Kadın, Belgrad'ın tescilli güzeliydi; adam İstanbul'un tescilli zengin playboyu. Kadın Belgrat'ta müzik eğitimi almış, piyano çalan, 16'sında modellik yapmaya başlamıştı. Erkek zengin babanın, yurtdışında eğitim gören oğlu ve büyük bir holdingin makine mühendisi ortaklarından biriydi. 2003'te İstanbul'da bir gece kulübünde tanışmışlardı. Tanıştıklarında kadın 22'sindeydi, adam 35'inde. Adamın iki oğlunun annesi de olan önceki İsviçreli karısından, sarışın yabancı güzellere merakını biliyorduk, kadının ise o sarışın güzel mankenlerden biri olduğunu. Anlattıklarına göre 'âşık' oldular, adam kadının peşinden şimdiki adı Sırbistan olan ülkesine kadar gitti. Ve 2004'te Çubuklu sırtlarında masal gibi bir düğünle ve beş farklı gelinlikle girilen dünyaevi. 2006'da Los Angeles'ta kucağa alınan oğul: Ateş. Belki de o göbek dekoltesinin yüzü suyu hürmetine, sosyete bu güzel kadını önce mayolu halleriyle tanıdı, sonra minileriyle. Yeni ikoncanımızı bulmuştuk. Adam da karısının gördüğü ilgiden memnundu, hem de yana çekilip daha iyi poz verme fırsatı sunacak kadar. Eski manken Ivana Smiljkovic ile Yüksel İnşaat'ın ortaklarından Yurdal Sert bir masalı yazmaya böyle girişti.
'ŞEYTAN BAKIŞLI' DEDİLER
Sonrası sosyetenin yeni yüzü Ivana-Yurdal Sert çiftinin, gözümüzün önünde yaşanan hayatlarının detayları. İvana Hanım'ın giysileri, çantaları, mayoları, hatta bir ara yapmaya giriştiği müzik albümü ve bir 8 Mart günü dolmuş duraklarını kaldırtarak açtığı Nişantaşı'ndaki tasarım mağazası. Pek çok ünlü ismin gittiği mağaza, deri sektöründe önünü açacaktı. Hatta tasarladığı mayo ve bikiniler,
Sex and the City'nin ünlü tasarımcısı Patricia Field tarafından o kadar beğenilecekti ki, dizide bu tasarımları kullanacaktı. Dahası Billionaire Club'da düzenleyeceği ilk defile de, nefesleri kesecek ve tasarladığı seksi mayo ve bikiniler modacılardan tam not alacaktı. Ama işin bir de ancak meraklılarının bildiği tarafı vardı ki, hem kendisi hem de daha sonra adının birlikte anılacağı ortağı, kanlı kürk ticaretinin sorumluları arasında gösteriliyordu. Ivana Sert sadece kürk giymekle kalmıyor, ortağı Hatem Yavuz da 'son fok avcısı' olarak anılıyordu. (Bilmeyenlere not: Foklardan elde edilen deriler için, fok balıkları canlı canlı, kafalarına sopalarla vurularak öldürülüyor.) Bu arada masalın erkek tarafında da her şey yolunda gibi görünüyordu. Daha ne istesin: Güzel bir karısı, iki evliliğinden üç oğlu ve Allah daha çok versin bolca parası vardı. Kocası önceleri 10-20 TL'ye Laleli'den giyindiğini anlatsa da, Ivana Sert kendi tabiriyle hep aynı isimleri öne çıkartmaktan sıkılan sosyetenin yeni (biraz da korkulan) gözdesiydi. Korkuluyordu çünkü hemcinsleri bu 'şeytan bakışlı' kadının kocalarını ellerinden almasından en baştan beri çekiniyordu. En başından beri vamp olan bu 'özgür' kadın, esosyete elitinin içine bir türlü giremedi.
EVKADINLARINA GİYİNME DERSLERİ
Kim ne derse desin, Allah için o saate kadar aşklarından şüphe duymamıştık, çünkü bir saatlik ayrılıklarda bile aylardır görüşmüyorlarmış gibi öpüşerek kucaklaşıyorlardı. Onlara özenmemek mümkün müydü? Zaten çok değil, 15 Mayıs'ta Boğaz'a nazır bir noktadan kırmızı bir arabanın fonunda 'aşk'larını anlatmışlardı. Adam kadını ne kadar sevdiğinden, ona ne kadar büyük bir güven duyduğundan dem vuruyordu. Kadınsa kendisini özgür bırakan kocasına duyduğu büyük aşktan ve aslında paranın ne kadar da önemsiz olduğundan. Gece kulübünde başlayan büyük 'aşk', hepimizin gözü önünde sürüyordu. Cemiyet dergilerinin en gözde çiftiydiler. Zaman zaman günlük gazetelerde, dergilerde onların ihtişamlı hayatlarının ayrıntılarını okuyorduk. Kocasının çok eski arkadaşı Hatem Yavuz'la deri işine giren Ivana Hanım, yakın zamanda bir TV programcısı bile olmuştu. Semt pazarlarından giyinmek dışında bir seçeneği olmayan televizyon izleyicisi kadınlara iyi giyinmenin sırlarını vermeye başlamıştı. Öyle ya madem kendisi giyinmeyi seviyordu, herkese sevdirebilirdi . Zaten giydiği mayoların fiyatı abartılarak yazılıyordu, mesela Swarovski taşlı mayolarının fiyatı sadece bin 500 dolardı. Konu stil olunca en önemli şey insanın kendine güvenmesi ve kıyafetleri taşıyacağına olan inancıydı: "Özellikle elbise giymeyi seviyorum. Önemli olan farklı bir kombinasyon yaratmak. Bu şekilde giyinip çıkıyorum ve karşıma 10 tane kamera da gelse benim için değişen bir şey olmuyor." Beğenilmekten, stilinden bahsedilmesinden mutlu oluyordu, bunu da dobra dobra söylüyordu. Yurdal Bey de 'tok gözlü' karısının duyulan beğeninin bir para kazanma yöntemine dönüşmesinden memnundu. "Bizde dekoltenin limiti yok," diyordu kendisine uzatılan teyplere ve karısı güzel giyinebiliyorsa, "Aman karıcığım dizlerini kapat," demediğini...
'DÜŞMÜŞ' SEFAHAT
Derken, çocukluğumuzda öğrendiğimiz bir gerçek pat diye çarptı yüzümüze: Bütün masallar yalandı, biz o masallara inanmayı kendimiz isterdik ve büyüme denilen o 'araf'ta bu kez 'gerçekleri' öğrenirdik. Bu masalda da öyle oldu. Büyük aşk itiraflarından iki ay sonra, önce Türkbükü'nden geldi 'gerçeğin' kokusu. Türkbükü'nde esmer bir kadınla görülen Yurdal Bey'di. Ve güzel karısının "Bir kere aldatırsa affederim," dediği öne sürüldü. Bu açıklamasıyla kafalarda "Kocasını sallamıyor", "O da kocasını en başından beri aldatıyor" iddiaarı ardı sıra geldi. Gerçek bombardımanı sürüyordu. Aldatıldığını öğrenen Ivana Sert, karar vermek için memleketine gitmişti ve niyeti boşanmaktı. Ancak bundan sekiz yıl önce bir görüşte başlayan büyük aşk masalı, onu bile şaşırtan bir şekilde son bulacaktı: Kocası onu en yakın arkadaşlarından Hatem Yavuz'la kendisini aldattığını açıklayarak, ondan önce boşamaya karar vermişti bile. Hem de ne iddialarla: Karısına sevgisini ve güvenini defalarca anlatan erkeğin hizmetçileri tarafından "Karınız sizi aldatıyor," diye uyarıldığını öne sürüyordu bu kez, hem de sabık iş ortağıyla bir olup kendisine tuzak kuran bir kadından bahsediyordu. Üstelik bu kadın, sekiz yıllık karısıydı. Sefahatın geldiği en son seviye ise, cemiyet mecmualarında bütün ihtişamıyla yükselen aysbergin görünmeyen tarafına dair önemli ipuçları veriyordu: Toplu seks ve uyuşturucu partileri, evlere çağrılan hayat kadınları, porno filmlere rahatlıkla malzeme olacak detaylar ve ortaya saçılacağı öne sürülen aile sırlarına dair şantajlar. İddialar bunlarla da sınırlı değil elbette: Karısının kendisinden büyük bir tazminat koparacağını düşünen Yurdal Sert'in, ailesinin de yönlendirmesiyle ondan önce boşanma davası açtığı, hatta 10 milyon TL manevi tazminat talep ettiği bu sekiz yıllık masalın sonunu ise önümüzdeki günlerde İstanbul Aile Mahkemesi'nde oynanacak son bölümünde izleyeceğiz. Gökten üç elma düşmüş: Elmanın üçü de masalın başrol oyuncuları tarafından kapışılmış. Biz dinleyenlere (izleyenlere) yeni masallar yazılıyormuş, nasılsa bir inanan bulunur diye.