Uçağımız sekiz buçuk saat süren uzun bir yolculuktan sonra Uluslararası Pekin Havaalanı'na indiğinde, Çin'le ilgili ezberlerim anında bozulmaya başladı. Asya'nın bu dev ülkesinde, böylesine modern bir havaalanıyla karşılaşacağımı tahmin etmiyordum. Şaşkınlığım, 20 milyon insanın yaşadığı Pekin'in caddelerinde dolaşmaya başlayınca daha da arttı. Alabildiğine geniş bulvarlar, gökdelenler, beş yıldızlı oteller, restoranlar, pahalı ve kaliteli markaların mağazaları... Bruce Lee'nin filmlerinden hafızama kazınan Pekin'den eser yok. Çinlilerin sağa sola koşuşturduğu kalabalık sokaklar nerede? 20 milyon Çinli, Pekin'de yaşamıyor mu? Caddelerde, sokaklarda bir temizlik, bir düzen... Ağaçlar, çiçekler, böcekler... Asya'nın birçok ülkesine hakim olan kalabalıkların sessizliği, Pekin'e de hakim. Biraz komünizmin, biraz da Budizm'in etkisi olsa gerek. Bir şehir, bu kadar mı planlı, programlı ve temiz olur? Bal dök yala! Caddeler alabildiğine uzun ve geniş. Bisiklet ve yürüyüş yolları, kente ayrı bir hava katıyor. Binalar uyum içinde. Gökdelenlere bile Çin'in geleneksel mimarisine uygun süslemeler koymuşlar.
AVRUPA ŞEHRİ GİBİ
Pekin'de gezerken kendinizi Danimarka, Almanya ya da İngiltere'de gibi hissediyorsunuz. Hani diyorum, bizde de kentsel dönüşümün startı verildi ya... Belediyelerimiz Çin tecrübesinden örnek alsa... İnsanlar biraz ürkek. Tayland, Vietnam ve diğer Asya ülkelerinde görmeye alışık olduğumuz sıcakkanlılık burada pek yok. Yabancılara karşı mesafeliler. Ancak bu mesafeli duruşa rağmen oldukça yardımseverler. Adres sorduğunuzda, önünüze düşüp size gideceğiniz yere kadar eşlik etmek istiyorlar. Çok çalışkanlar, üşenmiyorlar. Pekin'in en büyük süprizlerinden biri de çok sayıda kadın taksi şoförünün olması. Taksicilerin tek kusuru İngilizce bilmemeleri. İşin hoş yanı da istisnasız hepsinin taksimetre açması ve inerken fiş vermeleri. Taşrada durum ne bilmiyorum, ama Pekin'de herkes sistemin bir parçası gibi. İnsanların yüzlerine mutlulukla ürkeklik arası bir ifade hakim. Cadde kenarlarında, alt geçitlerde, kentin hemen hemen her noktasında sivil kolluklu görevliler göze çarpıyor. Bir alt geçidin hem girişinde hem ortasında hem de çıkışında üç kişi nöbet tutuyor. Durum böyle olunca, alt geçit ışıl ışıl ve tertemiz. Belki de nüfusu kalabalık ülkede istihdam olsun diye, adım başı birilerine görev vermişler.
CENNET TAPINAĞI VE YASAK KENT
Pekin'de gezilecek çok fazla mekan yok, ama var olanlar ciddi vakit alıyor. Tiananmen Meydanı'nın hemen karşısındaki Yasak Kent, mutlaka görülmeli. Çin'in imparatorluk sarayı olan Yasak Kenti görmek için dünyanın dört bir yanından binlerce yabancı Pekin'e geliyor. Saray alabildiğine büyük. Sarayın devasa kapıları, Çin imparatorluk tarihinin farklı farklı dönemlerine açılıyor gibi. Öyle birkaç saatte gezilecek gibi değil. Bizim Topkapı Sarayı, bunun yanında müştemilat bile sayılmaz. Yine Pekin'in önemli mekanlarından biri de Cennet Tapınağı. Pekin'de diğer Asya ülkelerinde olduğu gibi öyle her köşe başında tapınak yok, ama Cennet Tapınağı, Budistler için önemli bir mabed. Pekin'de Sincan Uygur Türklerinin yaşadığı Niujie bölgesindeki cami de kesinlikle görülmeli. Bin yıllık bir cami. Çevresinde Müslüman Uygurlar yaşıyor. Ve beş vakit Niujie Camii'ne gelerek ibadetlerini yapıyorlar. Çin, turizme ve propagandaya önem veren bir ülke. Ülkenin ulusal kanalı CCTV, dünyanın birçok dilinde yayın yapıyor. İngilizce, Fransızca, Rusça ve Arapça haberlerin yanı sıra eğlence ve kültür sanat programları da var. Bir de Çinliler bu imitasyon işini gerçekten abartmış! Müzik kanallarında onlarca çakma Justin Bieber şarkı söylüyor !
KİM DEMİŞ ÇİN'DE AÇ KALINIR DİYE?
Oteller çok temiz ve lüks. Turistlere çok saygılılar. Odalarda birçok ülkede görmeye alışık olmadığımız bir inceliğe imza atmışlar. Odada yere serilmiş bir seccade ve kıbleyi gösteren bir işaret var! Çin yolculuğundan önce herkesten aynı uyarıyı aldım: "Aman yanına yiyecek bir şeyler al. Yoksa orada aç kalırsın!" Tam tersine. Aç falan kalmadım. 1.3 milyar insanın doyduğu bir ülkede, ben niye aç kalayım? Sebze, meyve ve pirincin bu kadar bol olduğu bir ülkede aç kalmak için hiçbir sebep yok. Bu arada Çin'e gidecek olanlara açık çek: Kesinlikle aç kalmazsınız. Çin mutfağı, dünyanın en zengin mutfaklarından biri. Pekin ördeği, sebzeli börekler, erişteler... İlle de pilav. Hepsi çok lezzetli. Daha sayamadığım birbirinden lezzetli yemekler sizi bekliyor.
ÜLKEDE HER ŞEY EKONOMİ
Dünyanın önde gelen birçok şirketi, adeta Pekin'de üst kurmuş. Başta ABD olmak üzere pek çok ülkenin şirketi, Çin'in ekonomik büyümesinden pay kapmak için yarışıyor. Dünyada ticarete kafası basan milletlerin başında Çinliler geliyor olmalı. Herkes gece gündüz iş konuşuyor. Beş yıldızlı otellerin lobilerinde günün her saati yabancı gruplarla Çinli işadamlarının hararetli sohbetlerine tanıklık edebilirsiniz. Pekin her açıdan dinamik bir kent. Ülkelerinin refahından pay kapmaya çalışan Çinlilerin koşuşturması, başkente ayrı bir dinamizm katıyor. Çin'de Mao'nun 60 yıl önce başlattığı Büyük Yürüyüş, şimdi ekonomik alanda devam ediyor. Bu arada Mao'nun büstleri ve heykelleri, hediyelik eşya satılan her yerde en ön sırada. Kurucu liderin heykellerinin bile hediyelik eşya olarak satıldığı ülkede, ekonominin ulaştığı boyutu siz düşünün.