Sedef
Avcı, neredeyse 20 yıldır hayatımızda. 14 yaşında girdiği Elite Look yarışmasıyla adını duyurduğu günden bu yana gözümüzün önünde büyüdü. Aşık oldu, evlendi, anne oldu... Röportaja giderken ona dair düşüncelerim birkaç kelimeyi barındırıyordu; istikrar, sadelik ve sükunet... Çırağan Hotel Kempinski'nin bahçesinde, güneşli bir günde kahvelerimizi içerek başladık sohbete... Avcı, piyasaya girdiği günden bu yana Gaye Sökmen'le çalışıyor, hâlâ 19 yaşında aşık olduğu Kıvanç Kasabalı ile evli, lisede onu yarışmaya girmeye ikna eden kankası Tuğçe, hâlâ en iyi arkadaşı... Sanırım onunla ilgili istikrarlı tanımı yerine oturuyor. Baba tarafı Erzincanlı, anne tarafı Saraybosnalı olan Avcı'nın çocukluğu kalabalıklar içinde geçmiş. Kuzenleri kardeşleri gibi olmuş. Tek çocuk olmanın sıkıntısı hiçbir zaman bir numaralı gündem maddesi değilmiş. Dört yaşında başladığı balenin hayatını şekillendiren bir unsur olduğunu, hatta hayata bakışını felsefesini bale disiplinine borçlu olduğunu söylemeden edemiyor. Küçükken güzel bulunan ama ergenlik döneminde kendini pek de güzel bulmayan genç kızlardan o... Bu nedenle, "Ergenlik fotoğraflarıma baktığımda pek de güzel olmadığım açık" diye anlatıyor o günleri... Elite Look yarışmasına katılması, tam da o günlere rastlıyor. Bu sayede Türkiye onu, o da piyasayı tanımaya başlayacak. Bundan sonrasını ondan dinleyelim.
- Elite Look'a katılmak kimin fikriydi?
- Aslında bu tip yarışmalarla pek alakam yoktu. O dönem Marmara Koleji'nde okuyorum, 14 yaşımdayım. Çok yakın bir arkadaşım var Tuğçe, hâlâ da en iyi arkadaşım. Onunla o dönem popüler olan dergilerden birini karıştırırken Duygu Dikmenoğlu'nu gördük. Tuğçe "Sen de katılsana" dedi. Duygu Dikmenoğlu bizi motive eden kişi oldu yani... Başvurdum. İki genç kızın fantezisinden çıktı, yarışmaya katılmam. O anlamda hırsları ve planları olan biri değildim aslında.
- Sonra Miss Turkey yarışmasına katıldınız ve hayatınızın aşkıyla karşılaştınız...
- Evet 19 yaşımdaydım. Yarışmayı bizim ajansımız düzenliyordu, Kıvanç da bizim ajansa bağlı çalışıyordu. Orada tesadüfen karşılaştık.
- Kıvanç Kasabalı ilk aşkınız mı?
- Tabii ki... Daha 19 yaşındaydım. O günden beri devam ediyoruz. Gaye Abla'nın hayatımda büyük etkisi vardır. Hayatımın birçok ilkinde o yer almıştır.
- Eşinizi ilk gördüğünüzde neler hissettiğinizi hatırlıyor musunuz?
- Tabii... Daha önceden biliyordum Kıvanç'ı, ama birbirimizi görmemiştik. Provalarımıza geldi bir gün. Karşılaştıktan sonra sık sık tesadüf eder olduk. Sonradan öğrendiğime göre Gaye Abla'yı da devreye sokmuş bu konuda. Aynı zamanlarda ajansta olmalarımız tesadüf değilmiş. Ben zaten beğeniyordum kendisini. Öyle başladı...
- İstikrarlı bir karaktersiniz. Dostlarınız, ajansınız, eşiniz...
- Öyle bir durumum var. Bulduğumu tutuyorum. Arada gözükmeyen kopuşlar da oldu elbette. Çok kalıcı olmayan arkadaşlıklar da yaşadım. Toplasan beş kişi falan olur baki kalan.
DOSTLUĞUMUZ ÇOK KUVVETLİ
- Çok küçük yaşta da evlilik kararı aldınız...
- 23 yaşımdaydım. Ve evliliğe çok karşıydım aslında. Büyük konuşmamayı o dönem öğrendim. Denk geldi aslında Kıvanç'la evliliğimiz. Düzgün bir ilişkimiz vardı, 19 yaşımdan beri sevgiliydik, birlikte yaşamak istiyorduk. Onun askerliği bitmişti. "Neden olmasın" dedik ve evlendik. 10 yıl olmuş...
- Ne yapıyor 10 yıl bir ilişkiye?
- Ben 19 yaşımdan beri, Kıvanç 26 yaşından beri benimle... Evlilik öncesiyle birlikte 14 yıllık bir birliktelik söz konusu. Farklı farklı katmanlar yaşatıyor bu süre. İlk başta aşk, heyecanlar. Sonrasında sevgiyle ve dostluğa dönüşüyor. Hepsi bir karma aslında. Hepsini içeren bir şeye dönüşüyor.
- 10 yıllık bir evliliği ayakta tutan dinamik ne?
- Çok benzer kişiler değiliz. 10 yıllık evliliği ayakta tutan şey samimiyet. Gizli saklı olmaması. Her şey açık. Herkes istediğini yapabiliyor, bir sınırlama ve kısıtlama yok.
- "İstediğini yapabiliyor"dan kastınız ne? - Evli bazı insanlarda, çiftlerden birinin arkadaşlarıyla bir yere gitmesi bile problem olur ya. O yüzden o da bir rahatlık katıyor. Güven temeline oturuyor. Dostluğumuz çok kuvvetli. Mutluyuz böyle.
- Örnek çift diye bilinmek rahatsız ediyor mu?
- Kimseye karşı bir sorumluluğum yok. Sorumluluğum çocuğuma karşı, eşime karşı. Bizi örnek çift olarak görüyorsa insanlar ne hoş. Ama bu bana ekstra sorumluluk yüklemiyor. Belki siz de birilerine göre örnek çiftsiniz.
SONRA BEBEK GELDİ...
- Bebek için beklediniz...
- Sekizinci seneden sonra geldi. Planlı bir bebekti, Sekiz sene sonra ne olacak ki? Şu an bir buçuk yaşında. Anlatılmaz yaşanır bir duygu. Hayatınızdaki herkese ve her şeye karşı bir "Hayır" kelimeniz, bırakıp gidebileceğiniz bir his olabilir ama çocuğunuza karşı mümkün değil. Kolay bir durum değil. Hem duygusal, manevi anlamda hem de maddi anlamda. Tam keyifli dönemleri şu an. Çalışmaya başladığım için kızıyor bana, İyi ki doğduğunda Kıvanç'ın bir dizisi vardı, ben çalışmıyordum. Çekimler Çanakkale'deydi. Onun yanına gittik, bir süre Çanakkale'de kaldık. Bir yaşına kadar hep beraberdim onunla. Bir ay sinema filmi çektim, şimdi de dizi...
- Annelik hayatınızda neyi değiştirdi?
- Sıralamaları... Çok saçma sapan şeylere kafayı takıyordum. Çok çabuk üzülüyordum bazı şeylere. Şimdi hepsinin sıradan, geçici durumlar olduğunu idrak ettim. "Her şey düzelir geçer, yeter ki Can sağlıklı ve keyifli olsun" tadındayım artık. Can dışındaki şeyler beni çok fazla üzüp, yormuyor.
- Çocuk evliliğinize ne yaptı?
- Aile yaptı. Artık evin hakimi Can. Can yokken, flört eder gibiydik. Kafamıza ne eserse onu yapıyorduk. Şimdi her şey planlı. Düzeni konusunda titizim biraz. Kıvanç çok rahat ve aktif bir baba. O belk i benden daha az kızarak, daha çok şeyi yaptırabilecek ileride. Onu daha çok dinliyor, bana şımarıyor.
BENİ EN İYİ, AİLEM VE KIVANÇ TANIR
- Şimdi Bedel isimli dizide rol alıyorsunuz...
- İki erkek arasında kalan bir kadını canlandırıyorum. Biri çocukluk aşkı, diğeri çocuğu evlat edinen ailenin öz oğlu. Bu büyük ailenin oğlu ile evleniyorum. Kızın hayatı bahisler üzerine dönüyor. Mutlu değil.
- Bu hayatta sizi en iyi kim tanır?
- Annem, babam ve kocam. Kıvanç en iyi tanıyan sanırım. Çünkü anne baba da belli bir yaştan sonra hayatınızın tam içinde olmuyor. Dostlarımla, ailemle ve eşimle paylaştığım şeyler farklıdır.
- Kendinizi ne zaman çok mutlu hissediyorsunuz?
- Son zamanlarda Bozcaada'da çok mutlu hissediyorum. Son birkaç senedir yazları oraya gidiyoruz ve kendimi sanki çocukluğuma dönüyor gibi hissediyorum. Mahalle havası var orada, herkesi tanıyoruz. Bakkala gidiyoruz, esnafla konuşuyoruz... Bir an önce yaz gelsin da oraya gidelim istiyoruz.