Teknolojik gelişmeler, hepimizi ilgilendiren tıp biliminin de müthiş bir hızla ilerlemesini sağlıyor. Öyle ki bugün sağlık alanındaki bilgi, 20 ayda iki katına çıkıyor. Yani birinci sınıftaki bir tıp öğrencisi, altıncı sınıfa geldiğinde, başladığı yıla göre sekiz kat daha fazla bilgiye maruz kalıyor. Tabii birinci sınıfta öğrendiği pek çok bilgi de çoktan değişmiş oluyor. Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı, beyin cerrahı Prof. Dr. Türker Kılıç, işte tam da bu nedenle artık tıp eğitiminin şeklinin de değiştiğini vurguluyor: "Bu yüzden biz, tıp fakültesi öğrencilerine bilgi mi öğretmeli yoksa bilgiye nasıl ulaşılacağını mı öğretmeli, bunu tartışıyoruz artık." Peki bütün bu hızlı gelişmenin sonucunda, önümüzdeki yıllarda tıp hangi noktalara gelecek? Bu soruyu hem Türker Kılıç'a hem de aynı zamanda fütürist olan Dr. Cenk Tezcan'a sorduk. Anlaşılan o ki, insanoğlu daha uzun yıllar ölümsüzlüğün ve yaşlanmamanın peşinde koşacak. Kök hücre alanında yaşanan gelişmeler ise insanı "Acaba bir gün gerçekten olabilir mi!" diye düşündürüyor...
DR. CENK TEZCAN
Bilişim teknolojileri tıbb ı bambaşka bir noktaya taşıyor
* Şu andaki en önemli önceliğimiz, kağıda dayalı sistemi bilişime dayalı sisteme dönüştürmek. Önümüzdeki dönemin en önemli unsuru dijital hastaneler olacak.
* Hastaneden içeri girdiğinizde, RFID'li (Radyo Frekansı ile Tanımlama) bir bilezik takacaksınız. O bilezik sayesinde hastanede o an nerede olduğunuzdan hangi işlemi yaptırttığınıza kadar her şeyi takip edilebilecek. Ve doktor, hastasıyla ilgili her türlü bilgiye haiz olacak. Ve bu, hata oranını çok düşürecek.
* Mesela sistem öyle olacak ki, doktor size e-reçete yazdığı zaman, eğer sizin sistemde o ilaca karşı görünen bir alerjiniz varsa, otomatik olarak doktoru uyaracak.
* Sağlığın kişiselleşmesi ve bilişim sisteminin oturması uzmanlara, akıllı telefonlar aracılığıyla uzaktan hastalara müdahale edebilme şansı da getirecek. Örneğin şu an avuç için kadar bir EKG cihazı yapıldı. Kalp hastaları bu cihazı yanında taşıyıp bir tuşa basarak kendi EKG ölçümünü yapabilir. Bir sonraki aşamada bu sim kartlı olacak. EKG'nizi anında doktorunuza yollayabileceksiniz.
* Ayrıca gelecekte hastaların yaşamını organize etmesi de sağlanacak. Örneğin bir mobil sağlık şirketine abone olacaksınız. Doktorunuzla temasa geçecekler. İlaçlarınızı hangi saatte almanız gerektiğini öğrenecekler. Size gün içinde mesaj yollayarak ilaçlarınızı ne zaman almanız gerektiğini hatırlatacaklar.
ÖLÜMSÜZLÜĞÜN PEŞİNDE...
* 1953'te DNA sarmalının bulunmasından, yani DNA yapısının keşfinden sonra insanoğlu özellikle genetik hastalıklarla nasıl baş edebileceğine odaklandı. 2003'te bir insanın gen haritası bir CD'ye sığdırıldı. Şu an yaklaşık 100 dolara gen haritanızı çıkarttırabilirsiniz.
* Zamanla pek çok kişinin gen haritası çıkarılacak. Doktorların elindeki bu örnekler arttıkça da, hangi hastalığın hangi gendeki mutasyona bağlı olduğu ortaya çıkarılabilecek. Ve genle oynama teknolojileri, gelecekte bu mutasyonları ortadan kaldırmamızı sağlayacak.
* Kanserlerin neredeyse yarısı, T53 genindeki mutasyondan kaynaklanıyor. Akciğer kanseri de öyle. Bunların çoğu da sigaraya bağlı. T53 geninde kanser olabilmesi için genin 23 bin defa mutasyona uğraması gerekiyor. İçtiğimiz her 8-10 sigara da bir mutasyon yapıyor. Dolayısıyla aşağı yukarı kaç sigara içince kanser olacağımızı bilebiliyoruz artık.
* Doku mühendisliğindeki gelişmeler sayesinde tıp, insanın kendi hücrelerinden yeni organlar yaratabilecek. Şu anda kıkırdak, deri, kalp kapakçığı gibi basit organlar üretiliyor. Ama 2030'lara geldiğimiz zaman böbrek, karaciğer, pankreas gibi komplike hücre yapılarına sahip organları da yapabileceğiz.
* Kök hücre, başka hücrelere dönüşebilen ana hücredir. Bir süre sonra kendi hücrelerimizden kök hücre de üretebiliyor hale geleceğiz.
* Tıbbın onaramadığı tek hücre, sinir hücreleri. Ve kök hücre çalışmaları tamamlandığı zaman, sinir hücreleri de yeniden yapılabilecek. Yani felç tarihe karışacak. Alzheimer, Parkinson gibi beyindeki sinir hücrelerinden kaynaklanan hastalıklara da çare bulunabilecek.
ÜÇ BOYUTLU YAZICILAR
* Şu anda üç boyutlu yazıcılar geliştirildi. Bir çizim verdiğinizde, içine koyduğunuz maddelerden üç boyutlu olarak o çizimi yapıp size veriyor. Bundan iki - üç ay önce Türkiye'de bu şekilde bir kafatası yapılıp hastaya takıldı. Yani gelecekte gerekli hücre ve dokular o yazıcıya verildiği zaman, istenilen organlar mekanik olarak yapılabilecek. Örneğin sağlıklı pankreas hücrelerini ve dokularını bu makineye konulup, laboratuvar ortamında bir pankreas yapılabilecek.
* Nano, metrenin 1 milyarda biridir. İnsanların damarından nanoteknolojik bir kapsülü verip, uzaktan kumanda ederek vücudun içinde istediğimiz yere yollayıp, gerekirse küçük bir keski yerleştirip soruna müdahale edebilmesini bile sağlayacağız. Bu özellikle damar sorunları için kullanılabilecek bir teknoloji. Ufak tümörlerin hiç açılmadan halledilmesini sağlayabilir. Üzerinde çalışılıyor şu an.
2030'DA İLAÇLARIN YAN ETKİLERİ ORTADAN KALKACAK
* Gelecek nesil ilaçlar ve besinler, bizim hücre yapımıza göre üretilecek. Kendi genetik yapımıza uygun besinler alabileceğiz. Şişmanlatmayan yiyecekler de olacak. İlaçları bizim kromozom yapımıza göre yapacaklar. Böylece ilaçların yan etkisi ortadan kalkacak. 2030'da bu mümkün.
* Görüntüleme sistemleri o kadar gelişecek ki, biz bir süre sonra bir hastanın bütün organlarını ve o organlardaki hastalıkları holografik olarak görüntüleyebileceğiz. Bu da şunu getirecek: ABD'deki bir doktor, buradaki kişinin kanserinin yapısını, kişi orada olmadan inceleyebilecek.
* 2030'da doğanların 100 yaşına kadar yaşaması normal olacak.
FELÇLİLER İÇİN ROBOTİK ELBİSELER
* Cihazlar da çok gelişiyor. Tricorder denen küçücük bir cihaz, alına tutuluyor, beş tane hayati veriyi otomatik olarak ölçüp bir sağlık merkezine gönderebiliyor. Deneme aşamasında şu an ama yapıldı bu.
* Bazı firmalar, felçli insanların yürüyebilmesi için robotik giysiler yapıyor. Boyundan aşağısı tutmayan bir insanın, göz hareketleriyle ya da sesiyle yönlendirebildiği ve yürümesini sağlayan giysiler bunlar. Düşünce gücüyle hareket ettirilebilen giysi de olacak gelecekte.
HERKES KENDİ SAĞLIĞINDAN SORUMLU
* Hastane ve doktor odaklı bir sistemden, birey, yani hasta odaklı bir sisteme geçtik. Esas gelecek bu. 'Kişisel sağlık' dediğimiz bir sisteme doğru yol alıyoruz. Çünkü dünya, ürettiği her 100 doların 10 dolarını sağlığa harcıyor. Her ülke artık, kaliteden ödün vermeden, yani insanları öldürmeden bu maliyeti nasıl aşağı çekeceğini araştırıyor. Bu yüzden de bireyin kendi sağlığından sorumlu olması durumu öne çıkıyor. Yani hasta olmama konsepti ortaya çıkacak ve maliyetler düşecek. Ya da kronik hastalığı olanlar, yan komplikasyonlarını nasıl en aza indirebileceğini bilecek.
TUVALETLER, KÜÇÜK BİRER LABORATUVARA DÖNÜŞECEK
"Şu an üretilen teknolojiler sayesinden 20 yıl sonra bir kadının günü şöyle olabilir: Sabah kalktığında tuvalete girince, küçük bir laboratuvar olan tuvalet, idrar ölçümleri yaparak kadının meme kanseri ihtimalini doktoruna mesaj atar. Doktoru kadını arayıp randevu verir. Kadın doktora gittiğinde damar yolundan bir nanorobot verilir. O nanorobot gidip kanserli hücre yapısını bularak tedavi etmeye başlar. Bu sürede kadın gündelik yaşamına devam eder... Bu bahsettiğim tuvaleti şu an Obama dahil pek çok politikacı kullanıyor. Ancak maliyeti yüksek olduğundan henüz yaygın değil."
KÖK HÜCREDEN YAPAY MESANE ÜRETİLDİ
* Gelişme sağlanan üçüncü önemli alan ise yenileyici tıp. Kök hücre, hiç yaşlanmamak ütopyasına tıp aracılığıyla ulaşmanın en önemli aracı. Şu anın ütopyası şu: Cilt dokusu öyle bir kök hücreden yapılsın ki, hiç yaşlanmasın. Buna ulaşılabilmek için başlatılan çabaların bir kısmı sonuç verdi. Yanık tedavisinde kullanılıyor örneğin. Yanmış kişiden cilt kök hücresi üretilerek yanık yere konabiliyor ve yanık doku normal deriye doğru bir dönüşüm sağlıyor.
* Gelecekte belki şu olabilir: Çocuğun kordon kanından alınan hücre saklanarak, çocuk 80 yaşına geldiğinde, o kandan alınan kök hücreden elde edilen deri hücreleri normal deriye enjekte edilebilir ve 20 yaşında bir insanın görüntüsü sağlanabilir.
* Şu anda kök hücreden bir yapay mesane yapılabildi. Yapay karaciğer de teorik olarak yapılabilir ama henüz yapılamadı.
PROF. DR. TÜRKER KILIÇ
Açık ameliyat bitiyor
* Bundan 300 yıl önceki slogan özgürlüktü. Ondan sonra ekonomi, sonra mutluluk ve bireysel özgürlükler, ondan sonra bireysel teknolojiler ve iletişim slogan oldu. 21. yüzyılın sloganı ise sağlık. Sağlığa verilen önem, bazı durumlarda insanların kendi bedenlerine tapınması düzeyine ulaşmış durumda. Ve sadece tıp değil, kültürler de bunun üzerine şekilleniyor. Bunun öncüsü ABD tabii. ABD'de şu an sağlık dediğiniz zaman akan sular duruyor. Bütün sistem sağlık etrafında dönüyor.
* Şu an en kıymetli şey sağlık olduğu için, sağlık sektörü çok pahalı da bir sektör. İnsanlar sağlıkları için ciddi paralar harcıyor. Gelecekte sağlık hizmetleri daha da pahalanacak, daha da kıymetlenecek. Yani sağlık, çağdaş yaşamın merkezine oturuyor. Bu da tıbbın daha da gelişeceği anlamına geliyor.
* Tıp bilimine genel olarak bakıldığında, en çok gelişmeyi üç alanda görüyoruz. Birincisi, anatomi ve biyoloji. İkincisi, genetik. Üçüncüsü de teknoloji. Bu üçü, çoğu zaman iç içe geçmiş durumda oluyor.
* Anatomi ve biyoloji, var olan tıbbın, belirli bir devrim yaratmadan kendini geliştirme çabası. Örneğin beyin cerrahisinde daha iyi anatomi öğrenerek daha iyi ameliyat yapabilirsiniz. Ya da tümör dokusunun biyolojisini daha iyi anlayarak, ona yönelik spesifik tedavi geliştirebilirsiniz. Bir defa bütün cerrahi alanlarda anatomi anlayışı farklılaşıyor. Sisteme endoskop giriyor, laparoskopik yöntemler giriyor. Beyin cerrahları önceden mikro- cerrahi bilirken, şimdi artık endoskopik cerrahi de öğreniyor. Burundan girip ameliyatı oradan yapıyoruz mesela. Ya da damar içinden kateterle ulaşıp, oranın anatomisini öğrenerek, ameliyattan farklı bir yaklaşımla hastaya tedavi olanağı sunuyoruz. Yani açık ameliyatlar yavaş yavaş ortadan kalkıyor.
* Öyle bir noktaya geldik ki, beyin tümörlerini gama cerrahisiyle, ameliyat olmadan tedavi edebiliyoruz. Robotik bir sistemle gama ışınlarını kullanarak, beyin dokusunu açmadan tedavi yapıyoruz.
* Cerrahi nitelik hızla değişiyor. Bir süre sonra moleküller yardımıyla tümörlere ulaşmak söz konusu olacak. Nano partiküllerle. Mesela beyin tümörlerinin üzerinde sadece o tümörün üzerinde var olan bazı antijenler var. Ve artık öyle nanopartiküller geliştirebiliyoruz ki, spesifik olarak o antijene yönelebiliyor. Ve bu nanopartikülle aynı zamanda o hücre için toksik olan bir ilacı da o noktaya aktarabiliyoruz. Böylece spesifik olarak o kanser hücresini tanıyan nanopartikül ile sağlıklı hücrelere zarar vermeden sadece tümörü tedavi edebiliyoruz.
* Fakat problem şu: Kanser hücresi bir canlı. Ve ilaca kısa sürede rezistans geliştiriyor. Bir mutasyonla onun etkisinden kurtuluyor. Böylece bu ilaç hastanın yaşam süresini uzatmış oluyor. Ama eskiden tedavisi olmayan bazı tür kanserlerde tedavi sağlamak mümkün.
GENETİK, TIP ANLAYIŞINI DEĞİŞTİRİYOR
* İnsan genomunun tanımlanması, bizim bütün tıp anlayışımızı değiştirme yolunda. Şu an tıpkı kan grubunuzu öğrenir gibi gen haritanızı çıkarttırabilir ve bir CD'de alabilirsiniz. Bu şekilde hangi hastalıklara ait riskleriniz olduğunu da öğrenebilirsiniz. Bu, ülkelerin kültürel yapısını da çok değiştiren bir şey. Mesela bir ülke orduya asker alacak. 10 yıl sonra şeker hastası olacağını bildiği birini orduya almaya gerek yok diye düşünebilirler. Bir ahlaki farklılık gelişiyor yani. Bütün toplumsal ve hukuksal düzenin buna göre yeniden dizayn edilmesi gerekiyor. Bir gün bu öyle bir hal alacak ki, siz kızınızın evlenmek istediği adamın işinden önce genom yapısını öğrenmek isteyecek ve ona göre kız vereceksiniz belki.