Henüz 15 yaşında, ama şimdiden gelecekte ne denli büyük bir müzik insanı olacağının sinyallerini vermiş durumda. Barselona, Mannheim, Viyana, Brescia, İzmir, İstanbul sahneye çıktığı şehirlerden sadece birkaçı. İki dili gayet akıcı konuşabiliyor; İngilizce ve Almanca. 9. sınıf öğrencisi. İlkokula giderken konservatuvara da devam edip ilk ve orta devreden mezun olmuş. Piyanonun başına ise dört buçuk yaşında geçmiş ve on yıldır hiç kalkmamış, hâlâ durmaksızın çalışıyor. Doktor bir anne babanın oğlu, onun için "Genç dahi piyanist" diyorlar. Genç piyanistin evine konuk olduk. Annesi Begümhan Hanım'ın da yer yer katıldığı bir sohbette öyküsünü dinledik.
- İstersen en baştan başlayalım. Nasıl başladı piyano serüveni senin için?
- Annem klasik müziğe tutkulu birisi. Ben de doğduğum günden beri piyanoyla, tuşlarla iç içe oldum. dört- beş yaşlarımda ilk defa düzenli olarak dersler almaya başladım. Hem piyanoya karşı duyduğum çocuksu şevk hem de ailemin yönlendirmesi etkili oldu.
- Begümhan Baysal:
Kaan anaokuluna başlayınca hızlıca kendini geliştirdi, harfleri öğrenmeden notaları öğrenmeye başladı. Anaokulundaki öğretmeni mutlaka konservatuvara hazırlanması gerektiğini söyledi. 1. sınıfa başladığında konservatuvara hazırlanmaya başladı ve cidden okuma yazma bilmediği dönemde nota yazmaya başladı.
- Yaşıtların zamanlarını daha çok oyunlarla geçirirken senin de onlara bakıp iç geçirdiğin olmuyor mu?
- Hayır, çünkü ben tüm bunları zevk alarak yapıyorum zaten. Ayrıca kendimi geliştirmek çok değerli bir şey benim için. Bundan daha haz verici ve eğlenceli bir şey olamaz.
- Peki, Kaan, 2014'te dünyaca ünlü piyanist Lang Lang'la aynı sahneyi paylaştın, süreç nasıl gelişti?
- Allianz Türkiye'nin gerçekleştirdiği bir Lang Lang konseri etkinliği öncesi onun yanına genç bir isim de koymak istemişler. Bir danışma kurulu oluşturulmuş ve o kurul beni seçti. Çok mutlu olup, sıcak bir heyecan duyduğumu hatırlıyorum.
- Lang Lang ile tanışınca neler konuştunuz, senin performansını nasıl buldu, ne gibi tavsiyeler verdi?
- Konser öncesinde çalışmamızı yaparken Lang Lang geldi, beni dinledi. Biraz eserlerin üzerine konuştuk. Performansımı çok beğendi, anlattıklarını hızlı bir şekilde uygulayabildiğimi söyledi.
- Konser sonrasında irtibatınız devam etti mi?
- Evet, konserin ardından Lang Lang beni Barselona'da ikincisi gerçekleşen Allianz Junior Music Camp'e davet etti. Müzikle ilgili ilk yurtdışı deneyimim de bu oldu.
- Birçok ülkede bulunmuşsun. Senin için bunlar arasında en unutamadığın yerler nereler oldu?
- Aslında yaşadığım deneyimlerin hepsi bana farklı açılardan birçok şey kattı o yüzden çok karşılaştırma yapmak istemiyorum. Sonuçta Howard Griffiths, Sascha Goetzel gibi şeflerle birlikte çalmayı anlatmama kelimeler yetmez.
- Kaan, adını internette arattığımız zaman en çok karşımıza çıkan ifadelerden birisi "Dahi piyanist". Sen neler düşünüyorsun bu tanımlamaları duyunca?
- Tarih boyunca kimlere dahi denmiştir; dönemin olgularını ve olaylarını farklı bir biçimde bakabilen ve bunları çok büyük bir mental yoğunlukla yorumlayabilen insanlara... Ben tabii ki kendim için bir yorumda bulunamam, sadece dâhiliğin tanımını yaparım, kendim için dahi demem mümkün mü?
- Geleceğini nasıl hayal ediyorsun?
- Kendimi dünyanın en önemli sahnelerinde çalarken ve neredeyse bütün haftamın konserlerle geçtiği, Türkiye'yi yurtdışında başarıyla temsil eden önemli ve evrensel bir piyanist olmuş şekilde hayal ediyorum. Kısacası Türkiye'nin bir müzik elçisi olup, insanlara ilham vermek ve klasik müziği kitlelere sevdirmek istiyorum.
- Peki, hadi gel 10 yıl sonrasına gidelim. Büyük bir sahnedesin, konserini yeni bitirmişsin, koskoca bir salon dolusu insan ayakta seni alkışlıyor. Neresi orası?
- Carnegie Hall kesinlikle.
EN TEPEDE KLASİK MÜZİK
- Çalmaktan en keyif aldığın isimler, parçalar kimlerdir, nelerdir?
- Beethoven, Chopin ve Rahmaninov. Li la campanella ise benim için bambaşka bir parça. Eserin kendi içindeki ateşi, coşkusu alıp götürüyor beni.
- Sadece klasik müziğe mi merakın var, farklı türler ilgini çekiyor mu?
- Caz müziği severim, çok sık olmasa da dinlemeye çalışırım. Pop müzik ise gündelik hayatımızda zaten istemesek de sık sık kulağımıza çalınan bir tür, az çok dinliyoruz. Ama bir numarada klasik müzik var.
- Türkiye'de yurtdışında idollerin, beğendiğin isimler kimlerdir?
- Fazıl Say, Hüseyin Sermet, Lang Lang, Yuja Wang ve daha birçok isim... Fazıl Say'la beraber bir sahneyi paylaşmayı çok isterim, aslında ben ilkokula giderken tanışmış hatta İstanbul Erkek Lisesi'nin bir etkinliğinde rastlaşmıştık.
- Peki, müzik dışında nelerden hoşlanıyorsun?
- Dil öğrenmek, film izlemek. Film kültürüyle birlikte okuma kültürümü de geliştirmeye çalışıyorum. Bunlar çok önemli ve değerli şeyler... Her alanda geliştirmeye çalışıyorum kendimi.