"Güneş'e en yakın ve sistemimizin en küçük gezegeni Merkür, Dünya'ya görece yakın bir gezegen olmasına rağmen en az anlaşılmış gezegenlerden biridir."
Bunun en önemli gerekçesi Güneş'e olan yakınlığıdır. Güçlü Güneş ışığı, Merkür'ü teleskop ile incelemeyi epey zorlaştırıyor. Diğer taraftan, Güneş'in güçlü yerçekimini yenip, Merkür'e uydu göndermek çok pahalı ve zor.
Günümüze kadar Merkür'ü sadece iki uydu inceleyebildi;
1974 ve 1975'te yakınından geçen Mariner 10 uydusu ve 2004-2015 arasında 4 binden fazla kere etrafında dönüp gezegene düşen Messenger uydusu. 2018 yılında ESA, 2025'te Merkür'e varacak BepiColombo isimli uyduyu göndermeyi planlıyor. Bu uydular bize gezegenin kutuplarında buz olduğu bilgisi dâhil, birçok ilginç bilgi sağladı.
Bunu yaparken de birçok gizeme de kapı açtılar.
Bu yazımızda Merkür'ün bilim insanlarını zorlayan en önemli gizemlerini ele alacağız.
MERKÜR'ÜN GİZEMLİ ÇEKİRDEĞİ
Merkür, Güneş Sistemi'nin Dünya'dan sonra ikinci en yoğun gezegeni. Bilimsel çalışmalar gösteriyor ki; Merkür'ün kütlesinin büyük bir kısmını, hacminin yüzde 55'lik bölümünü ya da yarıçapının üçte ikisini, demir iç çekirdeği oluşturuyor.
Bu büyük bir oran. Güneş Sistemi'nde boyuna oranla bu kadar büyük çekirdeğe sahip başka nesne yok. Mesela Dünya'nın çekirdeği, toplam hacminin sadece yüzde 17'sini oluşturuyor.
Merkür neden bu kadar büyük bir çekirdeğe sahip? Bilim insanlarının bu konuda iki teorisi mevcut.
Birinci teoriye göre Merkür, geçmişte mevcut kütlesinin iki katı büyüklüğünde bir gezegenken ona başka bir gezegen çarpmış, bunun sonucunda dış kabuğunun büyük bir kısmını kaybetmişti.
İkinci teoriye göre Güneş Sistemi'nin ilk yıllarında, daha Güneş kararlı hale gelmeden önce Merkür iki katı kütleye sahipti. Bu dönemde Merkür'ün etrafındaki sıcaklık 2 bin 500-10 bin derece Celsius'u buluyordu ve bu sıcaklık gezegendeki taşları buharlaştırmıştı. Buharlaşan taşlar, Güneş rüzgarları ile uzaklaştırılmış ve bunun sonucunda geriye koskoca bir çekirdek kalmıştı.
Ancak bu teoriler yüksek ihtimalle yanlış. Messenger uydusu, Merkür üzerinde beklenenden yüksek miktarda potasyum ve kükürt keşfetti. Eğer bu iki teoriden biri doğru olsaydı, Merkür yüzeyindeki yüksek sıcaklıktan dolayı bu elementlerin de buharlaşmış olması gerekirdi. Dolayısıyla "Merkür'ün neden bu kadar büyük bir çekirdeğe sahip olduğu" açıklanamayan bir gizem hâlâ...
Merkür küçük olduğu için bilim insanları yıllarca gezegenin atmosferi olmadığını düşündüler.
Ancak Mariner 10, Merkür'ün zayıf da olsa bir atmosferi olduğunu keşfetti.
DÜNYA GİBİ İKİ ADET MANYETİK KUTBA SAHİP
Gezegen, zayıf çekiminden dolayı devamlı atmosferini kaybetse de (atmosferi kuyruklu yıldızlardaki gibi kuyruk şeklinde uzaya kaçar), devamlı olarak hidrojen ve helyum sağlayan gizemli kaynaklar sayesinde atmosferi yenilenmektedir. Bilim insanları hidrojen ve helyumun büyük kısmının Güneş rüzgarları aracılığı ile geldiğini, helyumun bir kısmının ise gezegenin yüzeyindeki radyoaktif elementlerin bozunması ile oluştuğunu tahmin ediyor. Ancak atmosferin nasıl ayakta kaldığı hâlâ tartışma konusu.
Mariner 10 uydusunun diğer ilginç bir keşfi, Merkür'ün, Dünya dışında iç gezegenler içinde manyetik alana sahip tek gezegen olduğu. Merkür, Dünya gibi iki adet manyetik kutba sahip.
Gözlemler, Merkür'ün manyetik alanının Dünya'nınkinin yüzde 1'i gücünde olduğunu, kararlı olduğunu ve milyarlarca yıldır orada olduğunu gösteriyor. Bu manyetik alanın, kendi etrafında 59 gün süren yavaş dönüşü ile bu küçük gezegende nasıl ortaya çıktığı sorusu tatmin edici bir cevaba muhtaç. Bilim insanları, bu manyetik alanın, kısmen sıvı olduğunu düşündükleri çekirdekteki demirin dönüşü ile oluştuğunu tahmin ediyor.
Merkür'ün yüzey jeolojisi de çok sayıda gizemle dolu. Mesela Messenger uydusu, Merkür'ün üzerinde, resmi adı Apollodorus olan ama daha çok örümceğe benzediği için örümcek olarak bilinen bir şekil keşfetti. Krater ve onun çevresinde dışa doğru 'çıkan' oluklardan oluşan bu şeklin nasıl oluştuğu tartışma konusu. Geçmişte volkanlara sahip olan Merkür'ün hâlâ jeolojik olarak aktif olup olmadığı, bilim insanlarını meşgul eden bir başka soru. Bilim dünyası heyecanla BepiColombo uydusunun getireceği verileri bekliyor.
BİLİM TARİHİNDEN NOTLAR
Fritz Haber: Almanlara kimyasal silah üreten Yahudi bilim adamı
Fritz Haber (1868-1934): Yahudi kökenli Alman kimyacı, 1918'de 'Haber prosesi' olarak bilinen, azot ve hidrojen gazından amonyak elde etmeyi sağlayan süreci keşfettiği için kimya Nobel Ödülü'ne layık görülmüştü. Amonyağın yüklü miktarda elde edilmesini sağlayan bu kimyasal proses, patlayıcıların ve yapay gübrenin elde edilmesinde önemli rol oynamaktadır. Bu süreç olmasaydı, yapay gübre eksikliğinden dünyada ciddi gıda sıkıntısı çekileceği söylenebilir. Ancak Haber, kimyasal silahların mucidi, binlerce ölümden sorumlu bir bilim adamı olarak hatırlanır.
Haber, 1. Dünya Savaşı sırasında, Almanya adına kimyasal silah geliştirme araştırmaları yapmaya başladı. Savaş, siper savaşına dönüşünce, Almanlar siperleri aşabilecek bir silah arayışına giriştiler. Haber, kimyasal yöntemlerle siperlerin temizlenebileceğini düşünmüş ve ünlü klor gazını geliştirmişti. Haber'in gözlemci olarak katıldığı 1915'teki İkinci Ypres Savaşı'nda, Almanlar Fransızlara karşı dünya tarihinde ilk defa bu gazı kullandı ve 67 bin kişi hayatını kaybetti.
Barış yanlısı ve kendisi gibi doktoralı bir kimyacı olan eşi Clara Immerwahr, Haber'e engel olmaya çalıştı, Ypres'teki trajediye engel olamayınca, dayanamayıp tüfeği ile intihar etti. Kendisini Alman milliyetçisi olarak tanımlayan Haber, bu durumdan etkilenmedi ve birkaç gün sonra silahının Ruslar üstünde kullanımını gözlemlemek için Batı cephesine yol aldı. Aynı zamanda Fransa'da, bir başka Nobel Ödülü alacak kimyacı Victor Grignard, Fransızlara kimyasal silah geliştirmek için çalışmalar yapıyordu.
İlk kimyasal silahı geliştiren Haber, Alman askerlerin bu silahtan etkilenmemesi için, bu silahın etkilerini önleyecek olan gaz maskesini de geliştirdi.
Haber, ironik bir şekilde Nazi döneminde ailesi ile birlikte Almanya'yı terk etmek, Paris ve Cambridge gibi bir zamanlar düşmanı olup, askerlerinin topluca öldürülmesine yardımcı olduğu bölgelere sığınmak zorunda kaldı. Ama akrabalarının önemli bir kısmı toplama kamplarında hayatlarını kaybetti.
Haber, geliştirdiği silahlardan dolayı hep tepki gördü. İngiltere'deyken Nobel Ödüllü fizikçi Ernest Rutherford, Haber'in elini sıkmayı reddetti. Haber, kimyasal silaha getirilen eleştirileri ölene kadar reddetti; savaşın öldürme üstüne kurulduğunu, kurşun ve patlayıcı ile gelen ölümün gazdan gelen ölümden daha az korkunç olmadığını savundu.
GÜNEŞ TUTULMASI HAKKINDA 10 İLGİNÇ BİLGİ
Bu hafta gerçekleşen Güneş tutulması epey ilgi çekti. Bu ilginç fenomenle ilgili 10 ilginç bilgi paylaşalım:
1) Güneş tutulması, Ay'ın Güneş'in önünden geçerken, ondan gelen ışığı kesmesi sonucunda gerçekleşir. Tam tutulma çok ilginç bir olaydır; Ay ile Güneş'in gökyüzünde aynı boyutlarda görünmesi sayesinde gerçekleşir. Güneş Ay'dan 400 kat büyük bir yarı çapa sahipken, Güneş'in Dünya'ya uzaklığı Ay'ın uzaklığından 400 kat daha büyüktür. İşte bu iki alakasız büyüklüğün eşit büyüklükte görünmesi sonucunda tam tutulma gerçekleşir.
2) Her yıl iki ila beş arası tam olmayan Güneş tutulması gerçekleşir. Tam Güneş tutulmaları ise çok daha nadirdir. Bunlar 18 ayda bir gerçekleşir.
3) Tutulma sırasında Ay, Güneş önünde saatte 2250 km hızla hareket eder.
4) Kutup bölgelerinde tam Güneş tutulması hiçbir zaman gözlemlenemez.
5) En uzun tam Güneş tutulması 7 dakika 30 saniye sürebilir.
6) Her 18 yıl 11 günde bir, aynı Güneş tutulması tekrar eder. Bu Saros döngüsü olarak bilinir.
7) Dünya'da aynı yerde tam Güneş tutulması, ancak 410 yılda bir gerçekleşir.
8) Tam tutulma sırasında sadece karanlık çökmez, aynı zamanda sıcaklık da aniden düşer. Sıcaklık düşüşü 10 dereceyi bulabilir.
9) İlk yazılı olarak kayıtlı Güneş tutulması M.Ö. 1050 yılına aittir. Kayıt, Çin'de bulunan bir kemik üstüne yazılmıştır.
10) Güneş Dünya'dan uzaklaştığı için, milyonlarca yıl sonra Güneş tutulmaları gözlemlenemeyecektir.
ŞAŞIRTAN GERÇEKLER:
Ay'da yerçekimi Dünya'nın altıda biri kadardır. 60 kg biri tartıda dursa, Ay'da tartı 10 kg okuyacaktır. Aynı kişi Güneş'te tartılabilseydi, 1625 kg çıkardı.
Güneş Sistemi'nde, 200 km'den büyük 26 göktaşı bilinmektedir.
Boeing 747 Jet Uçağı ile Ay'a uçuş 18 gün sürer.
23 kişilik bir grupta, iki kişinin aynı gün doğmuş olma olasılığı yüzde 50'dir. 70 kişilik grupta bu olasılık yüzde 99,9'dur. Bu, doğum günü paradoksu olarak bilinir.
DOĞRU BİLDİĞİMİZ YANLIŞLAR:
Güneş'e en yakın gezegen olsa da Merkür en sıcak gezegen değildir. En sıcak gezegen Venüs'tür. Merkür'ün yüzey sıcaklığı ortalama olarak 167 derece Celsius iken, Venüs'ün ortalama yüzey sıcaklığı 464 derece Celsius'tur.
Vücuttaki tüyleri almanın, onların daha güçlü ve hızlı çıkmasına neden olduğu düşüncesi çok yaygındır. Oysa bu doğru değildir, tüyü kesmek onun büyüme hızı, rengi ya da kalınlığını değiştirmez
SÖZLER
Fazileti olmayan insan; hayvanların en kirlisi, en vahşisi, en muhteris ve en doymak bilmeyenidir. (Aristoteles)
BİLİMSEL BİLMECELER
Bir pazarlamacı 5 ton dutu kilosu 5 TL'den satın almıştır. Bunu pazarda 10 TL'den satarak yatırımı kadar para kazanmayı hedeflemektedir. Pazarlamacının malı pazarda ağustos sıcağında bir hafta içinde sattığı bilgisi ışığında, bu pazarlamacı hedefine ulaşmış mıdır? Ulaşamadıysa sebebi nedir?
Alt katta üç adet elektrik düğmesi vardır. Bunlar üst kattaki üç adet ampule bağlıdır. İstediğiniz düğmeyi açıp kapatabilir ve istediğiniz konumda bırakabilirsiniz. Düğmelerden dilediğinizi açıp, sadece bir kere yukarı çıkıp ampullere bakarak, hangi düğmenin hangi ampulü yaktığını nasıl bulabilirsiniz? Not: Çözümü haftaya Pazar SABAH'ta
GEÇEN HAFTANIN ÇÖZÜMÜ:
Ping-Pong topu çok hafif olduğu için tek yapmanız gereken şişedeki suyu boruya dökmektir. Top yukarı yükselecek, böylece top rahatlıkla alınacaktır.
Adam kısa boyludur, dolayısıyla asansördeki üst katların düğmelerine uzanamaz. Eğer asansörde biri varsa, ondan 10. kat düğmesine basmasını rica edebilir. Ayrıca elinde şemsiye varsa, gene onun yardımı ile 10. katın düğmesine basabilir.