Kazananlar hiç hata yapmayanlar değil, asla vazgeçmeyenlerdir. İşte tam da böyle Kasımpaşa'daki Gezginler Karate Salonu'nun hikayesi. Salonlarını sel de bastı, lağım da. Çalışmak için salon salon dolaştılar. Ama bu salondaki çocuklar Türkiye'nin göğsünü kabarttı. 11 milli sporcu çıktı aralarından. Birçoğu dereceye girip madalyalar aldı...
Sporculardan Beyza Özen, Muhammed Çetin, Doğukan Yeter, Yunum Emre Demirci, Habibe Çetin, Ceren Nur Taşır, Ömer Ceylan'ın farklı kategorilerde birden fazla Türkiye şampiyonlukları var. Ayrıca takım olarak da üç yıl üst üste illerarası şampiyonada takım şampiyonluğu kazandılar. Bitmedi...
Beyza Özen, Doğukan Yeter bu yıl Romanya'daki Kyokushin Karate Şampiyonası'nda Balkan Şampiyonu oldu. Muhammed Çetin Çetin ile Yunus Emre Demirci ise ikinci oldu. Geçen yıl Avrupa üçüncüsü olan Burak Özen, Mehmet Emre Balcı ile Romanya'daki turnuvada üçüncü olarak madalya aldılar.
Karate hocası Ali Çetin 51 yaşında, geçimini taksi şoförlüğü yaparak sağlıyor. Doğma büyüme Kasımpaşalı. 16 yaşında karateye başlıyor. Karatenin beş branşında beş Türkiye şampiyonluğu bulunuyor. Aktif lisanslı sporculuğu bıraktıktan sonra ise öğrendiklerini çocuklara aktarmaya karar verince başlıyor Kasımpaşa Gezginler Karate Salonu'nun hikayesi...
Kasımpaşaspor Başkan Vekili Hasan Hilmi Öksüz'le görüşüp bu isteğini dillendiriyor Ali Çetin. Sadece tek şartı var kulüpten, o da çocuklardan ücret alınmaması. Öksüz'ün onayıyla çalışmalar başlıyor ama birtakım nedenlerden dolayı yarım kalıyor. Sonra Ali Çetin kendi başına yola devam etme kararı alıyor ve bir bodrum katında salon açıyor. Eski öğrencilerinden 11'ini de buraya çağırıyor. Hikayenin gerisini Ali Çetin'den dinleyelim:
"Yeni spor salonu açma haberini duyunca çocuklarım inanılmaz sevindi. Antrenmanlara başladık. Fakat burada çok rutubet vardı. Aşırı yağan bir yağmur sonrası sel basınca burayı terk ettik. Daha sonra başka bir salon daha bulduk. Bir süre sonra burayı da lağım bastı. Mecburen çıkmak zorunda kaldık. Yeni bir salon tutamayınca 11 öğrencime antrenman yaptırabilmek için salon salon gezdik. Üsküdar, Ümraniye, Dudullu en son arabayla İzmit'e kadar gittiğimizi hatırlıyorum. Gezdiğimiz salonun haddi hesabı yok. Çocuklar da emanet olduğu için 'Allah korusun trafik kazası olabilir, başka şeyler başımıza gelebilir' dedik ve bir salon bakmaya karar verdik. Bu 11 çocuk da daha sonra milli oldu. Çocuklar maçlara hazır hale geldi ama maçlara giremiyoruz. Çünkü lisansımız yok. Kulüp olmayınca lisans yok. Tekrar kolları sıvadık. Şimdiki salonumuzu bulduk. Adı ne olsun diye düşünürken, 'Gezginler Karate Salonu olsun' dedik. Kulübü açınca çocukların lisanslarını da aldık. İlk olarak İstanbul şampiyonasına katıldık. O kadar zorluktan sonra müsabakaya çıkma şansı yakalayınca inanılmaz heyecan yaşadık, mutlu olduk."
"Mahalle çocukları bunlar" diyor Ali Çetin hoca, "Hepsi Kasımpaşa'nın cevheri. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da Kasımpaşa'dan yetişti. Önce Türkiye'nin sonra da dünyanın en önde gelen liderlerinden oldu. Kasımpaşa'nın havasından mı suyundan mı bilmiyorum, bayrağımızı dalgalandıracak, göğsümüzü kabartacak insanlar çıkmaya devam ediyor."
BAŞARILI OLAMAZLAR DEDİLER
"Bu işe giriştiğimizde kendi camiamızdan ve çevremizden başarılı olacağımıza ihtimal vermediler. 'Sizden bir şey olmaz' dediler. Şu anda 14 milli sporcumuz var. 'Buradan şampiyon çıkmaz' diyenler bakakaldılar" diyen Ali Çetin'in turnuvalar sırasında unutamadığı bir olay var. O da kendi öğrencilerinin aynı turnuvada karşı karşıya gelmesi: "Hayatımda en üzüldüğüm nokta bir antrenörün kendi yetiştirdiği iki öğrencisinin karşı karşıya gelmesi. Bunu yaşadım. Dokundu bana. O an dayanamadım. Ama mecburdum. İkisi de benim çocuğumdu. Aynı kulüpte olmalarına rağmen müsabaka yaptırdılar. Ne olursa olsun ikisi de aynıydı benim için."
Ali Çetin'in öğrencileri katıldıkları turnuvalarda başarı üzerine başarı gösterdikçe başaramaz diyenlerin önyargılarını bir bir yıkmışlar.
"Çocuklardan bazılarının kötü alışkanlıkları olan vardı, hepsini bıraktılar" diyen Ali Çetin öğrencileriyle nasıl ilgilendiğini şöyle anlatıyor:
"Okul kapısından ev kapısına kadar takip ettik, ajanlık yaptık. Bunlar bayağı karakterli, kaliteli, gururlu ve kişilikli çocuklar çıktılar. Derslerindeki başarı durumlarını da takip ediyoruz. Çünkü onlar bizim çocuğumuz. Tabii bazı çocuklara olumsuz etkisi de oluyor. Sporu çok seviyorlar. Aşırı şekilde ilgilendikleri zaman okullarını ikinci plana atıyorlar. Bu gibi durumların önüne geçebilmek amacıyla sürekli ailelerle iletişim halindeyiz. Ders başarılarında düşme olunca müdahale ediyoruz. Çocukların ahlaki gelişimleri, tekme yumruk atmaktan daha önemli. Önemli olan çocuğun kendi şahsiyetini, kişiliğini gidişatını takip etmek. Amacımız kendisine, ailesine ve topluma faydalı sosyal bireyler yetiştirmek.
HER ŞEY DETAYLARDA GİZLİ
Salonun ikinci hocası 39 yaşındaki Celal Taşır iki kız çocuk babası, ünlü bir iş adamının yakın koruma ve şoförlüğünü yapıyor. O da boş zamanının çoğunu salonda ve çocukların gelişimiyle ilgilenerek geçiriyor. Tıpkı tüm veliler gibi. Celal Taşır hoca da tüm imkansızlıklara rağmen yaşanılan bu tarihe geçen başarıyı şöyle değerlendiriyor:
"Bizim özelliğimiz eksik öğrencilerin her anlamdaki eksiklerini çocukların yanında değil de aramızda konuşup tartışarak tamamlamak için çalışmalar yapmamız. Biz detayları seviyoruz. Başarıdaki en büyük sebeplerden biri de bu bence. Yoksa bu kadar milli sporcu çıkmaz. Biz öğrencilere diğer spor salonlarından daha farklı bakıyoruz. Çocukları para olarak görmüyoruz. Bu yönüyle karakterimizde farklılık var. Fitness ve kick boks antrenörlüğü yaptım. Çocukların peşinde ajanlık bile yaptık. Okul kapılarında bekledik. Takip ettik. Çocukları çok seviyorum, başarı gelince de çok hoşuma gidiyor. Çocuklar yurtdışına gidince biz Ali hocayla beraber burada telefon başında bekleyip onların müsabaka sonuçlarını bekliyoruz. Burada elimiz ayağımız titriyor."
'Kim bunlar?' dediler
Ali Çetin, Milli Takım'a katılma hikayelerini ise şöyle anlatıyor:
"Bursa'da Türkiye Şampiyonası düzenlendi. Karatenin dört branşında sporumuzu yapıyorduk. Türkiye'de bizi kimse yenemiyordu. Herkes bizi ilk defa görüyordu ve 'Kim bunlar?' diye soruyorlardı. Teknik kurulda yer alan Ömer Duran da çocuklarımızın yeteneğini keşfedince 'bunlar Milli Takım'a gider' dedi.
Çok kısa süre sonra Bilecik'te bir Türkiye Şampiyonası daha düzenlendi. Tüm kilolarda madalyaları silip süpürerek efsanevi bir başarı elde ettik ve başarımızın tesadüfi olmadığını burada ispat ettik. Federasyon başkanımız Polonya'daki 2015 Avrupa Şampiyonasına sporcu gönderecekti. Bizim sporcularımızı istedi. İki sporcu gönderdik. 20'nin üzerinde sporcumuz vardı. Sadece benim öğrencim Burak Özen kyokushin karatede derece yaptı. Avrupa'da üçüncü oldu. Bu Türkiye tarihinde bir ilkti.
OĞLUMU HASTANEYE KALDIRDILAR, MAÇ VAR DİYE GİTMEDİM
Ali Çetin "Bursa'daki Türkiye Şampiyonası'nda benim oğlum yanlış bir tekmeyle hastaneye kaldırıldığı zaman 'Doğukan'ın maçı var' diye ambulansla hastaneye gitmedim. Oğlum ambulansla hastaneye gitti ben de Doğukan'ın maçını izledim" diyor.
Milli takımın yarısı
"2016'da milli takım seçmesi düzenlendi. 11 sporcumuz milli takıma alındı. Kontenjan 21'di. Heyecandan çenemiz, dizimiz titriyordu. 21 kişilik kafilenin alacağı her bir madalya Türk spor ve karate tarihine geçecekti. Türk bayrağını göndere çektiren, spor tarihine geçen sadece Gezginler'in sporcuları oldu. Yaşadığımız büyük heyecan, çok büyük bir gurura dönüştü. 40 yıllık bir hayal gerçekleşti. Tabii ki karate Federasyonu çatısı altında Avrupa'nın en iyi teknik dövüşçüsü seçilip en iyi kupayı kaldıran Gezginler Arena Spor Kulübü. Hedefimiz kyokushin karateyi dünyada en iyi yapar duruma gelmek. Bayrağımızı en yüksek zirve neresiyse oraya çekeceğiz. Artık buraları hedefliyoruz. Milli olmak aklımızdan bile geçmezken şimdi buraları hedefliyoruz. Sokak arasındaki bir spor salonundan 11 milli sporcu çıkması büyük olay."