Sedat Bornovalı bir sanat tarihçi ve rehber. Aynı zamanda bir akademisyen. Özellikle İstanbul ve İtalyan kültür mirası üzerine yaptığı çalışmalarıyla öne çıkıyor. Hatta İtalya Cumhurbaşkanı tarafından Devlet Nişanı ve Şövalye unvanına layık görülmüş. Bornovalı, kimi zaman Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a tercümanlık kimi zaman önemli isimlere İstanbul ziyaretlerinde rehberlik de yapmış. Bu isimler arasında Papa 16. Benedikt ile dünya edebiyatının önemli ismi Umberto Eco da var. Bornovalı'nın Boğaziçi'ni mercek altına alan yeni kitabı yayımlandı. Biz de Boğaziçi'nin Tarih Atlası adlı kitabı vesilesiyle Bornovalı ile görüştük. Karşımızdaki sanat tarih uzmanı olunca görüşme mekanımız da restore ettiği tarihi bir yapı oldu; İstiklal Caddesi'ndeki İtalyan İşçi Yardımlaşma Derneği'nin tarihi Garibaldi binası. Hatırlanacağı gibi bu bina restorasyonu sırasında ortaya çıkarılan Roma İmparatorluk dönemi mezarlığıyla gündeme gelmişti. Bornovalı ile konuşunca sohbet ister istemez Eco ve Papa'ya rehberlik yaptığı üç beş yıl öncesine gidiyor. Bornovalı, "Ünlü yazarla dost olmuştuk. Hala üzüntüyle anıyorum. Çünkü vefatından bir ay önce yaşarsam tekrar İstanbul'a gelmek istiyorum diye e-posta yollamıştı" diye anlatıyor.
YALI DEĞIL MÜŞTEMİLAT
Papa Benedikt ise Ayasofya'nın bahçesindeki kedileri görünce, "Ayasofya kedi dolu, ne güzel. Benim de Vatikan'da birçok kedim var, kedileri çok severim" demiş. Yazarın sohbetimizde dikkat çektiği bir nokta da, yalılar oluyor... Döneminde yalıların, çok geniş bir koruda, yüksek kesimlerinde köşk, harem ve selamlık daireleri ile sahil saraylarından meydana geldiğini, daireler arasında geçişin köprülerle sağlandığını hatırlatarak, "Günümüzdeki bu milyon dolarlık yapılar, o kompleks içindeki bir müştemilat ya da sadece sahilhanesiydi" diyor. Kitaba dönersek...Bornovalı, kitabında meraklısını Boğaziçi'nde bir tekne gezintisine çıkarıyor. Bu gezi Eminönü'den başlayıp, önce Karaköy tarafını, ardından Boğaz'ın tüm Avrupa yakasını dönüşte de tüm Anadolu yakasını dolaşarak yine Eminönü'nde sonlanıyor. BOĞAZ KIYISINDAKİ TARİH
Kitaptaki gezintiyle, Boğaz kıyılarındaki tüm tarihi ve günümüzün öne çıkan yapıları anlatılıyor. Ama bu anlatım da tekne gezintisi edasında; kısa, esaslı. Tarihçi yazar, bu anlatım şeklini "O eser hakkında akla geleni söyleyip, merak uyandırarak, araştırmaya sevk etmek. Yani bir düşünsel kışkırtma sağlamak." diye özetliyor.
İSTANBUL VE BOĞAZ'A İLİŞKİN 10 ÖNEMLİ DETAY
1. İSTANBUL'DAN İNGİLİZ ASKERLERİNE EKMEK:
Boğaziçi Üniversitesi'nin kurucusu Cyrus Halmin buhar makinesi ithal ederek, İstanbul'da hayvan gücüyle çalışmayan ilk değirmeni işletiyor. Üstelik ürettiği unla, fırın da açmış. Hatta Kırım Savaşı sırasında İngiliz kuvvetlerinin ekmek siparişlerini de Halmin sağlamış.
2. BOĞAZ'DA BİR HAVALİMANI:
Büyükdere'deki Sahil Güvenlik Komutanlığı'nın kullandığı tesislerin bulunduğu alanın havalimanı olduğunu biliyor muydunuz? İtalya'nın ilk uçak şirketi olan Aero Espresso, 1924 yılında burayı arkasındaki araziyle kiralayarak havalimanı olarak kullanmış. 10 yılı aşkın süre buradan Atina ile İtalya'nın Brindisi kentine seferler düzenlenmiş.
3. İLK KÖPRÜYÜ PERSLER YAPMIŞ:
Boğaz'dan geçiş için ilk köprü Perslere uzanıyor. İki bin 500 yıl önce Pers imparatorları sandalları birbirine bağlayarak Boğaziçi'ne geçici köprü yaptırmışlar.
4. ZONARO AKARETLER'DE:
Kitapta II. Abdülhamit döneminin saray ressamı Fausto Zonaro'nun Akaretler'de oturduğu söyleniyor. Oturduğu 50 numaralı konut hem iki yolun kesiştiği hem de iki yapı dizisinin birleştiği noktada yer alıyor. Konut bugün W otele ev sahipliği yapıyor.
5. TAYYARE FABRIKASI:
Beşiktaş'ın merkezinde bir fabrika olduğunu düşünün. Hem de tayyare fabrikası. Cumhuriyetin ilk yıllarının mühendislerinden Nuri Demirağ'a ait bu fabrikada uçak üretilmiş. Fabrika 1936-49 yılları arasında açık kalmış ve bugün Deniz Müzesi'nin bulunduğu dört bin metrekareden daha geniş bir alanda hizmet vermiş.
6. MİMAR SİNAN'IN YANINA DEFNEDİLEN TEK MİMAR:
Bu mimar Ali Talat Bey. Beşiktaş Vapur İskelesi ile Büyükdere ve Kuzguncuk iskelelerinde imzası var. Mimar Sinan'ın yanına defnedilen tek mimar olarak adından söz ettiriyor.
7. ZİRAAT MÜZESİ'NDEN KUMARHANE ÖNERİSİNE ÇIRAĞAN SARAYI:
Tüm ihtişamıyla Boğaz'ın önemli yapılarından Çırağan Sarayı'na ait önemli detaylar da var. 1924 yılında Çırağan, Ziraat Müzesi yapılmak istenmiş. Dahası 1928 yılında da ünlü Grand Hotel de Londres'in o zamanki sahibi Francesco Paletto burayı otel ve kumarhaneye dönüştürmek için başvurmuş. Bu yapıya ilişkin bir diğer öneri de, Deniz Müzesi'nin burada yapılması. 1933'te sarayın bahçelerinden birinde ambalaj fabrikası yapılmak üzere İş Bankası'na satılması hakkındaki bir kararname varmış.
8. FERİYE KARAKOLU:
Beşiktaş Ortaköy hattında Feriye Sarayları sıralanır... Bugün Ziya Kalkavan Denizcilik Lisesi, Galatasaray Üniversitesi ve Kabataş Lisesi olarak kullanılan binalar. Bu saray bölgesine yakışacak bir karakol vardır. Bu anıtsal yapı, sekiz yekpare mermer sütunludur. İşte o karakol bugünkü Feriye Kültür Merkezi.
9. PARİS'TE SERGİLENEN KÖPRÜ:
1855 yılında düzenlenen Paris Dünya Sergisi'nde İstanbul Boğazı için tanıtılan köprü önerisi de var. Kent haritası üzerindeki görünümü ile detayların olduğu birden fazla maketi de sergilenmiş. Köprü, Sarayburnu ile Üsküdar'ı bağlamayı hedefliyor.
10. BOĞAZ MANZARASINDA TUĞLA ÜRETİMİ:
Büyükdere'nin önemli bir yönü de endüstriyel üretime ev sahipliği yapması. 19. yüzyıl sonlarında burada önemli bir tuğla üretimi olmuş. Bu tuğlalar özellikle Beyoğlu'ndaki birçok yapıda kullanılmış. Hatta Rumelihisarı'ndaki Yusuf Ziya Paşa Köşkü'nün inşasında da bu tuğlalar kullanılmış. Tuğla üretimi için yapılan hafriyat ve aşırı yağmur nedeniyle 1955 yılında İstanbul'un önemli heyelanlarından biri burada yaşanmış.