TEK BİR KONUYA KONSANTRE OLAMIYORUM
- Bilimle uğraşmaya nasıl karar verdiniz? - Analitik olarak güçlüydüm, hızlı kavrıyordum. Mesela yer çekimi kuvvetine çok kafa yorduğumu hatırlıyorum. Sürekli balkondan aşağıya bakardım. Şimdi düşününce, 'İyi ki atmadım kendimi,' diyorum. Mekanik şeyleri seviyordum. Radyoların içini açıp hiç anlamasam da kablolarına bakıyordum. Bazen elektrik çarptığı da oluyordu. Hiçbir zaman okulu bitirip çalışma hayatına atılacağım diye düşünmedim. Daha okulun ilk yılında akademik anlamda planımı yapmıştım.
- Amerika planı o zamandan var mıydı? - Amerika olarak değil ama yurtdışında eğitimime devam edeceğimi biliyordum. Yaz okullarında hocalarımla araştırmalara kaldım. Onlar bana bu konuda örnek oldu. O yüzden yurtdışında eğitimimi tamamlamak için çok hazırdım. Doktoramı uygulamalı fizik alanında yaptım.
- Siz biraz hızlı mı ilerlediniz? - Yaşıma göre hızlı ilerledim. Pek çok arkadaşım kariyerlerine yeni başlıyor. Bir beş yıl öndeyim diyebiliriz. Bunun için de önemli işler yapmak ve de ödüller almak gerekiyordu.
- Sizin diğer akademisyenlere göre bir farkınız var. Araştırma yapanlar tek bir şeye odaklanırken, sizin araştırmalarınızda birden çok alan var. - Ben bir tek şeye konsantre olamıyorum, çok çabuk sıkılıyorum. Şaşırıyorum, insanlar nasıl oluyor da tek bir konuya yıllarca konsantre olabiliyor diye. Mesela ben doktora konumu da değiştirdim, daha heyecan duyabileceğim bir şeye geçiş yapmak istedim.
LABORATUAR BİR NEVİ ŞİRKET
Bu işin en üst noktası nedir? - Öyle bir şey yok. Laboratuarınız bir nevi şirketiniz. Öğrencilerinizi kendiniz belirleyip alıyorsunuz, parayı kendiniz getiriyorsunuz. Şirket yönetmekten pek farkı yok. Laboratuar verilmesi çok önemli ama o laboratuarı size neredeyse dört duvar olarak veriyorlar. Sadece biraz para veriyorlar, çok önemli gereçleri almanız için. Bu süreçte pek çok kişi eleniyor. Ancak yola devam edebilecek enerji ve gücü olanlar kalıyor.
- Doktora öğrencileriyle yaptığınız araştırmaların yanı sıra lisans öğrencilerine de ders veriyor musunuz? - Lisans öğrencileri için Nanoteknolojiye Giriş isimli deneysel yeni bir dersim var. O ders Boston Üniversitesi'nde kabul gördü ve bu dersi veriyorum.
- Bu kadar çok çalışıyor, birçok işi bir arada yapıyorsunuz. İyi para kazanıyor musunuz bari? - Bu kadar zamanı ve enerjiyi profesyonel alanda harcasaydım çok para kazanabilirdim. Akademik olarak da fena değil ama açıkcası para harcayacak çok da vakit yok.
- Evde nasıl bir etki yaratıyor? - Ailem seviniyor, bazen onlara ödülü anlatmak zor oluyor. Türkiye'de haberlerim çıkınca da seviniyorlar.
Macera dolu ödül yolu!
"Obama'dan alacağım ödülden birkaç gün önce İspanya'ya konferansa gittim. Plana göre çarşamba günü ABD'ye dönecek ve cuma günü de ödülümü alacaktım. Ama konferansın bittiği gün, içinde pasaportum ve yeşil kartım olan çantam çalındı. Hemen Türk konsolosluğunu aradım ama bana yapacak bir şey olmadığını, işlemler için Türkiye'ye gitmem gerektiğini söylediler. Ancak yine de pasaportumun ve yeşil kartımın fotokopisiyle havaalanına gittim. Görevlilere diyorum ki, "Pasaportumu ve yeşil kartımı çaldırdım ama benim mutlaka ABD'ye gitmem lazım, çünkü ABD Başkanı beni bekliyor". Yani tamamen deli bir kadın profili! Tabii ki beni almadılar ve ben arkadaşlarımdan para alıp otele döndüm. Bu arada işin daha da kötü tarafı, ertesi gün İspanya'da resmi tatil ve her yer kapalı. Perşembe sabahı konsolosluğa gittim. Havaalanındaki görevliler, acil durum pasaportu diye bir şeyden bahsetmişlerdi çünkü. Onlar da bu uygulamayı iki gün önce başlattıklarını söyleyip pasaportumu hazırladılar. Perşembe günü öğle vakti tekrar havaalanına gittim ama Barselona'dan ABD'ye giden bütün uçaklar kalkmıştı! Hemen Frankfurt'a giden uçağa bindim, bir gece orada kalıp, sabah ilk uçağa atlayıp ABD'ye geldim. Havaalanından taksiye bindim, üstümü değiştirdim ve saat üç buçukta Beyaz
DİLEK SANCILI