19 NİSAN CUMA
RUHA ZİYAFET: SELVA ERDENER, SERTAB ERENER'E KARŞI!
Nişantaşı Sofa Otel'de, Andante dergisinin ön ayak olduğu konserler düzenleniyor. 'Başka türlü' klasik müzik konserleri bunlar. Kemençeyle Erik Satie çalındığını duydunuz mu hiç? Evet, Trois Gymnopedies No.1, kemençeyle! Hallarts Doğu -Batı konserlerinde böyle şeyler oluyor. Piyanist İbrahim Yazıcı, kemençeci Derya Türkan ve çellist Çağ Erçağ'ın beraberliği, üstüne de soprano Selva Erdener vardı cuma akşamı. Selva Erdener'i ilk defa dinledim. Hiç normal olmayan bir sesi var; çok güçlü, çok etkileyici. Sertab Erener'i fena halde sollar. Bir Ay Gız söyledi, of of of. O öterken bizim nefesiniz kesildi. Şimdi bunu yemeğe nasıl bağlayacağız?
A) Etkinliğin ikramı olaraktan Chivas Regal'den bahsedeceğiz.
B) Çıkışta Teşvikiye Saray'da tavuk suyuna çorba içtiğimizi söyleyeceğiz.
C) Müzik ruhun gıdası diyeceğiz.
D) Hepsi.
20 NİSAN CUMARTESİ
SULTANİ BEZELYENİN EN SULTANLARA LAYIK OLDUĞU ŞEKİL
Yaprak, daha afili adıyla sultani bezelye, baharda kısa süreliğine beliren ince, zarif bir sebze. Son demleri şimdi, bitti bitecek. Geçen hafta Kanaat'teki (Üsküdar) yenemeyecek kadar iplikli ve kılçıklıydı. Bu kadar klasik bir zeytinyağlıyı böyle kötü yapıp servise çıkarabiliyorsa Kanaat, kredi de bir yere kadar. Cumartesi öğlen Nişantaşı Kantin'deki ise "Aşçılar neler yaratıyor!" dedirtti. Keçi peynirli ılık sultani bezelye çok az pişirilmişti. Yemyeşil, tazecik ve çıtır çıtırdı. Hayret hatta hayranlık uyandırıyordu. Şemsa'nın (Denizsel) Kulaktan dolma tarifler bloguna baktım, nasıl yapmışlar diye: Sultaniler, kaynayan tuzlu suda az haşlanıp çıkıyor. Suyu süzülüp soslanıyor. Sosta dereotu, az ançuez, limon kabuğu ve suyu, tuz, şeker, değirmen karabiber, sıçan dişi arpacık soğan ve sarımsak var. Bir dilim keçi peyniri Büş ve dereotuyla servis ediliyor. Fotoğraftakinin, evet ta kendisi... Biz paylaştık diye keçilerimiz yarımdı!
21 NİSAN PAZAR
OSMANLI, ÇİN VE FRANSIZ MUTFAKLARINI DİĞERLERİNDEN AYIRAN NE?
İlanını geçen aydan beri veriyorlar, halbuki piyasaya yeni çıkardılar. Yemekte Tarih Var / Yemek Kültürü ve Tarihçiliği'ni (Tarih Vakfı Yurt Yayınları) Ayşegül Avcı, Seda Erkoç ve Elvin Otman derlemiş. Kitap, tam da üç yıl önce bu günlerde gerçekleşmiş bir sempozyumda ('Yemekte Tarih Var!: Ekonomi, Politika ve Kültür', Bilkent Üniversitesi, 26-28 Nisan 2010) sunulan bildirilerin bir seçkisi. Ortaçağ İngiliz edebiyatında yemek ve kimlikten tutun, 18. yüzyıl başlarına kadar seferlerde Osmanlı ordusunun beslenmesine, Roosevelt'in New York'taki salon karşıtı kampanyasına, meraklısı için ilginç çalışmalar var içinde. Halil İnalcık'ın sempozyum açılış konuşması da yer alıyor kitapta. Başlıktaki soru da oradan. "Bugün dünyanın en ünlü mutfaklarını sorsanız, Çin, Osmanlı ve Fransız mutfaklarıdır," diyor İnalcık, "Çünkü bu yerlerde emperyal bir saray kültürü vardı."
22 NİSAN PAZARTESİ
HAFTANIN EN ÇOK KONUŞULANLARI: FLAMİNGO IN, MAHALLE OUT
'Herkes' diye bir şey var hani..."Ay herkes orada," diye, "Herkes bunu konuşuyor," diye duyuyoruz. Kim bu 'herkes'? Memleket nüfusuna vurduğunuzda, yüzde 0. Ama rüzgarı yeter! Herkesin 'herkes'i farklılık gösterebiliyor. Ama bir de yeme-içme, stil, şehir, trend âleminde kullanıldığında, aşağı yukarı anlaşılan bir 'herkes' var. Kanaat önderleri. Gittiği yere peşindekileri de çekenler. Necidir bilmediğiniz ama ismine-cismine aşina olduğunuz cemiyet/magazin simaları. İşte bu 'herkes' en çok bu iki meseleye takıldı bu hafta...
1. BU FLAMİNGO'NUN ETİ YENİR! Leyleksilerden, ılık iklimlerde su kıyılarında sürüler halinde yaşayan, tüyleri pembemsi beyaz, kanatları kırmızı kara, uzun bacaklı, ayakları perdeli, gagası iri, eti yenilebilen bir kuş. Bu açıdan bir önceki mekan Bird ile uyumlu! Aliye Turagay ile Joost Rooijmans'ın bu yaz belli ki bayağı havalanacak mekanı, İTÜ Taşkışla'nın, Ceylan Intercontinental'in orada. Şile'deki Lavanda'dan Emre Şen referansıyla eti bayağı da afiyetle yeneceğe benzeyen Flamingo, Beyaz Türklerin en yeni restoranı. Oyun alanı. Yazın 'en'ler listelerinin de daha şimdiden garantili elemanı.
2. MAHALLE'YE GEÇMİŞ OLSUN Gayet iyi bir proje ve gayet güzel bir uygulamaydı. City's, City's olalı beri başına gelen en iyi şeydi. Nişantaşı'ndaki bu sefertası modeli alışveriş merkezinin bir katının, Mahalle adı altında cümbüşlü bir yeme içme kompleksine çevrilmesinin fikir babası İzzet Çapa'ydı. Şimdi Çapa'yla AVM yönetiminin papaz olması konuşuluyor. Kim haklı bilemem ama oturduğum yerden şunu derim: Çapa'ya bir şey olmaz, City's iflah olmaz.
23 NİSAN SALI
SUADİYE'NİN NERESİNDE NEŞE DOLUYOR İNSAN?
Akşam güneş daha batmadan cam önü masalardan birine yerleşmeli ki, olaylar Adalar'a nazır gelişsin... Suadiye'nin deniz tarafında, Suadiye Oteli'nin karşı kaldırımındaki Suadiye Park'ın terasında: Galatalı. Lakerdası, fesleğenli levreği, soyalı uskumrusu gayet düzgün... Soğanla hemhal olmuş domatesler iştah açıcı. Ahtapot mücveri değişik, patlıcanlı lorlu Rum böreğine kusur bulan çarpılır. Caddebostan İskele Sokak'taki çakma Yunan adası balıkçılarının mutfağı dökülürken... Maltepe sahil yolundakilere gitmeye üşenilirken... Galatalı, can simidi olabilir...
24 NİSAN ÇARŞAMBA
KİM BU "TERCİHİ KASAP'IN DÖNERİ OLAN HERKES"LER?
Son zamanların en absürt reklamı bu olsa gerek. "Herkesin Tercihi Kasap'ın Döneri" sloganına eşlik eden fantastik fotoğrafta, 13 birbirine benzemez freak ve masa altında bir de köpek var. Bir Einstein, bir punk, bir okullu lolita, bir top model, bir Amerikan motorcu, bir nerd, bir geçkin assolist, bir Anglosakson bebek, işte birkaç kişi daha, 'herkes' diye sunulmakta! Bir dönercinin yeni açılan Acıbadem şubesini tercih eden 'herkes'se bunlar, biz kimiz?
25 NİSAN PERŞEMBE
ALAÇATI'DAN DEVAM: ASMA YAPRAĞI, EN SİNKONTA OLANA BİLE UYAR!
Hafta sonuna doğru, hazır yaz da yüzünü iyice göstermişken, geçen haftadan, Alaçatı'dan devam edelim: En lezzetli zeytinyağlıları en zevkli kap kacakta servis eden Asma Yaprağı, hemen iki adım öteye, bahçeye yayılmış. Enginar dolması. Kuskuslu enginar. İç baklalı bebek enginar. Çalkama. Balkabağından sinkonta. (Bu arada Haşmet Babaoğlu'nun eski bir yazısında denk geliyorum; Arnavut göçmenleri arasında 'mızmız, gıcık' tiplere 'sinkonta' denirmiş!) En sonunda da tarçınlı Girit köftesi... Ayşe Nur Mıhçı bu işi iyi biliyor, ekip yine döktürmüş...
SABAH TASHMAHAL, AKŞAM AGRILIA...
Zaten avuç içi kadar yer... Ama Hacı Memiş'e yakınlığıyla TashMahal'in bulunduğu nokta özellikle cazip. Bir de kahvaltıları... Fidan hanımın elinden çıkma reçeller (Bol taneli çilek ile Çam fıstıklı üzüm birinciliği paylaşır. Ayva, turunç, havuç, incir, limon diye gidiyor) Ruhsar hanımın gustosuyla da birleşince, kahvaltı masasından kalkmak kolay değil... Gel gör ki, öğlen hala buradaysan, balkabağına dönüşme ihtimali beliriyor. Zira TashMahal öğlen saatleri itibarıyla gece yarısına kadar artık Agrilia... Alaçatı'nın meşhur restoran-barı Agrilia, TashMahal'in bahçesinde bu sezon. Eski tütün deposundaki akşamlar mazi olsa da, iyi mutfak, iyi müzik baki.
MİDYE DOLMA REKORU KAÇ?
Kaptan'ın Yeri'nde insanın kendini kaybetmesi o kadar kolay ki, nedir midye dolma rekoru diye sordum. İki kişi 80'miş. Makul. Hatta standart bu olmalı! Hafta içinde 500- 600, hafta sonları 1000 tane yapıyorlarmış, her defasında tükendiğine bizzat şahit oldum. Çerez gibi gidiyor.
26 NİSAN CUMA
EGE'YE ARABAYLA GİDENLERE İKİ YOL LOKANTASI
Arabayla yol yapmanın güzelliği, yol lokantaları. Gide gele bellediğiniz, tamam her hafta değil ama her bahar, her yaz uğrayan gevşek müdavim olduğunuz yerler peydahlanıyor zaman içinde. Birincisi öyle, ikincisi yeni keşif:
1. İYİ BİR KÖFTE: İskender tipi pideli domates soslu köfte, bunun yanında kötü bir bulamaç. Manisa köftesi o kadar net. Pidenin üstünde serçe parmak büyüklüğünde köfteler, biraz sumak ve kızdırılmış tereyağı. Başka yerlerde de yemişliğimiz var, bence buradaki en iyisi. Manisaspor Kebapçısı 1957'den beri var. Biz Manisa Balıkesir Yolu'ndaki şubeye gittik; damak şenlendirecek bir yol üstü durağı olarak alın kayda.
2. İYİ BİR MANTI: Türkiye siyasi tarihinde de derin yeri olan Susurluk'ta, bir 'mantı sarayı': Kayseriya. Buranın tepsi mantısı meşhurmuş. Fırınlanmış mantılar, tepside/sahanda tek kişilik porsiyonlar halinde geliyor. Gayet nefis. Çiğ börekleri de keza. Bir köşede baştan aşağı bembeyaz giyimli birkaç hanım, mantı büküyor. Temiz pak bir yer, masalar pırıl, peçeteler bol, bardaklarda tek çizik yok... Özellikle Ege'den dönerken ve deniz mahsullerine doymuşken, bazıları için hamur gibisi yok!
28 NİSAN PAZAR
BUGÜNE ÖZEL FAALİYET: 101 İSTANBUL LEZZETİ
Bugün, bu pazar, tek günlük bir şölen var: 101 İstanbul Lezzeti Festivali. Oturaklı restorandan zıpır atıştırmalığa, en Batılısından en yereline ünlü işletmeler... Meri Çevik Simyonidis'den Refika Birgül'e konuklar... Tadımlar, workshoplar, sohbetler... Ortaköy'deki The Marmara Esma Sultan'da. 101 TL'ye bilet alıyor, Sunset'ten Sabır Taşı'na, Mikla'dan Semiramis Şam Tatlıları'na, tada tada savruluyorsunuz. Zor karar: Gitmeli mi, yoksa kendini korumak için haşa gitmemeli mi?