Özlem Kaymaz 1992 yılında Türkiye güzeli seçildi. Kızı Tara De Vries ise bu yıl ikinci... Özlem Kaymaz bu süreçten sonra kendi tecrübelerini kızı Tara'ya aktaracak. O ise, hayatına ve eğitimine Türkiye'de devam ederek farklı bir dünyanın kapılarını aralayacak. Biz de onların heyacanına ortak olduk, güzellik, hayat ve gelecek üzerine sohbet ettik:
- Güzellik çok göreceli bir kavram siz güzelliği nasıl tanımlıyorsunuz?
- Tara De Vries:
Güzellik bana göre insanın içindeki saflığı ve güzelliği dışa vurduğunda ortaya çıkar. Sadece dış görünüşle ilgili olan bir şey değildir. En önemlisi insanın içinin güzel olması ve kişinin kendisiyle barışık olması.
- Özlem Kaymaz:
Güzellik göreceli evet... Hatta bakanın kendisi ile barışık olma durumuna göre de değişiyor.
- Hayatınızın nasıl bir dönüm noktasındasınız şimdi?
- T.D.V: Artık küçük bir kız çocuğu değilim, genç bir kadın gibi hissediyorum. Cesaret isteyen ve sorumlulukları olan bir adım attım. Kendi kanatlarım ile uçma vaktim geldi. Yeniden ülke değiştirdim ve İstanbul'a taşındım. Koç Üniversitesi İşletme bölümü birinci sınıf öğrencisiyim. "En güzel zamanı hayatının" diyor büyüklerim. Mutlu ve heyecanlıyım. Orada yaşarken Dante'yi özlüyordum. Şimdi Daniel Hollanda'da biz burada. Ben tam bir ablayım. Çok severim erkek kardeşlerimi.
- Bardağa dolu tarafından mı, boş tarafından mı bakarsınız?
- T.D.V: Annem sever bu sözü (gülümsüyor). Bardak olduğuna şükrediyormuş. Bir gün ne demek istiyor anlarım umarım...
- Ö.K: Seviyorum bu sözü doğru. Şunu öğretti hayat bana; "Bardak doluymuş boşmuş takılma, elinde bardak olduğuna şükret!" Israr ediyorsan ille de bir seçim yapma konusunda, dolu görmeye çalışmak yerine neden boş tarafı seni rahatsız ediyor onu bul! Pozitif düşüncede mantık yok bence...
- Yarışmaya kızınızın katıldığı öğrenilince, bir yandan da bir linç kültürü harekete geçti... Türk olmadığı söylendi, sizin Türk kızlarına dair bir demeciniz olduğu iddia edildi. Bu sizi üzdü mü?
- Ö.K: Bilen bilmeyen yazdı çizdi, içini döktü, nefretini kustu, takdirini dile getirdi. Şöyle açıklayayım durumu, Tara Türk vatandaşı ve Hollanda vatandaşı. T.C. kimliği var, sizin ve benim kadar Türkçe konuşuyor, yazıyor ve okuyor. Orta son ve lise birinci sınıfı Türkiye'de okudu. Coğrafi, siyasi ve dini bilgisi var. 2000 yılında biz Türkiye-Hollanda arasında yaşarken verdiğim sözlü bir röportajda bir gazeteci tamamen kişisel bir algı problemi yüzünden "Türk ırkı çirkindir" cümlesini manşete taşıyıp, bu durumu üzerime bıraktı. Böyle bir demecim olsa, özrüm olurdu. Güzellik tacı giymiş biri herhangi birinin fiziki durumuna ne için yorum yapsın ki? Çok ilginç; hiç gönderisi, hiç takipçisi olmayan, belli ki sahte birçok hesap kan, kin kustu şu yarışma döneminde... Hiç üzerinde bile durmadığım asılsız eski bir manşet söylemi üzerinden. Bu demeci veren birinin kızı seçilmesin diye... Gencecik kızlara yapılan yorumların bazıları hiç hoş değil. Ortalığı kasıp kavuran "Estetik yasak değil mi?" sorusu da buna dahil.
- Evet birinci seçilen kızın estetikleri de gündem oldu epey... Tacı alınır mı tartışmaları var... Siz ne yorum yaparsınız?
- Ö.K: Açıkcası bu kızım ve beni ilgilendiren bir söyleşi. O yüzden çok içine girmek istediğim bir konu değil. Ama estetikli olunmayacak diye bir madde olduğunu sanmıyorum yarışma sözleşmesinde. Tüm Venezuella'nın güzelleri estetiklidir, hepsinin tacı duruyor. Bunu takdir edecek taraf jüridir. Jüride yer alan isimlerden biri estetik doktoruymuş ama birincinin estetikli olduğunu fark etmediğini açıkladı.
TARA DE VRIES
Garsonluk, bebek bakıcılığı yaptım
- Özellikle ergenlik döneminde anne ve kız çatışması olağandır. Sizin aranızda böyle şeyler yaşandı mı?
- Annem ile hiç çatışma yaşamadım diyemem, ama ikimiz çok iyi anlaşıyoruz.
- Annenizin iç dünyasına dair neler söyleyebilirsiniz bize?
- Annem çok güçlü bir kadındır, rol modelim. Ben de onun gibi güçlü ve ayaklarının üzerinde durabilen bir kadın olmak istiyorum.
- Yarışmaya katılmanız kimin fikriydi?
- Benim fikrimdi. Son iki yıldır Hollanda'daydım. Liseyi orada bitirdim. İki kültür ile büyüdüm. Hollanda'da 16 yaşından sonra aileler para vermez çocuklarına. Harçlık devam eder ama diğer ihtiyaçlar kendi cebinden çıkar. Yani çalışmak zorundasın. Türkiye'de yaşarken benim bunu deneyimleme şansım olmadı. Ödev çok, trafik çok, iş olanağı yoktu benim yaş grubumda. Ama Hollanda'da yaşarken çalıştım. Garsonluk, bebek bakıcılığı yaptım. Ama annemi özledim, onun etrafında yaşamak hoşuma gidiyor. Türkiye'yi çok seviyorum. İstanbul'a hayranım.
- Bundan sonrası için neler planlıyorsunuz?
- Öncelikle okul benim için çok önemli. İş ve kariyer sahibi olmak benim hedefim. Önümde Miss Universe var, çok iyi hazırlanmak durumundayım. Türkiye'nin bu güne kadar hiç derece alamadığı bir yarışma.
- Hollanda'daki yaşamınız nasıldı?
- Oradaki hayat buradan çok farklı. Yağmur, çamur demeden okula her zaman bisikletle giderdik. Haftada iki kez antrenmanım, hafta sonu da maçlarım olurdu. Yıllarca çim hokeyi oynadım. Sert bir spor. Kitesurf, kayak, tenis, at binme... Küçük yaşta birçok sporu iyi yapmayı öğrendim. Hiç ödev yapmadım, hiç ödev verilmedi... İstanbul'da beş yıl okudum, ödev yapmaktan canım çıktı. Orada kendime, spora ve gezmeye vakit ayırabiliyordum.
ÖZLEM KAYMAZ
Sağlam kızdır Tara, ayakları yere basar
- Tara'nın güzelliği tescillendi. Bizim bilmediğimiz nasıl başka güzellikleri var kızınızın?
- Tara özel olan ortanca çocuğumun çok özel ablası... Kızımın dış güzelliği inanın onu betimlerken, onu tanıyanların en son telaffuz ettikleri şey. Hiçbir şeyi unutmaz, pratik zekası müthiştir, merhametli ve şefkatlidir, realisttir. Hepimizi çekip çevirir. Spora kabiliyeti benden çok fazladır. Ailesine çok düşkündür. Sağlam kızdır Tara, ayakları yere basar. Bahtı güzel olsun...
- Siz yarışma kazanmış bir güzelsiniz. Bunun avantajları ve dezavantajları neler?
- Dezavantajları tabii ki var. Yeni nesil bunları avantaja çevirme konusunda harika fikirlere sahip. Şimdi dünya 90'lardan çok farklı. Türk kültüründe o yıllarda büyümüş bir kız çocuğu ile Kuzey Avrupa kültürü ile büyümüş ve üzerine Türk örf ve adetlerini almış bir kız arasında çok fark var. Tara ve ben çok farklıyız... Benim takma adım Buzlar Kraliçesi idi... Tara sıcacık! İnsanlarda sarılma isteği uyandırıyor. Yolu açık olsun...
- Anneler artık kızları kadar bakımlı ve neredeyse onlarla yaşıt gibi görünür halde... Arada karışıklık, çatışma oluyor mu aranızda?
- Evet böyle bir durum söz konusu. Hele yaş farkı az ise daha olası. Bunun için ciddi bir çaba ve aralarında bir yarış havası varsa pek sağlıklı olduğunu düşünmüyorum. Bizim bir kez başımıza geldi, üzerimizde gezinen bir çift ilgili göz dikkatimizi çekti bir mekanda, "Sana mı, bana mı?" diye aynı anda sorduk birbirimize ve kahkaha patladı. Eğlenceli anları dışında, yaşımın ağırlığı otoritesi ile anne olduğumu hissetmek beni daha tatmin ediyor itiraf etmeliyim.