"Bölge 1, Bölge 1... Açılanlar var, dikkatli olun!" uyarısı telsizden yankılanıyor. "Anlaşıldı, tamam!" denmesiyle uzun boylu ve güçlü iki genç hızlıca harekete geçiyor. Jet skiye binmeleriyle denizin ilerisine doğru yol almaları bir oluyor. Her an bir aksiyon yaşanan bu yer İstanbul Şile'deki Ayazma Plajı. Teyakkuz halinde olanlarsa bu plajda çalışan 22 cankurtaran. İstanbul'un 36 plajının uzunluğu 46.100 metre. Bu plajlarda 431 cankurtaran görev yapıyor, 31 kurtarma jeti, 7 kurtarma botu, 13 ATV aracı bulunuyor. 10 yıl içinde 31.746 kişi boğulmaktan kurtarılırken 29 kişi boğuldu. Bu plajlarda beyaz bayrağın çekili olması cankurtaran hizmeti verildiği anlamına geliyor. Kırmızı bayrak çekiliyken denize girmek tehlikeli ve yasak.
JET SKİ VE ZODYAK KULLANILIYOR
Bölgedeki diğer 13 plajda görev yapan cankurtaranların şefi Ergün Eken (41). 24 yıllık cankurtaran. Şile'de onu tanımayan yok. 'Ulu Şef' diye sesleniyorlar ona. Eken'in cankurtaranlık serüveni 13 yaşında arkadaşını kurtararak başlamış. Yıllar içinde yüzlerce insanın hayatını kurtaran şef Eken: "Şile'nin sahillerinde büyüyen, denizini iyi bilen gençler arasından cankurtaran adayları titizlikle seçilir. Çünkü cankurtaran bölgenin denizini iyi bilmeli" diyor. Sonra deniz tehlikeli olduğunda uyarı yaptıklarında yaşadıkları zorlukları anlatıyor: "Halk 'Bana bir şey olmaz!' düşüncesiyle hareket edip bizi dinlemiyor. Ama akıntı yoğun olduğunda bel hizasındaki denizde bile kıyıya yüzerek gelemezsin." Şef Eken, cankurtaranların iyi eğitimli olduğunu anlatıyor: "Jet ski, zodyak botu, ATV aracıyla görev yapıyoruz. Son 10 yılda, boğulma olayları düştü." Altı yıllık cankurtaran Şenol Uğurlu (26) da mesleğine bağlılığını şöyle anlatıyor: "Şile'de doğanı denize atarlar. Hayallerimizi cankurtaranlık süsler." Diğer cankurtaran Tayfur Selvi (27) de aynı fikirde. O altı yıldır cankurtaran. Uğurlu, cankurtaranın panik olmaması gerektiğini vurguluyor: "Boğulma tehlikesi yaşayan kişi zaten panik halinde oluyor. Cankurtaranın keskin gözleri ve iyi bir kulağı olmalı. Çünkü sadece denizde değil karada da her şey olabilir." Uğurlu, en tehlikeli anları çocukların yaşadığını anlatıyor: "Plaj kalabalığında çocuklara dikkat edilmiyor. Yetişkinin beline kadar gelen deniz suyu çocuk için çok riskli. Kıyı kenrarında çocuk boğulmamak için çırpınırken ailesi fark etmiyor bile. Aileler rahat olmamalı" diyor. Tayfur cankurtaran söz alıp: "Geçen yıl biri yanıma yaklaşıp: 'Sekiz yaşımdayken hayatımı kurtarmıştınız!' demesin mi? Unutmamış beni! Çok duygulandım, ailem de gururlandı!" diyor. O beş yıl önce hayatını kurtardığı Buse ile de nişanlı olduğunu anlatıyor. Gülüşmeler arasında "Boğulmaktan kurtardıklarınız sonradan ziyarete geliyor mu?" diye sorunca cankurtaran Şenol: "Ölümden kurtardığımız bazı kişiler gelir. Üç yıl önce boğulmak üzere olan bir kişiye simitle müdahale ettim. Kendini bırakıp deniz dibine batıyordu ki, son anda kurtardım. İstanbul'da kasaplık yapıyormuş. Bir hafta sonra 'bir ton' etle gelip akşama kadar mangal yaptı, yedirdi de yedirdi" diyor.
DENİZLE ŞAKA OLMAZ
Cankurtaran Gürsel Sandıkçı (25) yedi yıldır cankurtaranlık yapıyor. "İnsan hayatını kurtarmak bambaşka bir duygu" diyen Sandıkçı "İster istemez kahraman gibi hissediyorsunuz. Özellikle kurtardığınız insanların ailelerinin mutluluğu insana gurur veriyor" diyor. "Süper kahramanlar gibiyiz" dedikten sonra "Cankurtaranlığın yüzde 50 riski var. Canımızı tehlikeye atıyoruz" diyen Sandıkçı her sabah antrenman yaptıklarını, tatbikatlar gerçekleştirdiklerini söylüyor. Cankurtaranlar arasındaki dostluğun ise apayrı olduğunu anlatıyor: "Dostluk, güven olmasa cankurtaranlık mesleği yapılamaz. Denize giderken arkandaki ekibe güvenmelisin."
BU CESARET İŞİ
Bir diğer cankurtaran Oğuzkan Atış (21) şef Eken'den etkilenerek cankurtaran olmuş. Üç yıldır Ayazma Plajı'nda görev yapıyor o. Eskişehir'de Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümünde okuyan Atış, yazları ise cankurtaranlk yapmaya devam ediyor. "Cankurtaranlık kutsal bir meslek" diyen Atış'ın yakındığı konu halkın deniz kültürü ve yüzme bilgisinin olmaması: "Suyun üstünde durabilmek yüzme bilmek anlamına gelmez. Denizin, akıntısı var, dalgası var. O anlarda panik olmamalı. Ne yazik ki tecrübesizlikten ötürü boğulma vakaları oluyor. Boğulan birinin yanına herkes gidemez. Cankurtaranlık cesaret işi. Tek isteğimiz insanların deniz ve yüzme konusunda bilinçli olmaları" diyor. Cankurtaranlardan kaptan Hüseyin Kömürcü (35) ise aslında bir gemici. Uzun yıllar uluslararası denizlerde gemicilik yaptıktan sonra beş yıl önce Şile'ye dönüp kaptanlık eğitimi alarak cankurtaran olmuş. Plajdaki zodyak botu ondan soruluyor. Kömürcü: "Telsizle vukuat çekildiğinde fişek gibi çıkarız. İşin sırrı hızlı olmakta. Hedefteki kişiyi bir an önce kurtarıp sahile bırakmaktan başka bir şey düşünmüyoruz. İlk müdahaleyi yaptıktan sonra sağlık görevlilerine bırakıyoruz" dedikten sonra beş kadın plajdan gitmeden önce Kaptan Hüseyin'e teşekküre geliyor. Çünkü bir saat önce denizde ayağına kramp giren kadını kurtarmış Hüseyin Kaptan.
AKINTIDA KIYIYA PARALEL YÜZÜLMELİ
İBB cankurtaran proje sorumlusu Kadir Çil: "Yapılan uyarılara rağmen boğulma vakalarının yüzde 99'u güvenliksiz bölgelerde meydana geliyor. Halk arasında 'kum kayması' olarak adlandırılan, ayakların altından kumun birden kaybolması olayı, rip akıntılarına neden oluyor. Dalgaların kıyıya dik olarak vurduğu aşırı dalgalı ve rüzgarlı olan zamanlarda denizden uzak durmalı. Çocuklar denizde iken gözler bir an bile onlardan ayrılmamalı. Dalgalı ve rüzgarlı durumlarda ise küçük çocukların denize ayaklarını bile sokmasına izin vermeyin! Rip akıntısı ile karşılaşılınca öncelikle panik yapmamak gerek. Ondan sonra kıyıya doğru değil, kıyıya paralel olarak yüzülmeli. Rip akıntısı alanı dışına çıkıldıktan sonra kıyıya doğru yüzülmeli. Boğulmakta olan biri görüldüğünde, eğer yüzme bilmiyorsanız asla yüzerek kurtarmaya çalışmayın. Cankurtaranlardan yardım isteyin!"