Bir tür bilgisayar virüsüydü Jose Mourinho. Rakiplerini, sınırlarını kendisinin belirlediği polemiklerin içine çeker, gerginliğe hapseder, bir virüs gibi düşünce merkezini çökertip odaklanmalarını önlerdi. Onun, yüksek IQ'su ile kurguladığı akıl oyunlarına karşı henüz bağışıklık kazanmamıştı futbol dünyası.
Fay hatlarını sallayan inovasyonlara imza atmadı belki. Ama hâkim paradigmayı yıkmak için, en çok da ezeli rakibi Barcelona ile özdeşleşmiş top mülkiyeti futboluna karşı çok efektif formüller üretti. Rakiplerinin saat gibi işleyen düzeni, Mourinho'nun yerleştirdiği virüsle arıza verirdi. En görkemli günlerinde Guardiola'nın Barcelonası'nı geçip, Milito'yla, Pandev'le Şampiyonlar Ligi'ni kazandı.
İlk Chelsea döneminde orta alanda rakiplerinden hep bir fazla olmayı sağlayan tasarımı, hasmının doğrudan şah damarına atılan geçiş oyunlarıyla Premier Lig'e yerleştirdi virüsünü. Talebelerini sahada birer aç kurda dönüştüren insan yönetimiyle harmanlanmış taktiklerine karşı bağışıklık yoktu Ada'da. Baş edemediler.
Mourinho bir tercümandan bir futbol fenomenine evrildi. Dört ayrı takımla, dokuz yıl ve 151 maç boyunca evinde hiç maç kaybetmedi. Fakat zamanla her şey değişti. Akıl oyunları, saha içi ve dışı taktikleri deşifre oldu. Virüs işe yaramaz hale geldi. Jose anti tezdi. Ve kendisi tez olup da panzehir geliştirilince kendini güncelleyemedi. Başarısızlık bir virüs gibi bu kez onu kemirdi. Asla sorumluluğu üstlenme olgunluğunu gösteremedi. Gerçekleri reddetti. Vaktiyle oyuncularının "Onun için ölürüm" dediği hoca, talebelerini rencide eden, empati yoksunu, mızmız bir adama dönüştü. Diğer teknik adamların hamlelerine cevap veremedi. Tıpkı Al Pacino ile fotoğrafta olduğu gibi gölgede kaldı.
Mourinho her zaman futbolun Darth Vader'ı oldu. İnsanlar belki biraz da kendi içlerinde bastırmak zorunda oldukları karanlık tarafı böylesine afili ve rahatça yaşadığı için bu derece hayrandı ona. Bizim adımıza kibirli oldu. Bizim adımıza Makyavel oldu. Bizim adımıza küstahlık yaptı. Bunca sakıncalı şeyi yapıp da hâlâ 'kazanan' olabilmek şüphesiz çok çekiciydi. Ama o karanlık taraf sonunda Dart Vader'ı da yuttu.
"Bana saygı gösterin" diyor ama unuttuğu birşey var Portekizli'nin... Düştüğü kısır döngü, fikirsizlik ve bıktıran tavırlarıyla, tırnaklarıyla kazıdığı muazzam kariyere en büyük saygısızlığı asıl kendisi yapıyor.
Saygı şampiyonluğa benzer. Kimse size vermez, siz kazanırsınız...