Bir döneme damga vurmuş, filmleriyle milyonların sevgisini kazanmış bir isim Kemal Sunal. Yaşamı boyunca 82 filmde rol alan ustanın eşi ve çocukları 13 yıldır babalarının vasiyeti olan bir davanın peşinde. Sunal'ın rol aldığı filmlerdeki telif hakları için mücadele veriyorlar.
Geçtiğimiz hafta basın mensuplarına gönderdikleri bir mektupla yaşananları anlattılar. Mektupta Gül Sunal, eşi yaşarken içinde oldukları sıkıntıları, birikimlerinin nasıl eridiğini, Kemal Sunal'ın 10 yıla yakın süren işsizlik döneminde kendi filmlerini ekranda izlerken ne kadar üzüldüğünü yazıyordu.
Biz de bu vesileyse Kemal Sunal'ın eşi Gül Sunal, çocukları Ali ve Ezo Sunal ile bir araya geldik. Onların gözünden babalarını, vasiyeti olan davalarını konuşmak üzere Kalamış'ta Wyndam Grand Marina Otel'te buluştuk. Sohbetimiz sırasında Sunal ailesinin avukatı da bizimleydi. Davanın aşamalarını, son durumunu anlattı. Süreç hâlâ devam ettiği için basın toplantısında açıkladıkları dava detaylarını uzun uzun yazmıyorum. Hukuki prosedürden ziyade Kemal Sunal'ın yaşadığı süreçte görünenin dışındaki hayatını, ölümünden sonra ailenin giriştiği mücadeleyi aktarmayı önemli buluyorum.
Gül Sunal bir süredir eşiyle anılarını anlattığı bir stand-up şov yapıyor. Orada izleyicinin yüzünü güldürüyor ama sohbet sırasında anlattıkları gülümseten cinsten değil, "Bizim mütevazı bir hayatımız vardı, öyle olmasa dokuz yıl Kemal işsizken yaşayamazdık" diyor:
- Yıllardır Kemal Sunal'ın rol aldığı filmlere dair bir hak mücadelesi içindesiniz. Usta oyuncu döneminin en önemli isimlerinden biriydi... O yıllarda haklarıyla ilgili bir sıkıntı yaşıyor muydu?
- Senede iki-üç filmde oynadığı için tüm yapımcılar adeta yarış halindeydi. O zaman Karadeniz, Akdeniz, Ege bölgelerinde işletmeciler vardı. İstanbul'daki film yapımcılarına gelip, "Bana bir Kemal Sunal filmi, Türkan Şoray filmi, Cüneyt Arkın filmi verin" gibi yalnızca oyuncunun adıyla istenirdi filmler... Bu nedenle ismi filmin önüne geçen sanatçılar icracı sanatçı olarak anılıyor. O zamanlar teknolojik gelişmeler öngörülemedi elbette. Ufukta özel televizyon, internet diye bir şey yoktu. Filmler için oyuncular, sinema salonlarında gösterileceğini düşünerek ve bu hesaplama yapılarak para alırdı.
- Kemal Sunal'ın film yapmadığı dönem epey uzun. Neredeyse 10 yıl... O sırada dizi çekti ama rakibi yine kendisiydi galiba...
- O çok acıklı bir durum. Film dönemi bir anda bitti. Kimse hazırlıklı değildi. Özel kanallar açıldı. İnsanlar sinemadan koptu. Ama filmler gösterilmeye başlandı televizyonda. Kemal, o sırada evde oturuyordu iş olmadığı için ama filmlerini televizyonda seyrediyordu. İnsanlar eğleniyor, seviyor, gülüyor ama bizim paramız yok. Çok zor dönemler geçirdik. Çocuklara köfte yapardım, biz makarna yerdik. Paramız yoktu çünkü.
- İşler bitmeyecek diye mi düşündünüz?
- Tuzla'da bir ev almıştık, mutfağını yaptırıyorduk, usta parasını istiyor, ama bizde yok. Çünkü sinemanın biteceğini hayal edememiştik. Hep devam edecek diye düşünüyorsun. Paramız olmadığı için mutfağı yapan ustanın parasını veremiyoruz. Murat marka bir arabam vardı, onu sattım ustanın parasını ödedim. Kemal bunu duyunca gözünden bir damla yaş süzüldü. Ben önemsemem böyle şeyleri, evi, arabayı yatırım diye alıyoruz elbette satacaktık. Ama onun çok ağırına gitti. O dönemi tiyatro turnelerinden dolayı ara verdiği üniversiteyi bitirmek ve yüksek lisans tezini hazırlamakla geçirdi.
AÇLIĞA MAHKUM ETTİLER
- Dizi çektiğinde biraz rahatlamışsınız ama yine de çok üzülmüş galiba...
- Para kazanmak için dizi teklifini kabul etti. Dizi iyi gidiyordu. Ama rakip kanal dizinin karşına Kemal'in filmlerinden birini koyuyordu, o eski komedi filmleri diziyi eziyordu. Yani Kemal reytinglerde birinci sırada yer alıyordu ama telif alamadığı eski filmleriyle... Filmlerin telif hakkı yoktu ama yeni çekilen dizileri baltalamak için her kanalda oynatılıyordu. Yani istemeden de olsa kendilerine çok para kazandıran oyuncuyu açlığa mahkum etmek gibi bir şeydi bu.
- Kemal Sunal bu filmleri çektiği dönemde değil ama sonradan gelişen teknoloji ve açılan kanallar döneminde haklarının peşine düştü mü?
- Düştü tabii. Çok uğraştı, çok soruşturdu ama dava açmadı. Çünkü bir sonuç elde edemeyeceğini düşündü. Hepsi yakın arkadaşı ve dostuydu. Kırmak istemedi, bir kanun çıkmasını bekledi.
- O kadar birikim nasıl bitti deniyor... Çok büyük paralar kazandı mı Kemal Sunal?
- O dönem piyasada en yüksek ücreti Kemal alıyordu. Ama en yüksek derken, şimdiki komedyenler gibi olduğunu düşünmeyin. Büyük paralar söz konusu değildi. Bizim mütevazı bir hayatımız vardı. Zaten öyle olmasaydı dokuz yıl hiç çalışmadan hayatımızı devam ettiremezdik.
- Şimdi böyle bir hak arama mücadelesi içinde olmanızı eleştirenler de var...
- Biz üçümüz de hayatımızı sürdürmek için günde 18 saat çalışıyoruz. Biz yaşamak için bu paranın peşinde değiliz, zaten çalışıyoruz. Bu sadece bizim değil şu anda hayatta olan olmayan bütün oyuncuların hakkı. Ayrıca bundan en çok mağdur olan da Kemal Sunal. Bütün kamuoyu da bunun farkında. Eleştiren olduğunu sanmıyorum. Çünkü o gün, tüm oyuncular gibi Kemal de oturup, o filmin sinema gösterimi üzerinden anlaşmış. Ona göre bir bedel belirlenmiş. Bu kadar değişik mecra açılınca düzenlemenin ona göre olması gerekir. Telif hakkı olmayan ülkeler Eritre, Uganda gibi ülkeler... Bize bu yakışmıyor. Hukukta bu olmamalı, aynı dava, aynı konu, aynı durum için bir kişiye tazminata hükmedip, diğerine hükmetmemek nasıl açıklanır? Ahmet tazminat versin, Mehmet vermesin olur mu?
EZO SUNAL: GÖNLÜMDEN GEÇEN BİR KEMAL SUNAL EVİ KURMAK
- Bu dava lehinize sonuçlandığında babanızın anısını yaşatmaya dair bir planınız var mı?
- Kemal Sunal evi gibi yeri hakediyor babam. Her şeyini değer verip saklamış biri çünkü... Tiyatro kostümlerinden filmde kullandığı gözlüğe kadar biriktirmiş. Sevenleri de büyük bir coşkuyla sergiyi geziyor. Bunun sabit bir yerde olmasını çok isterim.
- Bu dava süreci teknik bir olay. Ama duygusal olarak sizin bu duruma karşı hisleriniz neler?
- Kemal Sunal'ın yaşarken böyle bir haktan yararlanamadığı için üzüntü duyduğunu, bununla ilgili uğraşıp düşündüğünü biliyoruz ailesi olarak. Bu nedenle bu durum bir vasiyet gibi bizim için. Bu ülkede oyuncular için böyle bir hak kazanımı olacaksa, öncüsünün Kemal Sunal olması çok anlamlı olur diye geçiyor içimden. Sadece bizim adımıza duygusal boyutunun olmasının ötesinde, icracı oyuncuların bu anlamda hukuken hak kazanmış olmalarına vesile olan kişinin babam olması hoş olur.
- Sizinle bu anlamda bir paylaşımı var mıydı babanızın?
- 16-17 yaşlarımda olduğum için bu tür bir hak arama mücadelesinden söz etmiyordu ama evde kanallar arasında geçerken kendi filmlerini izlemesine çok şahit oldum, "Burada da ben varmışım" derdi. Dizisiyle filmi aynı anda oynatılıyordu, o çok kırıcı bir dönemdi.
ALİ SUNAL: KONU ÇİRKİNCE BAHSEDİLEN PARA MESELESİ DEĞİL
- Dava açmadan önce karşı tarafla bu konuya dair görüştünüz mü?
- Tanıdığım ve aynı sektörün içinde olduğumuz insanlar bunlar... Hepsiyle görüştüm. O zaman bana, bunun böyle kolay çözülemeyeceğini, istiyorsam dava açmamı önerdiler. Gayet dostça geçti konuşmalar ama olumlu bir dönüş olmadı. "Dava açılsın ki, hukuki bir karara bağlansın ki, hepimiz uyalım" dediler. Bu maratona 2006 yılında öyle başladık. Ama doğru, sağlıklı, adaletli bir karar alınacağına inanıyoruz. Bunun yakından takipçisi olacağız, kamuoyunu da bilgilendireceğiz. Hukuk devleti olduğumuza ve adaleti sağlayan bir mekanizma olduğuna inanıyorum.
- Eleştiriler var bu davayla ilgili sosyal medyada. Bunlar için ne diyeceksiniz?
- Kaybettiğim babam hakkında konuşuyor bu insanlar ve ağır oluyor! Ben de duygusal bir insanım, herkes klavye başında ne yazdığına dikkat etsin çünkü karşılarındakini haksız yere üzüyor, incitiyorlar. Çirkince bahsedilen 'para' meselesi değil konu, adalet! Bir hakkın savunulması. Bahsedilen parada bir değişiklik olmayacak. O parada icracı sanatçı olarak babamın ve filmlerde lokomotif görevi yapmış oyuncu arkadaşlarının da hakkı olduğunu savunuyoruz. Senaristin, yönetmenin, yapımcının hakkı var; Kemal Sunal filmleri diye satılan filmlerde babamın hakkı yok mu? Bu hak savunulunca paragöz mü olunuyor? Yapmasınlar!
- Davayı kazanırsanız bununla babanız adına ne yapmayı planlıyorsunuz?
- Öncelikle davayı kazanırsak icracı oyuncuların da haklarının yolunu açarız. En çok istediğim, bu yolu en mağdur kişi olan Kemal Sunal'ın açması. Nasıl futbolda Bosman kuralları var, bu sektörde de Kemal Sunal kuralları olsun istiyoruz. Kimin öncülük yaptığı çok önemli değil ama mücadeleye ilk başladığımız için en sağlıklısı bizim neticelendirmemiz. Bu benim babamın vasiyeti, onu üzen bir konu. Annemle babam bize hissettirmediler ama sonradan öğreniyorum ki, bizim için çok fedakarlıkta bulunmuşlar. Bize içinde bulundukları maddi zorlukları yansıtmamaya çalışmışlar. Biz et yerken, makarna yemişler ya da o öğünü atlıyorlarmış. Bahsettiğim çok eski zamanlar değil, 90'lar... Bunlar acı değil mi?
- Çok üzücü... O zaman da Kemal Sunal stardı. Şimdiki starların kazandıklarını düşününce neler hissediyorsunuz?
- Gül Sunal: Ben kıyaslamayı pek sevmem. Her dönemin işleyişi farklı. O dönemde biz ödemelerde sıkıntı çekmedik. Bu alan zor bir alan. Çok emek var. Tabii herkes hak ettiğini kazanacak.
- Ali Sunal: Bir ömrün emeği var orada. Bir ailenin reisi, ailesine bir vasiyet olarak bırakmasın mı? Bu karar çıktığında tüm oyuncuları ilgilendirecek. Eski bir oyuncunun sokakta öldüğünü, açlık çektiğini ana haber bültenleri ağdalı ağdalı anlatırken üzülüyoruz, sosyal medyada zirvelere ulaşıyor durum, biz bu durumun ortadan kalkması için mücadele ediyoruz. Hak arıyoruz diye mi suçluyuz? Şu an filmleri kanallara satan yapıcılar kamu yararına vermiyor bunları, para kazanıyorlar bu filmlerden. Bu paradaki icracı oyuncuların hakkını istiyoruz. Bu hakkı elde edersek babam adına, Onun anısına tabii ki güzel projelerimiz olacaktır. Ama asıl önemli olan haklı olduğumuz davayı kazanmamız.
- Siz kırılmışsınız yaşananlara...
- Ben çok uğraştım. 13 sene öncesinde başladı mücadelem, dava öncesindeki mücadelem daha zordu, kırıcıydı. Biz ailecek dik duruyoruz, güçlü duruyoruz, bunu babamdan öğrendik. Ama bu demek değil ki, her dakika güçlüyüz. Bizim de kamburlarımız çıktı. Benim sıkıntım bende kalsın, önemli olan sonucu. Ben umutluyum, inanmak istiyorum. Avukatımızın da 13 senelik emeği var. Red kararı gelince ikimizde bir anda yaşlandık!