Bir sanat eserinin fiyatını ne belirler? Elbette pek çok kriter var... Hangi müze ve koleksiyonerlerde olduğundan tutun da satış grafiklerine kadar pek çok faktör fiyatı etkiliyor. Peki müzayedeye çıkacak olan eserin fiyat aralığını kim belirler? Şu sıralar sanat dünyası bu konuyu kilitlenmiş durumda. Birkaç hafta önce sanatçı Selma Gürbüz bu konuda ciddi bir kritik yaptı. Bir müzayedeevinin kataloğundaki işleri için belirlenen güncel değer ortalamasının aynı seriden işlerinin çok altında olduğunu belirtti. Müzayede gerçekleşti, eserler satıldı bile. Ancak telefonla görüştüğüm Selma Gürbüz bu işin sonunu bırakmayacağını, itibarının zedelendiğini, işlerinin üçte bir fiyattan satışa çıktığını söyledi. Selma Gürbüz bu şikayetinde yalnız değil. Bugüne kadar sayısız sanatçı Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği'ne (UPSD) şikayette bulunmuş, katologlarda yer alan fiyatların düşük olduğunu iddia etmişti. Biz de konuyu enine boyuna tartışmaya açtık. Galericilere, müzayedevi yöneticilerine, sanat eleştirmenlerine fiyatlar nasıl belirlenmeli diye sorduk.
Olgaç Artam (Artam Antik A.Ş.)
Müzayedeler koleksiyoncuların satış platformu
Selma Gürbüz ilgi gören sanatçıların başında gelen, değerli bir sanatçımızdır. Artam Antik A.Ş. olarak sanatçılarımızın eserlerinin hak ettiği değerlere ulaşması için 38 yıldır çalışıyor, yayınlar çıkarıyor, etkinlikler düzenliyor ve tanıtımlar yapıyoruz. Koleksiyoncular eserlerinin satışında en yüksek getiriyi sağlamak istiyorlar ve bu nedenle müzayedeleri tercih ediyorlar. Selma Hanım'ın dediği gibi fiyatların çok daha yüksek olması gerektiğine inanıyoruz. Yüksek rakamlara satıldığında eser sahibi de, şirketimiz de kazanıyor. Bu nedenle temennimiz tüm sanatçıların eserlerinin hak ettiği ilgiyi görmesi ve piyasaların arzu edilen fiyatlara yükselmesidir. Son müzayedemizde sanatçının eserleri KDV dahil toplamda 151 bin 512 TL ve 126 bin 260 TL fiyata satılmıştır. Ekonominin temel kuralı arz-talep dengesi sanat dünyasındaki fiyatlandırmanın da temelini oluşturmaktadır. Müzayedelerimizde fiyat belirlerken şirketimizin 38 senelik birikimi ile son yıllardaki resmi satış sonuçlarını içeren bilgi bankamızdaki fiyatları, güncel, sosyal ve ekonomik şartlarla örtüştürerek bilgi amaçlı bir değer aralığı olarak paylaşıyoruz. Müzayede, yani açık artırma sisteminde, noter huzurunda gerçekleşen faturalı güncel satış rakamını, eserlere para ödeyen koleksiyoncular belirlemektedir.
Murat Pilevneli (PİLEVNELİ Gallery)
Başrolde galerici var
Başlangıçta fiyatı belirleyen sanatçı ve galericidir. Ardından arz talebe göre ve sanatçının gelişmesine bağlı olarak galerici fiyatı kontrol etmeye başlar. Yapacağı en önemli iş sanatçısının tanıtımını en iyi şekilde yaparak bir talep oluşturmaktır. Bunu farklı enstrümanlarla gerçekleştirir; örneğin sergi, basın, fuar veya özel projeler aracılığıyla yapar. Birincil piyasadaki talebi doyurmaz, ikinci el piyasasında arzı doğru dengeler. Zaman zaman piyasada oluşabilecek fazla eserleri piyasadan emer, talep arttığı dönemde ise gerektiğini geri satar. Zaman zaman eserlerin değerinin artması sonucunda müzayedelerde erken dönemde satın alınmış ve sonrasında eski ve ucuz maliyetlerde müzayedeye çıkan eserleri mutlaka geri alır veya birincil piyasadaki satış fiyatının yakınına kadar alıcı olur. Çok hassas bir denge. Bu açıdan bakıldığında başrolde bu işi yapan galericidir.
Yahşi Baraz (Galeri Baraz)
Ressamlar sistemi bozdular
Bir resmin bir ressamın atölyesinden çıkarken hiçbir değeri yoktur. Birkaç kez el değiştirmesi gerekiyor ki piyasası oluşsun. Pazara çıkması, belirli zaman içinde alınıp satılarak fiyatının belirlenmesi gerekir. Vermeer'in 250 sene sonra fiyatı belirlenmiştir. Yaşarken de meşhur olabilirsin Andy Warhol gibi. Ressamlar resim satıyor ama bu satışları yüksek gösteriyorlar. Ama aslında öyle bir pazar yok Türkiye'de. Bunu nasıl ispatlayacak. O yüzden fatura göstermesi lazım. Burada esas sistem şu: Batı ülkeleri ressam ve galeri ilişkileriyle bu işi yürütür. Bizde ressamlar atölyeden sattığı için piyasayı mahvettiler. Burada en büyük sorun ressamda. Çünkü hiçbir bekleme imkanı vermiyor. Galerileri kötülüyor. "Oraya gitmeyin, gelin bizden alın" diyorlar. O yüzden galerici sistemini bozdular. Dolayısıyla yapılan alım satım birbirine karışmış durumda şu an. Bir de bizim ressamların hiçbirinin batı ülkelerinden müşterisi yok. Tamamen Türk pazarında kaos yaşıyorlar. Evrensel değeri yoksa zaten pazar demek yanlış olur. Her ressam bir galeriyle anlaşmalı. Ve galeriyi alım satımdan sorumlu tutmalı.
Nilgün Beller (Lebriz Bilgi Bankası)
Sanatçı atölyeden satışa başlayınca fiyatı düşüyor
Bizdeki fiyatlamalar batıdaki gibi kotasyonla olmuyor. Bir sanatçının fiyatı tanınırlığı ile çok ilintili. Hep aynı galeride çalışan, katalogları yapılan, fuarlara katılan, senede bir sergi açan ve basında ismi geçen sanatçılar daha değerli oluyor. Tanıtıma çok özen göstermek lazım. Çok iyi bir sanatçı olsa da piyasada tanınırlığı yoksa onun fiyatı diğerlerine göre düşük kalır. Galeri işlettiğim dönemde sanatçıma mümkün olduğu kadar katalog yapardım. Onu fuarlara taşırdım, medyada adının geçmesi için büyük uğraş verirdim. PR şirketleriyle çalışırdım. Bu şekilde çok uğraş vermişimdir. Uğraş verdiğim kişiler de bugün iyi fiyatlardan satılıyor. Sanatçı çalıştığı galeriden koptuktan sonra ve tanıtımı azalmaya başlayınca düşüşe geçer. Dünyada böyle değil, kotasyon. Bir sanatçının kote olmuş yani saptanmış fiyatı var. Tabii çalıştıkları galeriler sayesinde bu oluyor. O galeri dışında sanatçı atölyesinden eser satamıyor. O yüzden sabit fiyat kalıyor. Bizde sanatçılar atölyeden satıyor ve galeri komisyonunu düşüyorlar. O yüzden de saptanmış fiyatları olmuyor. Bilgi bankasında yaklaşık 35 yıllık veriler var. İncelediğimde genelde sanatçıların galeriyi bıraktığında fiyatlarının düşüşe geçtiğini görüyorum. Atölyeden satışa başlayıp, daha uyguna sattığında fiyatı düşmüş oluyor. Tüm bu sorunlar çözülmeli. Maalesef 1980 yılından bu yana koleksiyoner sayısında artış olmadı. Fiyatlardaki bu iniş çıkışlar bir şekilde koleksiyonerleri küstürüyor. Klasik resim toplayanları ise müzelerdeki soygunlar soğuttu. Bunlar klasik resimden soğuyup çağdaşa yönelsinler diye yapıldı.
Ayşegül Sönmez (Sanatatak)
Kriterlerin ne olduğu belli değil
Selma Gürbüz'ün eserine keyfi olarak değer biçen müzayedelere karşı çıkışı Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği'nin (UPSD) EPİVERON (Eser Piyasaya Verilme Onayı) belgesini hazırlama sürecini hızlandırdı sanırım. Lakin bu belge Sanatçı Sertifikası'nın üzerine ne katacak? Sanatçının haklarını piyasa içinde ve karşısında güvenceye alabilecek mi, hiç emin değilim. Bu belge, sanatçı sertifikası ya da galeriden alınan sertifikanın tamamlayıcısı gibi düşünülüyor. Lakin eserlerin güncel değer ortalamasını alanların kriterlerinin ne olduğunu bilemiyoruz. Bu kriterlerin eserin sanatsal, estetiksel, sanat tarihsel değeriyle bir alakası olmadığı sürece bilmemiz de zor görünüyor. Ben her şeye rağmen hukuki mücadele, EPİVERON belgesi yanı sıra Selma Gürbüz gibi sanatçıların sosyal medyada aldıkları cesur pozisyonların daha etkin olduğunu düşünüyorum.