Daha birkaç sene öncesine dek öncelikle Björk'ün memleketiydi. Müzikten biraz daha anlayanlar Sigur Ros grubunun da aynı adadan çıktığını biliyordu. Avrupa Futbol Şampiyonası grup elemelerinde beş atmışlığımız,
Eurovision'da birkaç puan alıp vermişliğimiz vardı. İsim şehir oyununda İ harfinde o kadar bol ülke vardı ki, ona sıra bile gelmezdi. Hepsi bu kadar; gerisi sis perdesi... Kuzeyin yalnız ada ülkesi İzlanda, gerçek bir sis perdesinin ardında, 320 binlik nüfusuyla bekleyip durdu. Sonra Adalıların kaderi değişti. 2008 ekonomik krizinin ilk hedefi İzlanda'ydı. Ülke resmen battı. Helvasını kavurmaya koşan ekonomistler, ülkenin, olmayan parasıyla İngiltere'de futbol takımı, Danimarka'da havayolu şirketi, Hindistan'da enerji santrali satın almak gibi boyundan büyük işlere kalkıştığını buyurdu. Rakamlar ortadaydı. Ada'daki üç büyük bankanın toplam borcu, İzlanda'nın milli gelirinin altı katına çıkmış, kemerler son deliğe kadar sıkılmıştı. Soluksuz kalan İzlandalıların bir kısmı kapağı Norveç'e, bir kısmı daha da uzaklara attı. Ülkeyle "Satışa çıkıyor, parası olan alsın," diye dalga geçildi. Bir kuşak, hayatında ilk defa protesto için sokaklara döküldü.
Yeni isim ne olacak?
Bu ateşi ancak daha büyük bir ateş bastırabilirdi; öyle de oldu. Zor isimli Eyjafjallajökul volkanı, 2010 Mart-Nisan'ında lav püskürünce, Kuzey Avrupa hava sahasını kullanması gereken uçaklar da hangarlara geri döndü. Küçük ülkedeki büyük bela, dünya trafiğini durdurmuştu. Herkes yine İzlanda'yı konuşuyordu. Spot ışıklarına alışmış olmalılar ki, İzlandalılar artık sahneden inmiyor. Her şeyden önce, dünyanın ilk çevrimiçi anayasasını onlar hazırladı. Bu biraz süslü bir laf ama abartılı değil. Halk bu süreçte topyekun yer aldı. Kısa bir özet verelim.
Herkes bu tuhaf ülkeye inanıyor
Krizden sonra ülke, sil baştan yapmaya karar verdi. Öncelik yeni anayasaydı. Bunun için 18 yaşını doldurmuş tüm Adalıların seçilebileceği bir Anayasal Konsey kurulması düşünüldü. Devletin radyo ve televizyonu tüm adaylarla röportaj yaptı, reklam kampanyalarına destek verdi. Konsey seçimi tamamlanınca, halkın kalanının da anayasaya katkı sağlaması için sosyal medya kanalları açık tutuldu. Bütün dünyanın ilgiyle izlediği, yeni medya kullanıcılarına feci gaz veren Facebook anayasası böylece tamamlandı. İzlanda istim tutmuştu bir kere. İşi orada da bırakmadılar. Şimdi ülkenin isminin değişebileceği konuşuluyor. Yalnız önemli bir not düşelim. Dünyanın dört bir yanındaki gazeteler, bunun resmi bir kampanya olduğunu yazmış olsalar da, durum farklı. Ada'nın resmi turizm ajansı Visit Iceland bu işi neşeli bir turist çekme projesi olarak hazırladı. İzlanda'yı soğuk imajından kurtarmak (ismi İngilizcede 'buz adası' anlamına geliyor), ziyaret etmeye çekinenleri ülkeye 'ısındırmak' amacı güdüyorlar. Gelen önerileri bir yarışmaya sokacaklar ama değerlendirmek elbette ülke halkına düşüyor. Yani uzak ihtimal. Tuhaf olan, bütün dünyanın, İzlanda'nın yarışmayla isim değiştireceğine inanması. Herkes inanıyor; çünkü bu rüya ülkesinde krizden, Eyjafjallajökul'den, Facebook anayasasından ve Wikileaks'in gönüllü kadrolarında çalışan İzlandalı milletvekillerinden sonra her şey mümkün görünüyor.