ABD'nin Ohio eyaletinde bulunan Bowling Green Üniversitesi'nde sergilenen Çingene Kızı Mozaiği'nin eksik parçaları yarın Türkiye'ye getiriliyor. 1965 yılında üniversiteye satılmış olan 12 mozaik, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından altı yıl süren bir mücadeleyle geri alındı.
Çingene Kızı'nın kayıp parçalarının tekrar vatanına kavuşması sağlayan ve yıllardır birer hafiye gibi çalışan gizli kahramanları ise Kültür ve Turizm Bakanlığı Kaçakçılıkla Mücadele Şubesi. Ülkemizden kaçırılan eserleri bulmak için oluşturulmuş bu özel ekip, son 15 yıldır 4331 eserin ülkemize getirilmesini sağlamış.
Biz de PAZAR SABAH olarak başarının ardındaki ekibi bulduk ve Ankara'ya giderek kendi ofislerinde nasıl çalıştıklarını gözlemledik. Gördük ki, Çingene Kızı'nın kayıp parçalarının getirilmesi için bazen dedektif bazen avukat bazen gümrük görevlisi bazen de polis olmuşlar. Üniversite ile olan görüşmeleri o kadar güzel ilerletmişler ki, UNESCO bile karşılıklı oluşan bu uzlaşı dilinden etkilenmiş.
Yarın hepimizin getirilişine şahitlik edeceğimiz Çingene Kızı Mozaği'nin kayıp parçalarına nasıl ulaşıldığını ve 1965'ten beri başına nelerin geldiğinin öyküsünü birlikte okuyalım.
Yıl 1965, ABD'nin Ohio eyaletinde sıradan bir gündür. Elinde paketlerle ilerleyen bir adam Bowling Green Üniversitesi'nin kapısında durur. Kısa bir süre etrafına bakındıktan sonra merdivenlerden yukarı çıkıp kendisini bekleyen kişinin odasına doğru ilerler. Uzun bir konuşmaya gerek hissetmeden elindeki paketleri açar. Karşısındakinin yüzüne bakar ve tam da tahmin ettiği gibi gözlerinin parladığını fark eder. Hayretler içindedir ve dudaklarına tatmin edici bir gülümseme oturmuştur.
Yıl 2012, Ankara'da sabah saatleri... Kültür ve Turizm Bakanlığı Kaçakçılıkla Mücadele Şubesi'nde birkaç memur, masanın üzerinde duran gazeteyi dikkatle okumaktadır. ABD'nin Ohio eyaletine ait yerel bir gazetede, Bowling Green Üniversitesi'nde bulunan 12 adet mozaiğin Zeugma kökenli olduğundan bahsediliyor. Kısa süren sessizliği kadın memurun "Hemen harekete geçmeliyiz, bu devlet malıdır, mozaikleri vatanına tekrar getirmeliyiz" cümlesi bozar. Kaçakçılıkla Mücadele Ekibi hemen odalarına dağılır ve vatana dönüş projesi için çalışmaya başlar.
İlk yazışma Dışişleri Bakanlığı Şikago Başkonsolosluğu ile yapılır. Konsolosluk hemen üniversite ile iletişime geçer. Mozikleri nereden aldınız, elinizde gümrük belgeleri var mı, nereden çıktığını biliyor musunuz? gibi sorular sorulur. Yapılan görüşmeler sonucu bu eserlerin Amerika'ya yasal olmayan yollarla gittiği kesinleşir.
DİPLOMASİ YOLUYLA ÇÖZÜLDÜ
Bu arada Kaçakçılık Mücadele ekibi başka bilgiler toplamak için çalışmaktadır. Basılı yayınları tarıyan ekip bu mozaiklerle ilgili bilimsel bir yayına ulaşır. Bu yayın iki Amerikalı uzmana aittir. Uzmanlar, mozikleri üniversitede görmüş ve onlara Hatay kökenli olduğu söylenmiştir. Ancak onlar bunların Hatay bölgesindeki mozaiklere benzemediğini fark eder ve incelemek isterler. Teknik inceleme sonucunda da Zeugma mozaikleriyle birebir aynı olduklarını ortaya çıkarırlar. Bu bilgi ekip için önemlidir. Çünkü bu mozaiklerin Gaziantep ilimize ait olduğunu da ispatlar ve geri almak için güçlü bir delil olur.
Kaçakçıkla Mücadele ekibi ellerindeki dosyalar ile Amerika'ya Bowling Green Üniversitesi'ne giderler. Onlar da durumu önemserler ancak ortada bir sorun vardır. Yetkililer: "Biz üniversite olarak bu eserleri aldık, bir yatırım yaptık. Şimdi bunları mütevelli heyetine nasıl anlatırız. Bundan üniversitenin de bir kazancı olmalı?" derler. Önce maddi talepleri olsa da bundan vazgeçer ve uluslararası bir üniversite olmak istediklerini ve Türkiye'nin burs vererek öğrencileri üniversiteye teşvik etmelerini söylerler.
MATKAPLA SÖKÜLMÜŞ
Ancak ekip: "Öğrencilere burs vermek kulağa hoş gelse de biz kimseye mutlaka bu üniversiteye gideceksin diye dayatamayız" derler. Üniversite ılımlı bir yaklaşım sergiler ve müzakereler devam eder. Bu süreç içinde kaçakçılıkla mücadele ekibi uzlaşı yolu bulup diplomasi yoluyla durumu çözme niyetindedir.
Bu arada ekip, eserlerin 1965 yılında bir sanat taciri tarafından satıldığını öğrenir. Ancak tacir vefat etmiştir ve Anadolu onun eline nasıl geçtiği öğrenilemez. Ancak moziklerin alt kısımları incelendiğinde betonuyla birlikte söküldüğü görülür. Bu da Zeugma'nın henüz resmi olarak keşfedilmeden önce bu parçaların söküldüğünü göstermektedir. Üstelik matkap, çekiç gibi aletler kullanılarak yerinden çıkarılmıştır.
REPLİKALARI YAPILIYOR
Üniversitelerle yazışmalar devam etmekte uzlaşı için yollar aranmaktadır. Ekip yeni bir teklif ile tekrar üniversitenin kapısını çalar: "Biz zaten devletimizin malı olan bir şeye para ödemeyiz ancak gelin size yine Fırat'tan çıkmış taşlarla Gaziantep'in ustalarının elinden çıkmış replikalar yaptıralım. Sizin teşhir koridorunuza bu replikalaları koyalım. Bunu geçmişle geleceğin kucaklaşması olarak analım" derler.
Üniversite yetkilileri bu teklifi kabul eder ve UNESCO'ya iki taraflı memnuniyet ve 'kazan kazan' ilkesiyle bu durumu nasıl çözdükleri anlatılır. 14 Mayıs 2018'de iki taraf arasında bir protokol imzalanır.
ÖZEL SANDIKLARLA TAŞINACAK
19 Mayıs 2018'de üniversitede bir tören yapılır ve Çingene Kızı'nın kayıp parçaları paketlenmeye başlar. Eserlerin paketlenmesi ve nakliyesini uluslararası lisansı olan bir sanat taşıma firması yapıyor. Eserin her bir parçası yapısına zarar vermeyecek maddeler kullanılarak hazırlanan materyallere konuyor. Özel kâğıtlara sarılıp, ahşap sandıklara yerleştiriliyor.
Eser yarın Amerika'dan Türkiye'ye gelmek üzere yola çıkacak. Ciddi bir koruma ekibi var. Tüm yetkililer durumdan haberdar edilmiş ve gerekli önlemler alınmış.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, altı yıl süren bu mücadelenin sonucunu almanın ve bu toraklara ait Çingene Kızı'nın parçalarının tekrar vatanına kavuşturulmasının gururunu yaşıyor. Geçici bir teşhir hazırlayan Bakanlık 8 Aralık'ta bunu halka açacak.
TUTKAL DELİL OLDU
Ekip, 2012'de Dallas Sanat Müzesi'nde bulunun Orpheus Mozaiği'nin de ülkemize iadesini sağlamış.
Kaçakçılıkla Mücadele Ekibi, Dallas Sanat Müzesi'nden bulunan Orpheus Mozaiği'nin bizim topraklarımıza ait olduğunu ispatlamak için de titiz bir çalışma sürdürmüş. Müze, eseri geri vermek için delil istemiş.
Eserin Şanlıurfa'nın Kalkan Mahallesi'nden çıktığı yerel bir tarihçiden öğreniliyor. Bunun üzerine Şanlıurfa Başsavcılığı'ndan delil için yardım isteniyor. Savcılık, Urfa'da bir fotoğrafçıya tab ettirmek için bırakılmış ancak bir daha geri alınmamış fotoğraflar olduğunu tespit ediyor. Bu fotoğraflarda Orpreus Mozaiği ve yanında da bir kutu tutkal vardır. Fotoğraflar kanıt olarak sunulur müzeye. Ancak müze "Biz bunun Türkiye'de çekildiğini nereden bilebiliriz?" der.
Ekip vazgeçmez. Fotoğraftaki tutkala yoğunlaşır, ancak markası net olarak okunamamaktadır. Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı'na gönderilir fotoğraflar ve özel bir çalışmayla tutkalın markası tespit edilir. Ardından üretici firmanın kapısını çalınır: "Başka ülkelere tutkal satıyor musunuz?" diye sorulur. Firma: "Sadece Türkiye'de varız, başka ülkelere satışımız yok, yerli bir markayız" der. Bu bilgiler belgelerle birlikte müzeye sunulur. Bu kanıt onları ikna eder. Böylece eseri geri alırlar. Eser, 1998 yılında kaçakçılar tarafından üzerine tutkal sürülüp kumaş parçasıyla yerinden çekilerek alınmış ve kaçırılmış. Bakanlık 2012 yılında mozaiği tekrar topraklarımıza getiriyor. Şu an İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde sergileniyor.
FOTOĞRAFLAR: YUNUS EMRE ÖZTAŞ