Özel Kalamış Koleji'nin ardından Kanada York Üniversitesi'ni bitirmiş 1980 doğumlu şapka tasarımcısı Merve Bayındır. Bir süre eğitimini aldığı psikoloji üzerine çalışmış. Ancak dört yılın ardından hayat onu moda dünyasının içine adım adım itmiş. "Kendimi bildim bileli resim yapardım. Barbie bebek evimi bile kendim yapmıştım. Anneannem terziydi. Annem sanat aşığı bir endüstri mühendisi. Babam iç mimar. Hep sanata meraklı, sanat seyahatleri yapan bir aile olduk. Çok küçüklüğümden beri rahat rahat dikiş dikerim zaten..." Kendisini bu cümlelerle anlatan bu genç tasarımcının tesadüflerle ve başarılarla dolu şapka tasarım hikayesine bir kulak verin isterim...
- Son yıllarda şapkalar popüler. Ancak sizin yavaş yavaş şapka tasarımları yapmaya başladığınız dönemde şapkalara olan ilgi şimdiki gibi değildi...
- Benim şapka tasarımı yapma planım yoktu zaten en başında. Annem ile Türk tasarımcılarına ait ürünleri satabileceğimiz bir internet sitesi kurmakla yola başladık. 2000'lerin sonu... Ancak o iş bir türlü ilerlemiyordu. Ben de siteye kıyafetler tasarlamaya başladım. Sonra moda haftasında koleksiyon sergilemeye başladım. Koleksiyonu tamamlayan parçalara el attım. Çanta, ayakkabı... Ve bir gün defile için şapka da tasarladım.
HAKAN YILDIRIM DEFİLESİ BIR İLKTİ
- Bu şekilde mi şapka tasarlamaya başladınız?
- 2011 yılında televizyoncu bir arkadaşım bana "Gazi Koşusu'na gidelim" dedi. O da ben de hazırladığım şapka tasarımlarıyla gittik koşuya. Ertesi gün tüm gazetelerde benim fotoğraflarım. Protokolde oturan ve kafasında iddialı bir şapka tasarımı olan bir kadın görünce herkes fotoğraflarımı çekti çünkü yarış günü. Her yerde benim fotoğraflarım var. İsmimi öğrenip, tasarımcı olduğumu duyanlar da iddialı şapka tasarımım üzerine haberi yazarken benden 'şapka tasarımcısı' olarak bahsetmişler.
- Şapka tasarımı yapmıyorsunuz o sırada ama profesyonel olarak...
- Yok hayır şapka tasarımcısı falan değilim o sırada. "Madem böyle yazdılar. Ben şapka yapmayı öğreneyim" dedim ve kendi kendime şapka tasarlamayı öğrenmeye başladım. Ben böyle olsun istemedim doğrusu hayat beni şapkacı yaptı.
- Peki Türkiye'de şapka kültürü yokken siz şapka tasarımı eğitimini nereden aldınız?
- Türkiye'de zaten şapka dersi veren bir yer yoktu. İngiltere'den kitaplar getirerek, videoları takip ederek ve şapka satın alıp, sökerek şapka yapmayı öğrendim.
- Türkiye'de şapka tasarımları yaparken ne oldu da birkaç yıl önce markanızın merkezini Londra'ya taşıdınız? Londra serüveniniz nasıl başladı?
- Hakan Yıldırım'ın defilesi için şapkalar tasarladım ve aslında Londra yolumu da o açmış oldu. Londra Moda Haftası'nda şapkalarım ilk kez onun defilesinde göründü. Londra'da öyle tanınmaya başladım.
- Peki sonra ne oldu?
- Yedi sene önce Türkiye'de yarattığım markam, yaklaşık 2.5 yıldır İngiltere merkezli. Şapkanın daha geniş bir kullanım alanının olduğu ülke İngiltere. Geçen sezon ilk defa Londra Moda Haftası'na katıldık. 2017'de ayrıca Royal Ascot Guide'da yani ülkenin en önemli at yarışı için özel düzenlenen ve senede bir kez yayınlanan 'nasıl giyinilir kılavuzu'nda ilk kez şapkamız yer aldı. Bu yıl iki tasarımımız kılavuzda yer buldu. Hatta bir tanesi doğrudan kapakta.
ŞAPKALAR PORTEKİZ YOLCUSU
- Bu kılavuza dair yepyeni gelişmeler var sanırım...
- Evet bu sene kılavuzun kapağında yer almak muhteşemdi. Bir ay önce Royal Ascot'tan bir e-posta geldi. Bizi 2019 yılı özel şapka tasarımcı ları arasına seçtiklerini söylediler. Sadece sekiz kişi yer alıyor bu grubun içinde. Bunun ardından da Portekiz'den bir müzeden şapkalarımızı sergilemek için teklif geldi. Bunun üzerinde çalışıyoruz şu an.
- Şapkanın vatanında şapka satmak kolay olmasa gerek. Başarısız olmaktan endişe etmediniz mi?
- Tabii ki İngiliz şapka alıcısının farklı taleplerinin olacağını düşündük. Harrods mağazasındaki şapka bölümüne gittik. Orada çalışanlara teker teker sorduk bir İngiliz için olmazsa olmazları. Onlar da çiçek ve tüyler cevabını verdi. Ben de bunu dikkate alarak tasarımlar yapmaya başladım.