahttan indirilmesiyle, Selanik Alâtini Köşkü'ne uzanan bir sürgün hayatına dönüyor. Dokuz ay ailesiyle Selanik'te kalan genç sultan evlenmek üzere İstanbul'a dönüyor. İmparatorluk son dönemlerini yaşamaktadır, çalkantılı günlerdir...
I. Dünya Savaşı çıkınca yeni yönetim Sultan Abdülhamit ve beraberindekilerin İstanbul'a dönmesini daha uygun bulur. Bu arada tüm dünya ile birlikte Osmanlı da sallanmaktadır, bu süreç Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna kadar böyle devam eder. Bu kez tüm Osmanlı Hanedanı sürgüne gönderilir; her bir ferdi dünyanın bir başka köşesine dağılır. Çıkan aflarla bir kısmı geri döner. Ayşe Sultan 1953'te, oğlu Nami Bey ve ailesi ise 1974'te yerleşir Türkiye'ye. Ailesi geri döndüğünde Ayşe Hanım çoktan hakkın rahmetine kavuşmuştur.
İşte Ayşe Adile Nami Osmanoğlu Fars, Abdülhamit Han'ın torunu Ayşe Sultan'ın kızı... Kendisi ressam... Hayatı Fransa'da geçmiş. Uzunca bir süredir Tarsus'ta eşiyle birlikte bir çiftlikte yaşıyor.
Adile Hanım, son olarak Osmanlı padişahlarını resmettiği bir sergi açmıştı. Aradan yıllar geçti. Bu kez çağdaş sanatta karar kılmış. 28 Şubat'a kadar, Gördüğüm Gibi adlı kişisel sergisi Maslak Sun Plaza'da Gama Sanat Galerisi'nde görülebilecek. Sanatçı bu kez eserlerinde çimento, tutkal gibi farklı malzemelerin yanı sıra akrilik ve yağlı boya kullanmış.
RESİM GENETİK BİR MİRAS
Adile Hanım Tunus doğumlu. Sonrasında uzun yıllar Fransa'da yaşamış: "1974'de babam Türkiye'ye dönüş yapmak istedi. Ben 17 yaşımdayken Türkiye'ye döndük ve İstanbul'da yaşamaya başladık ailece."
Resmin aileden bir genetik bir miras olduğunu söylüyor Adile Hanım: "Babaannem Ayşe Sultan'ın birçok minyatür çalışmaları var. Babam Sultanzade Osman Nami Osmanoğlu çok iyi bir ressamdı. Yaklaşık 350 tablosu bulunuyor ancak Türkiye'de çok küçük bir kesim tarafından ressam olarak biliniyor. Amcalarımda da resim yeteneği vardı. Kız kardeşim Dorothee Gülnur da resim konusunda çok kabiliyetlidir. Bir de ailemizin en miniklerinden dört yaşındaki torunum Anna Su oldukça kabiliyetli. Osmanlı ailesinin en bilinen ressamı ise Sultan Abdülaziz'dir... Bu sergi bugüne kadar açtığım üçüncü sergim. Önceki sergilerimden birisi Çağdaş Gözde Mirasımıza Bakış, diğeri ise Bu Gözler Kimin adlı 36 Osmanlı sultanını resmettiğim sergilerdi. Şimdiki sergim ise, tamamen ayrı çağdaş sanat eserlerinden oluşan tablolar. İçimden geldiği gibi yaşadığım, hissettiğim, düşündüğüm her şeyi tablolara aktardım. Maddi, manevi tüm yaşantımın kendi içinde analizi."