Maslak'ta, bir iş merkezinin uzun koridorunun en sonundaki kapıyı çalıyoruz. Erkenciyiz. Neyse ki Ferman Akgül de erken gelmiş, bizi karşılıyor.
Bizden sonra Özgür Can Öney ardından da Cem Bahtiyar geliyor. Çok geçmeden merdivenden birinin daha çıktığı duyuluyor. "Pat, pat..." Ferman ayak sesini tanıyıp "Yağmur da geldi" diyor. Birini ayak sesinden tanımak! 16 yılı birlikte geçirmenin bir sonucu olsa gerek.
Onları bir arada görmek, bizi 2004'e götürüyor. Bir Kadın Çizeceksin'i ilk dinlediğimizde yaşadığımız heyecanı anımsıyoruz. Sohbetimize başlamadan önce yeni şarkıları dinliyoruz. Yad Eller, 1000 Parça ve Gel... Özlediğimiz Manga şarkıları bunlar... Ama geçen yılların ardından gelen tecrübenin de aktarıldığı şarkılar... Hal böyle olunca ilk soruda şarkılarla ilgili oluyor.
- Yeni şarkıları dinlediğimde özlediğimiz Manga'ya kavuşmuş gibi hissettik kendimizi. Stüdyoya girdiğinizde sizin kafanızda ne vardı?
- Ferman Akgül: Konserlerde, festivallerde şarkıları daha gitarlı, davullu, güçlü çalmak istiyorsun. Sonrasında stüdyoya girince de insanın içinden daha minimal işler yapası gelmiyor. Bu albüme başlarken şarkıların ihtiyaç duyduğu sound'a ket vurmak istemedik.
GRUP ELEMANI GİBİ TAKILDI
- Prodüktörünüz Demir Demirkan. İlk kez çalışıyorsunuz değil mi?
- Yağmur Sarıgül: Bu albümde dışarıdan bir gözün olması gerektiğini düşündük. "Bize uyum sağlayabilecek kim olur?" diye düşünürken Demir Demirkan'ın adı gündeme geldi. Demir'in şöyle bir katkısı oldu bize. Prodüktör olarak daha Amerikanvari bir tarzı takip etti. Bizi iyi yaptığımız şeyler konusunda cesaretlendirdi. Prodüktörlüğün yanı sıra grup koçluğu da yaptı. Kayıtta yer aldı, beraber çaldık. Grup elemanı gibi takıldı.
- Bu yıl içinde yeni albüm yayınlamayı planlıyorsunuz. Albüm yapmak neden önemli?
- Yağmur: Biz albümlerimizde teatral ve dramatik anlatımı seviyoruz. O yüzden açılış ve kapanış yapmak, şarkıların sıralamasını belli bir tansiyonu düşünerek düzenlemek istiyoruz. Aslında bunlar gerçek müzik fanlarını ilgilendiren şeyler, müziği fonda dinleyenleri değil. Albüm yapmak zor ama, yolculuk yapmak, roman okumak gibi bir his yaratmak keyifli. O yüzden de albüm diye diretmeye devam ediyoruz.
- Ferman: Bizim müziğe bakış açımız bu. Büyük resme konsantre olmak daha eğlenceli. Anlatacak daha çok şey bulabiliyorsun. Bir şarkıda anlatamadığın, belki yarım kalmış bir duyguyu üç şarkı sonra tamamlayabilirsin. Single yapmak, bir yazarın üç yılda tamamlayacağı romanından "Bir paragraf, bir kısa öykü paylaşayım" demesi gibi bir şey aslında.
- Sürekli üretim isteyen bir piyasa var artık. Ayak uydurmakta zorlanıyor musunuz?
- Ferman: Fuat Abi (Güner) ile bir gün telefonda bu konuda konuşurken "Oğlum neyin hesabını yapıyorsunuz? Yapın stüdyoda, salın ertesi gün. Okyanus orası, dalga mutlaka birine çarpıyor" dedi. Biz çok düşünüyoruz. Öyle bir dünya yok artık.
- Bir arada kalmanızın sırrı nedir?
- Ferman: Yağmur, Beyaz Şov'da bu soruya "Uhu" yanıtını vermişti.
- Özgür Can Öney: Ondan sonra Beyaz bir daha programına çağırmadı.
- Ferman: O kadar çok şeyi birlikte yaşadık ki... İyisiyle, kötüsüyle, tatlısıyla, acısıyla... Her birliktelikte olduğu gibi tartışmalarımız, kavgalarımız, küslüklerimiz oluyor. Ama seviyoruz birbirimizi. Asıl önemli olan da bu.
- Cem Bahtiyar: Sahneye çıkıp birlikte müzik yapmaktan keyif alıyoruz. Sonuçta yüzlerce konser verdik, bir doygunluk olması lazım. Yok olmuyor. Sahneye çıkınca, müzik yapmaya başlayınca işin rengi değişiyor. Egoları olan ama yeri geldiğinde frene basabilen adamlarız. Hepimizin bazen dişlerini sıktığı durumlar oluyor ama herkes neyi yapıp neyi yapamadığını iyi biliyor.
- Manga kurduğu hayallerin ne kadarını gerçekleştirebildi?
- Cem: Aslında büyük bir kısmını yaptık. Yurtdışına açılma, ülke içinde başarılı olmak... Ama hâlâ yurtdışında bir albüm yapma isteği içimizde var. 2013'te bir denememiz oldu ama sonunu getiremedik. İki tarafı birden idare etmek zor. Seçim yapmak zorundasınız. Burada bir şeyler yapayım, arada gidip orada da yapayım, olmuyor.
- Beraber büyüdüğünüz hayranlarınızla, aranıza yeni katılanlar arasındaki dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?
- Ferman: Bazen çok duygusal anlar yaşıyoruz. Geçen bir konserde bir çift geldi. Kız hamileydi. Bizden henüz doğmamış çocukları için video istediler. Böyle bir anı yaşadığımız zaman, bizi takip eden kitleyle birlikte nereden nereye geldiğimizi görüyoruz.
- Özgür: Samsun'da da abi-kardeş geldiler. Abi, aldığı kasedi imzalattı, "Kardeşimi sizin hayranınız olarak yetiştiriyorum" dedi.
- Ferman: Eskiden 18 yaşın altında olup da konserlerimize giremeyen ama artık katılabilen seyirciler var. Bu yüzden konserler acayip geçiyor. Onların bizimle ilgili çok anısı var. Bizim de hâlâ paylaşacak çok şeyimiz var. Hayalimiz 50-55 yaşına geldiğimizde iki kuşağa hatta torunlarına aynı anda çalmak...
- Sizi müzik yapmak için motive eden nedir?
- Cem: Sahneye çıkmaktan büyük keyif alıyoruz.
- Ferman: Öbür türlüsünü düşünemiyoruz ki... Müziksiz, sahnesiz kalmak bize çok karanlık geliyor. Ürkütücü ve korkunç...
- Cem: Ki bu başımıza da geldi. Son üç yılda bayağı kötü günler geçirdik. Zaten müziksiz kaldığımızda birbirimizi kesmeye başlıyoruz.
NEREDEN ÇIKTI BU RAP?
- 1000 Parça şarkısında dört MC, Tankurt Manas, Joker, Fate Fat ve Kamufle size eşlik ediyor. Rap müziğin son yıllardaki yükselişi hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Ferman: 2002'de Ankara'da rap ve rock müziği birlikte çalan ilk rock grubuyduk. Çok yoğun eleştiriler alıyorduk. "Nereden çıktı bu rap? Neden bizim dünyamıza sokuyorsunuz?" gibi... Alternatif rock ve rap'le ilgili son 14-15 senede Türkiye'nin geçirdiği süreci çok iyi gözlemledik. Rap'in hak ettiği yere geliyor olması bizi mutlu ediyor. Rap ve hip hop belki bu ülkenin keşfettiği bir şey değil ama bize çok uygun. Bizim gençlerimizin ifade edeceği, anlatacağı çok şey var. Her ilin dinamiğinin farklı olması, her ilden bir rap yıldızının çıkmasını tetikliyor. Adanalı Fate Fat'la, Eskişehirli Joker'in anlattığı şeyler çok farklı oluyor.