Oscar
sezonu açıldığı ve Leonardo DiCaprio da
Diriliş/The Revenant filmindeki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu dalında ödüle aday olduğu için, sadece biz değil bütün dünya onu Akademi'yle ilişkisi üzerinden değerlendiriyor "Bu yıl Oscar alacak mı, almayacak mı?" diye konuşuyorduk. Tam da böylesi bir ortamda DiCaprio, Davos'ta çıktı milletin karşısına, dünyanın geleceği için, Bono misali "Yeter artık" dedi: "Geleceğimiz için petrol endüstrisinin açgözlülüğüne daha fazla göz yumamayız." Yaşadığı dünyanın sorunlarıyla ilgilenen starlardan biri olduğunu biliyorduk. Malum kendi adına kurulan vakıf aracılığıyla, çevre projelerine destek veriyor özellikle vahşi hayatın korunması için farkındalık yaratmaya çalışıyordu. Ayrıca Dünya Doğayı Koruma Vakfı'nın (WWF) da yönetim kurulundaydı. 2007'de
The 11th Hour belgeselinin yapımcısı olmuş ve belgeseli seslendirmişti. Ama bu çabaları hep ikinci plandaydı. İyi filmlerin yetenekli ve yakışıklı aktörü olarak hafızalara yer etmişti bir kere. Lakin Davos'taki çıkışıyla durum değişti. O artık Sean Penn türü bir aktör!
TİTANİK İLE DEĞİŞEN HAYAT
42 yaşındaki oyuncu, 15'inde
The New Lassie dizisiyle kariyerine başladığı için malum kamera önünde, yani gözümüzün önünde büyüyenlerden. 19'unda Robert De Niro ile aynı filmde (
This Boy's Life) oynayıp yeteneği konusundaki şüpheleri silip atmıştı. Zaten o yaşında
What's Eating Gilbert Grape filmi ile En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Oscar'a aday gösterilen DiCaprio'ya, Hollywood ahalisi bir anlamda "Aramıza hoş geldin" demişti. Ama
Titanik filmi onun hem şansı hem de şanssızlığı oldu. Şansı oldu çünkü dünyada onu tanımayan kalmadı. O artık starlar ligindeydi ve sadece 23 yaşındaydı. Şanssızlığı oldu 19'unda ona Oscar adaylığı verip "Artık bizdensin" diyenler dört yıl sonra artık onu sadece ve sadece yakışıklı ve popüler bir oyuncu olarak görmek istiyordu. Yeteneği küçümsenir olmuştu. DiCaprio da yakışıklı sıfatına güvenip, popülerliğine yaslanıp kariyerini inşa edebilirdi o yıllarda. Ama etmedi arayış içerisindeydi. Usta yönetmen Martin Scorsese de elinden tuttu. Birlikte
New York Çeteleri/Gangs of New York,
Göklerin Hakimi/The Aviator,
Köstebek/The Departed,
Para Avcısı/ The Wolf of Wall Street gibi filmler çektiler şimdiye kadar. Ki
Köstebek ve
Para Avcısı'nda DiCaprio'nun dört dörtlük oynadığına kim itiraz edebilir. Ama sadece Scorsese değil Spielberg ile
Sıkıysa Yakala/Catch Me If You Can, Edward Zwick ile
Kanlı Elmas/ Blood Diamond, Christopher Nolan ile
Başlangıç/Inception, Tarantino ile
Zincirsiz/ Django Unchained ve Clint Eastwood ile
J. Edgar'ı çekti DiCaprio. Yani klas ve üst düzey yönetmenlerle çalıştı.
ROLÜ İÇİN ÇİĞ ÇİĞ CİĞER YEDİ
Son filmi
Diriliş/ The Revenant yine namlı bir yönetmenin, Alejandro G. Inarritu'nun elinden çıkma. Aktör kariyerinin en iyi performanslarından birini ortaya koyuyor filmde. 1800'lü yıllarda yaşayan, uğradığı ayı saldırısı sonrası arkadaşları tarafından ölüme terk edilen Hugh Glass'ın hayata tutunma macerasında DiCaprio deli işi oyunculuk gösterisi sunuyor. Deli işi dememiz boşa değil! Bir vejetaryen olarak, inandırıcı olma adına çiğ çiğ bizon ciğerini yemesi onun oyunculuk konusunda kafasının nasıl çalıştığına bir örnek. Anne tarafından Rus kökenlere sahip DiCaprio zaten kendini yarı Rus olarak tanımlıyor. Rusya tarihine ve Rus sinemasına ilgisi var. Bir de Rusya'nın tarihi kişiliklerine. Mesela bir dönem Stalin'i oynamak istediğini dillendirmişti, bu yıl da Lenin'i oynamak istediğini açıkladı. En sevdiği filmler
Bisiklet Hırsızları, Taksi Şoförü, Arabistanlı Lawrence, Sekiz Buçuk, Üçüncü Adam, Yojimbo, Sunset Bulvarı, Cinnet, Cennet Yolu olan aktörün bakalım bu rüyaları gerçek olacak mı, zaman gösterecek! DiCaprio
Diriliş ile beşinci kez Oscar'a aday. Dört kere törenlerden eli boş döndü. Bu yıl verirler mi Oscar heykelciğini, bilinmez. Ama bu yıl şöyle bir şansı var. Malum Akademi, yakışıklı ve güzel oyunculara ödül verme konusunda önyargılıdır. Bu tür oyuncular fiziksel görünüşlerini bozdukları anda Akademi'nin gözünde sempati topluyor.
Diriliş'te de DiCaprio vücudunu ziyadesiyle deforme ediyor. Öte yandan DiCaprio Oscar almasa ne olur! Malum Akademi bir yanıyla da sinemaya katkıları yadsınamaz insanlara Oscar vermemesiyle ünlü. Mesela Hitchcock, Chaplin (Onur Oscar'ını kastetmiyoruz elbet) Marlene Dietrich, Greta Garbo, Ava Gardner, Cary Grant, Steve McQueen Oscar'sız sinemacılar. Zaten Davos'taki çıkışı bize şunu gösterdi: DiCaprio'nun hayatında Oscar'dan daha öncelikli meseleler var. Soyu tükenmekte olan bir hayvan, hepimizin yaşamını etkileyecek çevre projeleri, dünyadaki birçok kötülüğün kaynağı olan petrol endüstrisinin açgözlülüğü Oscar'dan daha önemli...