Hangimiz çocukken izci olmak istemedi ki? Ormanın ortasında bir çadırda, kibritsiz ateş yakıp izci selamı vermek hayallerimizi süsledi. Pek şanslı değildik, izci kıyafetlerini sadece okul müsamerelerinde giyen çocuklar olarak büyüdük. Hayallerimiz ise izlediğimiz Hollywood filmlerinin sahnelerinde kaldı. Şimdiki çocuklar ise çok şanslı. İzci olmak gibi bir hayalleri varsa bunun gerçeğe dönüşmesi parmaklarının ucunda. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin sitesine girip ön kayıt yaptırmaları yeterli. Sonrası hızla gelişiyor ve kendilerini dünyanın en büyük izci kamplarından birinin ortasında buluyorlar. Üstelik ücretsiz! Ulaşım, barınma, yemek, kıyafet, sağlık gibi tüm gereksinimler İBB, profesyonel eğitim ise Türkiye İzcilik Federasyonu tarafından veriliyor. Bunu duyunca hem bir gazeteci hem de bir anne olarak hemen Ümraniye Kent Ormanı içinde bulunan izcilik kampına gittim. Kampa girebilmek için üç ayrı güvenlik noktasını geçmeniz gerekiyor. Tüm kamp kamera sistemi ile izleniyor. Çocuğu kampta olan aileler kampı İBB'nin sitesinden canlı olarak izleyebiliyorlar. Kampa girer girmez geniş bir kamp alanı karşılıyor bizi. Etrafta her yaştan çocuk ve genç var. Hepsinin de bir işi var. Kimi ok atmayı öğreniyor kimi ata binmeyi. Yanımda Türkiye İzcilik Federasyonu Teknik Kurul Üyesi ve kamp Koordinatörü Salim Kocaer var. Neden herkesin grup halinde gezdiğini soruyorum: "Herkes en az üç kişi halinde gezer. Arazide birine bir şey olursa, bir arkadaşı yanında kalır diğeri ise haber vermeye gelir" diyor. Peki, çocuklar burada hangi tehlikelerle karşı karşıya kalabilir? Kocaer yanıtlıyor: "En fazla güneş çarpmaları ya da hafif burkulmalar olabiliyor. Ancak 7/24 doktorumuz ve ambulansımız var. Hemen müdahale ediliyor."
KENDİNE GÜVENEN BİREYLER YETİŞTİRİYORUZ
Salim Kocaer, "İzcilik sadece kibritsiz ateş yakmak değil" diyor ve şöyle devam ediyor: "İzcilik tüm spor dallarını ve eğitimleri barındıran alternatif bir eğitim sistemi. Amacımız çocuklarımızı bu noktada aktif, toplumda söz sahibi, kendine güvenen bireyler haline getirmek. Çocukluktan alıp yetişkinliğe kadar götürüp, yetişkinliklerinde de lider yapıp diğer çocukları eğitmenlerini hedefliyoruz. Yani devamlılığı var. Aday izcilikten lider izciliğe kadar yükseliyorlar. Teorik dersler de alıyorlar. 13 yaşında telsiz kullanmayı öğrenip uluslararası bir telsiz kullanma ehliyetine sahip olabiliyorlar. İtfaiye dersi alıyorlar, evde oluşabilecek yangınlara karşı bilgi sahibi oluyorlar. İlk yardım dersi alıp, böcek sokmasına, yaralanmalara, yanığa nasıl müdahale edebileceklerini öğreniyorlar."
DEDECİĞİM BEN GELDİM
2004'ten beri izciler Çanakkale Savaşı'nda tamamı şehit düşen 57. Alayı anma faaliyetlerine katılıyor. 15 Mart'ta 10 bin izci "Dedeciğimin ben geldim" yazılı yeleklerini giyerek 57. Alayın karargâh kurduğu alanda kamp yapıyor. Top sesiyle uyanıp asker çorbası içiyorlar. Conkbayırı'nı savunmak için şafakla beraber yola düşen dedeleri gibi şafak sökmeden yola çıkıp 12 kilometre yürüyorlar. İzciler 10 yaşından itibaren Çanakkale kampına katılabiliyor. Böylelikle tarihi de sadece duyarak değil bizzat yerinde yaşayarak öğreniyorlar.
TIRMAN, YÜZ, OK AT
Kampta pek çok eğitim veriliyor. Ata binme, okçuluk, tırmanma, yüzme, kayık bunlardan birkaçı. Tüm bu spor dalları profesyonel eğitmenlerle yapılıyor. Ayrıca deneyimli izciler de bu eğitim istasyonlarında yeni gelenlere yardım edebiliyor. Kollara takılan fularların rengi de deneyim ve görev dağılımını belirliyor. Tırmanma eğitiminde küçük bir izciye rastlıyorum. Adı Şeyma. Çok hevesli ve yetenekli. Ablalarının yardımı ile tırmanmayı öğrendi. Üstelik bize poz bile verdi.
ATA SPORU ATA BİNME
Kampta çeşitli hayvanlar da bulunuyor. Atlar, keçiler, ördek, köpek bunlardan bazıları. İzciler hayvanlara bakmayı, onlarla iletişim kurmayı ve hayvan sevgisini de burada öğreniyorlar. Fotoğrafta atlarla ilgilenen, kampın düzeninin devamlılığı için de çalışan lider bir izci var.
KAMPA NEŞE SAÇIYORLAR
Kampta engelli ve otizmli çocuk ve gençler de var. Özel uzmanların eşliğinde onlar da izci olabiliyor. Karşılaştığım bir grup, çimenlerde oturarak müzik dersi yapıyordu. Darbuka çalan arkadaşlarına oynayarak eşlik edenler vardı. O kadar neşelilerdi ki, bütün kampa adeta mutluluk saçıyorlardı. Otizmli olan 26 yaşındaki Coşkun Kaya ile sohbet ettik. Beş senedir kampa geliyormuş. Deneyimlerini, "Burada çok eğleniyorum. Ata binmeyi ve yüzmeyi öğrendim. Yatağımı kendim toplayıp çadırımı düzenliyorum. Kampın yemeklerini de çok seviyorum" diyerek anlattı.
ŞEHİT İZCİLER AYBÜKE VE ABDULLAH TAYYİP OLÇOK
Batman'da terör saldırısı sonucu 22 yaşında şehit düşen öğretmen Aybüke Şenay Yalçın'ın da bir izci olduğunu kampta öğrendim. Arkadaşları gözleri dolarak onun nasıl iyi bir izci olduğunu ve pek çok çocuğu sadece okulda değil burada da eğittiğini anlattı. Kampta hem Aybüke öğretmenin hem de 15 Temmuz gecesi vatanı için şehit düşen Abdullah Tayyip Olçok'un adının bulunduğu obalar bulunuyor. Olçok da bir izciymiş.
SARIKAMIŞ ANILIYOR
İzciler her yıl 22-26 Aralık tarihleri arasında Sarıkamış'a giderek Sarıkamış şehitlerimizi anıyor. Soğukta donarak şehit düşen askerlerimizin neler yaşadığını anlayabilmek için aynı noktada kar üstünde çadır kurup -38 derecede yaşamaya çalışıyorlar. Bu faaliyete 15-18 yaş arasındaki kıdemli izciler katılabiliyor.