Yıllarca dini duyguları istismar ederek dev bir organizasyon gücü elde eden Fethullah Gülen grubu, gücünü aldığı Türk halkına ihanet etti. 17 Aralık 2013 sabahı bir çoğumuz, hiçbir şeyden habersiz işe geldiğimizde aldığımız haberle sarsıldık. Büyük komplo, ihanet çemberinin içinde yer alan örgüt mensupları dışında herkesten gizlenmişti. Çünkü operasyon asıl, Türk halkına, onun seçtiği hükümete, Başbakan'a yönelik bir komploydu, darbe girişimiydi... Türkiye'nin geleceğini karartmak için düğmeye basan dış odakların maşası Fethullah Gülen'in örgütü, büyük ihanetin organizasyonunu çok iyi yapmıştı. Milyonlarca kişinin telefonunu dinleyen örgüt, herkesi fişlemiş, görüntü ve ses kayıtlarıyla, önüne çıkan herkese şantaj yaparak, kamudaki ve özel sektördeki bütün kritik noktalara nüfuz etmişti. 17 Aralık sabahı uygulamaya konan senaryo gereği, dört önemli bakanın oğlu ile onlarla rüşvet ilişkisi olduğu iftirası atılan işadamları ile bir belediye başkanı gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınanlar arasında Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan'ın da bulunması, Gülen örgütünün dış güçlerle yaptığı kirli ittifakın göstergesiydi. Halkbank'ın büyümesinden rahatsız olan dış güçler, Türkiye'deki maşalarını kullanarak, bankaya operasyon çekiyordu. Süleyman Aslan'ın bir üniversite ve memleketi Çorum'daki bir okul inşaatı için topladığı yardımlar, "Rüşvet paralarına el kondu" iftirasıyla deşifre ediliyordu. İlk dakikalardan itibaren, aylar sonra bile kamuoyuyla paylaşılması hukuken sakıncalı belge, bilgi, fotoğraf ve görüntüler basına servis edilmeye başlanmıştı. Aynı anda örgütün yayın organları ile şantajla güdümüne aldığı medya grupları, koro halinde seçilmiş hükümet ile Başbakan'a iftira kampanyasına başlamışlardı. Kirli darbe girişimini, adı, İtalya'da Gladio savaşçısı savcı Di Pietro ile birlikte anılan Zekeriya Öz yürütüyordu. 17 Aralık operasyonu, Paralel örgütün bütün lider ve tetikçileri gibi, Zekeriya Öz'ün maskesini de düşürecekti. Paralel ihanet örgütü, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir'i gözaltına alarak bir taşla iki kuş vurmayı hedeflemişti. Demir, Zekeriya Öz'ün gizli ortağı olduğu Laleli'deki bir otelde usulsüz tadilata onay vermemişti. Ayrıca bir kamu arazisini, kız öğrenciler için yapılan yurda bağışlamakla suçlanıyordu. Aslında Paralel örgüt, kız yurdu yapan TÜRGEV'e darbe vurmak istiyordu.
BALLI DUBAI TATİLİ
Fethullah Gülen örgütünün, yangından mal kaçırır gibi siyasetçiler ile bürokrat ve işadamlarına çamur atma seferberliği başlattığı günlerde, SABAH, ibret vesikası gibi bir belge yayınladı. Operasyon savcısı Zekeriya Öz'ün, işadamı Ali Ağaoğlu'nun parasıyla Dubai'ye tatile gittiği ortaya çıktı. Asıl vahim olanı, savcı Öz'ün 70 bin liralık tatil parasını ödeyen Ali Ağaoğlu'nun da 17 Aralık günü gözaltına alınanlar arasında olmasıydı. Haber yayınlanınca paniğe kapılan Zekeriya Öz, "Tatili kendi paramla yaptım" yalanına sığındı ancak bunu faturayla kanıtlayamadı. Aynı saatlerde, avukatı ile yakın bir arkadaşı, Ali Ağaoğlu'nun ofisine, geriye dönük fatura temini için gitmişti. "Bizi Savcı Bey gönderdi. Tatil parasını Zekeriya Bey'in size ödediğine dair fatura vermezsen, senin için iyi olmaz" diye tehdit savuruyorlardı. SABAH, fatura timinin baskınını görüntüler eşliğinde okuyucuya sunuyordu. 'Temizlik abidesi' savcı Öz'ün, memur maaşıyla bu şaşalı hayatı nasıl yaşadığı sorgulanıyordu. SABAH'ın duyurduğu Dubai tatili skandalı, savcı Zekeriya Öz'ü, 2014'ün son haftası HSYK tarafından açığa alınmaya götüren sürecin işaret fişeği oldu. Paralel ihanet çetesinin, sadece bakan ve bürokratları değil, son 20 yıldır Türkiye'nin yüz akı olan projeleri hayata geçiren bütün büyük projeleri yapan işadamlarını toplayıp hapse atmayı planladığı, 25 Aralık 2013 günü deşifre olan ikinci gözaltı listesiyle ortaya çıktı. İhanet çetesi bir yandan örgütün yayın organlarında ve sosyal medyada yayınladığı ses kayıtları ve sahte belgelerle algı kampanyası yürütüyor, diğer yandan da polis ve yargıdaki gücünü kullanarak, Başbakan Erdoğan'ın yakınlarıyla, işadamlarını gözaltına almaya çalışıyordu. Yaşanan süreç ve işadamlarının gözaltına alınmak istenmesi, yeni Türkiye'nin simgesi olan büyük projelerin engellenmek istendiğini ortaya koydu. Çünkü, o günlerde temelleri atılan üçüncü havaalanı ve İstanbul Boğazı'nı uluslararası ulaşımda devre dışı bırakacak olan Kanal İstanbul başta olmak üzere dev otoyol ve hızlı tren projeleri, dış güçleri rahatsız ediyordu. Gezi sürecinde yarım kalan Türkiye ayaklanması, 17-25 Aralık'ta tamamlamak isteniyordu. Bunun için de yerli bir maşa kullanıyorlardı. SABAH, 17 Aralık'ta başlayan darbe girişimi ve sonrasında ortalığa dökülen kirli ittifak belgelerini, gün gün manşetine taşıdı. Büyük ihaneti ve Türkiye'nin geleceğini karartmak isterken suçüstü yakalanan hainleri deşifre etti.
SABAH/HABER MERKEZİ