Geçen hafta özellikle sosyal medyaya yansıyan bir haber birçok insanı hem şaşırttı hem de heyecanlandırdı. Netflix'in dünyaca ünlü İspanyol yapımı dizisi La Casa De Papel'in üçüncü sezonunun jenerik müziği Türk DJ Burak Yeter'e emanet edilmişti. Burak Yeter ismini, yurtdışındaki başarılarını bilenler biliyordu ancak bu son gelişme de hayli ilgi çekici görünüyordu. Acaba bu süreç nasıl gelişmişti? Burak Yeter ile La Casa De Papel 'in müziklerini hazırlayacak olmasından yola çıkarak bir söyleşi yapalım diyoruz. Ve soluğu Ortaköy'deki Connection Records'ta, yani Yeter'in DJ Okulu'nda alıyoruz. İnşaat mühendisi bir babanın oğlu olan ve şu anda DJ'liğin yanında bir yandan inşaat mühendisliği de yapan Burak Yeter'in Amsterdam'da başlayıp memleketi Trabzon'a doğru uzayan oradan Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisliği fakültesinden Londra'daki müzikal eğitimiyle devam eden yaşam öyküsünü konuşmaya başlıyoruz. Burak Yeter'e, en büyük hedefinin ne olduğunu sorduğumuzda ise çekinmeden yanıtlıyor: Dünya starı olmak...
- Bomba haberle başlayalım isterseniz; La Casa De Papel'in üçüncü sezon jenerik müziğini Burak Yeter yapacak! Nasıl gelişti bu süreç?
- Ben remiks yapmayı çok seviyorum. La Casa De Papel'in jeneriğindeki şarkıyı da remiksledim. Aslında bir remiksten ötesi oldu, bambaşka bir şey kurgulamıştık. Şarkıyı yükledikten hemen sonra dizinin İspanyol yapımcılarından mail geldi. Biz bu şarkıyı beğendik ve yayımlamak istiyoruz dediler. Tabii ki olumlu yaklaştık ve şarkıyı yeniden düzenleyerek 22 Haziran'da yayımladık. Yayımlandıktan sonra İtalya'da Vatikan'ın karşısında dizideki soyguncuların kostümlerini giymiş altı dansçıyla bir şov gerçekleştirdik. Muhteşem bir şov ve çok güzel bir başlangıç oldu. İtalya'da da en az Türkiye'de olduğu kadar konuşuldu bu olay.
- Yeni sezon jenerik müziği hazırladığınız bu versiyon olacak değil mi?
- Evet. Zaten dizinin üçüncü sezonu çok daha farklı bir şekilde ilerleyecekmiş, yönetmenler öyle söyledi.
- Gururlanmışsınızdır herhalde?
- Tabii canım olmaz mı? Hoşuma gitti. Sonuçta La Casa De Papel gibi dünyaca ünlü bir dizide ismimiz geçiyor şimdi. Yakında klibini de çekeceğiz. Dizide Tokyo'yu oynayan Ursula Corbero da geçen günlerde şarkının benim yaptığım versiyonunu paylaştı, çok beğendiğini söyledi sosyal medya hesabında. Bunlar sevindirici şeyler elbette. Çekimlere başlayacaklar yakında.
- La Casa De Papel kariyerinizde yeni bir dönüm noktası oluşturur mu ?
- Olabilir. Yavaş yavaş La Casa de Papel'den sonra teklifler gelmeye de başladı.
- Dizi için başka çalışmalarınız olacak mı?
- Olacak. My Life is Going On'u söyleyen Cecilia (Krull) ile bir araya geldik geçenlerde, kendisinin Ankara'da konseri vardı. Dizi için birlikte bir şarkı daha hazırlayacağız.
- Uzun yıllardır yurtdışında bilinen ve tanınan bir DJ'siniz. Bu süreçte dönüm noktası ne oldu, nasıl bilinmeye başlandı Burak Yeter ismi?
- Dönüm noktası MTV Burn DJ'lik yarışmasıydı 2006'daki. O yarışmada 560 DJ arasında birinci oldum. Daha sonra da Malta'ya gittik orada da bir yarışma düzenlendi. Dünya genelinde 50 DJ arasında ilk 3'e kaldım. Türkiye'ye dönünce de beni ilk Ahmet Çelenk aradı ve Dokuz Sekiz Müzik'te ilk remiksimi yayınladım; Ayça- Çikibum. O dönemde Bengü, Doğuş, Tan, Emre Altuğ, Murat Boz gibi isimlerle çalıştım aranjör olarak. Ondan sonra da kitlemi genişletmeye devam ettim.
- Şarkınız Tuesday YouTube'da 400 milyona yakın izlendi. Neydi bu şarkının büyüsü?
- Böylesi bir ilgi bekliyordum ama 75 ülkede de birincilik beklemiyordum açıkçası. Şarkının büyüsü içindeki gitar melodisiydi. Şarkı çıkalı üç yıl oldu ama hâlâ yükselişte, iki hafta önce örneğin Meksika'da birinci oldu.
- En büyük hedefiniz nedir?
- Dünya starı olmak!
- Sizce dünya starı olmanıza ne kadar yol var?
- Üç single yapınca dünya starı oluyorsunuz. Birincisi Tuesday idi ikincisi bence La Casa De Papel olacak, kaldı üçüncü. 35 yaşımdayım. Dünya starı olma yaşı genelde 40-42'dir. Beş yıl sonra istediğim yere geleceğimi düşünüyorum.
MENAJERLERİM UYUYACAĞIM SAATİ BİLE BELİRLİYOR
- Yaz programınıza baktım her gün başka bir ülkedesiniz adeta.
- Yoğun bir program var ama benim için fark etmiyor, play tuşuna bastıktan sonra her yer benim için aynı. Aslında en yorucu olan bir günde üç ülke değiştirmek, özel jetle böyle iki-üç programımız var. Ama çok iyi bir menajerlik şirketimiz var. Onlar aynı zamanda Armin van Buuren, Fedde la Grand, Sunnery James, gibi çok önemli isimlerle çalışıyorlar ve ben de bu ekipte olduğum için çok mutluyum. Gayet iyi bir program hazırlıyorlar. Uyuyacağım zamanı bile belirliyorlar.
- Tomorrowland'de de sahneye çıkacaksınız, neler hissediyorsunuz?
- Aşırı heyecanlıyım. İlk kez Türkiye'den biri katılacak. Onun için çok özel bir repertuvar hazırladım. Güçlü bir ekiple gidiyoruz.
DAYAK YEMEME RAMAK KALDI
- Bir DJ'in başına gelebilecek en kötü şey nedir?
- Müziğin durması.
- Başınıza geldi mi?
- Pamukkale'de oldu. Dokuz yıl önce tam mekan kıvamına gelmişken, eğlence dorukta. Ellerimi kaldırdım ve o anda elektrikler kesildi. İnsanlar yuhlamaya başladı. "Hazır mıyız yeniden eğlenceye" diyerek ortalığı yatıştırdım. Elektrik geldi ve müziği başlattık. Üç dakika sonra elektrikler yine gitti. Bu sefer bir şeyler fırlatmaya başladılar. Dayak yemeye ramak kala mekandan çıktık. İşin nirvanası da insanların üzerine atlamak. Ama gecenin ortasında atlarsan ortalık boşalabilir, yere çakılırsın bir anda. (gülüyor)