Osman Geylani, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'ni bitirdikten sonra 1993'te gazeteciliğe polis muhabiri olarak başlıyor. Türkiye, Yeni Şafak, SABAH, Milliyet gibi gazetelerde çalışan Geylani, yıllar içinde sayısız cinayete, karmaşık görünen cinayet dosyalarının nasıl çözüldüğüne tanıklık ediyor. Bu alanda ciddi bir birikim elde ediyor. Birikimini paylaşmak için de bir roman yazmaya karar veriyor. Önce Türkçe olarak kaleme alıyor romanı ama yarı yolda vaz geçip ana diliyle yani Kürtçeyle yeniden yazıyor. Böylece Nûbihar Yayınları'ndan basılan Tevn adlı ilk Kürtçe polisiye roman ortaya çıkıyor. Gerçek bir olaydan esinlenen Geylani romanında çıkarları için önce amcasını öldüren ve daha sonra da sahte bir kimlikle yaptırdığı Hayat Sigortası'ndan para alabilmek için türlü entrikalar kuran, bu süreçte başka cinayetler işleyen amansız bir katille onun peşindeki komser Serhat'ın macerasını anlatıyor. Kürtçe yayın yapan TRT 6'da haber müdürü olarak çalışan Geylani romanını anlattı.
- Tevn, nasıl doğdu?
- Aslında başka bir roman yazarken doğdu TevnPolis muhabirliği dönemlerimde, öldürülmeden birkaç dakika önce son bakışlarını gördüğüm ve oldukça etkilendiğim, töre cinayetine kurban gitmiş bir kadının romanını yazıyordum. Bu süreçte bu roman için emniyet yetkilileriyle görüşerek cinayetle ilgili daha fazla bilgi toplamaya çalışıyordum. Fakat aile kitabı yayınlamama izin vermeyince, çalışmayı durdurdum. Bu zaman zarfındaki yazma duygusuyla polisiye roman yazmaya başladım.
- Neden polisiye roman?
- Yıllardır İstanbul'da polis muhabirliği yapmış biri olarak, bilgi birikimi ve deneyimlerimi de yazıya katarak, bir cinayetin hiç yayınlanmamış, bilinmemiş yönlerini topluma aktarmak istedim. Ayrıca, kanımca her meslek sahibi belli bir dönemden sonra tecrübelerini, yaşadıklarını bir şekilde anlatmak, paylaşmak ister. Çalıştığım, ilgili olduğum alan olduğundan polisiye roman yazdım.
-
Mesleki kavramlar, kriminal terimler, suç dünyasının dili Kürtçe olarak var mı, biliniyor mu?
- Doğrusu töre cinayetini Türkçe yazıyordum. Bu romanı da ilkin Türkçe yazmaya başladım. Fakat bu alanda hiç Kürtçe yazılmış kitap olmadığını öğrenince, Kürtçe yazmaya başladım. Çoğu kavramın Kürtçede karşılığı bulunuyor. Bazı mesleki kavram ya da kriminal terimleri orijinal olarak kullandım. İlk romanım ve ilk polisiye Kürtçe roman olduğundan, dil konusunda zorluklar yaşamadığım söylenemez. Her okuyanın anlayacağı ve her bölgede konuşulan Kürtçeyi kapsayan sadelikte yazmaya çalıştım. Üç yıl gibi bir sürede bitmesinin nedeni de bu zorluklardı. Geçtiğimiz günlerde TDK Kürtçe sözlük bastırdı ve 13 binden fazla Kürtçe kelimenin Türkçe karşılığına yer verdi. Bu kitapta A'dan Z'ye her şey var. Elbette suç dünyasında kullanılan dilin Kürtçe'de karşılığı var. Sözlükte de bunu görebiliyoruz. Ayrıca suç oranının yüksek olduğu Türkiye'de, Kürt toplumu arasında geçen olay oranlarını da göz önünde bulundurursak, suç dünyasında Kürtçe'nin de konuşulduğunu söyleyebiliriz.
-
Kitabın kahramanı Serhat nasıl bir polis? Bu hikaye onu neden ilgilendiriyor?
- Serhat genç, cesur, tecrübeli ve bir o kadar da şefkatli, naif bir cinayet masası dedektifi. Metropollerdeki cinayetlerin nasıl işlendiklerini zaman içerisinde görünce, artık çözme noktasında uzman haline geliyor.
- TRT 6 kanalının haber müdürüsünüz? Kürtçe bir haber dili olarak oturdu mu?
- TRT 6, Türkiye'de ilk Kürtçe yayın yapan televizyon. Kürtçe'nin bütün lehçeleriyle (Kurmanci, Zazaki ve Sorani) yayın yapıyoruz. Geride bıraktığımız beş yılın ardından, bütün lehçelerdeki haber dilinin oturduğunu söyleyebiliriz.
BARIŞ GELECEĞE UMUTLA BAKMAMIZI SAĞLAYACAK
- Çözüm süreci konusunda ne düşünüyorsunuz? Kürtçenin ve Kürt kültürünün olağanlaşması, sizin gibi kültür üreticilerin önünü açtı, süreç nihayete erecek mi?
- Çözüm sürecinin bundan sonra da başarılı bir şekilde yürütüleceğine inanıyorum. Acılar ve kayıplardan sonra tekrar çatışmalı ortama dönmeyi yedisinden yetmişine hiç kimse istemiyor. Hükümetimiz olumlu adımları attı ve atmaya devam ediyor. Huzur ortamının korunması ülkemiz için çok önemli. Bu çok kıymetli ve korunması gereken bir durumdur. Demokratik siyaset alanının genişletilmesiyle, her türlü sorunun uzak, siyaset ve diyalogla çözülebileceğine inanıyorum. Eşit, özgür ve demokratik bir yeni Türkiye için herkese fazlasıyla sorumluluk düşüyor. Yıllardır oluşan kemikleşmiş sorunu bir anda çözmek elbette imkansız. O yüzden zamana, sabra ihtiyacımız var. Barışın ve huzurun gelmesi geleceğe umutla bakmamızı sağlayacak.