Önümüzdeki ay Bahreyn'de düzenlenecek bir yarış, Ferrari Challenge. Ve o yarışa katılacak Türkiye'den bir patron: Murat Çuhadaroğlu. Metal sanayii alanında faaliyet gösteren Çuhadaroğlu Şirketler Grubu'nun yönetim kurulu başkanı. Murat Bey'in hikayesi bize "Acaba yarış tutkusu olan başka patronlar da var mıdır" sorusunu sorduruyor ve soruşturmaya başlıyoruz. Görüyoruz ki Çuhadaroğlu tek değil, birçok şirket sahibi ve üst düzey yöneticinin en büyük hobisi haline gelmiş pistlerin tozunu attırmak. Cem Hakko, Uğur Fatinoğlu, Mustafa Çakal, Erhan Güral... Beş isimle de konuştuk. Araba yarışlarına nasıl merak sardılar, çevrelerinden ne gibi tepkiler alıyorlar hepsini masaya yatırdık.
Cem Hakko ( Vakko Yönetim Kurulu Başkanı)
Yaşadığınızı hissediyorsunuz
Araba yarışına eğitimimi sürdürürken İsviçre'de başladım.
İlk yarışıma katıldığımda 17 yaşımdaydım. Ailemin haberi yoktu. Uzun süre haberleri olmadı. Dünya Şampiyonası'na katılacağım zaman söyledim. Tabii ki ilk duyduklarında korktular, endişelendiler. Ancak onlara bu yarışmaların trafikte araba kullanmaktan daha güvenli olduğunu anlattım.
Bence araba yarışına katılan herkes arabanın ne kadar tehlikeli olduğunu idrak eder. Ve çok daha dikkat ederek araba kullanır.
Ralli, karting, Formula 3 ve motocross yaptım bugüne kadar.
Motocross'u oğlum yapmaya başladı. Ben de bir baba olarak tedirgin oluyorum. Dedim ki bu böyle olmayacak ben de yarışmaya başladım. Tabii ki oğlum öndeydi ben arkadaydım. En azından ben kendimle uğraşmaktan onun için korkmaya fırsat bulamadım.
Yarışan biri yarışta sonuna kadar kalmak, birinci olmak ister. Tüm sezon yarışlara devam etmek ister. O yüzden yoldan çıkmak, kaza yapmak aslında yarış dışında kalmak demek olduğu için tüm yarışçılar çok çok dikkat eder.
Binek arabalar konusunda hiçbir zaman özel bir tutkum olmadı. Yolda gördüğünüz arabaların ne modelini ne markasını bilirim. Ama iş yarış arabalarına gelsin hepsinin modelini, motorunu, lastiğini bilirim.
Kendimi bildim bileli günde iki saat spor yaparım. Güne sporsuz başlarsam o gün kötü geçer benim için. O yüzden yarışlar için özel ayrı bir antreman ya da çalışmam olmaz.
Yarış sırasında dünyadan kopuyorsunuz ve yaşadığınızı hissediyorsunuz bu çok özel bir duygu.
Murat Çuhadaroğlu (Çuhadaroğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı)
Şehirde araba kullanmak bazen daha tehlikeli
İlk araba yarışımı çok iyi hatırlıyorum. 2015 Mart ayıydı. İlk yarışıma Fransa'nın Paul Ricard pistinde çıktım. Kazasız belasız yarışı bitirdim. Yarış içindeki stresten çok yorulduğumu hatırlıyorum.
İlk spor arabamı 2000 senesinde aldım. Ama o zamanlar aklımda pistlere çıkmak, yarışmak yoktu.
2014 başlarında yakın bir arkadaşımın da biraz zorlamasıyla bir Ferrari satın aldım. Ama araba çok hızlı. Baktım ki bu araba bana çok fazla, Ferrari'nin sürüş derslerine gitmeye başladım. O yılın sonlarına doğru benim şu anda yarıştığım serinin bir ayağı İstanbul'da yapıldı. O hafta sonu yapılan organizasyon sonunda ben de bu yarışmalara katılmak istedim. Pilotluk kurslarını tamamladım, yarış ehliyeti aldım ve 2015 senesinde yarışmaya başladım.
Pistte korkutan şeyler de yaşanıyor tabii ki. Bir iki kere benim hatamdan veya mekanik birkaç arızadan sonra çok yüksek hızlarda bariyerlere doğru giderken korktuğumu itiraf etmeliyim.
Dışarıdan fiziksel bir spor olarak gözükmese de ciddi derecede yorucu bir aktivite yarışmak. Fiziksel olarak çok sağlam olmanız gerekiyor. Genel olarak fitness yapıyorum. Dayanıklılığımı ve reflekslerimi artırmaya çalışıyorum.
Pist yarışları tehlikeli ama şehirde araba kullanmak da en az bu spor kadar tehlikeli.
Mustafa Çakal (Ankutsan A.Ş. Kurucu Ortağı)
Ralli çok bilinmeyenli bir denklem
İlk yarışım 2008 Kocaeli Rallisi. Öncü araç olarak çıkmıştım. Çok eğlenceli, çok bilinmeyenli ve adrenalini de bol bir yarış olmuştu. Çok farklı bir heyecandı. 14 yıldır o heyecan ve istekle ilk günkü gibi aynı duygularla yarışıyorum. İnanın hiçbir zaman aklımdan çıkmadı. Ancak profesyonel anlamda yarışabilmek de bütçe işiydi.
Ralli bir tutkudur, bir heyecandır. Çok bilinmeyenli bir denklemdir. Hatalarınız ve başarılarınızla size ait bir spordur.
Korktuğum anlar tabii ki oldu, oluyor. En korktuğum an da bir kaza anıydı; bütün ailem gözümün önüne gelmişti.
Yarışlara düzenli olarak fitness ve sabah koşuları yaparak, bisiklet binerek hazırlanıyorum. Tüm bunlar sürekli formda kalmamı sağlıyor. Özellikle yarışlara bir hafta kala tüm yediklerime ve özellikle ellerime çok dikkat ediyorum. Eller çok hassastır ve yarış öncesi bakım ister.
Çevremdeki yorumlar genellikle "Yeter artık, buna gerek var mı?" şeklinde oluyor. Ben tüm çevreme yarışların dışarıda araba kullanmaktan daha güvenli olduğunu anlatmaktan bıkmadım.
Mustafa Koç, Cem Hakko gibi başarılı iş adamları da bu yarışların tutkunuydu. Bizlere rol model oldular. Yarışların bizlere son derece olumlu katkıları oluyor. Bir karar almam gerektiği zaman yarışlarda sürekli beynimizde olan sorular bizim daha doğru karar vermemizi sağlıyor.
Erhan Güral (NG Kütahya Seramik Porselen Turizm AŞ. Yönetim Kurulu Başkanı)
Küçük yaşlardan beri hayalimde ralli vardı
İlk yarışım 1988 yılında Ankara'da düzenlenen Hitit Rallisi'ydi. Ankara'da üniversite öğrencisiyken ailemden habersiz olarak katılmıştım yarışa. Yarış sırasında çekilmiş olan fotoğraflarımızın bir tesadüf sonucu annem tarafından aracın torpido gözünde bulunmasıyla konu gün yüzüne çıkmıştı.
Küçük yaşlardan beri hayalimde hep ralli vardı. Sürekli yarışlara nasıl katılabileceğimi araştırıyor bir yandan da yapabilir miyim diye düşünüyordum.
Rallide başarılı olabilmek için mücadeleci bir ruha sahip olmanız gerekiyor. İşte bunu sevdiğim için ralliyi tercih ediyorum.
Korkmuyorum desem gerçekçi olmaz. Yarıştan sonra videoları gördüğümde bunu ben mi yaptım diye kendime soruyorum.
Ailemde otomobil sporlarına olan sevgi çok fazla. Büyük oğlum Umut şu anda 17 yaşında ve yarışlara olan ilgisi beni şaşırtacak derecede. Ayrıca Babam Nafi Güral klasik otomobillere olan ilgisinden dolayı klasik otomobil rallilerine katılıyor.
Oldukça yoğun iş tempom arasında ralli benim için tam bir motivasyon kaynağı. Ayrıca yarış otomobilinin içerisinde stresten uzaklaşıp sadece yarış aracıma konsantrasyonumu sağlayarak kısa süre de olsa her şeyden uzaklaşmanın keyfini yaşıyorum.
Senede 7 hafta sonunu hobim için ayırmamın ihtiyacım olduğunu düşünüyorum. O yüzden yarış takvimi açıklandığında ajandama katılacağım tüm yarışları not ediyor ve iş planlamamı buna göre yapıyorum. Mustafa Çakal (Ankutsan A.Ş. Kurucu Ortağı) Şehirde araba kullanmak bazen daha tehlikeli Cem Hakko ( Vakko Yönetim Kurulu Başkanı) Murat Çuhadaroğlu (Çuhadaroğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı
Uğur Fatinoğlu (Sanica A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi)
Psikolojik olarak rahatlamamı sağlıyor
İlk yarışım 2017 yılında İzmir'de düzenlenen Polo Cup Yaz Kupası yarışıydı. Arkadaşlarımın "İzmir'deki yarışa katılalım mı?" sorusu üzerine hemen gerekli lisansı çıkartıp ilk yarışıma katıldım. Birçoğumuzun ilk yarışıydı. Çok keyifli geçti o hafta sonu. Dizel Polo'larla katıldığımız bu yarışmayı üçüncü olarak tamamladım. İlk kupamı da almış oldum.
İlk arabamı 18 yaşındayken aldım. Spor bir arabaydı. 11 yaşından itibaren yavaş yavaş araba kullanmayı öğrenmeye başladım. Ehliyetimi aldığım ilk gün ilk trafik cezamı da aldım. Hızlı gidiyordum ve polis çevirmesinin önünde arabanın arkasını kaydırdım. Bu olay benim için çok büyük bir ders oldu. O gün ehliyet almanın değil, kurallara uygun araç kullanılmanın önemli olduğunu anladım. Bir daha da ceza almadım.
Yarışlara ilk başladığım zamanlarda kaza yapma korkusu yaşıyordum. Ancak zamanla bu korkum azaldı. İlk başladığım zamanlarda pistten çıkmadan; spin atmadan hiçbir yarışı tamamladığımı söyleyemem. Mücadele etmeyi seven bir yapım olduğundan fren yapmam gereken yerde yavaşlamayarak çok fazla oranda kaza riski taşıyordum.
Yarışlardan bir iki gün önce pistte antrenmanlar yaparak hem pisti tanıyorum hem de arabamın yeterliliğini test etmeye çalışıyorum.
Yarışlar psikolojik olarak rahatlatmamı sağlıyor.
Evet pist yarışları tehlikeli çünkü yüksek hızlarda araç kullanarak yapılıyor. Ancak her türlü güvenlik tedbiri de alınmış durumda. Bir tehlike karşılaştırması yaparsak hepimizin her gün bulunduğu trafikte araç kullanmak daha tehlikeli.