Müzeler taşınmayı sevmez diye söze başlıyor İstanbul Modern Sanat Müzesi Genel Direktörü Levent Çalıkoğlu. Bu sırada müzenin yeni binasının kapısındayız. Taşınmayı sevmemelerinin nedeni belli; düşünün evinizi bile taşırken en kıymetli eşyalarınıza kıyamaz, ellerinizle götürürsünüz yeni yerinize. İstanbul Modern gibi özel eserleri sergileyen bir mekanda, her bir parça en kıymetliler sınıfında. Haliyle taşınması olaylı, meşakkatli. Biz de tam bu aşamada konuk olduk onların yeni evine. Boyalar yapılırken, ustalar çivi çakarken, duvarlara eserler asılırken oradaydık. Ev sahiplerinden Levent Çalıkoğlu tüm o telaşın arasında, kat kat gezdirdi, tek tek anlattı yeni mekanı. İstanbul Modern'in Karaköy Limanı'ndaki yerini gezmiş olanlar bilir. Mekan ferahlığı, insanın içini açan atmosferi ve tabii ki muhteşem Boğaz manzarasıyla dünyanın en güzel müzeleri klasmanında yer alıyordu. Haliyle üç yıllığına yerleşecekleri mekan herkesin merakını cezbediyordu. Nerede olacak, tüm eserlere kucak açacak mı, hafızayı taşıyabilecek mi, ziyaretçiye eski duyguyu yansıtabilecek mi? Hikayeyi bilenler bilir ama bilmeyenler için baştan anımsatalım; İstanbul Modern Galataport Projesi nedeniyle geçici olarak başka bir mekana taşınmak durumunda kaldı. Proje tamamlandığında İstanbul Modern Sanat Müzesi yine eski yerinde ama çok daha görkemli bir mekanla ziyaretçilerini ağırlayacak. Ama bu çarşambadan itibaren geçici bir mekanda 36 ay boyunca hayatına devam edecek.
KARIŞ KARIŞ BEYOĞLU'NU ARAŞTIRDIK
Çarşamba günü ziyaretçiye açılacak olan mekan için adres Beyoğlu.1896 yılında yapılan Union Française isimli bina Beyoğlu ruhunu yansıtan örnekleri gibi nostaljik, döneminde lokal olarak kullanılıyormuş. Bir modern sanat müzesinin, tarihi bir mekanda olması insanı başka bir ruh haline sokuyor. Levent Çalıkoğlu, Beyoğlu çocuğu olduğunu söyleyerek yeni binanın kapısında anlatmaya başlıyor, bu sırada arkamızda taşınma telaşı sürüyor; "Beyoğlu çocuğuyum ben. Karış karış, parsel parsel bölgeyi gezdim, yaklaşık bir buçuk sene sürdü mekan araştırmamız. Bu bölgede geçici mekan olarak arayıp bulabileceğimiz en doğru mekan burasıydı." Beyoğlu, İstanbul'un gözbebeği. Yerli ve yabancı turistin görmezden gelemeyeceği kadar kıymetli. Çalıkoğlu, bu duruma vurgu yaparak sözlerine devam ediyor, "Bu caddenin Avrupai bir dokusu var. Binanın etkisi, rengi de öyle. Biz geçici mekan yapmaya kalksak muhtemelen böyle olurdu. Tarihsel bağlamda binanın geçmişi ile ilgili çok fazla bilgi yok. Onu da araştıracağız. Müzenin caddeye açılan bir yüzü var. Bunu bir avantaj olarak düşünüyoruz. Tavanı yüksek, mekan geniş, taşıyıcı kolonlar yok. Sanat yapıtı sergilemeye çok uygun." İstanbul Modern'in limandaki binasının genetiğinden uzaklaşılmamış, insana oradaki gibi bir his uyandırıyor yeni yer. Binanın içine girip devam ediyoruz sohbete, bu sırada Çalıkoğlu anlatmayı sürdürüyor, "Duvarları sade tuttuk, yerleri şap yaptık, havalandırmayı, ısı sistemlerini ve aydınlatmayı biz kendimiz hallettik. Buranın fonksiyonu ve kimliğini biz yarattık. Cephesi güzel. En üst katla, eksi ikiyi ziyaretçi tecrübe edemeyecek. Yönetim ve depo o katlar. Sergi gezmek isteyenler asansörleri ve merdivenleri kullanacak."
ÖZEL ASANSÖR
Bir yandan sohbet ederken diğer yandan ağır ağır girişin bir alt katına iniyoruz. Burası geçici sergilerin olacağı mekan. Dünyaca ünlü heykeltıraş Anthony Cragg'in büyük ebatlı heykelleri tahta kutular içinde boş salonda duruyor. Henüz yerleştirilmemişler. Bu Çarşamba açılışa kadar hepsi, sanatçının da gözetiminde yerlerini almış, ziyaretçilerini bekliyor olacak. Heykeltıraş Cragg'in sergisi 11 Kasım'a kadar misafir olacak İstanbul Modern'in yeni yerinde. Büyük kutuların içindekileri düşündükçe heyecanlanıyor insan. Mekandaki halini merak etmeden duramıyor. Çalıkoğlu anlatmaya devam ediyor, "Almanya'dan üç tır olarak geldi. Sonra küçük kasalı kamyonlara yüklendi. Dün akşam 00.00-04.00 arasında da taşıma işlemi gerçekleşti. Bu ebatlardaki yapıtların binaya gündüz vakti girmesi mümkün değil. İçeride sadece sanat yapıtlarını taşımak için yapılan bir asansör de var. Üç ton kapasiteli. Taşınma sürecindeki en büyük işlerden biriydi." Şimdiki bina limandakinin neredeyse yarısı kadar. Ama oradaki her unsur burada yaşatılmaya çalışılmış. Çalıkoğlu anlatmaya devam ediyor, "Müzeler taşınmayı sevmez. Türkiye'de taşınan, geçici mekana geçen ve sonra tekrar yerine dönecek başka müze yok. Biz ilkiz. Ama limanda yeni yapacağımız bina için bu süreç gerekliydi. O binayı yapmak için bizim yer değiştirmemiz gerekiyordu. Ucunda hem bizim için, hem İstanbul için, hem Türkiye için olağanüstü bir cevap var." Müze koleksiyonunda yer alan eserler için de iki kat ayrılmış. Hatta eserler yerlerini almış. Birkaç ayrıntı ve detay eksik sadece. Sarkis, Tracey Emin, İnci Eviner, Taner Ceylan, Ni Yalter, Sarah Morris koleksiyondan yeni yapıtları sergilenecek isimlerden sadece birkaçı. Gezimizin sonunda tatlı bir ana tanıklık ediyoruz. Adnan Çoker'in bir resmi getiriliyor kata. Ekip eserin başında büyük bir titizlikle gözlerimizin önünde resmi duvara asıyor.
ANTHONY CRAGG BİZE GÜVENDİ
İstanbul Modern'in geçici mekanında ilk sergisinin konuğu olan Anthony Cragg taşınma aşamasında olan bir müzeye eserlerini teslim etmekle risk almadı mı diye soruyoruz Levent Çalıkoğlu'na. Aralarında güven ilişkisinden söz ediyor, "Tony Cragg için görüşmelerimiz 2009'dan beri sürüyor. Bütün uluslararası sergiler böyledir. Mutlaka beş-altı yıl öncesinden görüşmelere başlarsınız. Sanatçının trafiğine, hayatına, ilişkilerine girmeniz lazım. Siz demek ki o sanatçıyla öyle bir bağ oluşturdunuz ki sizin bütün bu yer değiştirmenize, bu belirsiz takviminize, geçici mekan fikrine cevap veriyor. Ekibi geldi. Tahran, İsfahan sergi açtı şimdi New York'ta Central Park'ın etrafından büyük bir heykel projesi yapıyor. Bize de güvendi, çarşamba günü eserlerini sergilemeye başlıyoruz."