"Cannes'da Ayka gösteriliyor. Biz de salonun dışında bekliyoruz. Bir ara ekipten herkes ortadan kayboldu. Tek basıma koridorda bekliyorum. Bir kadın geldi. Turuncu ceketi vardı. Hiçbir sey söylemeden bana sarıldı uzun uzun. Ben de ona sarıldım. Sonra teşekkür edip gitti. 'Kimdi bu kadın biliyor musun, jüri başkanı Cate Blanchett' dediler." Cannes Film Festivali'nde Ayka filmindeki performansıyla En Iyi Kadın Oyuncu Ödülü alan Kazak oyuncu Samal Yeslyamova, hayatının kırılma anını böyle anlatıyor.
Filmde Moskova'da, doğurduğu bebeğini hastanede bırakıp kaçmak zorunda kalan sonra da tek basına çok zor şartlarda hayatta kalma mücadelesi veren Kırgız göçmen Ayka'yı canlandıran Samal Yeslyamova'nın performansı gerçekten dillere destan. Cate Blanchett'in neden ona uzun uzun sarıldığını filmi izleyince anlıyorsunuz.
Sergey Dvortsevoy'un yönettiği film, 55. Antalya Film Festivali'nde gösterildiğinden bu yana seyircilerin gözdesi Yeslyamova. Herkes onu konuşuyor.
Gerçi Antalya onun için özel bir yer. Yeslyamova çekimleri yedi yıl süren filmde hem fiziksel hem de duygusal olarak yorulduğu zaman dinlenmek için dört kez Antalya'ya geldiğini söylüyor. Bunun için "Antalya'nın bu filme katkısı var. Çok zorlu çekimler oluyordu. Sonrasında sadece dinlenmek istiyordum, buraya geliyordum ve hem ruhsal hem de fiziksel olarak dinleniyordum" diyor tebessüm ederek.
Yeslyamova "Özellikle psikolojik olarak zor filmdi Ayka. Üstesinden gelmekte zorlandım" diyor. "Neydi bu kadar sizi yoran?" diye sorunca, anlatıyor: "Malum Moskova'ya, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan gibi ülkelerden çok sayıda insan çalışmaya geliyor. Çoğu kadın. Bu kadınlarla tanıştım. Onlar Ayka gibi bebeklerini hastanede terk etmiş değiller. Ama çocuklarını terk etmek zorunda kalmışlardı. Bana hep sunu anlattılar: İzinde memleketlerine gidince çocukları, onlar tekrar gitmesin diye bir saniye bile yanlarından ayrılmıyor, hatta sıkı sıkı sarılıp uyuyorlarmış. Kadınlar da Moskova'ya dönerken çocuklarıyla vedalaşamadan sessizce kalkıp gidiyormuş. Yani çocuklar annesiz ya da babasız büyüyorlar. Bunlar beni çok etkiliyordu" diyor.
ANNEMİ ANLADIM
Yeslyamova'nın çocuğu yok, "Film annelik üzerine sizi düşündürdü mü?" diye soruyorum. "Her zaman çocuk istemişimdir. Bu film, bu konuda beni etkilemedi. Yine istiyorum. Ama annemle olan ilişkim üzerine tekrar tekrar düşündüm. Ailem trenle beni yolcu ederken, babam, kardeşlerim el sallardı ama annem trenin pesinden kosardı. Niye bunu yaptığını anladım" diye cevap veriyor.
Cannes'dan sonra bir yıldız oldu Yeslyamova. "Nasıl değişti hayatınız?" deyince aktris, nasıl Instagram hesabı açmak zorunda kaldığını anlatıyor: "Cannes'dan sonra hemen adıma bes ayrı hesap açılmış. İnsanlar bu hesapların benim olduğunu düşünüyordu ve ödül nedeniyle tebrik ediyorlardı. Hesabı kullananlar da tebrikleri kabul ediyordu. Ben de bunun önüne geçmek için kendim hesap açmak zorunda kaldım. Bunun dışında bir değişiklik olmadı hayatımda."
"Ama" diyor Yeslyamova "Ülkem ve insanlarım için bir gurur kaynağı oldu bu ödül. Kazakistan, sinema alanında uluslararası başarıları olan bir ülke değil. Cannes'da ödül alınca ülkem ve insanlarım çok sevindi. Gururlandı. Ödülün bu kadar ses getireceğini açıkçası tahmin etmemiştim. Bu beni mutlu etti. Hatta, Kazakistan'da olimpiyat şampiyonlarına ev verilirdi. Ve ülkem bana da bir ev hediye ederek jest yaptı. Şimdilerde insa ediliyor."
"Günlerdir Antalya'daki seyirci sizi konuşuyor. Filmdeki performansınızı anlatıyor insanlar birbirine" diyorum. Bunun kendisini çok mutlu ettiğini söylüyor: "Türkiye akrabamız bizim. Buraya gelirken bir akrabamın evine gelir gibi hissediyorum. Ülkenize ve insanınıza çok teşekkür ediyorum. Her zaman bana güç ve moral verdi. Simdi de emeğime kıymet veriliyor."
UZAK FİLMİNİ ÇOK SEVİYORUM
Samal Yeslyamova bir Nuri Bilge Ceylan hayranı. Özellikle Uzak filmini çok sevdiği söylüyor. Başucu filmlerinden biriymiş. Cannes'da Altın Palmiye için yarışan Ahlat Ağacı'nı izleyemediği için biraz üzgün. "Filmlerimizin gösterimi çakışınca göremedim Ahlat Ağacı'nı" diyor. Ama fırsat bulursa filmi izlemeyi düşünüyor. Onun planları böyle fakat Türkiye'ye festivale gittiğini söyleyince arkadaşları "Halit Ergenç ile fotoğraf çektirmeden dönme" demişler. "Festivalde göremedim Ergenç'i şimdi arkadaşlarım hayal kırıklığına uğrayacak" diyor gülerek. Ama Antalya'ya her geldiğinde kendini ödüllendirmek için pide ve ayran ziyafeti çekme ritüeli varmış. "Artık bir pidenizi yer, ayranınızı içerim" diyor.
TÜRKİYE KAZAKLARA EL UZATTI
"Kazakistan, Sovyetler Birliği'den ayrıldığının ertesi günü Türkiye hemen vizeleri kaldırdı ve Kazakların Türkiye'ye rahat bir şekilde gelmesini sağladı. Biz bunu unutmuyoruz. Kardeşin elini uzatmasıydı bu. Bu nedenle Türkiye bizim için önemli bir ülke. Duygusal bir yakınlık kuruyoruz sizlerle. Kazakistan'da insanlar Türkiye ile ilgili bir konu konuşurken sanki bir akrabasından bahseder gibi konuşur, davranır."