Öykü Baştaş ile ilk röportajımı geçtiğimiz ay sonunda yapmıştım. Instagram'da sessiz sedasız bir şekilde Milano Moda Haftası'ndaki podyum görüntülerini yayınlıyordu o zaman. Birkaç bin takipçisi vardı. Gucci defilesine çıkmasının ardından yaptık röportajı. Çok heyecanlıydı. Önünde pırıl pırıl bir yol vardı. Ne bir reklam, ne bir halkla ilişkiler kampanyası yoktu arkasında. Kendi yolunda ayağı yere sapasağlam basan genç bir kızdı Baştaş. Oysa röportajın ardından bir anda Türkiye'nin de dikkatini çekti. Ve ne yazık ki henüz 19 yaşında olan ve iç mimarlık eğitimi alan bu genç kız sosyal medyada fiziksel görüntüsüyle ilgili olarak buraya tekrar yazmak bile istemediğim eleştiriler aldı.
Tüm bu sürecin ardından işte tekrar bir aradayız Öykü Baştaş ile. Pera Palace Hotel Jumeirah'da bir araya geldik. Sabah Harper's Bazaar için bir çekimi vardı. Önceki gün Acne Studios için İsveç'te çekimdeydi. Ama onu esas endişelendiren yapması gereken ödevleriydi. Karşınızda aklı başında, hayatta ne istediğini bilen, geleceğini son derece mantıklı bir şekilde programlayabilen ve gözleri gülen bir genç kız... Onun ağzından onun serüveni...
- Bir ay bile olmadı sizinle röportaj yapalı... Ne kadar çok şey değişti hayatınızda. Anlatır mısınız bize biraz neler yaptığınızı, Milano Moda Haftası'nın ardından neler yaşadığınızı?
- Hakkımdaki ilk haberi siz yapmıştınız zaten. Ondan sonra her şey çok hızlı gelişti. Paris, İsveç ve İstanbul arasında mekik dokudum diyebilirim kısaca. Şu an burada da çok yoğun bir şekilde çalışıyorum. Hem okula gidiyorum hem de çekimler oluyor. İç mimarlık eğitimi alıyorum ve dersler de çok yoğun. Röportajdan sonra koşarak eve gideceğim ve ödevlerimi bitirmem gerekiyor.
HERKES İSTEDİĞİNİ YAZSIN
- Sizin için gördüğüm kadarıyla her şey yolunda. Ama sosyal medyada sizinle ilgili bazı olumsuz yorumlar yapıldı...
- Instagram ve Twitter'ım var. Ama şu sürece kadar Twitter'ı da aktif bir şekilde kullanmıyordum. Röportajı okuyan insanlar bir anda sosyal medyadan bana ulaşmaya başladı. Ancak bir kişinin fiziğime dair yorumunun ardından çok fazla mesaj ve yorum yağmaya başladı.
- Pek şık bir eleştiri değildi size yapılan...
- Aslına bakarsanız çok da anormal değildi. Herkes istediği her şeyi yazabilir sosyal medyada. Herkes kafasına göre yazıyor sonuçta. Kızın yaptığı eleştiri de normal. Tam ne yazdığını da hatırlamıyorum, görünüşümü eleştiren bir şeyler yazabilir sonuçta herhangi biri.
- Bir genç kız kendisi hakkındaki bu kadar çirkin bir yorumu nasıl bu kadar olgun karşılayabilir diye düşünmeden edemiyorum.
- Fiziksel görüntüye çok önem veren biri değilim ben. Bir insanı güzel ya da çirkin diyerek nitelendirmeyi çok yanlış buluyorum. Güzellik tamamen sübjektif bir şey. Kimine güzel gelen kimine gelmeyebilir. Ya da yüzünüz güzel olur, saçınız olmaz... Tek bir güzellik kavramı yok. Herkesin kendisine göre bir güzelliği olduğunu düşünüyorum. Ben kendi açımdan kimseyi güzel ya da çirkin diyerek kategorize etmem.
- Gucci'nin defilesine seçilme sürecinize geri dönmek istiyorum. Neye göre seçtiler sizi?
- Şu an modada, aslına bakarsanız yaklaşık dört yıldır bambaşka bir anlayış hakim. Moda dünyası farklı ve kendine özgü güzelliklerin peşinde. Dolayısıyla markaların marka yüzü seçimleri de manken seçimleri de bu şekilde. Tabii ki manken olarak adlandırılabilmeniz için belirli fiziksel özelliklere sahip olmanız gerekiyor. En az 1.75 boyunuz olmalı. Beliniz 60 cm'nin altında, kalçanız 90 cm'nin altında olmalı. Bu standartlara sahipseniz, kendine özgü, karakteristik bir yüze sahip olan kızları seçiyorlar. Beni de bu şekilde seçtiler. Gucci mesela çok tanınmamış kız ve erkek mankenleri tercih ediyor. Bu bile bir tercih nedeni. Moda dünyası bile farklılıkların güzelliğini ortaya dökmeye çalışıyor.
GÜZELLİK SÜBJEKTİF
- Peki yurt dışında fiziğinize ya da dış görünüşünüze dair bir yorumda bulunuldu mu bugüne kadar?
- Yok aslında. Zaten mankenlik kriterlerine sahip olmanız gerekiyor. Markalar kendi yansıtmak istedikleri hikayelerle uyumlu mankenleri seçiyor defileleri için. Buna uygunsanız sizi çağırıyorlar, değilse çağırmıyorlar. Herşey çok zarif bir şekilde yapılıyor. Herhangi bir fiziksel yorum olmuyor, çok çok profesyonel bir ortam.
- Yurt dışında ve moda dünyasında kendine özgü güzellik kavramı üzerinde durulsa da ne yazık ki bir yandan da estetik müdahalelerle ortaya çıkan bir başka güzellik olgusu daha var. Ne diyorsunuz siz bu konuda?
- Herkesin kendi olduğu şekilde çok yeterli ve güzel olduğunu düşünüyorum. Herkes kendisiyle barışık ve mutlu olmalı bence. Fiziksel özelliklerimiz, bizi biz yapan şeyler arasında. Bu konuda kendimle barışık yaşıyorum ve herkese de aynı şeyi yapmasını tavsiye ediyorum. Estetik konusunda da çok fazla eleştiri yapmak istemiyorum. Demek ki o estetik operasyonlarla kendilerini daha rahat ve güvende hissediyorlar.
- Tüm bu eleştiriler yaşanırken ailenizin tepki nasıl oldu?
- Ailemle birlikte yaşıyorum. Mankenlik konusunda hep çok destekleyici oldular. Eleştirilerle ilgili olarak da "Böyle yorumlara aldırmayacağını zaten biliyoruz. Zaten aldıracak bir şey de yok" dediler. Annem "Başarılı olduğun ve şu an ortada göründüğün için kimsenin sana bir şey demesine izin verme" diyor.
- İki kardeşiniz var... Hatta üçüzsünüz...
- Evet, biz üçüzüz. Fiziksel olarak benziyoruz birbirimize. Kız kardeşim biraz daha kısa benden, erkek kardeşimse çok uzun boylu. Tüm ailemiz zayıf. Onlar da zayıf. Genetik yani benim fiziksel görüntüm. Kızkardeşim İTÜ İşletme Fakültesi'nde, erkek kardeşim de Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendisliği'nde okuyor. Onların modaya merakları yok. Kız kardeşim at biniyor, milli takımda, ödülleri var. Erkek kardeşim bir takımda futbol oynuyor.
BİR FOTOĞRAFLA KEŞFEDİLDİM
- Instagram'da keşfedilme konunuza gelelim...
- Çocukluğumdan beri hep manken olmayı hayal ediyordum. Ama siz de fark etmişsinizdir çekingen bir karakterim var. O yüzden de bu hayalimin gerçekleşmesi için ne yapabileceğimi bilmiyordum. Sonra yabancı manken ajanslarının Instagram'da manken keşfetmek için belli hashtag'lere baktığını okudum. Ben de bir fotoğrafımı bu hashtag'lerle paylaştım. İki gün sonra da bir sürü ajanstan benimle iletişime geçtiler.
- Peki ya sonra?
- Şu an çalıştığım ajansla konuştum. Onlarla yüzyüze görüşmek için New York'a gittim. Bu sırada bir dil okuluna yazıldım. Orada yaklaşık 1.5 ay yalnız yaşadım.