Amerikan filmlerinde görürsünüz. Taraflar ve avukatları önce mahkeme salonunda değil, karşılıklı oturdukları ve şartları müzakere ettikleri bir odada toplanır. Ancak bu müzakerelerde bir uzlaşma sağlanamazsa dava mahkeme salonuna taşınır ki bu genellikle istenmeyen bir durumdur. Yine görürüz ki tarafların olayı ve şartları serbestçe tartıştıkları bu oturumları yöneten bir kişi vardır. O kişiye 'arabulucu' ve yaptığı işe de 'arabuluculuk' denir. Yurtdışında yaşayanlar bilirler; her anlaşmazlık için mahkemeye gidilmez. Bazı durumlarda önce arabulucuya gidilir. Bu sayede hem para hem de zaman tasarrufu sağlanır. Uzun mahkeme ve dava süreçlerine gerek kalmaz, işler uzamaz. Yakınlarda galiba Türkiye'de de öyle olacak. Türk Hukuk sistemine yepyeni kurumlar getiren Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabulucuk Kanunu Tasarısı, TBMM Genel Kurulu'ndan geçti. Yakında, dünyanın pek çok gelişmiş ülkesinde uygulanan bu sistem Türkiye'ye de gelecek. Peki, bu sistem gerekli midir, neler getirecek, nasıl uygulanacak? ABD'de bir yandan hukuk eğitimi görürken diğer yandan Ohio'daki Columbus Adliyesi'nde arabulucu olarak çalışan Avukat Gizem Tan'la konuştuk.
- Arabuluculuk nedir ?
- Arabuluculuk, kişiler ve kurumlar arası uyuşmazlıkları çözmede yargıya alternatif oluşturan bir modeldir.
- Arabulucu adını verdiğimiz kişi, hakim gibi mi davranır?
- Hayır! Arabulucu bir karar vermez. Uyuşmazlığa düşmüş olan tarafların birlikte karar vermelerini, bir karara varmalarını sağlar. Tarafları bir araya getirir; birbirlerini anlamaları ve uzlaşmaları için iletişim kanalları oluşturur, tarafların taleplerini birbirlerine aktarır, uzlaşma yolları önerir.
- Bizde zaten geleneksel olarak yok mu bu kurum? Kavga çıktığında aile büyükleri, mahallenin ağır abileri filan giriyor devreye.
- Aynı şey değil. Sizin sözünü ettiğiniz şey, geleneksel arabuluculuk kurumu. Bu kurumda arabulucular toplumsal nüfuzu ve otoritesi olan kişiler arasından seçilir ve kimi zaman tarafları dinleyip anlamak yerine kendi kararını güç de kullanarak dayatır. Bir sosyal grubun birlik ve huzurunu sağlamak gibi gerekçelere dayanır. Modern arabuluculuk bundan çok farklı. Öncelikle tarafların menfaatleri üzerine kurulur. Sözünü ettiğimiz sosyal gruplarda olduğu gibi arabulucu o uyuşmazlığın bir parçası değildir. Taraflara sadece kendi çözümlerini geliştirebilmeleri için yardımcı olur. Uyuşamama halinde arabulucu tarafından uygulanan bir tehdit ya da baskı söz konusu değildir.
- Bugünkü uygulamalara kaynaklık eden arabuluculuk sistemi ne zaman, nerede doğmuş, nasıl gelişmiş?
- ABD'de, 1938 yılında Federal Hukuk Usulü Kanunun 16. maddesine girmiş. Amaç belli: Duruşmadan önce bu yöntemi kullanarak, davaları duruşma aşamasına gelmeden çözmek. Hakimler, tarafları uzlaşmaya teşvik etmek konusunda daha aktif bir rol oynayacak ve bu sayede davaların sadece onda biri duruşma aşamasına intikal edecektir.
MAHKEMELERİN İŞ YÜKÜ AZALIR
- Türkiye'de de böyle bir sisteme ihtiyaç var mı sizce?
- Mahkemelerin iş yükü, dosya yığılması, yargılamadaki yavaşlık ve yargılama masrafları bilinen bir gerçek. Bu açılardan bakıldığında arabuluculuk kesinlikle gerekli ve yararlı. Taraflar, özel hukuktan doğan uyuşmazlıklarını mahkemeye gitmek yerine, kendi seçtikleri bir arabulucu yardımı ile de çözüme kavuşturabilir. Bu hem daha hızlı hem de daha masrafsız bir yöntem olur. Hatta bu yöntemin yaygınlaşması, zamanla toplumsal barışa da hizmet edecektir.
- Ne tür davalar arabuluculuk sisteminin ilgi alanına giriyor?
- Taraflar, üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıkları konusunda arabulucuya başvurabilecek.
- Hangi davalarda arabulucuya başvurulamayacak?
- Kamu düzenine ilişkin olan ve tarafların üzerinde serbestçe tasarrufta bulunamayacakları kamu hukuku uyuşmazlıklarında (idare ve ceza hukukundan doğan) ve nesebin düzeltilmesi davası, iflas davasında, tanıma ve babalık davasında arabuluculuğa başvurulamaz.
- Dünyada durum aynı mı?
- Pek çok ülkede, ticari işletme hukuku, aile hukuku, çevre hukuku uyuşmazlıkları (örneğin, zehirli maddelerin yayılmasından kaynaklanan haksız fiiller), çiftçi-arsa sahibi ve doktor-hasta uyuşmazlıklarını gidermek için de arabuluculuğa başvuruluyor.
- Diyelim ki tasarı bu haliyle yasalaştı. Kimler arabulucu olabilir?
- Kasten işlenmiş bir suçtan mahkum olmamak kaydıyla mesleğinde en az beş yıllık kıdeme sahip hukuk fakültesi mezunları arabulucu olabilir. Ama bunun için 'arabuluculuk eğitimi' adı verilen bir eğitimden geçip, Adalet Bakanlığı'nca yapılacak yazılı ve uygulamalı sınavda başarılı olmaları gerekiyor. Tasarıya göre Adalet Bakanlığı bünyesinde bir yapılanmaya gidilecek ve arabuluclukla ilgili asıl görevler, Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü'ne bırakılarak arabuluculuk faaliyetleri için ayrı bir daire başkanlığı kurulacak. Arabulucular, resmi ve özel arabulucular şeklinde ayrılacak.
- Peki bizi arabulucuya kim yönlendirecek?
- Hakim, tarafları arabulucuya yönlendirebileceği gibi, taraflar da dava açılmadan önce kendiliklerinden bu yola başvurabilirler.
- Arabuluculuk yöntemiyle varılan uzlaşma, nasıl bir hukuki geçerlilik kazanacak?
- Taraflar arabuluculuk seanslarına avukatlarıyla birlikte katılabiliyor. Bu seanslarda bir uzlaşmaya varıldığı takdirde, bu uzlaşma yazılı hale getirilip taraflara imzalattırılıyor ve gerekirse ilgili mahkemenin onayına sunulup, tescil ediliyor.
ARAB ULUCULUK YAPTI
Avukat Gizem Tan, ABD'de bulunduğu süre içerisinde Ohio eyaletindeki Columbus Adliyesi'nde arabuluculuk yapmış. Ağırlıklı olarak aile uyuşmazlıkları (çocuğun bakımı ve gözetimi, velayeti, iştirak nafakası, yoksulluk nafakası, velayeti kendisine bırakılmayan tarafın çocukla kişisel ilişki kurması şeklinde ortaya çıkan aile uyuşmazlıkları) ve küçük miktarlı taleplerden doğan tazminat taleplerini konu alan uyuşmazlıklara bakmış. "Genelde, taraflar adliyede yaptığımız arabuluculuk seanslarına sakin tavırlarla ve karşı tarafla uzlaşma fikri ile gelirdi. Sonuçta da uzlaşma sağlanır ve sözleşmeyi hazırlardık. Çünkü taraflar şunu biliyordu: Arabuluculukta uzlaşmaya varamazlarsa, dava aşaması zaman ve masraf olarak onları daha çok uğraştıracak."