Edis'in yeni albümü An'ın Zorlu PSM'de gerçekleşen lansman konseri sonrasında kulisteyiz. Ailesi ve arkadaşları bir arada. Önce vokalisti Aybüke Albere yanımıza geliyor. Çok mutlu, "Bizim çocukluk hayalimizdi bu konser" diyor. Sonra menajeri Meltem Özkan'a selam veriyoruz. Konser bitmiş ama hâlâ koşturuyor. Birkaç dakika sonra Edis aramıza katılıyor. Duş almış, saçları ıslak. Babasına uzun uzun sarılıyor. Gözleri ağlamaktan kıpkırmızı. Kuliste yaşanan duygu yoğunluğu bu müthiş gecenin unutulmaz anlarından biri olarak hafızamıza kazınıyor... Bir ay sonra Edis, Aybüke ve Meltem'le buluşuyoruz. Başarı hikayesinin perde arkasını onlardan dinlemek amacımız.
- Nasıl tanıştınız?
- Edis: İzmir'de bir şekilde herkes birbirini tanır. Aybüke ile çocukluğumuzdan beri arkadaşız. 13, 14 yaşlarındayken Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nde bir kafede oturup müzikle ilgili hayaller kurduğumuzu hatırlıyorum. O zamanlar Aybüke'nin sesini hayranlıkla dinliyordum. Benim de ergenlik zamanım, sesim kötüydü... Meltem de hayatımıza birkaç sene sonra girdi.
- Meltem: Hepsi grubunda ortak arkadaşlarımız vardı. Bir gün Edis davetli olmadığı halde pat diye doğum günüme geldi. İlk kez o gün tanıştık.
- Edis: Gittim, doğum gününü kutladım, sarıldım. O hâlâ şaşkın şaşkın bakıyor: "Kim bu ya?" diye...
- Aybüke: Meltem o gün elini verdi kolunu kaptırdı, Edis'e.
- Edis: O gün bugündür kahrımı çekiyor. Uzun süredir menajerim.
- Aybüke sen de Edis'le aynı dönemde mi İstanbul'a geldin?
- Aybüke: Ben İzmir'de kaldım ve üniversitede sanat tarihi okudum.
- Edis: Sonra bir gün bana telefon etti. Altı ay kadar konuşamamıştık, biraz kopukluk olmuştu aramızda. "Edis" dedi, "Ben çok kötüyüm. Müzikle ilgili hayalimi gerçekleştiremezsem öleceğim." Ben de "Gel" dedim, "Gel başlıyoruz."
- Ortada ilk single yok değil mi?
- Aybüke: Sürekli Edis'i sıkıştırıyoruz, "Hadi çık artık" diye... Çünkü o yolu açacak, sonra bizi de yanına çekecek ve mutlu mesut yaşayacağız.
- Edis: İki yıl sonra Benim Ol çıktı.
BU HAYALİ BİRLİKTE KURDUK
- Aybüke, senin ilk single'ın da yakında çıkıyor değil mi?
- Aybüke: Evet, şarkı bitmek üzere.
- Edis senin desteğin var mı ?
- Edis: Prodüktörü olmak istemedim.
Benim gibi o da kararlarını kendi
vermeli. Maddi olarak elbette hep arkasındayım.
Biz bu hayali birlikte kurduk.
Paramızın olmadığı, bir ekmeği bölüştüğümüz
dönemler yaşadık.
- Aybüke: Bu zorlukları yaşadığımızın
bilinmesi insanlara ilham verebilmek
için önemli...
- Gözler doluyor. Meltem iki duygusal insanla nasıl başa çıkıyorsun?
- Meltem: En duygusal benim aslında.
- Aybüke: Üstelik hiç belli edemiyor.
- Meltem: Kardeş gibiyiz biz. Ailemizden
çok birbirimizi görüyoruz. Başımıza
bir şey gelse ilk birbirimizi arıyoruz.
- Edis: Çünkü o kadar çok benzer şeyler
yaşadık ki. Ailemizde sağlık problemleri
yaşandı, hepsini sırasıyla
birlikte atlattık. Hakikaten bir
dönem beş paramız yoktu.
- Aybüke: En önemlisi ruhumuzu
da kaybetme tehlikesi
ile karşı karşıya kaldığımız dönemler
oldu.
- Edis: Sektör ilk başlarda
bizi o kadar çok çürüttü ki.
Hepimiz çıldırmak üzereydik.
Bize "Siz İzmirlisiniz, burada
sizi yakarlar. İnsanları kendiniz
gibi düşünüyorsunuz
ama değiller. Herkes ticaretine
bakıyor" diyorlardı. Güvenimiz
çok sarsıldı, kalbimiz çok kırıldı.
"Evde oturup bu durumdan ne zaman
kurtulacağız" diye düşünüyorduk. Şarkı
yazamadığımız, depresyona girdiğimiz
dönemler oldu.
SİZE NE OLDU BÖYLE?
- Sizi bir arada tutan nedir?
- Edis: Kardeşlik ve hayallerimizin ortak
paydada buluşması. Aslında sayımız
bu kadar değil. Yakın arkadaşlarımızdan
oluşan bir WhatsApp grubumuz var.
Grupta stylist de var, fotoğrafçı da, yönetmen
de... Herkes birbirine fikir verir.
- Hiç kavga ettiğiniz olmuyor mu?
- Edis: Meltem'le ne kavgalar ediyorum.
"Şu an iş için sana bağırıyorum"
diyorum ama öncesinde... Hatta iki ay
önce bir kavga ettik, babam da evdeydi.
"Size ne olmuş böyle?" diye şaşırdı.
- Meltem: Ertesi gün normale dönüyoruz
ama...
- Edis, sahnedeyken gözlerin Aybüke ile Meltem'i arar mı?
- Edis: Haberleştiğimiz mikrofonlardan
sürekli birbirimize laf sokuyoruz
Aybüke ile. Çok büyük oyun dönüyor
orada. Meltem de sahnenin yanından
sürekli uyarır. Saçını düzelt vs. diye...
- Birbirinizin en sevmediğiniz huyları nedir?
- Meltem: Edis'in telefonu açmaması.
- Aybüke: Bana şarkı yazmadı...
- Edis: İki tane yazdım, beğenmedi.
Ama zaten kendi yazdığı şarkı daha
güzel. Benim sevmediğim huyu yok
Aybüke'nin. Biraz hayalperesttir sadece.
Onunla çok benziyoruz birbirimize.
Meltem'in ayakları daha yere basar.
Meltem de bana karşı değil ama sinirlendiği
zaman başkalarına karşı aşırı
kırıcı olabiliyor. Aslında o da sevmiyor
o huyunu. Uyardığım oluyor.
- Şarkıları ilk kim dinler?
- Edis: Bu ara en çok Aybüke dinliyor.
Oturup sabaha kadar yazdığımız
sözleri yarıştırıyoruz. Meltem de ilk
dinleyenlerdendir.
- Zorlu PSM konserinden sonra gözleriniz ağlamaktan kızarmıştı...
- Edis: Konserden sonra duş alıyorum,
bir yandan da ağlıyorum. İnsan
duşta yarım saat ağlar mı? Babam, "Oğlum
bari duş alırken ağlama" diyor bu
arada. Nasıl istediysem o konseri!
- Meltem: Biz hep duygulanıp ağlıyoruz.
Olmamış mı?'nın klibinde bir
sahne var. Çekimler sırasında o sahneyi
görünce art direktörümüz Asya Çetin'le
birlikte ağlamaya başladık.
- Edis: Ben de o sırada susuzluktan
ölüyorum. Çünkü dans ediyorum, kan
ter içindeyim. Ne olur bana su verin
diye yalvarıyorum. Asya, ağlayarak
gelip pet şişede suyu uzattı. Lıkır lıkır
içtim. Meğer içi sigara külü, izmarit doluymuş.
Sette sigaralar içilmiş, külleri
de şişeye atılmış. Söylenince de "Susar
mısın, şu an çok duygulandık" diyorlar.
Ruhumuz ve kalbimizle doğuyoruz
Önümüzdeki günlerde ilk single'ını çıkaracak olan Aybüke, amacını kadınlara ilham verebilmek olarak özetliyor: "Kadınlar 1-0 yenik başlıyor hayata. Özellikle kadınların ve çocukların hayallerinin peşinden gitmesi için ilham vermek amacım. Hiçbir şey kolay değil ama vazgeçmemeleri gerekiyor. Herkes şanslı doğmuyor ama herkes ruhu ve kalbiyle doğuyor. O yüzden güçlerini ve kalplerini ellerine alıp yola devam etmelerini sağlamaya bir küçük katkı sağlayabilirsem ne mutlu bana. Onu da müzikle yapmak istiyorum."
An'da kalmak
- Konser beş dakikalık etkileyici bir intro ile başladı. Dev perdede sadece senin yüzün vardı. Neydi amacın?
- Çağdaş sanatçı ve fotoğrafçı Wolfgang Tillmans, duvara tek bir eserini koyar. Amacı izleyici ile eseri yalnız bırakmaktır. Yalnız olduğunu hissedersin, o anda kalırsın. Ben de istedim ki intro normalden uzun sürsün, izleyici benimle yalnız kalsın. Beni göremesinler, göremedikçe tansiyon daha da yükselsin. Bir yandan da kullandığım kod kelimelerle anda kalmaya ilişkin telkinlerde bulunuyordum. Seyirci kendini sahnenin içinde buldu benimle birlikte. Hologram gibi bir şey yaşıyoruz. Gerçekle gerçek olmayan arasında bir yerdeyiz. Sahne de tam onun yeri. Onu anlatmak çok zevkliydi. Hayatımın en önemli konseriydi. Hazırlığı üç ay sürdü.