MASADAN DEĞİL KASADAN CEVAP VERİN
Kurtuluş Savaşı sırasında Konya'dadır. Anadolu'da başlayan örgütlenmede rol alır ve gönderdiği telgraflarla gelişmeleri Atatürk'e bildirir. Atatürk, Refik Konya olarak tanıdığı Koraltan'ın Meclis'te yer almasını ister ve dört dönem sürecek olan vekillik yolu böylece açılır. Askerden kaçanları cezalandırmak için kurulan İstiklal Mahkemeleri'nde görev alır ama ceza vermekten çok, ikna edip orduya göndermek yönündeki tavrıyla dikkat çeker. 1935 yılında İnönü, Atatürk'le konuşarak Koraltan'ın idari hayatta görevlendirilmesini ister. Vekillik yıllarından sonra valilik yılları başlar. Halkla iç içe yaşayan ve icraatçı bir vali olarak nam salar. Artvin'de, Trabzon'da, Bursa'da görev yapar. Artvin yollarında halkla birlikte çalışır. Trabzon'da tarım ve hayvancılık atılımı başlatır. Bursa şehir planlarının yaptırılması ve Uludağ'ın turizme kazandırılması onun çabalarıyla olur. Kendisine vaat edilen bütçelerin Ankara'dan gönderilmemesi nedeniyle son derece sitemkar mektuplar yazar ve istediğini alır. Bunlardan birinde: "Her defasında masadan cevap verdiniz. Bir defa da kasadan cevap vermeye çalışınız," yazar. Bu mektup Atatürk'ün sofrasında okunur ve Atatürk, Koraltan'ı haklı bulur. Koraltan'a göre Demokrat Parti'nin kurulma gerekçesi 'halk yoksulluk içinde yüzerken, dönemin CHP'sinin yolsuzluk içerisinde yüzmesi' ve halkın sorunlarıyla bir ilgisinin kalmamasıdır. Partiyi kurma fikrini gündeme getiren ve Bayar'la, Menderes'i bulan da odur. Hatta kızının söylediklerine bakılırsa partinin ismi onların evinde bulunmuştur. Dörtlü takririn kamuoyuna ve meclise sunulan metnine son halini Koraltan vermiştir. Partinin kuruluş ve yönetim esasları ile ilgili yasal metinlerin hazırlanmasına da o nezaret etmiştir. Bu süreçte kendisine yardım edenlerden biri Rahşan Ecevit'in babası Namık Zeki Aral'dır. Yassıada zindanlarında yatarken 70 yaşındadır. İdamla yargılandığını duyan felçli eşi Mukbile Hanım beyin kanaması geçirir ve vefat eder. Cezası idam olarak açıklanır ama çok yaşlı olduğu için müebbet hapse çevrilir. İlerleyen yıllarda hapis ve siyaset yasağı kararları kaldırılsa da takati yoktur. 17 Haziran 1974'te böbrek yetmezliğinden kaldırıldığı hastanede hayata gözlerini yumar.
9 SUBAY OLAYINI ORTAYA ÇIKARDI
Demokrat Parti çekirdeğini bir araya getiren kişi Koraltan'dır. Bu düşüncesini önce Bayar'a açar. Sonra ikisi birlikte Menderes'e açılırlar.
Menderes de Köprülü'yü gündeme getirir. Anlattıklarına bakılırsa Koraltan, Köprülü'ye pek sempati duymamakta, onu 'bilardo oynayan, memleket meselelerine lakayıt biri' olarak görmektedir.
Partinin kuruluş çalışmaları İnönü ve başkaları tarafından sabote edilmek istenir. İnönü konuşulanları kendisine ulaştırması için toplantılara adam göndermekte, kendileri de vekil olan bu kişiler kurucuların arasını açmaya çalışmaktadır. Bu sırada Sovyetler Birliği, Zekeriya Sertel aracılığıyla yeni kurulan partiye para yardımı yapmayı teklif eder. Koraltan ve arkadaşları bu teklifi reddeder.
İsmet İnönü dönemin 'sert' başbakanı Recep Peker'i görevden alma nedenleri arasında DP'yi kapatıp, kurucularını idam ettirmek istemesini de göstermişti. Görevden alınmasından kısa bir süre sonra Peker öldüğünden bu iddia bugüne kadar havada kaldı. Oysa Koraltan anılarında tam aksini iddia ediyor. Bazı şahitlere dayanarak Peker'in, İnönü'nün DP'yi imha planını uygulamadığı için görevden alındığını anlatıyor. İlk kez gündeme gelen bir iddia...
27 Mayıs 1960 darbesini CHP'nin ve İsmet İnönü'nün kışkırttığı söylenegelir. Koraltan'a göre İnönü'nün damadı Metin Toker, bir gazetecidir, Napolyon örneğini vererek 'ada' fikrini ortaya atan kişidir.
Koraltan'ın anılarında okuyoruz ki Mareşal Fevzi Çakmak, 1950'den önce benzer bir teklifle DP'lilere gelmiş ve İnönü'yü bir askeri darbe ile devirmeyi önermiştir. DP yöneticileri bu teklifi kabul etmez.
14 Mayıs 1950 seçimlerinin kazanılmasından önce Koraltan parti iktidara gelse bile kurucuların hükümette görev almamalarını önerir.
Fakat seçimden sonra Ankara'ya gelince diğer üç kişinin görev paylaşımını müzakere ettiklerini görür.
Onları anlayışla karşılar ama kendisi yine de görev almak istemez. Menderes kendisini meclis başkanı olması için ikna eder. Koraltan'ın anlatımına göre, Köprülü önce Cumhurbaşkanı olmak istemiş; kabul edilmeyince de "Ben başvekil olayım, Adnan da benim muavinim olsun," demiştir.
Koraltan DP'den yaşanan kopuşlar konusunda oldukça sitemkar ve eleştirel bir tavır sergiliyor. Bu eleştirilerden CKMP'yi kuran Osman Bölükbaşı da nasibini alıyor. Öte yandan Fevzi Lütfü Karaosmanoğlu'nu Ankara Palas'a karargah kurup kulis yapan ve istediği koltuklar kendisine verilmediği için muhteris davranıp ikilik çıkaran bir kişi olarak tanımlıyor.
1958 yılında yaşanan ve 9 Subay Olayı olarak anılan cunta girişimini Menderes'e ve Bayar'a haber veren kişi bizzat Koraltan'dır. Olayı ortaya çıkaran ve çıkardığı için adeta cezalandırılan Samet Kuşçu, Koraltan'ın dünürü olan Bereket ailesinin hemşehrisi ve yakınıdır. O, Bereket ailesine, Bereket ailesi de Koraltan'a anlatır.
Darbe girişimi böylece duyulur.