İstanbul
Tanpınar Edebiyat Festivali (İTEF) bu yıl dördüncü yaşını, dört şehirde, 1-6 Ekim tarihleri arasında okurlarla buluşarak kutlamaya hazırlanırken, biz de festival kapsamında ülkemizi ziyaret edecek dünya çapında bir polisiye ustasıyla önceden konuştuk. Türkiye'nin Londra Kitap Fuarı'na 'Odak Ülke' olarak katılımını desteklemek amacıyla gerçekleştirdiği etkinlikler kapsamında, British Council ve Hay Festivalleri'nin de katkısıyla, bu yılki İTEF'e Ian Rankin konuk oluyor. İskoç yazar, günümüz İngiliz edebiyatının önde gelen suç ve dedektif romanları yazarları arasında gösteriliyor. Türün en prestijli ödüllerinden Edgar'ın da,
Resurrection Men adlı romanıyla 2004 yılı sahibi olan Rankin, 'sosyal realist' tarzda yazdığı kitapları için "Kendi toplumumda meydana gelmesi olası belirli tarzda, potansiyel suç türleri hakkında öyküler yazmaya çalışıyorum," diyor.
- Suç ve polisiye romanları altın çağını yaşıyor. Bunu neye bağlıyorsunuz?
- Suç edebiyatı, pek çok ihtiyaca cevap verir. Bir suç romanı hem eğlenceli hem de zorlayıcıdır. Size bir bulmaca ya da bulmacalar serisi sunarken aynı zamanda büyük ahlaki meseleler etrafında da dolaşır. Suç edebiyatı, adaletsizlik ve yozlaşma gibi meseleleri irdeleyerek modern toplumun eleştirisini, genelde detaylı bir şehir, ülke, kültür yapısının analizi eşliğinde yapar.
- Günümüzde polisiye edebiyatına yeni alt türlerin katıldığını görüyoruz. Bazen teknoloji ön plana çıkıyor ya da büyük şirket sahipleri, medya kuruluşları gibi yeni tür 'kötü adamlarla' karşılaşıyoruz. Günümüzün yeni 'kötü adamları' kimler?
- Günümüzde suç edebiyatına geniş bir yelpazede yaklaşım var. Evet, suç ve gerilim romanlarında Hannibal Lecter gibi zeki canavarlardan oluşan seri katillerden de bahsedebilirsiniz ama aynı zamanda terörizm, ırkçılık, politika ve büyük şirketlerdeki yozlaşma gibi meseleleri de tartışabilirsiniz. Suç hep bizimle birlikte görünüyor, belki de kendi yarattığımız toplumların bir tür gerekli yan ürünü gibi...
- Siz özellikle Dedektif Rebus serinizle tanınıyorsunuz. Bu karakterinizin özellikleri nedir?
- Rebus, üstünde çalıştığı her davayla birlikte değişen ve gerçek zamanda yaşlanan, böylelikle hem işinden bir şeyler öğrenip, geliştiğini hem de aynı oranda kendinden bir şeyler yitirip, aşındığını hissettiğimiz karmaşık bir karakter... Hem kendi çevresindeki dünyayı hem de Edinburgh şehrini anlamaya çalışıyor. Edinburgh, kitaplarımdaki asıl gerçek baş kahraman aslında. Çünkü hem Rebus'ü ve diğer karakterleri şekillendiriyor, hem de araştırılan suç türlerini oluşturuyor.
- İlk Rebus romanınıza ilham veren davanın şüphelileri arasına yanlışlıkla girdiğiniz doğru mu?
- Evet, ilk Rebus romanım için araştırma yaparken, araştırmama yardımcı olması için sorular sormak üzere bir polis karakoluna gitmiştim. Maalesef yazmakta olduğum hikaye tam o sırada sürmekte olan bir suç davasına çok benziyormuş ve böylece ben de bir şüpheli olmuştum. Dedektifler, hikayemin detaylarını dosyalarına eklemişti.
- Türk edebiyatını tanıyor musunuz?
- Çok fazla Türk yazar tanımıyorum. Jakob Arjouni'nin suç romanları sayesinde Almanya'daki Türk diasporası hakkında bilgi sahibi olmuştum. Bir de Elif Şafak'ın büyük bir hayranıyım. Kısa bir süre önce Edinburgh'da tanıştık ve bir kahve içip, uzun bir sohbet ettik. Gerçekten harikaydı.
İTEF'İN DİĞER YILDIZLARI NE DİYOR?
Etgar Keret
-
İTEF'in bu yılki teması 'Şehir ve korku'. Bu tema sizin için ne ifade ediyor?
- Korku esasında kendi içinde çok doğal ve anlaşılabilir bir duygu, asıl tehlikeli olansa onun yan ürünü olan bir durum... Korku, kin duygusunun ana motoru, nefret ise temelde korkunun saldırganlığa dönüşme hali... Eğer korkumuzu kine dönüşmesine izin vermeden önce kabullenebilirsek, dünyamız çok daha iyi bir yere dönüşebilir.
Ned Bea uman
- İTEF kapsamında şehrimizde olacaksınız. Türk edebiyatı ve ülkemiz hakkında neler biliyorsunuz?
- İstanbul'a daha önce bir kez daha gelip, şehrinizi çok sevmiştim ama doğrusu hâlâ Türkiye hakkında çok fazla bilgiye sahip değilim. O yüzden festivalin ardından şehrinizde birkaç hafta daha kalmayı planlıyorum. Ve korkarım ki okuduğum tek Türk romanı da Orhan Pamuk'un Kar'ı... Son geldiğimde İstanbul'daki çağdaş sanat ortamının son derece heyecan verici olduğunu hissetmiştim, bu konuyu biraz daha araştırmak istiyorum.
Juan Gabr Iel Vas quez
- 'Korku' sizin romanlarınızda da sıkça karşılaştığımız temalardan biri... Son kitabınızdan bu perspektifte bahsedebilir misiniz biraz?
- Düşen Şeylerin Gürültüsü, pek çok diğer şeyin yanı sıra korku üzerine ya da korkunun benim neslimi nasıl şekillendirdiği üstüne içsel bir meditasyon... Ben 80'ler ve erken 90'ların Bogoto'sında, terörizmin hüküm sürdüğü, bombaların patladığı, politikacılar, hakimler ve polislerin öldürüldüğü bir şehirde büyüdüm. Pablo Escobar'ın Kolombiya hükümetine karşı yürüttüğü iç savaş, hepimizin özel hayatını ancak çok daha sonra anlayabileceğim ve yüzleşebileceğim bir şekilde etkiledi. Ve romanım da, yitirdiğim bu şehirle uzlaşabilmem için bir tür kendi kişisel çabam olarak özetlenebilir...
21 ÜLKEDEN 79 YAZAR
İTEF,1-4 Ekim'de İstanbul'da, 3-5 Ekim'de Ankara'da, 5-6 Ekim'de İzmir ve 5-6 Ekim'de Hatay'da okurlarla buluşacak. 21 farklı ülkeden 79 yazarın katılımıyla gerçekleşecek festivalde, hem yetişkinlere hem de öğrencilere yönelik pek çok etkinlik düzenlenecek. Festivale katılacak yazarlar arasında, Rankin'in yanı sıra Yüzbaşı Corelli'nin Mandolini ile gönülleri fetheden Louis de Bernieres, Boksör Böcek ile Man Booker ödülüne aday gösterilen Ned Beauman, Latin Amerika edebiyatının son 25 yılının en iyi isimleri arasında yer alan Kolombiyalı Juan Gabriel Vasquez ile 1994'te Avrupa Kısa Öykü Ödülü ile 2011'de Avrupa Edebiyat Ödülü'nü alan, Slovenya'nın Yaşar Kemal'i tabir edilen Tito rejiminin amansız muhalifi Drago Jancar ve ülkemizde geniş bir takipçi kitlesine sahip İsrailli Etgar Keret de yer alıyor. Türk yazarlar arasında ise bu yıl, Ayfer Tunç, Hakan Günday, Murathan Mungan, Ömer Erdem, Mehmet Erte, Tuna Kiremitçi, Yekta Kopan gibi isimler yer alacak. Festivalle ilgili detaylı programa www.itef.com.tr adresinden ulaşabilirsiniz.