Hayat çılgın bir koşturmaca. Üniversiteyi kazan. Mezun ol. Bir işe başla. Durmaksızın, gününü gecene katarak çalış. Tatilleri ıskala. Özel hayatına özen gösterme ve "Hayatım nereye gidiyor?" diye sormadan sadece çalış. Çalış, çalış ve gözlerini açtığında kendini gençliğinin ilk yıllarında hayal ettiğin noktada bul.
Ancak kendini bir anda "Bundan sonra ne olacak?", "Ben hayatımı boşuna mı harcadım?", "Kendimi daha mutlu ederek başka ne yapabilirim?" sorularının içinde bul. Genel olarak bu sorularla yüzleşmeye başladığınızda yaşınız çoktan 45'leri geçmiş olur. Ve Elliott Jacques'ın psikoloji bilimine kattığı ismiyle bu duruma orta yaş krizi denir.
Evet orta yaş krizi hâlâ gündemimizde. Tek fark psikolojik olarak zorlayıcı etkileri de olan bu durumla artık 50'lere doğru değil 25'lerinde karşılaşılıyor. Business Insider dergisi Y Kuşağı'nın (1980-2000) henüz 35 yaşına gelmeden ciddi bir orta yaş kriziyle karşılaştığını yazdı.
First Direct tarafından yapılan araştırmaya göre yaşları 25-35 aralığında olanların yüzde 60'ı ciddi bir orta yaş krizi yaşıyor. Yani bu yaş aralığında bulunan her 10 kişiden 6'sı çalıştığı işten mutlu değil, çoğunlukla sosyal medyada yer alan yaşam tarzına sahip olmadığı için mutsuz, eğitimini aldığı işi yapmak istemiyor ve yeni bir hayat kurma telaşı içinde.
Araştırmayı yapan ekip içinde yer alan psikolog Olivier Robinson, "Sözü geçen kuşağın yaşama dair beklentileri kendilerinden önceki jenerasyonlarınkinden çok fazla. Sabah 09.00'da başlayıp 18.00'de biten ve servisle evlerine gittikleri bir iş programında çalışmak istemiyorlar. Zaten teknoloji ve sosyal medya sayesinde algıları çok açık. Zorlu sınavlarla girdikleri bu işlerde gece 20.00'lere hatta daha uzun saatlere kadar çalışmak zorunda kalmaktan memnun değiller. Ve kendi jenerasyonlarında sosyal medya üzerine çalışıp kısa süre içinde yıllar boyunca kazanamayacakları kadar para kazanan yaşıtları olduğunu biliyorlar. Ofis hayatına adapte olmakta zorlanıyorlar ve arayış içindeler" yorumunda bulundu. Biz de henüz 30'una varmadan kariyer molası veren, iş değişikliğine giden, yaşadıkları iş hayatından mutsuz, bulundukları süreci sorgulayan 90 jenerasyonundan beş genç ile bir araya geldik.
Buse Özçivit
İş hayatı modern kölelik sistemi
İstanbul Ticaret Üniversitesi Uluslararası Ticaret bölümünden mezun oldum. Bölüm üçüncüsüydüm. Eğitim hayatım boyunca sürekli uluslararası bir şirkette çalışma hayalim vardı. Plaza insanı olmak, orada yükselmekti en büyük hayalim. Sonra iş başvurusu ve ilk iş deneyimleri başladı
Büyük ve uluslararası şirketlere girmek için inanılmaz derecede zor sınavlardan geçiyorsunuz. Oysa şirkete kabul edildiğinizde görüyorsunuz ki modern kölelik sistemi içine dahil olmuşsunuz. Çalışma saatleri 09.00/18.00 arasında aslında. Ama servisle 08.00'de ofistesin ve elindeki işler en erken 20.00'de bitiyor.
Bu da yetmiyor, yükselebilmek ya da zam alabilmek için daha da çok mesai yapman gerekiyor. Ve bir gün "Ben böyle mutlu olamayacağım. Bu düzenin bir parçası olmak istemiyorum. Modern kölelik sisteminin dışına çıkmak istiyorum" dedim kendi kendime. Profesyonel hayatımı noktaladım ve beni neyin mutlu edeceğini bulmaya çalıştım.
Yemek yemenin ve yemek yapmanın beni mutlu ettiğini fark ettim. Kendime küçük bir şirket kurdum. Risk aldım. Çok zorlu bir yoldu. Şu an Antep yemekleri yapan bir catering şirketim var. Bence ailelerin çocuklarının yeteneklerini fark etmesi gerekiyor. Bu hayatta neyi sevdiğini, neyi keşfettiğini bilmek hayatın özünü bulmak gerek. Sosyal medya tam bir tüketici olmamıza neden oluyor.
Güzel fotoğraflar gör, onlara ulaşmak için köle gibi çalış ve kendi için üretmeyen mutsuz bireyler ol. Orta yaş bunalımı da denebilir belki ama ben konuyu kendi jenerasyonumun daha hızlı bir şeyleri görüp değiştirme yoluna girmesi olarak yorumluyorum.
Anıl Mirasoğlu
Ekstrem hayatlara bakıp kendini sorguluyorsun
Endüstri mühendisliğinden mezun oldum. Sonra da Yeni Yüzyıl Üniversitesi'nde sağlık yönetimi üzerine yüksek lisans yaptım. Şu an mühendislik yönetimi üzerine ikinci yüksek lisansımı yapıyorum. Liseyi bitirir bitirmez çalışmaya başladım. Lise sondayken eğitim aldığım dershanenin kantinini işletmeye başladım. Şu an bir hastanede iç denetim ve iş geliştirme departmanında çalışıyorum. Ayrıca ek iş de yapıyorum. Genel olarak işinden memnun gruptayım ben. Ama genele bakacak olursak tam bir kölelik sistemine dönmüş durumda iş hayatı. Böyle bir gerçeklikte yaşayıp sosyal medyadaki ekstrem hayatlara bakıp da insanın kendi hayatını sorgulamaması imkansız. Ben sosyal medyaya bakmamayı tercih ediyorum. Göz görmeyince gönül katlanıyor belki de. İnsanın içinde bulunduğu durumdan mutlu olması gerektiğini düşünüyorum.
Büşra Yurtgül Neziroğulları
Birincilikle mezun oldum ama...
Üniversitede çok severek okudum. Bahçeşehir Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve İşletmecilik bölümünden birincilikle mezun oldum. Ancak meslek seçimini çok erken yaşta ve o meslek hakkında hiçbir deneyim sahibi olmadan yapıyoruz.
Zaten profesyonel hayata adım attığım anda şirket yaşantısının bana uygun olmadığını gördüm. "Keşke bunu lisede bilebilseydim. Keşke iş hayatındaki çalışma koşullarını daha önce bilebilseydik" diyorum.
Benim şansım fotoğrafçılık ve sosyal medya ile ilgileniyor olmam. Klasik iş hayatına devam edemeyeceğimi anlar anlamaz yönümü değiştirdim. Sosyal medyada belli bir kitlem oluşmaya başladığı için üniversite mezuniyetimle birlikte işbirliği teklifleri gelmeye başlamıştı zaten. Ailemle yaşıyordum. Geçim sıkıntım yoktu. Ve kendi işimi kurup sosyal medya üzerine çalışmaya başladım. İnsanları gözlemlediğim zaman hiç kimsenin özellikle de bizim jenerasyonumuzda işinden mutlu olmadığını görüyorum. Sosyal medya da tam bir rüya alemi, insanlar o hayatlara özeniyor.
Emre Çelebi
Yeni yollar arıyoruz
İnşaat mühendisliğinden mezun oldum. Bir inşaat firmasına çalışmak için girdim. Mühendis aradıkları pozisyon arşiv işi içindi. Ben de burada başlayıp yükseleceğimi düşündüm. Girdim üç ay çalıştım ve dedikleri gibi olmadığını fark ettim ve istifa ettim. Cumartesi de dahil olmak üzere 08.00/18.00 çalışmak, bir hafta yıllık izin yapmak hiç de cazip değil. Şehir dışındalarsa ailene mi gideceksin, arkadaşlarınla mı zaman geçireceksin yoksa bir ülkeye gidip yeni bir kültür mü tanıyacaksın? Durdum ve "Ben ne yapıyorum?" dedim kendi kendime. İş yerimdeki benden yaşça büyük insanlar bu duruma baş eğmiş gibiydi. İnsanlar ailesine vakit ayıramıyor ve bu şekilde yaşamaya çalışıyordu. Benim jenerasyonum yani 90 doğumlular daha özgür yetiştik. Eğitim hayatı bittiğinde de bu durumun değişmesini istemeyip yeni yollar aramaya daha erken başlıyoruz. Artık proje bazlı çalışıyorum. Bu da belki biraz daha hareket alanı tanıdı bana.
Filiz Demiral
Mutlu olmayacağım bir işte asla çalışmam
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezunum. Okuması ve icrası zor bir bölüm hukuk. Staj yapmak zorunluluğu sırasında sekiz farklı firma gördüğüm için iş arama süresinde ne istediğimi biliyordum. İşsiz kaldığım dönemler de oldu. Ama asla beni mutlu etmeyecek şartlardaki işleri sırf çalışabilmek adına tercih etmedim. Çünkü öyle bir yaşamın beni mutlu etmeyeceğini biliyordum. Şu an 14 senelik arkadaşımla beraber ofisimizde çalışıyoruz. Asla gece yarılarına kadar çalışmak istemedim. Çok çalışıp beş kazanacağıma, kendime zaman ayırarak üç kazanmayı tercih ediyorum.
Genel olarak sosyal medyanın insanları mutsuzlaştırdığını düşünüyorum. Örneğin cuma akşamı herkes dışardayken evde olmak insanı rahatsız ediyor. Ya da birilerinin sürekli giyinip süslenip gezdiğini görüyoruz. Sen o sırada dilekçe yazıyor ya da adliyede duruşma bekliyor oluyorsun.