Olağan bir gün... Karaköy'de 20.yüzyıl başında bir banka olarak inşa edilen tarihi Minerva Han'da bulunan Kasa Galeri'nin önünden insanlar gelip geçiyor. Oysa içeride sanat tarihinin en önemli ressamlarının ünlü tablolarından oluşan, değeri milyonlarca dolarla ölçülemeyen Trumbauer Ailesi'nin koleksiyonu sergileniyor. Kimlerin eserleri yok ki koleksiyonda: Picasso, Leonardo da Vinci, Rembrandt, Modigliani, Monet, Van Gogh, Miro...
İlginç, galerinin kapısında ne kuyruk var, ne izdiham... Böyle bir sergi insanların nasıl gözünden kaçmış diye düşünüyor insan. Belki de gözden kaçmamıştır, Trumbauer Ailesi'nin geçmişinden dolayı sergiye insanlar tepki gösteriyordur, bilinmez.
Bu aile yıllardır farklı müzelerden değerli tabloları çalıp koleksiyonlarına dahil etmesiyle ünlü. Ailenin ilk icraatı da Louvre Müzesi'nden dede Vincenzo Peruqqia Trumbauer'in Mona Lisa'yı çalması.
Sergiyi bir güvenlik görevlisi ile geziyorsunuz. İlk bölümde ailenin yaptığı önemli soygunların planları var. İkinci bölümdeyse aile üyelerinin heykelleri yer alıyor ama buradan geçmek zor çünkü lazer ışınlarıyla korunuyor. Usta bir hırsız edasıyla eğilip kalkarak bu ışınları atlarsanız eşsiz koleksiyona ulaşıyorsunuz.
MONA LISA EN GÖZDE ESER
Koleksiyon bir kasada yer alıyor.
Görevli istediğiniz eseri bir süre görmenize izin veriyor. Tabii ünlü Mona Lisa serginin gözdesi. Görevli "İşte Vincenzo Peruqqia Trumbauer'ın 1911'de çaldığı Mona Lisa bu. Louvre Müzesi'ndeki aslında kopyası. Dede Vincenzo yakalanınca müzeye Mona Lisa'nın orijinali yerine kopyasını vermiş. Siz orijinali gören şanslı azınlıktansınız" diyor.
Bir başka başyapıt ise Modigliani'nin Yelpazeli Kadın eseri. 2010'da Paris Modern Sanat Müzesi'nden çalınmıştı. Ama işte karşımızda. Polis nasıl yakalamamış diye düşünürken aynı soygunda çalınan Picasso'nun Bezelyeli Güvercin eserini fark ediyorum. Ağzım açık kalıyor! Görevliye koleksiyonun değerini soruyorum. "Paha biçilemiyor" diyor.
BU İŞTE BİR İŞ VAR
Sergiyi gezdikten sonra "Bu işte bir iş var" diyorum. Serginin organizatörleri olarak lanse edilen Suat Öğüt ve Özgür Demirci iki sanatçı, bu sergi de zekice tasarlanmış kurgu bir sergi. Trumbauer diye bir aile yok. Ve tabii ki sergilenen eserler orijinal değil. İkili sanat tarihindeki gerçek hırsızlık hikayelerinden yola çıkarak sanat eseri, koleksiyon, eserlerin kamusal alandan çıkması gibi meselere dikkat çekmek için böyle bir sergi düzenlemişler. Özgür Demirci kamusal alanda çalınan eserlerle ilgili daha önce çalışması olduğunu, uzun bir süredir de sanat suçları ve şiddet üzerine doktora tezi hazırladığını anlatıyor. Bu birikim sonucunda ortaya çıkan kurmaca sergi fikrini bir yıl içinde Öğüt ile birlikte hayata geçirmişler. Kasa Galeri'nin mekansal yapısına uygun olarak da sergi tasarlanmış. Demirci ve Öğüt aslında hem sanat eserleriyle ilgili hırsızlığa dikkat çekmek hem de koleksiyonerlerin sahiplenici tutumları nedeniyle sanat eserlerinin kamudan soyutlanmasını sorgulamak istiyor. "Mesela" diyor Demirci "Geçenlerde Leonardo da Vinci'nin Salvador Mundi adlı eseri 450 milyon dolara satıldı. Fakat kimin aldığı bilinmiyor. Böylece çok önemli bir eser kamudan uzak bir hale geldi. Ancak Google'dan ararsanız imajını görebiliyorsunuz." Eee haklı da...
CİDDİYE ALANLAR OLDU
Ya hırsızlık meselesi... Demirci "Hırsızlık sonucu birçok eser kamudan uzaklaşıyor. Hatırlayın Rotterdam'daki Kunsthal Müzesi soygununu. Radu Dogaru ve Eugen Darie'nin çaldığı eserler yandı ve yok oldu. Picosso'nun, Matisse'in tabloları vardı o eserler arasında."
Sergilenen eserlerin çoğu reprodüksiyon. Güzel sanatlar bölümünde okuyan öğrenciler tarafından çizilmiş. Kimi eserler ise öğrencilerin ressamların tarzını taklit ederek yaptığı eserler. Peki kurmaca sergiye tepkiler nasıl? Takdir edenler, sergiyi zekice bulanlar olduğu gibi işin kurmaca tarafını atlayıp sergiyi ciddiye alanlar da olmuş! "Kim bu Trumbauer Ailesi?" diye soranlar olduğunu anlatıyor Demirci. "Hatta" diyor "Sergideki Mona Lisa gerçek değil, insanları kandırıyorlar' diye eleştiri yazanlar da oldu."
Demirci ve Öğüt'ün işi plastik sanatlar dünyasında görmek istediğimiz türden zekice bir kurmaca iş. Sanat eserlerinin öyle ya da böyle kamusal alandan uzak kalması da iyi bir tartışma konusu naçizane... Ne diyelim, ellerine ve zekalarına sağlık!