Her güne yeni bir kadına şiddet ve cinayet haberiyle uyanıyoruz. Hayatının baharında gencecik kadınlarımız darbeyi en yakınlarından yiyerek hayatlarına veda ediyorlar. Tutkulu başlamış bir aşk, sonu evlilikle biten kalp çarpıntıları ya da uzaktan beslenen platonik aşk... Masum olarak başlayan duyguların sonunun şiddetle biteceğini kim tahmin edebilir ki... Aleyna Can 17 yaşında, anne-babası henüz o bir çocukken boşandı. Baba ve ağabeyi ile aynı evde yaşarken şiddet gördü. Eniştesinin tacizine uğradı. Evden kaçmayı denedi ve âşık olduğu Bayram E. ile günübirlik kiralanan bir evde yaşamaya başladı. Erkek arkadaşından şiddet gördü. Kendisinden ayrılmak istedi. Mahkemeden uzaklaştırma kararı bile aldı. Ancak erkek arkadaşının ayrılmak vaadi üzerine konuyu konuşmak için gittiği kiralık evde başından vurularak öldürüldü. Güllü Yurtoğlu 22 yaşında, Metehan Yurtoğlu ile birbirlerine âşık oldular. Evlenmek istediler. Ancak ailesi uyuşturucu bağımlısı olan Metehan Yurtoğlu ile evlenmesine karşı çıktı. Güllü Yurtoğlu, sevdiği adama kaçmayı tercih etti. Resmi nikâhları yapıldı. Düğünlerinin olacağı sabah, eşi tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Metehan Yurtoğlu ifadesinde cinayeti kıskançlık yüzünden işlediğini söyledi. Helin Palandöken 17 yaşında, annesini trafik kazasında kaybetti. Babası ve kardeşi ile yaşama tutunmaya çalıştılar. 21 yaşındaki Mustafa Yetgin, Helin'e platonik aşk beslemeye başladı. Helin, sokağa çıkmaya korkmaya başladı ancak bunu babasına söyleyemedi. Okul çıkışı iki erkek arkadaşı ile yürürken Mustafa Yetgin tarafından vurularak öldürüldü. Yanındaki arkadaşları da yaralandı. Zelal Topçul 20 yaşında, kendisine platonik aşk besleyen 22 yaşındaki amcasının oğlu Derviş Topçul tarafından minibüsten zorla kaçırıldı. Topçul ve kaçırdığı kuzeni bir akraba evinde bulundu ve polisler genç adamı yakaladı. S.C. 30 yaşında, 14 yıllık eşi Uğur C.'den sürekli şiddet görüyordu. Eşini kıskandığını söyleyen Uğur C. onu soydurarak çıplak hale getirdi. Oklava ve kemerle ölesiye dövdü. Parmağını kırdı, vücudunda sigara söndürdü.
KADINA ŞİDDET GÖSTERECEK KİŞİ ÇOCUKLUĞUNDA BELLİ OLUR
Gencecik kadınlarımızı hayattan koparan, işledikleri cinayetleri sevgiye bağlayan erkeklerin ruh durumlarının altında görülmesi gereken tehlikeleri uzmanlara sorduk. Gördük ki, anne-baba, eş, sevgili ve toplum olarak farkına varmamız gereken çok fazla durum var. Özellikle asıl görev ebeveynlere düşüyor. Prof.Dr. Nevzat Tarhan aileleri uyarıyor ve "kadına şiddet gösterecek kişi çocukluğunda belli olur" diyor ve bu tip kişilerin özelliklerini şöyle anlatıyor: "Bu ortak özellikler kişilerde sosyal davranış bozukluğu dediğimiz bir kişilik profiline uyuyor. İki kişilik özelliği birleşiyor bunlarda. Antisosyallik ve narsisizm. Birçok insan narsist olabiliyor ama suça becerikli, suçluluk hissetmeyen, empati yoksunu, ben merkezci olmuyor. Antisosyal olabilir ama narsizmle birleştiği zaman kişinin hem egosu yüksek hem empati yapamıyor hem de sosyal davranış bozukluğu oluyor. Bu üçü birleştiğinde o kişi toplumda dolaşan bir suç makinesi haline geliyor. Bu kişiler dünyada her zaman olmuştur ama bu çağda bu oran arttı. Bu artış çok anlamlı. Özellikle ABD Çocukları Savunma Fonu'nun yaptığı araştırmaya göre okula silah götürme, ergen anneler, çocuk intiharları, çocuk suçları son on yılda daha önceki on yıla göre yüzde 57 oranında artmış. Bu artış dünyadaki genç nüfusta ciddi bir kötüye gidiş olduğunu gösteriyor. Yani 20 yıl önce doğan bu nüfus şu an suç işlemeye başladı. Eğer önlem alınmazsa önümüzdeki on yılda bu oran daha da artacak."
SUÇ MAKİNESİ OLABİLİR
Tarhan, çocuğunuzu takip ederek onun bir suç makinesi haline gelmesini önleyebileceğinizi söylüyor ve sorunlu çocukların nasıl anlaşılabileceğini şu şekilde açıklıyor: "Kadına olan şiddetin ilk tohumları çocukluk döneminde atılıyor. Çocukluğunda ailede içinde, arkadaşlar arasında şiddet varsa, hayvana şiddet uyguluyorsa, empati yoksunu ise, benmerkezciyse... Mesela karşı gelme, karşı koyma bozukluğu varsa bu çocukluk dönemindeki bir davranış bozukluğudur. Böyle çocuklar her şeye karşıdırlar, kimseye güvenmezler, kendi egolarını merkeze almışlardır, herkes onların şartlarına uysun isterler. Bu kişiler sosyal ortamda iyileştirici bir ortamda değilse bir müddet sonra suç makinesi haline dönebiliyorlar. Araştırdığımızda çocuklarda karşı koyma-gelme bozukluğu, öfke, çeşitli sosyal uyumsuzluk vardır. Kadına şiddet gösterecek kişileri çocukluk döneminde yakalamak önemli." ne fre t edip ayrılamıyor Tarhan, Aleyna Can ve Bayram E.'nin aşk ilişkilerine dikkat çekiyor: "17 yaşındaki bu kızımızın hayatı Borderline Kişilik Bozukluğu denilen sınırda, oturmamış, kişilik, özgüven, duygu dengesi stabilize olmamış kişilik tipi. Hatta bu kişilerin tarzları için "Senden nefret ediyorum ama bırakma beni" denir. Kolay âşık olur, kolay nefret eder. Bu kişilerin mottosudur. Bir günde dört mevsim yaşarlar. Bu tarz kadınlar anti-sosyal erkekleri çok etkilerler. Anti-sosyal erkekler, yani avcı erkekler bunları alır, gönlüne göre işler ve harcarlar. Bu tür genç kızlar âşık oldukları erkekleri nefret ettiği halde bırakamaz, bağlanma duygularını tatmin ederler. Şiddetle beslenen bir ilişki türü ortaya çıkar. İşin içine alkol, madde girdiği zaman da kontrol kalkıyor ve kişi eylem kontrolü yapamadığı için suçlar işliyor." Tarhan, bu tehlikelerden söz ederken aile yapısına da dikkat çekiyor: "Evlilik olgunluğu olmayan genç kızın karşı cins ile sevgililik ilişkisine girmesi son derece riskli. Bu kişilerin çocukluk dönemi araştırıldığında ailede gevşek disiplin ya da ailede karı-koca geçimsizliği olduğu, anti-sosyal davranışların ailede onaylandığı görülüyor. Travmatik aileler popüler kültürün kurbanı oluyor. Popüler kültür ve internet yalan söylemeyi, aldatmayı onaylıyor. Duyguları oturmamış, hislerin ön planda olduğu dönemde bir de kişilik problemi olunca doğru ve yanlışla ilgili kişilik sınırları netleşmemiş oluyor ve hayatını tehlikeye atacak riskli davranışlar ortaya çıkıyor."
SANAL BAĞIMLILIK BÜYÜK TEHLİKE
Tarhan, platonik aşk beslediği Helin Palandöken'i öldüren Mustafa Yetgin'in oyun bağımlılığının madde bağımlılığı kadar tehlikeli olduğunu ve ailelerin çocuklarını takip etmeleri gerektiğini söylüyor: "Bu kişilerin beyninde biyolojik değişmeler oluyor. Bağımlı olurken sağlıklı kararlar veremedikleri gibi bağımlılıktan çıkmak içinde sağlıklı karar veremiyorlar. Muhakemeleri bozulmuş bu kişilerin. Oyun bağımlılığının genel kriterleri vardır, aşırı zihinsel uğraş, planlanandan daha çok zaman geçirme veya bağlandığı şeye ulaşamadığı zaman krize girme gibi yoksunluk belirtileri ortaya çıkar. Bağımlı olan kişilere canın istiyorsa tedavi ol, tedavi olmazsan diye başlayıp nasihat verirseniz onlara yaklaşamazsınız. Nöroplastisitesi bozulmuştur. Klinik ortamda tedavi edip beyin plasitesi düzeldikten sonra sağlıklı düşünmeye başlıyorlar. Ancak bundan sonra terapi almaya başlayabilirler. Eğer aile iklimimiz mutlu, güven verici, sığınak gibi ise o evde bağımlı çocuk olsa da düzelir ama ev parçalanmış aileyse, çocuğun sığınacağı bir liman, bağlanacağı kimse yoksa bu çocuklar bağımlık konusunda risk grubundadırlar.
SON PAYLAŞIMI KATİLİYLE...
Yukarda sırayla yazdığımız bu olayların hepsi son 10 günde ülkemizde yaşandı. Okurken hayrete düşmemek imkânsız. Hayalleri olan, hayatın henüz tadına bile varamamış üç genç kızımız şimdi toprağın altında. Yaşama hakları kendileriyle yaşıt erkekler tarafından ellerinden alındı. Diğer yanda aşk ve kıskançlığı şiddet uygulamak için kendine hak gören başka zihniyetler var. Üstelik bu örnekler buz dağının sadece görünen yüzü. Kim bilir, haberimiz olmadan yitip giden, haberimiz olmadan şu an yaralarını sarmaya çalışan, akşam yiyeceği dayağın korkusuyla yaşayan, öldürülmekten korkan kaç kadınımız var
HEPSİ BAĞIMLI VE İSYANKÂR
Katil Bayram E., Metehan Yurtoğlu ve Mustafa Yetkin'in hayat hikayelerini ve sosyal medya hesaplarını titizlikle inceledik. Çok sayıda ortak özelliklerinin ve benzer paylaşımlarının olması dikkatimizi çekti. Bağımlılık bunlardan biri. Bayram E. ve Metehan Yurtoğlu madde bağımlısıyken, Mustafa Yetgin de oyun bağımlısı. Sabit bir işleri yok. Silaha karşı ilgileri var. Silahla ve parayla çekilmiş pozlar sıklıkla paylaşılmış. Zengin olma hayalleri ortak. Kadere isyan ve adamlığa övgüler ön planda.
BAŞINA SİLAH DAYAMIŞ
Diğer yandan Aleyna Can'ın paylaşımları da dikkat çekici. Toplumun kadına bakışını, özgürlüğünün kısıtlanmasını sorgulayan gönderileri var. Aşka, sevgiliye isyan ön planda. Ruh halini tanımlamak için kullandığı emojilerde sıklıkla başına dayanmış silah kullanması dikkat çekiyor. Ölümünden iki gün öncede sevgilisi Bayram E. ile tuttukları ellerini paylaşmış ve altına şu notu düşmüş: "Benim sığındığım tek liman senin vicdanın." Bu onun son paylaşımı oldu. Tüm bu örneklerde şiddetin son aşamada değil, ilişkinin içinde uzun süredir olduğunu görüyoruz. Buna rağmen ilişkiler sonlanamıyor ve çeşitli sebeplerle devam ediyor. Aleyna Can, mahkemeden uzaklaşma kararı almasına rağmen şiddet gördüğü erkek arkadaşı ile buluşmaya gidiyor. Son paylaşımında da ona hala âşık olduğunu ilan ediyor. Güllü Yurtoğlu, ailesinin uyarısı ve madde bağımlısı olduğunu bilmesine rağmen Metehan Yurtoğlu ile evleniyor.
İLİŞKİNİN BAŞINDA ŞİDDET OLMAZ
İstanbul Şehir Üniversitesi Psikoloji Bölümü Yrd. Doç. Dr. Elif Çelebi, "Araştırmalar ölüm riskinin en çok kadınların ilişkiyi bitirmek, evden ayrılmak ve boşanmak istediğinde ortaya çıktığını gösteriyor. Şiddet ilişkinin başında görülmeyebilir, cicim aylarında ilişki normalleşebilir' diyor ve devam ediyor: "Şiddet döngüsünde dört aşamadan bahsedebiliriz. Birinci aşamada erkek gerilim yaratır, kıskançlık gösterir, kadının davranışlarını kontrol eder, tehdidi stratejik olarak kullanır. İkinci aşamada gittikçe kadının tüm hayatını (sosyal, ekonomik) kontrol eder. Duygusal ve psikolojik şiddet uygular. Üçüncü aşamada, fiziksel şiddet başlar. Şiddet sonrasında bahaneler bulunur. Dördüncü aşamada ise şiddeti uygulayan erkek gönül almaya çalışır, durumu normale döndürüp şiddetin sonuçlarını görmezden gelir. Normalleştirme sürecine giren kadın erkeği şiddet kullanan biri olarak görmek istemez. Tecrit sırasında sosyal deneyimlerden mahrum kalır, doğruyla yanlış, iyiyle kötü arasındaki sınırlar değişir, tek referans mercii erkek olur. Kadın her şey hakkında kaygı duyar, karar vermede güçlük, depresyon, erkeği savunmak gibi durumlar gösterebilir. Kadınlar sosyal ilişki kurma, ilişkilere duygusal yatırım yapma ve ilişkide empati gösterme açısından daha erken yaşlarda başlayan bir ilgi ve beceriye sahip. Fakat sosyal ilişkilere verilen bu önem ilişkiler kötüye gittiğinde bedel ödemeyi gerektirebilir. İlişki sorunları, çatışma, anlaşmazlıklar, kavgalar ve şiddet kadınlar için olumsuz sonuçlar doğurabilir."
PSİKOLOJİK ŞİDDET DE VAR
Çelebi, eşini oklavayla döven kocaya dikkat çekiyor: "14 yıllık ilişkide fiziksel şiddet yanında duygusal ve ekonomik şiddet de uzun süreli devam etmiş olabilir. Duygusal şiddet, tehdit, sindirme, korkutma, küçümseme, aşağılama, suçlama gibi davranış kalıplarını içerir. Duygusal veya psikolojik şiddet tehdit, fiziksel veya toplumsal olarak yalıtma, eve kapama, ailesinden ve arkadaşlarından koparma, yalnızlaştırma, aşırı kıskançlık ve sahiplenme biçiminde meydana gelir. Kişiyi aşağılamak, değersizleştirmek, konuşamaz hale getirmek psikolojik şiddettir. Ekonomik şiddet ise şiddet uygulanan kişiyi temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak hale getirmektir. Bu tarz bir ilişkide erkek iktidarının devamı için şiddet yokmuş gibi davranabilir, sonuçlarını küçümseyebilir ya da kadının kabahatli olduğunu ima ederek (kıskançlık) kadını suçlayabilir. Tüm bu stratejiler erkeğin ilişkideki güç ve kontrolünü devam ettirmesi için kullanılır."
TOPLUMSAL VİCDANIMIZ YARALANMALI
Prof. Dr. Kemal Sayar, parçalanmış ailelerde görülen problemlerin bir dizi ruhsal bozukluklara zemin hazırlayacağını söylüyor ve toplumsal vicdanımıza sesleniyor: "Parçalanmış aile çocuklarının depresyona, endişe bozukluklarına ve geçmişte bir istismar durumu varsa bazı kişilik bozukluklarına daha yatkındırlar. Travma görmüş, örselenmiş, kişilikleri ayaklar altına alınmış gençler bir kurtarıcı olarak erkek arkadaşlarına sığınabiliyorlar. Çok fazla örselenmiş insanlar bir süre sonra kendilerini örselemiş insanlara karşı bağımlılık ilişkisi geliştirip bu kısır döngüden çıkamaz hale gelebilirler. Hatta ilişkilerinde giderek kendileri üzerine tahakküm kurabilecek ve aynı travmayı yaşatabilecek insanları bilinç dışı bir seçimle seçebilirler. Hiç işitilmediğini, hissedilmediğini düşünen gençlerin müracaat edebileceği yerler olmalı. Bu gençler içlerindeki isyan duygusunu ya madde bağımlılığına ya intihar girişimine ya da anti sosyal davranışlara yönlendirebilirler. Reşit bile olmayan bir genç kızın hayatın bu kadar ağır yüklerini tek başına omuzlamasını beklemek toplumsal olarak vicdanımızı yaramalı."
AHLAKİ KODLAR ZAYIFLADI
Sayar "Gençler ahlaki kodlarını artık dede, nine, amca, anne ya da babalarından değil daha çok sokaktan, televizyondan ve sosyal medya kültüründen edinmeye eğilimliler. Bu da içi kolaylıkla doldurulup boşaltılan günün modasına göre değişen gevşek ahlaki kriterler yaratıyor."