Edis'i Vodafone Park'taki localardan birinde, ışıl ışıl aydınlatılmış stada bakıp hayal kurarken yakalıyoruz "Birkaç seneye burada konser vermek için totem yaptım" diyor. İrlandalı rock grubu U2'nun İstanbul konserini hatırlatıp "O konserdeki gibi sahanın tam ortasına kurulu bir sahne güzel olmaz mı?" diye soruyor.
Edis'i şu sıralar en çok sahnede olmak mutlu ediyor. Orkestrası eşliğinde şarkılarını canlı söylemek, dans etmek... Genç müzisyenle bir araya gelmemizin nedeni sahada değil ama stadın içindeki Vodafone Freezone Stüdyo'da vereceği dijital konser. Onlarca kişinin görev aldığı canlı yayının hem heyecanına ortak oluyoruz hem de konser öncesi Edis'le sohbet etme fırsatı buluyoruz.
- Bu konserle yüz binlerce kişiye ulaşacaksınız. Heyecan var mı? (Söyleşinin ertesi günü konseri 1 milyon 800 bin kişinin izlediğini öğreniyoruz.)
- Beni mutlu eden konserleri
2017'nin sonlarında vermeye başladım. Bu yüzden heyecandan çok, artık insanlara ulaşmak istediğim için içimde bir hırs var.
- Nasıl konserlerden mutlu oluyorsunuz?
- İyi ekipman, iyi teknik ve kalabalık kitlelerin olduğu konserler. Bunlar da Çok Çok şarkısını yaptıktan sonra gerçekleşti.
- Albüm hazırlığı var mı?
- 2018'de geliyor. 11 şarkıdan oluşuyor. İki tanesi Onurr, Alper Narman ve benim ortak çalışmam. Sekiz tanesinin söz ve müziği benim. Bir tane de Yasemin Mori şarkısı var. Yasemin bir gece aradı ve "Seni düşünerek bir şarkı yazdım" dedi. Şarkıyı dinlettiğinde delirdim. Yasemin'le dostluğum, yaşanmışlığım böyle bir hediyeye dönüştü.
- Sektöründe zorluklar yaşadınız mı?
- Çok zorluk yaşamadım. Sadece ticari zorluklar oldu, onu da her genç sanatçının yaşadığını düşünüyorum. İşe giriş halinle rütbelendiğin halin farklı oluyor. Bakış açısı farklılaşıyor.
YETERİNCE YAŞADIM
- Rütbelendiğinizi ilk ne zaman hissettiniz?
- Bu yıl. Rütbelendim derken, artık ben bir 'no name' değilim. Kafamda kariyerime ilişkin büyük stratejiler var. Bu sene daha ciddiyim. Biraz büyüdüm galiba, olgunlaşıyorum. Hayallerim her zamanki gibi çocuksu ama işleyiş şekli ve gösterdiğim çaba daha profesyonel. Profesyonelleşince bir işin asistanıyken müdürüymüş gibi hissetmeye başlayabiliyorsun. Rütbeyse böyle bir rütbe. Ama hissiyat açısından kendimi olmuş gibi hissetmiyorum.
- Bu kadar çalışırken gençlik elden gidiyor diye paniğe kapıldığınız oluyor mu?
- 17-18 yaşında olsaydım üzülürdüm. Ama sektöre girmeden önce yaşamam gerekenleri yaşadım. Şu an işime kanalizeyim. İşi bu boyuta getirebilmek için bazen zaman kaybettiğin oluyor elbette. O zamanı da kaybetmemek, hayallerimi devam ettirmek adına ikili bir hayat yaşıyorum. Hem buradayım hem yurtdışında. Seyahat edip rahatlamaya çalışıyorum. Oradaki müzisyenlerle görüşme ayarlıyorum, onların sistemini algılamaya çalışıyorum. Ben 'hayatımı da yaşamalıyım'cılardanım. Özgürüm. Şimdi dünya müziğinde çok önemli bir insan olabilirim diye hayal kurabilirim. Ama bir anda iç sesim "Canım kardeşim istemiyorsan yapma, boşver. Gel seninle dünyayı dolaşalım" diyebilir. Bu bir duygu meselesi.
- Duygularınız kariyerinizde bu kadar etkili mi?
- 2016'da kötü geçen bir altı ayım var, hiç şarkı yazamadım. Öyle de iş olmaz ki... Kendini mutlu edeceksin. Dinlenmeyi bilmek, koşturmamak lazım. Beni "Çıktı yılda bir single yapıyor" diye eleştirdiler. Belki ben kendim için iyi bir şey yaptım. Seyirci odaklı düşünseydim çoktan ikinci albümümü yapmış olmam gerekirdi. Ama mutsuz olacağım hiçbir projede yer almam.
- Başarısız olsaydınız hala müzik yapmaya devam eder miydiniz?
İnsan egosu, sanki müziğe bir tık küsermişim gibi geliyor. Ama sonra devam ederim. Sadece toparlanmak için zamana ihtiyacım olur. Şu an pop müzik yapıyorum diye buna bazı dinleyiciler tarafından 'guilty pleasure' olarak bakılması zoruma gidiyor. Çünkü guilty pleasure olarak görülecek kadar ucuz bir şey yapmıyorum. Pop kültürü ile popüler olanı ayırt etmede hala güçlük çekiyoruz. Benim sıkıntım o. Başarısızlık da aslında göreceli. Eğer ben istediğim kitleye istediğim şekilde ulaşmışsam kendimi başarısız saymam.
KARAOKE YAPIYOR GİBİSİN
- Yeni dönem müzisyenler canlı söyleme konusunda biraz tembellik mi yapıyorlar?
- Canlı söyleme sistemini aslında biz değil, bizden eskiler değiştirdi. Bir de son dört sene güvenlik meselesi yüzünden konserler azaldı, seyirciye ulaşamama durumu ortaya çıktı. Onun dışında sosyal medya fenomenleri diye bir kitle çıktı ortaya. Sistem değişti. Sistem değişince ucuz işçilikle fazla kazanmaya yöneldi organizatörler. Ama sesini duyurması gereken genç müzisyenlerin de ilerlemesi gerekiyordu. Biz o yüzden o playback'leri yaptık. Benim kararım yazdan beri yapmamak. Birçok genç arkadaşım da yapmayacak artık. Konser olmuyorsa da olmasın. Biz üretimimize bakalım. Canlı söylemediğin noktada konserler sana hiçbir şey katmıyor. Hayalini yaşayamıyorsun. Karaoke yapıyor gibisin. Benim bu konuya tahammülüm artık sıfır.
VAY BE NE GÜZEL BİR AİLEYMİŞİZ
- 2017'de sizi en çok mutlu eden olay ne oldu?
- Isparta konserimde yaşadım. Alanda 50-60 bin kişi vardı. Şoför, orkestramı yanlışlıkla havalimanına götürdü. Sahnenin yanında, arabanın içinde yarım saat orkestranın gelmesini bekledim. Bu arada sahneden benim orada olduğumu söyleyip orkestramın başına gelenleri duyurdular. Ve yuhalanmaya başladık. Öyle böyle bir yuhalanma değil. Bakın en mutlu diyorum! Sonra sahneye çıktım, herkes sustu. Tek bir şey söyledim. "Hayatta ilk defa yuhalandım. Çok garip bir duyguymuş. Teşekkür ederim bana bunu tattırdığınız için" dedim. Herkes kahkaha attı. Sonrası rüya gibiydi. En son Meksika dalgası yapıyorlardı.
- En üzüldüğünüz an ne zamandı?
- Ailemle ilgili bir sağlık problemine çok üzüldüm. Ama iyiyiz. Hayatta insanın başına her şey gelebilir. Gerçekten de zorlukların hepimiz için olduğunu anladığım ve kavradığım bir dönemdeyim. Yani "Neden bu bizim başımıza geldi?" demiyoruz. Başımıza gelecek her şeye karşı aile olarak birlikte hareket ediyoruz. En önemlisi de o.
- Ailenin bu gibi durumlarda bir arada olması çok önemli değil mi?
- Şifa, birlikte olmak. Ailemle ilgili çok şey keşfettim bu yıl. Yaşananlar hem bizi sarstı hem de kendimize dönüp bakıp dedik ki "Vay be biz ne güzel bir aileymişiz."
- 2017'de aşk var mıydı?
- Var var çok oldu. Şaka yapıyorum tabii ki. Zaten çok uzun süredir yanında mutlu olduğum kişiyle birlikteyim. Şu an aşk üstü bir gerçeklik yaşıyorum. 2017'ye ait değil sadece.