- Beslenmenize dikkat ediyor musunuz?
- Hastalık sürecinde Türkiye'nin çeşitli yerlerinden insanlar size 'şifalı' yiyecekler ulaştırdı mı?
- Onlar bana sadece hastalığımla ilgili değil, tam 40 yıldır geliyor. Evimizdeki gıdaların hepsi, en güzelidir, orijinal yerinden gelir. Ben temel gıdaların bazılarını marketten aldığımı hatırlamıyorum.
- Sigarayı arıyor musunuz?
- Mücadele ediyorum. Bırakmamın üzerinden bir sene geçince rahatlayacağımı söylüyorlar. Şu ana kadar dokuz ay oldu.
- Özel hayatınızdan bahsedelim. Çocuk istiyor musunuz?
- O kısmet meselesi. Çocuk olduğunda da evlenmek gerekmiyor. Benim hayatımda bana müthiş bir sevgiyle müdahale eden bir insan var. İlişkimiz çok güzel gidiyor.
- Evlenmeyi düşünmüyor musunuz?
- Biz onları aştık. Ben evli gibiyim zaten...
- Diziler için ne düşünüyorsunuz?
- Şu anda Türk televizyonlarında oynayan dört dizi, benim reddettiğim dizilerdi. Bir tanesinde parayı peşin teklif etmelerine, hatta hikayesini çok sevmeme rağmen kabul etmedim. Çünkü yapımcısının bir saygısızlığı oldu. Saygısızlığa karşı tepkim bu... 43 yıldır bu mesleği yapıyorum. Dizi, reklam ve sinema da olsa bunlar film... Onların genel kronolojisi içinde benim sinemada anlatmak istediğim değerlerden parça yoksa, ben o filmlerde oynamak istemiyorum. Eğer bu arayışımı bugüne kadar yaptığım işlerle ortaya koymasaydım, bugün benimle bu röportajı yapamazdın.
GENÇLER İÇİN ENDİŞELENİYORUM
- Sizin yıllar önce oynadığınız filmlerin dizi yapılmasına ne diyeceksiniz?
- Bana bu soruyu yapımcılar da sordu. 'Daha 100 tane daha filmim var,' dedim. Yapımcılar ve televizyoncular endişeye kapılmasınlar; arayıp bulamazlarsa ben o filmlerin adını söylerim. Gerçekten büyük dizi olurlar. Türk televizyonculuğunun dizi formasyonunda geleceğini parlak görmüyorum. Çünkü bir metot var ve yanlış uygulanıyor. Deneme yanılma metodu. Çok insanın gönlü kırılıyor. Reklam pastasını kapmak istiyorsanız, yapacağınız projeleri bir yıl evvelden tespit edip imzaları atacaksınız. Kaliteli işler yapacaksınız.
- Eski projelere yönelinmesinin sebebi senaryo sıkıntısı mı?
- En büyük etken senaryo... Senaristleri suçlamamak lazım. Bir insan ha deyince mektup bile yazamaz. Siz haftada 80-90 sayfa senaryo istiyorsunuz. Romanlar tükeniyor. İyi iş yapmış filmler de tükenirse ne olacak? Başarılı, ilgi görmüş filmleri dizi yapıyorsun. Hiç düşünüyor musun, o filmler başarıyı nereden kazanıyor? Bunlar kollektif bir üretim... Hangi yüreği koydular biliyor musun? Filmlerin toplantıları bir yıl evvelden başlardı. Ekip kurulur, yemekler yenilirdi. Kostümler dikilirdi. İyi bir film yapma heyecanı sete yayılırdı. Şimdi sen böylesine yoğun emek verilmiş filmi, bu iş başarılı diye, ben de yapayım dersen olmaz. Suçlu aramıyoruz, ancak artık kötüyse beni ilgilendirmez anlayışından vazgeçmeliler. Çalışan insanlar mutlu olursa, böyle güzel altyapı hazırlanırsa, çok iyi işler yapılır.
- Genç oyuncuları beğeniyor musunuz?
- Çok yetenekli gençlerimiz var. Ama yeni nesil oyuncular için korkuyorum. Çünkü bir film çekiyor, ödül alıyorlar, ikinci filmleri yok. Ben onların yaşındayken senede 10 film çekiyordum. O kadar çok üretim vardı ki o günlerde... Şimdi eğer TV'de de böyle olacaksa, parlayan müthiş yetenekli çocuklar büyük bir küskünlüğün içine girecek. O vazgeçilmez mikrop, sanatçı olma hastalığı insanın bünyesine girdi mi, bütün hücrelerini yok eder. Nefes aldırmaz, insan sanattan, mesleğinden başka bir şey düşünemez hale gelir. Bir de çevre baskısı olur. 'Niye çalışmıyorsun, film çekmiyorsun?' derler. Anlatamaz ki, çekilmiyor diye... O yüzden gelecek adına, genç kardeşlerimiz için böyle bir endişe duyuyorum.
- Mahsun Kırmızıgül bütün projelerinde size teklif getirmiş. Peki neden o filmlerde yer almadınız?
- Bana olan saygısını biliyorum. 'Sen niye albüm yapmıyorsun? Sinemacı mı olacaksın?' dedim. 'Evet!' dedi. Sinemaya böyle sevdayla tutulmuş bir insan. Bir gün güçlü bir senaryoyla gelecek ve çalışacağız. Ama benim sinematografime katkıda bulunmayacak bir projeyi kabul etmem. Mahsun Kırmızıgül olduğu için değil.
YÜZÜMDEKİ ÇİZGİLERDE ANILARIM GİZLİ
"Estetik doktorlarını gördüğümde 'Sizde hiç vicdan yok mu? Sanatçıların yüzüne estetik yaparken katliam yapıyorsunuz," diyorum. "Estetik dozajını az tutup, operasyonları zamana yaymaları lazım. Yoksa hastalarını birden bire başka bir insan haline getiriyorlar. Diğer yandan estetiğe karşı değilim. Mesleğimin önemli bir parçası... Yine de ben yüzümdeki çizgilerden hoşlanan bir adamım. Onların her birinde anılarım var. Niye yok edeyim? Çok inançlı bir insanım, bugün tanrı istese beni alır. Nitekim alırdı da... Ne zaman isterse, o zaman alır. Ona karşı boynumuz kıldan ince...
HAYATIMI FİLM GİBİ İZLEYECEKSİNİZ
"Yeni projelerim var. İyi bir süpervizörle, bir filmde hem yönetmenlik hem de oyunculuk yapacağım. Ayrıca yıl sonunda bir kitap çıkarmayı planlıyorum. Kitabın yanı sıra Hüseyin Karabey hayatımı anlatan bir belgesel hazırlıyor. Benim müthiş bir arşivim var. Buradan bir film çekti. Onun montajı var. Biraz zaman alacak. Kitap yılbaşına bitebilir, ama esas önemli olan belgesel. Belgesel, kitapla aynı anda çıkacak. Televizyona ya da sinemaya koyduğumuz zaman, insanlar film izler gibi benim belgeselimi izleyecek."
TÜRKİYE İÇİN MÜCADELEDE ÖN SIRADAYIM
- Emekliye ayrılmış, elini ayağını bu hayattan çekmiş bir Kadir İnanır görmemiz mümkün mü?
- Bizim toplum içerisindeki konumumuz çok farklı. Bir toplumun içerisinde var olan sorunlara karşı duyarlı olup mücadele anlamında ön sıraya geçmezsem, sanatçılığımdan endişe duymalısınız. 'Orada ne olduğu beni ilgilendirmez,' demek bana uygun değil. Emekliye ayrılıp elini eteğini çekip 'Bana ne!' felsefesiyle hayata bakmak bana yakışmaz.
- Türkiye'nin son durumuyla ilgili neler söyleyeceksiniz?
- Şu anda Türkiye'nin temel sorunlarının ne olduğu yakından bilen, onun ortadan kalkması için verilen mücadelede ön sıralarda olmak için yaşama heyecanı duyan bir insanım. Benim ömrüm, oralarda onların sorunlarıyla ilgili film çekmekle geçti. Kardeşlik ve insanlık duygularıyla beraber yaşamaksa derdimiz, bizi bu hale getiren gerçeklerin ne olduğunu açığa çıkartıp, bu anlamsız kavganın bitirilmesi için elimizden ne geliyorsa yapmamız gerekiyor. Bu acıları, ölümleri yaşayan herkesin acısını ben de hissediyorum. Bunu hissedemezsen, insan olamazsın. Gidenler de bizim canlarımız. Belli bir ideoloji peşinde koşanlar kadar, kandırılmış insanlar da var. Her yerde, kederde tasada beraber değil miydik? Bizimle futbol topu gibi oynuyorlar. Bu gerçeği görmemiz lazım. Bunu ortadan kaldırmak için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız. Biz, koca bir toplumu oluşturan insanlarız. Bir devlet olarak kurulmuş giderken bize ne oldu? Güneydoğu'ya gidip oradaki yaşam görülmeden bu sorun çözülemez. Önce göç etmiş insanların yattıkları yerlere bakacaksınız. İnsanlar isteyerek gelip oralarda yatarlar mı? Bu vicdan meselesidir. Oralardan kaçmayacağız. Oralara gidip bakmalıyız. İnsan olarak ayrım yapmıyorum. Hangi milletten hangi cinsten olursa olsun asıl olan insandır.
O AHLAKSIZLARI TEDAVİ EDECEĞİM!
- Sizin adınıza Facebook hesabı açan kişilere çok sinirlendiniz. Neden?
- Facebook hesabım yok. Birileri çıkıp orada sayfalar kurmuş. Bunlara deli mi desem, yoksa ahlaksız mı bilemiyorum. Hangi cesaret ve küstahlıkla orada Kadir İnanır olup insanları kandırıyorsun? Bunu herkes için yapabilirler. Tanınmış birisine gizlice tuzaklar kuran bir yapılanmaya müdahale etmezseniz, sizin adınıza da yapabilirler. Bu adamlar yakalanmalı ve benim karşıma getirilmeli. 43 yılda insanlar arasında oluşturduğum sevgiyle orada dalga geçemezsin. Ahlaksız, terbiyeyiz, hasta bir adamsın, ama seni tedavi etmenin yolları var. Yakalarsak olacak.
- Sosyal medyayla aranız nasıl peki?
- Kaçınılmaz bir gerçek... Ama benim için bir kitabın sayfasını çevirmediğiniz zaman esprisi yok. Açıyorsun, internette haberler var. Ama ben o gazetenin sayfasını çevirmeliyim. Eğer her şey oraya gidiyorsa, makineleşiyorsa ben sanat yapamam ki... Bana 'Dört köşe, mekanik makine ol,' diyorsun, üretemem. Toplumlar da üretemez. Sanayi devrimini uzaya götürürsen, orada çalışan insanların o fabrikaya kattığı sıcak duygu yoksa, orada estetik güzel değerler yükselmez. Dünyanın karşılaşacağı en büyük tehlike budur. Adam para kazanmıyorsa ürettiğin malı kime satacaksın.