"Duygu, biraz duygu/Bütün isteğim buydu/Bodrum, Bodrum"...
Türk popüler müziğinin bilge adamı Mazhar Alanson'un, bol nikotin takviyeli, davudi sesinden Bodrum Bodrum şarkısı dönüyor sürekli zihnimde Milas Havaalanı'ndan Gündoğan'a uzanan yolculuğumuzda... "Sohbet, biraz sohbet". Bizim de bütün istediğimiz bu. Tabii içinde biraz duygu da olsa fena mı olur! Duygu olmazsa sohbetin yolu muhabbet sokağına varabilir mi ki zaten!
Üç Bodrum aşığı, yıllarını Bodrum'da geçirmiş-geçiren üç duayenle buluşacağız birazdan. Her biri kendi alanında çınar... Bodrum'u konuşacağız. Eskisini, bugününü, tanıdık simalarını, dönüşümünü... Mevlana'nın pergel benzetmesindeki gibi bir ayağımızı Bodrum'da sabitleyip, diğeriyle bambaşka konulara, dünyalara da girebiliriz belki. Umudumuz bu.
Sadece SABAH gazetesinin değil, tecrübesi, birikimi ve zarafetiyle Türk basınının başyazarı Mehmet Barlas, birçok kuşağın yeniden keşfettiği, edebiyatımıza yön vermiş usta romancı Selim İleri, iş ve spor dünyasının kıdemli 'başkan'ı Ali Şen bekliyor bizi Bodrum'da. Mehmet Barlas'ın Gündoğan'daki evi buluşma noktamız.
Eve varıyoruz. Barlas, denize nazır bahçesinde karşılıyor bizi. "Hoşgeldiniz, birazdan Selim ve Ali de gelir" diyor bütün nezaketiyle. Bahçeye komşu, boydan boya camla kaplı salonda yer alan kafesteki papağana ilişiyor gözümüz. "Adı Şemsi'dir" diyor Barlas, "Çok konuşmaz ama ilginçtir, önceki sahipleri Araptı, keyfi yerindeyse Arapça konuşur, o da buradaki arkadaşlarımdan..."
Çok geçmeden Selim İleri de katılıyor aramıza. Biraz kırgın, üzgün bir hali var. "Çok önemli bir çevirmen arkadaşımızı, Ahmet Cemal'i kaybettik" diyor, "Çok yakın dostumdu, kışın rahatsızlanmıştı, iyi bakmamış kendine. Akşam onunla ilgili bir yazı yazmam lazım." Belli ki İleri'nin aklı ve kalbi kaybettiği dostunda ve akşam yazması gereken yazıda.
Ve Ali Şen de geliyor nihayet. Yaşça ortamımızın en büyüğü ama en gencimiz o! Neşesi de öfkesi de dizginlenemeyen hiperaktif çocuklar gibi. Esprili, enerjik. "Evi aradım biraz Mehmet, kayboluyordum neredeyse" diyor: "Yaşlıca bir hanım 'Ben Mehmet Barlas hayranıyım, biliyorum evini' dedi. Onun peşine takıldım arabayla. Sonra o da karıştırdı, kaybolduk."
"Sen beni bundan sonra daha genç hayranlarıma sor Alicim" diye takılıyor Barlas, Şen'e. Toplu bir kahkaha patlıyor bahçeden Bodrum'un efendi, sakin denizine doğru. Deniz hafif hafif dalgalanıyor mu ne!
"Eşim Canan'ın (Barlas) kendi elleriyle yaptığı poğaça ve kurabiyelerden buyurun lütfen" diyor Barlas... Çok kısa süreliğine Canan Hanım ve oğulları Cemil Bey da katılıyor aramıza. Bildiğimiz ve duyduğumuzu bir de yerinde idrak ediyoruz ki; Barlas ailesi misafire düşkün. Bu ev de, İstanbul'daki evleri gibi bir buluşma, bir 'meşk' noktası.
Nihayet kadro tamamlandıktan sonra, çaylarımızdan daha demli bir sohbete başlıyoruz...
- Bodrum'u dünyaya tanıtan, Cevat Şakir Kabağaçlı, nam-ı diğer Halikarnas Balıkçısı Bodrum'a sürgüne gelip bu beldeye âşık oluyor. Sizin gönüllü Bodrum sürgünlüğünüz nasıl başladı?
- Mehmet Barlas: Ben ilk defa 60'lı yılların ortasında geldim. Bodrumun tarihi yapısı çekti beni. Halikarnassos merakımdan geldim yani... İlk geldiğimde çok eski arkadaşım Fikret Hakan'la buluştuk. O adeta Bodrum'un yerlisi olmuştu. Her sabah kahvelerde çorba içerdik. Beraber gezerdik. Evlendikten sonra da, 1969'da Ali Sirmen, eşi Mine, Canan, ben... Dördümüz geldik. Ali'yle Bodrum meydanından bisikletle denize atlamışlığımız bile vardır.
- Mavi Yolculuk merakınızı da biliyoruz...
- M.B: Aşağı yukarı 15 sene Bodrum'dan Mavi Yolcuğa çıktık. Önce Mehmet Kaptan'ın teknesiyle. 13 metrelik bir tekneydi. Sonra iş büyüdü üç grup olarak daha büyük teknelerle de çıktık. Gidiş gelişlerde Bodrum'da vakit geçirdik. En az 10 gün sürerdi yolculuklar. İnince Efes'te bir otelde hanımlar makyaj tazeler, biz de hamama giderdik.
- Mavi Yolculuk kavramını ilk Halikarnas Balıkçısı atıyor ortaya değil mi?
- Selim İleri: Evet ama sonrasında Sabahattin Eyüboğlu ve Melih Cevdet Anday geliştiriyor. Buralar çok bilinmezken, Bodrum'un yerlileriyle tanışıyorlar Mavi Yolculuk sayesinde.
BODRUMA ÇARPILDIM
- Selim Bey, Her Gece Bodrum romanınızın yazarlık kariyerinizde önemli bir dönüm noktası olduğunu biliyoruz. İlk gelişiniz ne zamana rastlıyor Bodrum'a?
- S.İ: 1973... Arkadaş kurbanıyım ben. Onlar getirdiler ilk. Geliş o geliş. Tatile gelmiştim. Çarpılıp romanı yazmaya başladım. O roman bana bir kader biçti. O vakte kadar hiçbir kitabım çok satılmamış, okunmamıştı. Bir anda o kitapla oldu parlamam ve öyle gitti. Beni bir ışık çarpmıştı. İndik birden bire, bir kale. Şimdi bambaşka bir meydan ama bakir bir alandı o zaman. Romanın bugünle ilgisi kalmadı ama hâlâ benim en çok satan kitabım hayret bir şekilde...
- Romanı yazarken bir yandan da Halikarnas Balıkçısı'nın Mavi Sürgün'ününü okuyormuşsunuz...
S.İ: Evet, pek çok yazar gibi Cevat Şakir'in de çok etkisi vardır bende. Rüzgâr gibi, Bodrum'un ruhu ve doğasıyla yazan bir yazardı.
- Ali Bey, siz neredeyse 30 yıldır Bodrum'da yaşıyorsunuz... Nasıl karar verdiniz buraya yerleşmeye?
SİCİLYA'DAKİ BABALAR GİBİ
- Ali Şen: Beni ilk, Koç'ların akrabası Avni Meserettçioğlu getirdi Bodrum'a 1972'de. Çok sevdik tabii. Avni Bey çok şık bir adamdı. Yaz kış kravat takardı. Halikarnas'ta sadece beş, altı tane bungalov vardı o zamanlar. 80'lerde çiftlik yaptırdım ve buraya yerleştim biliyorsunuz.
- M.B: Avni bey ne hoş adamdı ya. Sonra İzmir'e yerleşti, İzmirli bir hanımla evlenip.
- A.Ş: O hanım kaçırdı onu İzmir'e.
- M.B: O hanım daha önce müzisyen Necmi Rıza'nın sevgilisiydi. Avni Bey onu müzisyen Necmi Rıza'nın elinden almıştı.
- A.Ş: Eskiden ne kadar çok 'elden almalar' vardı ya Mehmet!
- M.B: Babam yeni vefat etmişti. Evde oturuyoruz. Necmi Rıza geldi. "Allah o Meserettçioğlu'nun belasını versin, sevgilimi elimden aldı" dedi. Sonra kapı açıldı, Avni Meserettçioğlu girdi içeri birden. O sahneyi hiç unutmam.
- Siz de yaklaşık 20 yıldır buradasınız ama "Ben Bodrum'un yazlıkçısıyım" diyorsunuz Mehmet Bey...
- M.B: 20 yıla yaklaştı buradan ev alalı. Ben yazları buradayım. İstanbulluyum, aslımı inkâr edemem. Bodrum İstanbul'un alt katı. Yağmur, dolu yağdığı zaman İstanbullar buraya kaçıyor, deprem olduğu zaman geri dönüyorlar.
- Selim Bey sizin eviniz yok burada bildiğim kadarıyla...
- S.İ: Ben yerleşmedim. 40 küsur yıldır yazları gelirim. 20-25 gün kalırım. Arkadaş evlerinde, otellerde. Eskiden rahmetli yazar, çevirmen Mina Urgan'ın evinde de kalırdım çok. Çok yazar vardır Bodrum'da. Rahmetli İlhan Berk'in ömrü burada geçti.
- Görüyoruz ki en kıdemli Bodrumlu Ali Şen.... Hatta Bodrum'un ilk özel havalimanını kendisi işletti...
- A.Ş: Benim Bodrum hikayelerim öyle uzun ve detaylı ki. Hani Sicilya'da babalar vardır ya. İşte o şekil, her şeyi bana danışırdı insanlar. Ciddi konular hep bana gelirdi. Yalıkavak'ın mahalleyken belediye olmasında bile benim parmağım ve emeğim var. Çok uzun hikaye ama... En önemlisi burada Imsık Havalimanı vardı özel. 650 metrelik pisti vardı. Sahibi Fuat Imsık batınca orayı 25 yıllığına kiraladım. Pisti genişlettik. Rusya'dan uçaklar aldık. Bodrum yarımadasını ilk hava trafiğine açan benim. Sonra orayı THY'e devrettik.
- Bodrum bugün 'magazin dünyasının fonu' olarak algılanıyor. Bodrum yıllar içinde nasıl bir dönüşüme uğradı sizce?
- A.Ş: Herkes diyor ki Bodrum bozuldu. Bozuldu diyen herkes de burada. Bodrum'da vaktiyle yol yoktu, otel yoktu. Küçücük pansiyonlar vardı. Bugün çok gelişti. Ama bence bozulmadı ruhunu, koruyor. Ben dünyanın her yerini gezdim. Son dönem Yunan adaları moda. Ama emin olun bütün Yunan adalarını toplasanız bir Bodrum etmez...
- S.İ: Bodrum'da herkese yer var. Evet, vaktiyle daha çok entelektüellerin, daha sakin bir hayatı tercih edenlerin yeriydi... Bugün herkes geliyor. Gelecek tabii... Magazin dünyasının isimleri de olacak, sokaktaki vatandaş da gelecek, edebiyatçılar da. Herkese yer var Bodrum'da. Hâlâ...
- M.B: Benim gözlemim de bu yönde. Dünyadaki muadillerine baktığımız zaman Bodrum gibi bir beldenin denizi hâlâ temiz... Bodrum herkesin. Ama eskiden bir iki tane özel uçak vardı mesela Bodrum'da. Şimdi sadece benim oturduğum sitede, iki kişinin özel uçağı var, birinin iki tane var. Metrelerce uzunlukta tekneler alıyorlar. Yılda bir hafta bile kullanmıyor çoğu. Böyle bir manzara da var tabii ki.
EROL SİMAVİ HERKESE PARA DAĞITIRDI
- Eski Bodrum portrelerinden kimler var sizde yer eden?
- M.B: Hiç unutmadığım portre, yazar Azra Erhat. Bir pansiyonun önünde tahta bir sırada otururdu hep. Bodrum'un iki Ayla'sı vardı bir de. Biri Maça Kızı Ayla, diğeri modacı Ayla Eryüksel. Eski Bodrum denince onlar gelir akla.
- S.İ: Mina Urgan'ın da evi Bodrum Çarşı'daydı.
- M.B: Ve tabii ki Zeki Müren ve Erol Simavi. Zeki Müren Han Bar'da otururdu hep yalnız. İçkisini içer, müziğini dinlerdi. Erol Simavi bir kahvede otururdu. İhtiyacı olan Bodrumlular gelip ondan para isterdi. Hatta sıraya girerlerdi. Simavi ihtiyacı olan herkese para dağıtırdı.
- Turgut Özal Bodrum'a gelir miydi Mehmet Bey? Ya da şöyle soralım siyasilerin Bodrum'u nasıl bir yerdi?
- M.B: Turgut Bey Antalya'da yapardı tatillerini. Hatta bir gün, anılarını yazmak için evindeydim, "Hadi yüzelim" dedi. İki, üç saat yüzdük. Rahmetli hiç yorulmuyor, ben bittim. Bir baktım meğer palet varmış ayaklarında. Görmemiştim. Ama Özal görevi döneminde bir gün Kenan Evren'le Bodrum'a gelmişti. Buradaki santralin çevre kirliliğine yol açıp açmadığını denetlemek için. Meydandaki kahvede oturduk. Turgut Bey ada çayı istedi, Evren "Sakın içmeyin, erkekliği öldürüyor" demişti. Çok gülmüştük.
Mehmet Barlas
ZEKİ MÜREN OMUZUMDA AĞLADI
"Zeki Müren çok hassas bir insandı. Çok şey paylaştık. Bir gece sabaha kadar omuzumda ağladı. Hiçbir şey anlatmadı. Meğer bir arkadaşıyla tartışmış. İçine atardı çok. Türkçeyi en iyi kullanan insanlardan biriydi, zarifti ama karşısındakine göre davranırdı. Yeri geldiğinde argoya ne kadar hâkim olduğunu da görürdük."
BEN O YOLLARI YAPMASAM...
"Bir gün arabamla Bodrum'a giderken Süleyman Demirel aradı. 'Seni çok özledim Mehmet, neredesin' dedi. Bodrum'a gidiyorum dedim. 'Ben o yolları yapmasam, zor giderdin Bodrum'a dedi."
Selim İleri
MEHMET SIKI BİR EDEBİYAT OKURU
"Mehmet'le uzaktan uzağa hep tanışırdık ama ilk kez Canan Hanım'ın bir akrabasının evinde, bundan 16-17 yıl önce yakın olduk. Aynı evde 15 gün tatil yaptık. Özellikle edebiyat konusunda çok ortak yönümüz olduğunu keşfettik. Refik Halid Karay ikimizin de ortak yazarı çıktı mesela. Mehmet benim gözümde sadece başarılı bir gazeteci değil, aynı zamanda edebi üslupla siyaset yazabilen son gazeteci ve çok sıkı bir Türk edebiyatı okuru."
BODRUM'DA SONBAHAR
En büyük hayalim bir sonbaharı Bodrum'da geçirip bir güz romanı yazmak. Yıllardır erteledim. Bodrum'un sonbaharını gözlemleyip, bir roman yazmak istiyorum...
Ali Şen
EVREN ÇOK BENZİN HARCADI
"Kenan Evren'in Marmaris'teydi evi biliyorsunuz. Ama her cuma Bodrum'a benim yanıma gelirdi. Sonra o da buradan ev aldı. 'Hesapladım, her hafta Ali Şen'i görmek için harcadığım benzin parasından daha uygun böylesi' demişti."
MUAZEZ ABACI UÇAĞI DURDURDU
"Bodrum'da Imsık Havalimanı'nı devraldık ve işleri yoluna koyduk. Artık Bodrumluların içi rahattı, sabaha kadar içip, İstanbul'a varabiliyorlardı. Saat başı Bodrum-İstanbul uçağı vardı. Ama havacılık kurallarını altüst ettiğimiz de oluyordu ne yazık ki. Pilot motoru çalıştırmış, uçak kalkacak Muazzez Abacı geliyor, pilota el sallıyor, kapıyı aç diyor. Uçak durup onu alıyor. Akla hayale gelmeyecek anılarımız var böyle!"
MAFYATİK İŞLER
"Bodrum'da son dönem basına yansıyan mekan basmalar, çatışmalar falan. Bunlar doğal şeyler. Mekancılığın, alkolün olduğu her yerde oluyor bunlar. Büyütmemek gerekir. Eski mekancılar da yapıyordu bunları, şimdi oğulları da yapıyor. İstanbul'la kıyasladığımız zaman bu tür vakalar Bodrum'da çok az ve siliktir. Ve gereği yapıyor tabii ki, kimsenin yanına kalmıyor böyle işler..."