Antrenmana
bir saat var yok, futbolcular bekleyişte. Çantalar açılıp formalar ortaya saçılınca her biri forma kapma telaşına girişiyor. O esnada aniden bir ses yükseliyor: "23 numaralı formam neredeee?" Ardından diğer futbolcu bağırıyor: "9 numarayı bulamıyorum amaaa!" Formasını, spor ayakkabısını kapan ise hızlıca soyunma odasının yolunu tutuyor. Espriler, şakalaşmalar, kahkahalar eşliğinde formalar giyiliyor, spor ayakkabılar ayağa geçiriliyor, bağcıklar ise itinayla bağlanıyor. Evet, Kadın Futbol 1. Ligi'nde mücadelede eden Sarıyer'in Kireçburnu Spor Kulübü Kadın Futbol Takımı'nın oyuncuları arasındayız. Kulübün 65 yıllık mazisi var. Kadın futbol takımı ise altı yıl önce Çimlerin Filizleri adıyla kurulmuş. Amatör ligde başlayan serüvenleri kısa sürede başarıya kadar ulaştırmış onları. Ve bu mahalle takımı, birçok imkansızlığa rağmen değiştirmiş mahallenin çehresini. Sarıyer Çayırbaşı Stadı'ndaki maçlara mahallenin genci, yaşlısı destek vermiş. Ama en çok kadınlar... Zaten her maçta fanatik kadın taraftarları sarı- yeşil renklerdeki atkısını kapıp stada koşmuş. Sarıyer'in sarı meleklerine en çok onlar sahip çıkmış. İmkansızlıklara karşı mücadele eden takım buna rağmen geçen yıl Kadınlar Futbol 1. Lig'e kadar yükselmeyi başarmış. Kadın futbolcuların her birinin yüzünde büyük bir ciddiyet var, sanki antrenmana değil, resmi maça çıkar gibiler. Belli her biri, bir idealin peşinde top koşturuyor. Sahada ise teknik direktör Şenol Doğan'ın talimatları var. Antrenman başladığında genç kadınlar yeşil sahanın tozunu atıyor; çalımlarıyla, şutlarıyla sahada fırtına gibi esiyor. Güzellikleri ise dillere destan. Hayallerini ise şampiyonluk süslüyor.
YEŞİL SAHANIN RÜZGAR KIZLARI
FUTBOL ERKEK OYUNU DEĞİL
Antrenman sürerken sahanın kenarında takipteyiz. Yanımıza formasını yıllardır terleten takımın kalecisi Ezgi Çağlar (24) geliyor. 12 yıldır futbolun içinde. Milli kaleci kurtarışları kadar güzelliğiyle de çok konuşuluyor. Dünyada en güzel kadın futbolcular arasında 10. sırada. İzmirli Çağlar'ın futbol sevdası ise çocukluk yıllarına dayanıyor: "Ne oyuncuklarım vardı, ne de evcilik oynardım. Kuzenimle sokaklarda top koştururduk. Ortaokulda futbol takımına seçildikten sonra babam kaleci olmamı çok istedi. Ama annem 'Kızım bacakların çarpık olacak, top oynama!' derdi. Ama ben futbolcu olmak için doğmuşum" diyerek o günleri tebessümle anıyor. Birkaç kulüpte oynadıktan sonra bir yıl kulüpsüz kalmış ama arkadaşlarıyla bastırdıkları formaları üzerlerine geçirip boş bir sahada futbol sevdalarını sürdürmüşler. Onun futbol yeteneğinin keşfedilmesi de o döneme denk geliyor: "İzmir Buca Spor'un yetkilileri futbola emek verdiğimizi görünce 1. lig için lisans çıkarttı. Sonra başka takımlara transfer oldum, son durağım Kireçburnu." 50'den fazla milli olan Çağlar, milli takım için keşfedilme hikayesini ise şöyle anlatıyor: "Beşiktaş'ın emektar kalecisi Metin Akçevre (Küçük Metin) İstanbul'daki bir maçta keşfetti beni. 'İyi fiziğin var!' deyip milli takım kampına çağırdı, kaleciliği ondan öğrendim. Futbol sadece erkek oyunu değil, kadın futbolcular olarak erkeklere taş çıkartıyoruz. Ama Türkiye'de kadın futboluna karşı ilgisizlik var. Neden Volkan Demirel'i herkes tanıyor da milli takımda formayı terleten Ezgi Çağlar'ı tanımıyor? Belki daha fazla emek harcıyorum. Örneğin Almanya'ya karşı, Kadınlar Dünya Kupası grup eleme maçımız 8 Nisan'da. Ama Türkiye'de kimsenin haberi yok. Açıkçası destek bekliyoruz!" Çağlar Şanlıurfa'da beden eğitimi öğretmenliği de yapıyor, ortaokul öğrencilerine ders veriyor: "Kadın futbolcu olmak çok zorlayıcı. Erkek futbolcuları haftanın üç günü Şanlıurfa'ya göndersek, öğretmenlik yapsa, oradan İstanbul'a her hafta gelir mi? Bence hiçbir erkek bunu yapamaz. Biz hem çalışıyoruz hem de futbola bu kadar sevdalıyız, bağlıyız. İnatla kadın futbolunu geliştirmeye çalışıyoruz. Ama öğrencilerim milli kaleci olduğumu öğrenince heveslendi, hayallerini top koşturmak süslüyor. Gelecek kuşakları yetiştiriyoruz" diyor. Onun ve arkadaşlarının hedefi ise Kadınlar 1. Ligi'nde şampiyonluğa ulaşıp UEFA Kadınlar Şampiyonlar Ligi'nde kupayı kaldırabilmek...
Fileleri havalandıracağım
Merve Aladağ (23) 30 defa milli olmuş bir forvet. Malatya'da başlayan futbol serüveni milli takım antrenörlerinin onu keşfetmesiyle değişmiş. Kadınlar 1. Ligi'nde bir takıma transfer olduktan sonra 27 gol atarak gol kraliçesi de olmuş. Kireçburnu Spor Kulübü'nün de yeni transferi: "Gol attıktan sonra tribüne gidip taraftarla sevincimi paylaşmayı seviyorum. Gol kraliçesi olduğumda çok mutlu olmuştum. Hocalarım maçtan önce hep 'Gel buraya gol kraliçesi, bu maçı boş geçmezsin!' derdi. Herkesin gözü benim üstümde. Gollerim devam edecek, fileleri havalandıracağım. Takım ruhunu önemsiyorum. Milli takımda gol atmaksa bambaşka bir heyecan. Zor rakiplere gol atınca heyecandan kendimi kaybediyorum." Milli takım kadrosunda yer aldığı için Kütahya Üniversitesi Beden Eğitimi Öğretmenliği bölümünde okumaya hak kazanan Aladağ İstanbul'daki maçlara altı saat otobüs yolculuğuyla geliyor.
Parmağım kırık, altı maç oynadım
Kum kedisi lakaplı Mehtap Tonka (20) takımın ikinci kalecisi. Yedi yıldır futbolla haşır neşir. Marmara
Üniversitesi Beden Eğitimi Öğretmenliği Bölümü'nde okuyor. Mahallesindeki erkeklerle maç yapa yapa futbolu sevmiş: "İlk başlarda 'Erkek oyunu futbol, nasıl oynuyorsun?' diye tepkiler oldu ama ailem destek oldu, direndim. Futbol büyük bir tutkuya dönüştü. Sonradan herkes alıştı! Bir kez milli oldum, hayallerim büyük." Tonka, geçen yıl 1. lige çıktıkları günü unutamıyor: "Sevinçten havalara uçtuk, büyük bir heyecan yaşadık. Müthiş bir atmosfer vardı. Sokaklarda coşkuyla karşılandık. Mahalleli bizi kızları gibi görür, el üstünde tutar. Özellikle kadınlar her maça gelir. Seyircimizle bir yüreğiz, birlikte mücadele ediyoruz." Lig maçlarının ise bazen sert geçtiği de oluyormuş. Tonka da kırık kırık parmağıyla altı maça çıkmış.
Şutlarım füze gibi
Serenay Öziri (21) orta saha oyuncusu. Dokuz yıldır futbol oynuyor. Kocaeli Üniversitesi Beden Eğitimi Öğretmenliği Bölümü'nde okuyor. Okullar arası futbol turnuvasında da gol kraliçeliği ve dünya ikinciliği var. Uzaktan attığı gollerle meşhur. "Attığım şutu kaleci zor tutar. Beş şutumdan ikisi kesin gol olur. Ama ligde yabancı iyi forvetler var. Onlarla kapışmak zor. Bizim kulüpte ise en çok gol atan üçüncü futbolcuyum" diyor. İdolü ise Amerikalı forvet Alex Morgan. Onun gibi dünyaca tanınan bir oyuncu olmak istiyor.
Sahanın sultanlarıyız
Çiko lakaplı Çiğdem Belci (29) takımın kaptanı. 17 yıllık futbol yaşamında lider özelliğinden dolayı transfer
olduğu her takımda kaptanlık yapmış. Birçok şampiyonluk görmüş. Çoğu kadın futbolcu gibi küçükken futbola yönelmiş. Çevresi 'Elinin hamuruyla erkek işine ne karışıyorsun?' demiş. "Ön yargıyı kırmak için çok çalıştım, hırs yaptım, adım adım ilerledim. Yıllar içinde Kadınlar A Milli Takım'a kadar yükseldim. 100'ün üzerinde milli oldum. 'Kadından futbolcu olmaz!' diyenlere cevap verdim. Zor bir işi başarıyoruz! Başarımızla sahanın sultanlarıyız" diyor. Kaptan Çiko, Bağcılar'da dört yıldır beden eğitimi öğretmenliği yapıyor. Milli takım formasını gururla taşıyor: "Biz kadınlar için futbol bambaşka bir tutku. Futbolu asla bırakmam. Gelecekte antrenör olmak istiyorum. Ne kadın milli takımında ne de kulüplerde kadın teknik direktör yok. O da ayrı bir ön yargı. Yeni yeni yardımcı antrenörler kadınlardan seçiliyor. Hayalim Kadın Milli Takım'ında antrenör olmak" diyor.
BİZİM STADLARDA KÜFÜR OLMAZ!
Söz dönüp dolaşıp seyirciye geliyor. Kaptan Çiko anlatmaya başlıyor: "Derbi maçlarımız oluyor. Maçlar çok coşkulu geçer. Herhangi bir pozisyonda tribün birden ayaklanır ama tribünde küfür yoktur. Seyirci maç esnasında 'Hadi Çiko yürü be...' dedi mi benim için her şey değişir. Takımdan bir arkadaş gole doğru giderken 'Hadi yürü be, yürü, yürü!' diye tezahürat yapılınca iki katı koşmaya başlıyor. Tribünler bizi gaza getiriyor. Ama kadın futbol liginin daha az biliniyor olması, erkek futbolundan daha az seyircinin gelmesine neden oluyor. Bir erkek futbolcuya verilen parayla Türkiye'deki kadın futbol takımlarının hepsi kalkınır. Kadınlar ligine önem verilmeli. Neden televizyonlar bizim maçlarımızı canlı olarak yayınlamıyor? Birçok şampiyonluk gördüm, kupalar kaldırdım, şampiyonlar ligine gittim, milli maçlarda oynadım, ama dünya kadın futbolu bizden 20 yıl önde. Destek olunursa, gelecek kuşaklar bu arayı kapatabilir."
Hadi oğlum sahaya!
Teknik direktör Şenol Doğan:
"Eski futbolcuyum. 12 yıldır teknik direktör olarak erkek takımlarını çalıştırdım, ilk defa bir kadın futbol takımını çalıştırıyorum. Futbolun dili aynı! Ama erkeklere karşı daha sert olurken kadınlar alınıp kırılabiliyor. Üslup önemli. Kadınlara yumuşak davranmam gerekiyor. Tam bir aile ortamımız var. Hiçbir şeylerini benden saklamazlar. Takım tam bir kadın takımı. Çünkü kadınlıklarını kaybetmeden futbol oynuyorlar. Erkeksi değiller, formayı çıkardıklarında süsleniyorlar da. Bizim takımın özelliği futbolcuların saçlarının uzun olması. Hatta başkanımız 'Erkeksi olmayın, saçlarınızı uzatın!' der. Kadın futbol takımına alışmak ise biraz zor oldu. Bir keresinde yedek kulübeye dönüp 'Hadi oğlum sahaya!' dedim. Herkes şaşırdı. Ligde ilk yılımız ama ilk beşi garantiledik. Gelecek sezon daha iddialıyız. Kadın futboluna destek bekliyoruz."
Kaleci antrenörü Suat Yılmazerler :
"Futbolun kanunları aynı. Sadece fiziki açıdan fark var. Kadın futbolu ise daha zevkli. Kadınlar daha anlayışlı, kadın ruhunu sahaya yansıtıyorlar. Sahada centilmenlik daha fazla. Yeri geliyor sertlik oluyor. Ama Türkiye'de kadın futbolu yeteri değeri görmüyor. Dünya açısından çok gerideyiz. Türkiye'de kadın futboluna birilerinin el atması gerekiyor. O zaman Avrupa ile yarışabiliriz." diyor.
Futbol yaşam biçimim
Demet Bozkurt (20) Kireçburnu Spor Kulübü Kadın Futbol Takımı'nın yetiştirdiği bir futbolcu. Defans oyuncusu. Sokaklarda başlayan futbol merakı yedi yıldır sürüyor. Üç kez milli forma giyen sporcu hikayesini şöyle anlatıyor: "Ailem 'Eğer takdir alırsan spora başlayabilirsin' deyince derslerime sıkı çalıştım, takdir aldım. Annem bu kulübe yazdırdı. Futbol benim için yaşam biçimi. Antrenman olmadığı zamanları bile özlüyorum. Mahalleli 'Nereye kadar bu böyle devam edecek, okul oku, meslek sahibi ol!' diyordu. Futbol sayesinde Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi Öğretmenliği Bölümü'nü kazandım. Milli sporcu olunca ayda 1200 TL maaş bağlandı. 10 kez milli olursam okul bitince atanmam yapılacak." Bozkurt, gelecek temennisini anlatmadan geçmiyor: "Kireçburnu'nun önümüzdeki sezon şampiyon olması, şampiyonlar ligine katılması hayalimiz. Maçlarımız erkek maçları gibi çekişmeli, hırslı geçiyor."
Annem bana destek oldu
Sevgi Salmanlı (22): "Erkek çocuğu gibi büyüdüm, mahallemde erkeklerle futbol oynarken onlara çalım ata ata gidip gol atmak bambaşka bir duyguydu. Bu beni şevklendirdi. Annem de bana destek oldu kulübe başladım. Hedefim milli takım kadrosuna girmek. Edirne'de okuduğum için akşam 18.00-20.00 antrenmanına ya da maça oradan geliyorum. Her kadının yapabileceği bir spor değil, yetenek ve çalışmak gerekli."
Sarı melekler zoru başardı
Kadın Futbolu Kulüpler Birliği Başkanı ve Kireçburnu Spor Kulübü Başkanı Yaşar Kalender:
"Türkiye'de 100'e yakın kadın futbol takımı var. 1. ligde ise 10 takım. İddaa ve Spor Toto'ya kadın futbol takımları da girsin istiyoruz. Bizim takım mahalleden gelip sahalarda yeşeren bir başarı hikayesi. Futbolcularımız Sarıyer'in sarı melekleri, sahaların sultanları. Öğrenci olup şehir dışından takıma gelen de var, öğretmen olup Şanlıurfa'dan maça gelen de var. Zor şartlarda gece geç saatlerdeki idmanlara katılıyorlar. İmkansızlıklara rağmen kısa sürede 1. lige çıktık. UEFA Kadınlar Şampiyonlar Ligi'ne gideriz."