Seçimlerin erken yapılacağının açıklanmasıyla muhalefet kanadında büyük bir hareketlilik başladı. Tarihin 24 Haziran olarak kesinleşmesiyle, partilerin kimleri aday göstereceği büyük merak konusu oldu. Asıl heyecan ise CHP içinde yaşanıyordu. 2014 seçimlerinden Yalova'da okul sıralarında uyuyarak oy nöbeti tuttuğunu söyleyen Muharrem İnce'ye seçmenler tarafından beslenen bir hayranlığın olması, İnce'nin ismini ön plana çıkarıyordu. Hatta İnce'nin ismi çoğu kez CHP'nin sıradaki genel başkanı olarak zikrediliyordu.
Bu da Kılıçdaroğlu ve İnce arasındaki rekabeti çoktan ateşlemişti. CHP'nin adayının İnce olması, Kılıçdaroğlu'nun siyasi bir taktiği olarak görüldü. Plana göre, seçimlerde hüsrana uğraması muhtemel İnce, böylelikle siyasi arenadan da atılmış olacaktı. Ama 24 Haziran seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan'ın karşısında büyük bir yenilgi yaşayan İnce, siyasetten çekilmeye niyeti olmadığını canlı yayında açık açık söyleyerek Kılıçdaroğlu'na da aba altından sopa gösterdi. Şimdi CHP içinde başka savaşlar başladı. "Koltuk sevdalısı değiliz" diyerek koltuğa yapışan Kılıçdaroğlu ile karşısındaki hareketin savaşını zaman içinde hep birlikte izleyeceğiz. Ama şu sözü hatırlatmakta fayda var: Filler tepişir, çimler ezilir... Yani bu durumdan asıl etkilenen yıllardır hayal kırıklığı yaşayan CHP seçmeni...
BİLE BİLE DELİRTTİLER SİZİ
Kendi siyasi kariyerlerini parlatmak isteyen yöneticiler, seçmeni asılsız hayallere sürükleyerek büyük bir öfke ve nefret dili oluşturdular. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef alarak 'Çok yakında boyunun ölçüsünü alacağım' dedi. Sonuçlar açıklanırken Anadolu Ajansı'nı hedef aldı. Ancak altı saat sonra sonuçları kabul etmek zorunda kaldı. Seçim sonuçları belli olmaya başladıktan sonra kaybettiklerini anlayan CHP seçmeni, karşısında muhatap bulamadı.
Haşmet Babaoğlu bu durumu "CHP seçmeni kimi arkadaşlara bir çift söz başlıklı" yazısında şöyle dile getirdi: "Gördünüz mü işte! Kendi siyasi kariyerlerini parlatmak için sizi hayallerden hayallere sürükleyerek delirten adamlar. Mitinglerde size gaz verip "intikam" sloganları attıran adamlar. Seçim sonuçları belli olunca birden ortadan kayboluverdiler. Bir dönüp bakın seçim gecesine... Saçma sapan iddialarla sizi sandık başlarına koşturan; türlü yalanlarla FETÖ'nün oyunlarına sizi paspas eden kim varsa, sonuçları kabul edip evlerine çekilmişlerdi. Bazıları hâlâ sus pus. Dün öğleye doğru ortaya çıkıp konuşanı da halinize bakıp 'hastalıklı şizofrenler' deyiverdi. İşittiniz mi, bilmem. Fakat buna siz yol açtınız.. Gözlerinize baka baka... Bile bile delirttiler sizi"
KAYYUMA RAZIYIZ
Sözcü yazarı Yılmaz Özdil seçim sürecinde "Henüz sandığa girmedik ama... çoktan kazandık" başlıklı bir köşe yazısı yazmış ve "Milli Görüşçüler Atatürkçüleri kazandı. Atatürkçüler Milli Görüşçüleri kazandı. Açık söylüyorum, Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Birol Aydın binsin sırtıma, Kabe'ye kadar taşırım" ifadesini kullanmıştı. Seçim sonuçları belli olup CHP'de koltuk mücadelesi başlayınca Özdil, bu kez Kılıçdaroğlu'nu hedef alan bir yazı yazdı: "Dokuz defa kaybetti, koltuğu bırakmıyor" diyerek Erdoğan'a seslenen Özdil şöyle diyordu: "Bunca senedir senden hiçbir şey istemedim. İlk defa bir şey rica ediyorum.
Tek adam seçildin, hazır OHAL de kalmamışken, ilk icraat olarak gözünü seveyim şunu görevden alıver, kırma beni. Kayyuma bile razıyız gari!" Peki, yıllardır aradığı çıkışı yakalayamayan, kendi seçmeninde bile öfke yaratan bir parti, Türkiye'ye ne vaat edebilir? CHP seçmeninde oluşan bu öfkeli çaresizliği SABAH yazarlarıyla konuştuk.
Mehmet Barlas
CHP'NİN 6 OK'U İŞLEVİNİ YİTİRDİ
CHP seçmeninin her seçim sonrasında dünden bugüne sürekli biçimde aktarılan öfkesinin nedeni, CHP'nin siyasi işlevini yitirmesi olabilir. Ben bu öfkenin 1950-60 arasında CHP her seçimde Demokrat Parti karşısında yenilirken, belki bilinçsiz olarak darbeciliğe dönüştüğüne de tanık olmuştum. İsmet İnönü'nün Demokrat parti iktidarına "Sizi ben bile kurtaramam" benzeri söylemleri, CHP seçmenindeki öfkenin de seslendiricisi değil miydi? CHP bu kısır döngüyü 1970'li yıllarda Bülent Ecevit'le kırdı. CHP seçmenleri artık seçim kazanılabileceğini gördükleri için, öfkelenmek yerine "Sev kardeşim" benzeri şarkıları birlikte söylüyorlardı. Ama 1980 sonrasında yine eski kısır döngü başladı.
Ecevit'in CHP'yi bırakması, Erdal İnönü'nün Demirel'in patronajını kabul etmesi, dönem, Deniz Baykal'lı yıllar ve sonra da Kemal Kılıçdaroğlu dönemi, tıpkı 1950-60 arasındaki gibi öfkeli çaresizliği yeniden gündeme getirdi. Bir noktada gerçeğin görülmesi gerekiyor. CHP'nin "6 Ok"u işlevini yitirmiş durumda. İş o safhada ki, CHP Abdullah Gül'den medet ummak noktasına gelmiş bulunuyor. Ve Muharrem İnce'nin popülist söylemlerinde, CHP'li seçmen sanki yeni bir partinin ışığını görmüş gibi oluyor. Bu öfkeyi günümüzde sosyal medyanın trolleri iyice köpürtüyor. Kısacası CHP seçmeni bu parti ile hiçbir seçimi kazanamayacaklarının çaresizliğini öfkelenerek seslendiriyor.
Burhanettin Duran
KAZANAMAMAK TRAVMA OLUŞTURDU
CHP seçmenindeki öfkenin temelinde uzun süredir muhalefette kalma olgusu bulunuyor. AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın on altı yıllık iktidarından, bütün seçeneklerin denenmesine rağmen, kurtulamıyor olmak ciddi bir travma yaratıyor. 2007'den itibaren CHP'li siyasetçiler tabanın öfkesini sokak ve medya aktivizmine yönlendiriyor. Cumhuriyet mitingleri bunun ilk örneğiydi. Daha sonra Gezi olayları ile aktivizmin yeni bir versiyonu denendi. "Seçimlerle olmuyor" hissi CHP tabanında radikalleşmeyi artırıyor. Siyasetçiler de başarısızlıklarını örtmek için bu hissi kullanıyor.
Ancak İnce kampanyasında AK Partililere de ulaşacak dikkatli bir dil kullandıysa da İzmir mitingindeki 'intikam' sloganları CHP'deki öfkenin boyutunu gösteriyor. CHPlilerin "Türkiye'yi bir daha yönetme imkanının kalmayacağı" duygusu derinlere işlemiş durumda. Öfkenin seçim akşamı komplolara dönüşmesi CHP örgütünün farklı kesimlere ulaşmak için sahici bir dönüşümden geçmediğini düşündürüyor. Kılıçdaroğlu, yenilgisini örtmek ve İnce'nin genel başkanlığa gelmesini engellemek için Erdoğan karşıtlığına döndü. "Diktatörü tebrik etmeyeceğim" diyerek CHPlilerdeki öfkeye oynadı. Seçim akşamı CHP genel başkan yardımcısı Tezcan'ın açıklamaları buna örnek. CHPliler başarısızlığı garantileyen öfke psikolojisinden bir türlü kurtulamıyor. Bunun için sahici bir dönüşüme ihtiyaçları var. Örgütün, elitlerin, ideolojinin ve tabanın yeni bir perspektife ulaşması lazım. Daha önceden Kılıçdaroğlu'nun şimdi İnce'nin yapmaya çalıştığı dönüşüm de içeride eleştiriler doğuruyor. Kemikleşmiş taban Türkiye ve dünya gerçekliği ile buluşan bir yere gelmedikçe bu öfke dinmeyecek.
CHP SEÇMENİNİ VE HALKI PROVOKE EDENLER
BÜLENT TEZCAN
CHP'nin Genel Başkan Yardımcısı ve sözcüsü Tezcan, seçim gecesi elinde veri olmamasına rağmen "Gerçek sonuçlara göre seçim ikinci tura kalacak" yalanıyla halkı provoke etmeye çalıştı.
YILMAZ ÖZDİL
Köşesinden halkı küçümseyen, CHP'yi öven yazılar yazdı. Şimdi ise Kılıçdaroğlu'nun koltuğunu bırakması için Erdoğan'dan yardım istiyor.
İSMAİL KÜÇÜKKAYA
FOX'ta yaptığı asılsız haberlerle algı yönetimi yapmaya çalıştı. Tek doğru haberi ise Muharrem İnce'nin 'Adam kazandı' mesajını kamuoyuyla paylaşması oldu.
RUHAT MENGİ
Vatan gazetesi yazarı Ruhat Mengi, oy pusulalarında uçucu mühür kullanıldığını söyleyecek kadar saçmaladı.
UĞUR DÜNDAR
280 bin kişinin katıldığı CHP'nin Maltepe mitingine beş milyon kişi katıldı diyerek yalan haber yaptı, halkı kandırdı. Üç milyon denilen Ankara mitinginde ise 75 bin kişi vardı.
FATİH PORTAKAL
FOX'ta Türk halkını küçümseyen haberler yapmakla sorumlu. Aldığı konukların tamamı AK Parti ve Erdoğan karşıtı.