Geçtiğimiz
ocak ayında açılan Kartal'daki Anadolu Adalet Sarayı, yeryüzünün en büyük adliye sarayı. Gün içindeki insan sirkülasyonu, adliyeyi ülkemizin birçok ilçesinin nüfusundan daha kalabalık hale getiriyor. İşte bu adliyenin en önemli komisyonu olan adalet komisyonunun başına 43 yaşında bir kadın hâkim atandı. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) bu sıra dışı kararı, özellikle kadın hakim ve savcıların yüzünü güldürdü. Hakim Sayıldı, Ankara doğumlu. Kahramanmaraş Nurhak'tan Ordu Gürgentepe'ye kadar belki de çoğumuzun ismini bile duymadığı ilçelerde görev yapmış. Sayıldı, Yargıtay tetkik hakimliği görevinde bulunmuş, sonra da şimdiki görevine atanmış. Yeşim Sayıldı'nın eşi Selçuk Sayıldı da kendisi gibi yargı mensubu. O da Anadolu Adliyesi'nde savcı olarak görev yapıyor. Sayıldıların iki de çocuğu var. İstanbul Anadolu Adalet Sarayı Adalet Komisyonu Başkanı hakim Yeşim Sayıldı, Pazar SABAH'a konuştu
- Dünyanın en büyük adliyesinin en önemli komisyonu sayılabilecek adalet komisyonunun başına bir kadın hakimin atanması yargı çevrelerinde sürpriz olarak değerlendirildi. Bu atama sizin için de sürpriz oldu mu?
- Sürpriz mi bilmiyorum ama bu görevin benim, camiamızdaki kadın hakim ve savcılar ile özellikle okuyarak bir yerlere gelmeye çalışan kızlarımız açısından önemli olduğunun farkındayım. Ben bu görevde başarılı olursam birçok meslektaşıma da bir yol açacağımı düşünüyorum. Yıllarca Türkiye'nin birçok yerinde görev yaptım. Çok şey yaşadım. Mesleki alanda yaşadığım sıkıntılar, sevinçler, hüzünler hepsi şu an getirildiğim makamda tecrübe olarak kullanacağım bilgiler oldu. Hakim olarak yaşadığım bu sıkıntıları burada beraber görev yaptığımız savcı ve hakimlerimizin de yaşadığını çok iyi biliyorum.
BÜYÜK BAŞIN BÜYÜK DERDİ
- İstanbul Anadolu Adalet Sarayı çok büyük bir adliye. Adliyenin sorunları da büyük olacaktır. Bu sorunları nasıl çözmeyi düşünüyorsunuz?
- Tabii burası çok büyük ve kalabalık bir kompleks. Böyle bir yerde sorunların da olması doğal. Bize gelen şikayetlerin hepsini çok titiz şekilde değerlendiriyoruz. Benim görevim, adliyede çalışan tüm personelin, hakim ve savcılarımızın iyi ve kötü gününde yanlarında olmak, hasta olanları ziyaret etmek, ihtiyacı olanların ihtiyaçlarını imkanlar ölçüsünde gidermeye çalışmak, sorunu olanları dinlemek, onları anlamaya çalışmak, dertleriyle dertlenebilmek ve sıkıntıları azaltmaya çalışmak. Sorunları ne kadar azaltabilirsek çalışma performansının da o kadar artacağını zannediyorum. Mahkemelerin buraya taşınmasıyla adliye çalışanlarının yaptıkları iş değişmese de çalıştıkları mekan değişti. Yeni bir adliye, yeni bir mahkeme, yeni bir arkadaşlık ortamı var artık. Düşünsenize, evinizi bile değiştirdiğinizde bir alışma süresi geçiriyorsunuz. Taşındığınız evinize, komşularınıza ve çevrenize alışmaya çalışıyorsunuz. Alışveriş yapacağınız yerleri, ulaşım araçlarını ve yolları öğreniyorsunuz. Bir süre sonra her şey yerine oturuyor ve alışıyorsunuz.
HAFTA SONLARI DA ÇALIŞIYORUM
- Türkiye, kadın hakları konusunda gelişmekte olan ülkeler sıralamasında. Henüz bu konuda istenen seviyeye de ulaşabilmiş değil. Bir kadın hakim olarak kadın sorunlarının çözümü konusunda ne gibi önerileriniz var?
- Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk, kadın-erkek eşitliğine çok önem veriyordu ve tüm meslek dallarında; siyasette, ekonomide, hukukta ve sosyal yaşamda kadınlarla erkeklerin eşit olması gerektiğini söylüyordu. Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın da gayreti ile hükümetin hayata geçirdiği anayasal, yasal ve idari reformlarla kadınların önlerindeki engellerin büyük oranda kalktığını düşünüyorum. Bu dönemde Anayasa'nın 10. maddesine 'Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür' ibaresinin eklenmesi önemliydi. 12 Eylül 2010 referandumunda kabul edilen değişiklikle kadınlara pozitif ayrımcılık getirilerek de bir ilke imza atılmıştır. Son olarak ailenin korunması ve kadına şiddetin önlenmesine dair kanun tasarısının TBMM Adalet Komisyonu'ndan ve genel kuruldan geçmesiyle yasal alandaki eksikliklerin büyük ölçüde giderildiğini düşünüyorum.
- Yasal düzenlemelerle kadın- erkek sorununun çözümünü sağlamak mümkün olacak mı?
- Tabii ki sadece yasayla olmaz. Bu bir zihniyet meselesi. Bir toplumda kadınlar ne kadar değişirse, toplum da o kadar değişir. Toplumdaki değişimler kadınlar tarafından benimsendiği ölçüde toplumsal dönüşüm gerçekleşebilir. Bu bakımdan kadınlarını eğitmeyen, erkeklere verdiği hakları kadınlardan esirgeyen, kadın zarafetini ve şefkatini istismar eden hiçbir toplumun medeni olması mümkün değildir diye düşünüyorum. Kızlarımızın okumasını çok önemsiyorum. Eğitimli kızlarımızın çalışma hayatında en az erkekler kadar başarılı olması ve ülkemizin gelişmesinde rol alması gerektiğini düşünüyorum.
- Yoğun bir iş temponuz var. Bu tempo aile yaşantınızı olumsuz etkiliyor mu?
- Çalışmaktan şikayetçi değilim. Hafta sonları da adliyeye gelerek çalışıyorum. Ben aile konusunda da çok şanslıyım. İş hayatımda eşimden çok büyük destek gördüm. Özellikle çocuklarım doğduğunda eşim, kayınvalidem, kayınpederim ve annem çalışma hayatımda bana çok destek oldu. Çalışan bir kadın, bir anne olarak zamanla yarıştığım oluyor. İş yaşamınız ve sorumluluk alanınız genişlediği ölçüde bir kadın olarak önünüze gelen sorunlar da çoğalıyor. Hem duyarlı ve kucaklayıcı hem de akılcı olmak durumundasınız. Böyle davranarak sorunları çözmeye çalışıyoruz.
DÜNYANIN EN BÜYÜK ADLİYE SARAYI
Yeryüzündeki en büyük adliye sarayı olan İstanbul Anadolu Adalet Sarayı toplam 360 bin metrekare kullanım alanına sahip. 99 asansör ve 48 adet yürüyen merdivenin bulunduğu adliyenin otoparkı 2 bin 462 araç kapasiteli. Yaklaşık 2 bin 500 kişi çalıştığı adliyede 449 hakim ve savcı görev yapıyor. Yedi bloktan oluşan Adliye Sarayı'nda 297 duruşma salonu, 326 cumhuriyet savcı odası, 22 başsavcı vekili odası, 30 müfettiş odası, 50 icra dairesi, 12 doktor ve hemşire odası, 2 konferans salonu, banka şubeleri, mutfak, yemekhaneler, kitapçılar, kreş, PTT şubesi bulunuyor.